Zina sebebiyle boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde düzenlenmiştir. Zina, mutlak ve özel bir boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Halk arasında zina bir çok farklı şekilde tanımlanmaktadır. Evlilik birliği içerisinde iken eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü bulunur. Sadakat yükümlülüğüne aykırı her davranış zina olarak kabul edilmemekle birlikte zina, evli olan birisinin üçüncü bir kişi ile cinsel ilişki yaşaması halidir.
Sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak evli birinin bir başkasıyla öpüşmesi, sarılması, mesajlaşması, sohbet etmesi gibi eylemler zina olarak kabul edilmemektedir. Bu gibi eylemlerin boşanma davasına konu edilmesi için genel boşanma sebepli bir boşanma davası açılmalıdır.
Aile ve Boşanma Hukuku ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve Aile ve Boşanma Hukuku alanındaki diğer konularda bilgi edinmek isterseniz, ilgili sayfayı ziyaret edebilirsiniz.
İçindekiler
- 1 Zina Nedir?
- 2 Zina Sebebiyle Boşanma Davası Şartları Nelerdir?
- 3 Boşanma Davasında Zinanın İspatı ve Deliller
- 4 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Velayet: Aldatan Eşe Velayet Verilir Mi?
- 5 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
- 6 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Tazminat
- 7 Aldatılan Eş Diğer Eşle Beraber Olan Üçüncü Kişiden Tazminat İsteyebilir Mi?
- 8 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Nafaka
- 9 Zina Sebebiyle Boşanma Davası Açma Süresi
- 10 Zina Sebebiyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- 11 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Gizlilik Kararı
- 12 Sıkça Sorulan Sorular
- 13 Boşanma Davasında Avukatın Önemi
Zina Nedir?
Evlilik birliği içerisindeyken eşlerden birinin başka birisiyle cinsel bir ilişki yaşaması halidir. Eşin eyleminin zina sayılabilmesi için mutlaka cinsel bir ilişki bulunması gerekmektedir.
Zina eyleminin varlığının kabul edilebilmesi için zina yaptığı iddia edilen eş ile üçüncü bir kişi arasında kesin olarak veya çok yüksek bir ihtimal ile cinsel ilişkinin gerçekleştiğinin ispatlanması gerekir. Dolayısıyla bahsedildiği üzere eşin güven sarsıcı davranışları tek başına zina olarak kabul edilmeyecektir.
Zina yaptığı iddia edilen eşin mutlaka karşı cinsten bir üçüncü kişi ile cinsel ilişki yaşamış olması gerekmektedir. Kişinin hem cinsi ile cinsel ilişki yaşamış olması zina sebebiyle boşanma davası açılmasına yeterli görülmemekte, ancak haysiyetsizce yaşam sürme sebebiyle boşanma davası açılabilmektedir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davası Şartları Nelerdir?
Zina sebebiyle boşanma davasının açılabilmesi için dört şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bunlar:
1. Evlilik Birliğinin Devam Ediyor Olması
Zina sebebine dayalı olarak boşanma davasının açılabilmesi için bir evlilik birliğinin mevcut olması gerekir. Dolayısıyla eşlerin evlilikten önce veya sonrasında üçüncü kişiyle cinsel ilişkiye girmesi zina kapsamına girmez.
Fakat eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü boşanma davası sürecinde de devam etmektedir. Eşlerden birinin boşanma davası devam ettiği sürece üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi zina olarak kabul edilir. Kesinleşmiş bir boşanma kararı mevcut olmadığı için evlilik birliği halen daha devam etmektedir ve dolayısıyla bu durumda zina nedenine dayalı olmadan açılmamış olan önceki davadan feragat edilerek zina sebebiyle yeni bir boşanma davası açılabilir.
Boşanma davasının sona ermesi yani mahkeme tarafından verilen boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte sadakat yükümlülüğü ortadan kalkacaktır.
2. Eşlerden Birinin Üçüncü Bir Kişiyle Cinsel İlişki Yaşaması
Zinanın gerçekleşmiş olarak kabul edilebilmesi için eşlerden birinin bir başkasıyla mutlaka cinsel ilişki yaşamış olması gereklidir. Cinsel ilişki boyutuna ulaşmamış olan; flörtleşme, sarılma, mesajlaşma gibi davranışlar zina sayılmaz. Bu tarz durumlar güven sarsıcı davranış kapsamında değerlendirilebilir ve genel boşanma sebebi olabilir.
Bir örnekle açıklamak gerekirse; eşinin bir başkasıyla öpüştüğünü fotoğraflayan eş, zina sebebine dayalı boşanma davası açamaz. Ancak genel boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilecektir.
Eşlerden birinin karşı cinsle bir kere cinsel ilişkiye girmesi zinanın varlığı için yeterli olup cinsel ilişkinin belli bir düzeni olması veya tekrarlanması gerekmez. Bunun yanında eşlerden birinin kendi hemcinsi ile cinsel ilişkiye girmesi zina olarak kabul edilmemektedir.
Cinsel ilişkinin kanıtlanması zor olduğundan, ispat yönünden bazı karieneler kabul edilmiştir. Yargıtay bir kararında, kadının gece vakti evde yalnızken bir başka erkeği ortak konuta almasını zinanın kanıtı olarak görmüş, bir diğer kararında ise evli bir erkeğin başka bir kadınla aynı evde birlikte yaşamasını zinaya kesin gözüyle bakılmasını gerektiren bir durum olarak ifade etmiştir. Dolayısıyla üçüncü bir kişiyle aynı otel odasında veya aynı evde kalınması zinanın varlığına delalet eder.
3. Aldatan Eşin Kusurlu Olması
Zina sebebiyle boşanma davasının açılabilmesi için eşin bilerek ve isteyerek üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girmiş olması gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse, üçüncü bir kişi tarafından tecavüze uğrayan veya bir tehditle karşı karşıya kaldığı için cinsel ilişkiye giren kişinin kusuru yoktur.
4. Aldatılan Eşin Affetmemiş Olması
Zina sebebiyle boşanma davasının kabulü için aldatılan eşin, diğer eşi affetmemiş olması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunun 161. maddesinin 3. fıkrası uyarınca affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Aldatılan eş, aldatan eşi sözlü veya yazılı bir şekilde affedebileceği gibi sergilediği davranışlarla da affettiği sonucuna ulaşılabilir. Affetme durumu açık veya örtülü olabilir. Örneğin, eşin affettiğini belirterek evine dönmesi için mesaj atması aldatılan eşin diğer eşi affettiğini gösterir. Bunun yanında eşinin üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girdiğini bildiği halde uzun bir süre boyunca birlikte yaşamaya devam eden kişi de affetmiş sayılmaktadır. Aynı şekilde zinayı bilmesine rağmen beraber tatile giden eş de affetmiş olarak kabul edilir.
Boşanma Davasında Zinanın İspatı ve Deliller
Zina sebebine dayalı olarak boşanma davası açılabilmesi için üçüncü bir kişiyle girilen cinsel ilişkinin varlığı kesin bir şekilde ispat edilmelidir. Aldatma olgusunun ispatı için birçok delilden faydalanılabilir.
- Telefon kayıtları, atılan mesajlar, WhatsApp üzerinden yapılan konuşmalar, sosyal medya (instagram, facebook, twitter vb.) yazışma ve içerikleri,
- Tanık beyanı
- Otel kayıtları
- Kredi ekstresi ve banka kayıtları,
- Aldatmayı ispatlamak amacıyla bir kerelik alınan ses kaydı,
- Fotoğraf, video vb.
Zinanın ispatı açısından bazı karineler kabul edilmiştir. Aldatma olgusunun nasıl ispatlanacağını ve delillerin nasıl değerlendirileceğini Yargıtay bazı ilkeler kabul ederek açıklamıştır. Buna göre;
- Eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle aynı otel odasında birlikte konaklaması, zinayı ispatlar.
- Eşlerden birinin evde yalnızken ortak konuta üçüncü bir kişiyi alması, zinanın varlığına delalet eder.
- Eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle girdiği ilişkiden çocuk sahibi olması zinayı kanıtlar.
Zina Boşanma Davasında Delillerin Hukuka Uygunluğu
Delillerin hukuka uygun olmaları zina sebebiyle boşanma davasında önem arz etmektedir. Hukuka aykırı bir delil ile aldatma olgusunun varlığı ispat olunsa da bu delil, karara esas alınamaz.
Eşin aldatma eylemini ispat etmek maksadıyla telefon dinlemek, ses ve kamera kaydını almak boşanma davasında bir delil olarak kullanılabilir. Fakat bu kayıtların aldatma eylemini ispat maksadıyla alınması gerekmektedir.
Bir örnek üzerinden açıklamak gerekirse, aldatıldığını öğrenen eşin, diğer eşin arabasına koyduğu dinleme cihazında kaydedilen veriler delil olarak kullanılabilir fakat aldatmayı ispat etmek amacından bağımsız olarak, eşinin telefonuna bir dinleme programı yerleştiren ve aylarca dinleyerek bunun sonucunda aldatıldığını öğrenen eş, bu kaydı delil olarak kullanamaz. Yapılan bu kayıt sistematik ve planlı bir davranış sonucunda eşlerden birinin özel hayatının takip edilmesi amacıyla yapılmıştır. Alınan bu kayıtlar; özel hayatın gizliliğini ihlal, haberleşmenin gizliliğini ihlal ve konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu meydana getirebilir.
Dolayısıyla izinsiz olarak elde edilen bu kayıtların delil olarak kullanılıp kullanılmayacağı hususu mutlaka alanında uzman bir avukat yardımı ile değerlendirilmelidir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Velayet: Aldatan Eşe Velayet Verilir Mi?
Boşanma davasında çocuğun velayetine hükmedilirken çocuğun üstün yararı ilkesi dikkate alınır. Eşlerin birbirlerine karşı olan davranışlarından ziyade çocuğun üstün yararı önem arz etmektedir.
Halk arasında aldatan eşin çocuğun velayetini alamayacağı şeklinde bir kanı mevcut olsa da uygulamada durum böyle değildir. Çocuğun velayeti konusunda hüküm verilirken eşlerin boşanmada kusurlu durumlarından önce çocuğun sağlıklı ve güvenli bir ortamda yetişmesi, eğitimi ve öğrenimi gibi hususlar gelir.
Dolayısıyla zina sonucu boşanmada velayet, boşanmadaki kusur ileride çocuğun sağlığını ve ahlakını etkilemediği müddetçe aldatan eşe de verilebilir.
Yargıtay’ın bir kararından örnek vermek gerekirse, kadının zinası sabit olmasına rağmen erkeğin kumar bağımlılığı ve başka benzer kötü alışkanlıkları bulunduğundan bahisle çocukların yaşları da gözetilerek velayet kadına verilmiştir.
Sonuç olarak çocuğun velayetinin hangi eşe verileceği ile eşlerin sadakat yükümlülüklerini ihlal ederek aldatma eylemleri arasında bir bağlantı yoktur.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Zina sebebiyle boşanma davasında aldatma olgusu ispatlandığı takdirde Türk Medeni Kanununun 236. maddesi uyarınca aldatan eşin katılma alacağı azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir. İlgili maddede zina sebebiyle boşanma halinde hâkimin kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltmasına veya kaldırılmasına karar verebileceği öngörülmüştür.
Zina durumunda eşler arasında katılma alacağına dayalı olarak yapılan mal paylaşımı yarı yarıya oranından farklı bir oranda hâkimin takdirine göre yapılabilir.
Örneğin, mal paylaşımı yapılırken aldatan eşin katılma alacağı ⅓ diğer eşin ise ⅔ olabilir. Hatta madde hükmü uyarınca hakim, aldatmanın nitelikleri, evliliğin süresi veya çocuk gibi faktörleri dikkate alarak kendi takdiri uyarınca aldatan eşe mal verilmemesine de karar verebilir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Tazminat
Aldatan eş, boşanmada kusurlu bulunduğundan dolayı diğer eşe maddi ve manevi tazminat ödemekle yükümlüdür. Eşlerin kusur oranları ve ekonomik durumları gibi hususlar dikkate alınarak maddi ve manevi tazminat tutarı belirlenir.
Aldatılan Eş Diğer Eşle Beraber Olan Üçüncü Kişiden Tazminat İsteyebilir Mi?
Yargıtay’ın vermiş olduğu içtihadı birleştirme kararı ile aldatılan eşin üçüncü kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği artık kesin olarak kabul edilmiştir.
Evli bir kişiyle birlikte olan üçüncü kişinin bu eylemi diğer eş açısından haksız fiil olarak nitelendirilemez. Çünkü sadakat yükümlülüğü yalnızca eşler arasında geçerlidir ve üçüncü kişilerin sorumluluğuna dair kanunda bir hüküm bulunmamaktadır.
Üçüncü kişi doğrudan aldatılan eşin kişilik değerlerine yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğu takdirde manevi tazminat açısından sorumluluğu gündeme gelebilecektir. Dolayısıyla üçüncü kişinin aldatılan eşin dokunulmazlığını ihlal etmesi ve özel yaşamına müdahale etmesi veya sözleriyle onur ve saygınlığını zedelemesi gibi eylemlerde hukuka aykırılık unsuru bulunur. Fakat üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen bir kişilik hakkı ihlali bulunmadığı müddetçe yalnızca evli bir kişiyle cinsel ilişkiye girmek eyleminden dolayı aldatılan eş, manevi tazminat talebinde bulunamayacaktır.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Nafaka
Üç adet nafaka türü bulunmaktadır. Bunlar, yoksulluk, iştirak ve tedbir nafakasıdır.
Nafaka Türleri konusu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz, ilgili bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.
Yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin kusuru, diğer taraftan daha az olmalıdır. Sadakat yükümlülüğünün ihlali olan zina, yoksulluk nafakasına kusur bakımından etki eder. Dolayısıyla aldatan eş yoksulluk nafakası talebinde bulunduysa kusurlu olması sebebiyle yoksulluk nafakasına hükmedilmeyecektir. Eşlerin eşit şekilde kusurlu olması halinde ise her ikisi içinde yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Örneğin her iki eş de birbirini aldatmış ise kusurları eşit olduğu için yoksulluk nafakası gündeme gelecektir.
Zina sebebiyle açılan boşanma davasında, davacı eşin boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru bulunduğu belirlenmiş olsa da davalı eşin zina fiili ispat edildiğinde davacı eşin kusurunun daha az olduğu kabul edilmiştir ve yoksulluk nafakasına hükmedilecektir. Bir örnekle açıklamak gerekirse, aşırı kıskançlık sebebiyle kocasıyla sürekli tartışma çıkaran, sık sık evi terk eden eşin kocasının zina eylemi ispat edilmiştir. Kocası aleyhine boşanma davası açan eş ortak yaşamı çekilmez hale getirmiştir fakat zina eyleminde bulunan kocasının kusuru daha ağırdır.
Terk Nedeniyle Boşanma konusu hakkında da bilgi almak isterseniz, sizin için hazırladığımız içeriğimizi inceleyebilirsiniz.
Tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için ise talepte bulunan eşin kusursuz olma şartı aranmamaktadır. Boşanma davası devam etmekte iken zina olgusu kesinleşmediği ve bir mahkeme kararı ile ispatlanmadığı için tedbir nafakasına hükmedilebilir. Dolayısıyla eşlerden biri boşanma davası süresince maddi açıdan ihtiyacı olduğunu ortaya koymuşsa tedbir nafakasına hükmedilir.
Çocuğun velayetini alan eşe, çocuk için iştirak nafakasına hükmedilecektir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davası Açma Süresi
Türk Medeni Kanunu‘nun 161. maddesinin 2. fıkrasına göre aldatılan eşin, aldatma olgusunu öğrenmesinden itibaren 6 ay içerisinde boşanma davası açma hakkı mevcuttur.
Zina sebebiyle boşanma davası açma süresi zina eyleminin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl geçmesi ile birlikte zamanaşımına uğrar. 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra ise aldatma eylemi genel boşanma sebebi olarak kabul edilip açılacak olan boşanma davasında değerlendirilecektir.
Bir örnekle açıklamak gerekirse, 14.02.2018’de eşlerden biri aldatılmış fakat bunu 14.02.2020’de öğrenmiş ise zina sebebiyle boşanma davası açabilecektir. Çünkü 5 yıllık zamanaşımını süresi dolmamıştır. Fakat aldatıldığını 14.02.2024’te öğrenen eş ancak genel boşanma sebepli bir boşanma davası açabilecek ve fakat bu aldatma eylemini boşanma sebebi olarak sunabilecektir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Zina sebebiyle boşanma davası yalnızca aldatma fiiline dayalı olarak açılabileceği gibi bu aldatma sebebiyle birlikte şiddetli geçimsizlik gibi genel sebepleri de içerecek bir dava şeklinde de açılabilir.
Şiddet Nedeniyle Boşanma Davası konusu hakkında da bilgi almak isterseniz, içeriğimizi ziyaret edebilirsiniz.
Boşanma davasının açıldığı aile mahkemesi zina olgusunun ispat edildiğini gördüğünde bu sebebe dayalı olarak boşanma kararını verecektir. Eğer zina iddiası ispatlanmamış ise genel boşanma sebepleri ve eşlerin kusurlarını değerlendirip genel boşanma sebebine dayalı olarak boşanma kararını verecektir.
Yalnızca zina sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında zina ispatlanmamış ise ilgili dava mahkeme tarafından reddedilecektir. Dolayısıyla hem aldatma hem de genel boşanma sebeplerine dayalı olarak açılan boşanma davasında boşanma kararını elde edilmesi daha kolay olacaktır.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Gizlilik Kararı
Türk Medeni Kanunun 184. maddesinin 6. fıkrası uyarınca mahkeme kendiliğinden veya tarafların talebi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir. Bu gizlilik, eşlerin kişilik haklarının korunması ve davanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için önemli olabilmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Zina Nedir?
Zina, evlilik birliği içerisindeyken eşlerden birinin başka birisiyle cinsel bir ilişki yaşaması halidir. Eşin eyleminin zina sayılabilmesi için mutlaka cinsel bir ilişki bulunması gerekmektedir.
Eşcinsel İlişki Zina Mıdır?
Hayır, zina yaptığı iddia edilen eşin mutlaka karşı cinsten bir üçüncü kişi ile cinsel ilişki yaşamış olması gerekmektedir. Kişinin hem cinsi ile cinsel ilişki yaşamış olması zina sebebiyle boşanma davası açılmasına yeterli görülmemekte, ancak haysiyetsizce yaşam sürme sebebiyle boşanma davası açılabilmektedir.
Aldatan Eşin Affettiği Sonucuna Nasıl Ulaşılır?
Aldatılan eş, aldatan eşi sözlü veya yazılı bir şekilde affedebileceği gibi sergilediği davranışlarla da affettiği sonucuna ulaşılabilir. Affetme durumu açık veya örtülü olabilir. Söz konusu af, zina eylemini öğrendikten sonra uzun bir süre süre boyunca hiçbir şey olmamış gibi evliliğin sürdürülmesi gibi örtülü bir şekilde olabilir.
Aldatan eşin affedilmesi, diğer eşin dava hakkını ortadan kaldırır.
Zina Sebebiyle Boşanma Davası Ne Zaman Açılır?
Aldatılan eşin, aldatma olgusunu öğrenmesinden itibaren 6 ay içerisinde boşanma davasını açabilir.
Zina sebebiyle boşanma davası açma süresi zina eyleminin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra ise aldatma eylemi genel boşanma sebebi olarak kabul edilip açılacak olan boşanma davasında değerlendirilecektir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?
Eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesi boşanma davasına görevli ve yetkili mahkemedir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı Nasıl Gerçekleştirilir?
Zina sebebiyle boşanma davasında aldatma olgusu ispatlandığı takdirde aldatan eşin katılma alacağı azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir. Zina durumunda eşler arasında katılma alacağına dayalı olarak yapılan mal paylaşımı yarı yarıya oranından farklı bir oranda hâkimin takdirine göre yapılabilir.
Aldatan Eşe Velayet Verilir Mi?
Çocuğun velayetinin hangi eşe verileceği ile eşlerin sadakat yükümlülüklerini ihlal ederek aldatma eylemleri arasında bir bağlantı yoktur. Boşanma davasında çocuğun velayetine hükmedilirken çocuğun üstün yararı ilkesi dikkate alınır. Eşlerin birbirlerine karşı olan davranışlarından ziyade çocuğun üstün yararı önem arz etmektedir. Aldatan eşe Çocuğun velayet bazı hallerde verilebilmektedir.
Ses Kaydı Aldatmada Delil Olarak Kullanılabilir Mi?
Aldatma olgusunun ispatı için birçok delilden faydalanılabilir. Aldatmayı ispatlamak amacıyla bir defaya mahsus alınan ses kaydı delil olarak kullanılabilir. Delillerin hukuka uygun olmaları zina sebebiyle boşanma davasında önem arz etmektedir. Hukuka aykırı bir delil ile aldatma olgusunun varlığı ispat olunsa da bu delil, karara esas alınamaz. Dolayısıyla ses kayıtlarının delil olarak kullanılıp kullanılmayacağı hususu mutlaka alanında uzman bir avukat yardımı ile değerlendirilmelidir.
Zina Suç Mu?
765 sayı eski Türk Ceza Kanunu zinayı suç olarak düzenlemekteydi. Ancak bu kanun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlükten kalkmıştır, zina artık ceza hukuku anlamında suç değildir.
Aldatmak Suç Mu?
Eski ceza kanunumuz zinayı suç olarak düzenlemekteydi. Ancak bu kanun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlükten kalkmıştır, zina artık ceza hukuku anlamında suç değildir.
Boşanma Davasında Avukatın Önemi
Boşanma davalarında ve özellikle zina sebebine dayalı olarak açılan boşanma davalarında herhangi bir hak kaybına uğranmaması açısından alanında uzman bir avukatın yardımı oldukça önemlidir. Zamanaşımı, davada ispat, usul kuralları, süreler ve hukuka aykırı deliller açısından bir avukattan yardım alınması bu sürecin sorunsuz ilerlemesini sağlayacaktır. Boşanma davası maddi manevi sonuçları olan bir davadır. Nafaka, manevi tazminat, velayet, uzaklaştırma kararı, mal paylaşımı gibi bir çok detay barındırmaktadır. Ayrıca avukatsız davaların çok daha uzun süreceği de bir gerçektir. İstanbul boşanma avukatı Burak Temizer Hukuk Bürosu olarak sizlere boşanma sürecinizde profesyonel destek sağlamak için buradayız.
İPEK HEPDİKER