Zina (aldatma) sebebiyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde düzenlenmiştir. Zina (aldatma), mutlak ve özel bir boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Çünkü evlilik birliği içerisinde iken eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü bulunur. Sadakat yükümlülüğüne aykırı her davranış zina olarak kabul edilmemekledir. Sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak evli birinin bir başkasıyla öpüşmesi, sarılması, mesajlaşması, sohbet etmesi gibi eylemler zina olarak kabul edilmemektedir. Bu gibi eylemlerin boşanma davasına konu edilmesi için genel boşanma sebepli bir boşanma davası açılmalıdır. Biz de içeriğimizde aldatma nedeniyle boşanma davası hakkında pek çok detaydan bahsederek sizi bilgilendirmeye çalışacağız.
İçindekiler
- 1 Zina Nedir?
- 2 Zina Sebebiyle Boşanma Davası Şartları Nelerdir?
- 3 Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süresi
- 4 Zina Sebebiyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- 5 Boşanma Davasında Zinanın İspatı ve Deliller
- 6 Zina Boşanma Davasında Delillerin Hukuka Uygunluğu
- 7 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Velayet
- 8 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
- 9 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Tazminat
- 10 Aldatılan Eş, Eşinin Aldattığı Kişiye Tazminat Davası Açabilir Mi?
- 11 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Nafaka
- 12 Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davasında Zamanaşımı Süresi
- 13 Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Gizlilik Kararı
- 14 Sıkça Sorulan Sorular
- 15 Boşanma Davasında Avukatın Önemi
Zina Nedir?
Evlilik birliği içerisindeyken eşlerden birinin başka birisiyle cinsel bir ilişki yaşaması halidir. Zina nedir? sorusuna en kısa ifadeyle bu şekilde yanıt verebiliriz. Eşin eyleminin zina sayılabilmesi için mutlaka cinsel bir ilişki bulunması gerekmektedir. Zina eyleminin varlığının kabul edilebilmesi için zina yaptığı iddia edilen eş ile üçüncü bir kişi arasında kesin olarak veya çok yüksek bir ihtimal ile cinsel ilişkinin gerçekleştiğinin ispatlanması gerekir. Dolayısıyla bahsedildiği üzere eşin güven sarsıcı davranışları tek başına zina olarak kabul edilmeyecektir.
Aile ve Boşanma Hukuku ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve Aile ve Boşanma Hukuku alanındaki diğer konularda bilgi edinmek isterseniz, ilgili sayfayı ziyaret edebilirsiniz.
Zina Sebebiyle Boşanma Davası Şartları Nelerdir?
Boşanmaların sayısının arttığı günümüzde zina (aldatma) en sık karşılaşılan boşanma sebeplerinden bir tanesidir. Bu nedenle aldatma nedeniyle boşanma davası sayısı oldukça fazla. Ancak aldatma (zina) sebebiyle boşanma davasının açılabilmesi için dört şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu şartlar ise şu şekildedir:
- Evlilik Birliğinin Devam Ediyor Olması
Zina sebebine dayalı olarak boşanma davasının açılabilmesi için bir evlilik birliğinin mevcut olması gerekir. Dolayısıyla eşlerin evlilikten önce veya sonrasında üçüncü kişiyle cinsel ilişkiye girmesi zina kapsamına girmez.
Fakat eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü boşanma davası sürecinde de devam etmektedir. Eşlerden birinin boşanma davası devam ettiği sürece üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesi zina olarak kabul edilir. Kesinleşmiş bir boşanma kararı mevcut olmadığı için evlilik birliği halen daha devam etmektedir ve dolayısıyla bu durumda zina nedenine dayalı olmadan açılmamış olan önceki davadan feragat edilerek zina sebebiyle yeni bir boşanma davası açılabilir. Boşanma davasının sona ermesi yani mahkeme tarafından verilen boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte sadakat yükümlülüğü ortadan kalkacaktır.
- Eşlerden Birinin Üçüncü Bir Kişiyle Cinsel İlişki Yaşaması
Zinanın gerçekleşmiş olarak kabul edilebilmesi için eşlerden birinin bir başkasıyla mutlaka cinsel ilişki yaşamış olması gereklidir. Cinsel ilişki boyutuna ulaşmamış olan; flörtleşme, sarılma, mesajlaşma gibi davranışlar zina sayılmaz. Bu tarz durumlar güven sarsıcı davranış kapsamında değerlendirilebilir ve genel boşanma sebebi olabilir.
Bir örnekle açıklamak gerekirse; eşinin bir başkasıyla öpüştüğünü fotoğraflayan eş, zina sebebine dayalı boşanma davası açamaz. Ancak genel boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilecektir. Eşlerden birinin karşı cinsle bir kere cinsel ilişkiye girmesi zinanın varlığı için yeterli olup cinsel ilişkinin belli bir düzeni olması veya tekrarlanması gerekmez. Bunun yanında eşlerden birinin kendi hemcinsi ile cinsel ilişkiye girmesi zina olarak kabul edilmemektedir.
Cinsel ilişkinin kanıtlanması zor olduğundan, ispat yönünden bazı karineler kabul edilmiştir. Yargıtay bir kararında, kadının gece vakti evde yalnızken bir başka erkeği ortak konuta almasını zinanın kanıtı olarak görmüş, bir diğer kararında ise evli bir erkeğin başka bir kadınla aynı evde birlikte yaşamasını zinaya kesin gözüyle bakılmasını gerektiren bir durum olarak ifade etmiştir. Dolayısıyla üçüncü bir kişiyle aynı otel odasında veya aynı evde kalınması zinanın varlığına delalet eder.
- Aldatan Eşin Kusurlu Olması
Zina sebebiyle boşanma davasının açılabilmesi için eşin bilerek ve isteyerek üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girmiş olması gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse, üçüncü bir kişi tarafından tecavüze uğrayan veya bir tehditle karşı karşıya kaldığı için cinsel ilişkiye giren kişinin kusuru yoktur.
- Aldatılan Eşin Affetmemiş Olması
Zina sebebiyle boşanma davasının kabulü için aldatılan eşin, diğer eşi affetmemiş olması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunun 161. maddesinin 3. fıkrası uyarınca affeden tarafın dava hakkı yoktur. Aldatılan eş, aldatan eşi sözlü veya yazılı bir şekilde affedebileceği gibi sergilediği davranışlarla da affettiği sonucuna ulaşılabilir. Affetme durumu açık veya örtülü olabilir. Örneğin, eşin affettiğini belirterek evine dönmesi için mesaj atması aldatılan eşin diğer eşi affettiğini gösterir. Bunun yanında eşinin üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girdiğini bildiği halde uzun bir süre boyunca birlikte yaşamaya devam eden kişi de affetmiş sayılmaktadır. Aynı şekilde zinayı bilmesine rağmen beraber tatile giden eş de affetmiş olarak kabul edilir.
Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süresi
Türk Medeni Kanunu‘nun 161. maddesinin 2. fıkrasına göre aldatılan eşin, aldatma olgusunu öğrenmesinden itibaren 6 ay içerisinde boşanma davası açma hakkı mevcuttur. Zina sebebiyle boşanma davası açma süresi zina eyleminin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl geçmesi ile birlikte zamanaşımına uğrar. Zina nedeniyle boşanma davası açma süresi kapsamında 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra ise aldatma eylemi genel boşanma sebebi olarak kabul edilip açılacak olan boşanma davasında değerlendirilecektir.
Bir örnekle açıklamak gerekirse, 14.02.2018’de eşlerden biri aldatılmış fakat bunu 14.02.2020’de öğrenmiş ise zina sebebiyle boşanma davası açabilecektir. Çünkü 5 yıllık zamanaşımını süresi dolmamıştır. Fakat aldatıldığını 14.02.2024’te öğrenen eş ancak genel boşanma sebepli bir boşanma davası açabilecek ve fakat bu aldatma eylemini boşanma sebebi olarak sunabilecektir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Zina sebebiyle boşanma davası yalnızca aldatma fiiline dayalı olarak açılabileceği gibi bu aldatma sebebiyle birlikte şiddetli geçimsizlik gibi genel sebepleri de içerecek bir dava şeklinde de açılabilir.
Boşanma davasının açıldığı aile mahkemesi zina olgusunun ispat edildiğini gördüğünde bu sebebe dayalı olarak boşanma kararını verecektir. Eğer zina iddiası ispatlanmamış ise genel boşanma sebepleri ve eşlerin kusurlarını değerlendirip genel boşanma sebebine dayalı olarak boşanma kararını verecektir.
Yalnızca zina sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında zina ispatlanmamış ise ilgili dava mahkeme tarafından reddedilecektir. Dolayısıyla hem aldatma hem de genel boşanma sebeplerine dayalı olarak açılan boşanma davasında boşanma kararını elde edilmesi daha kolay olacaktır.
Şiddet Nedeniyle Boşanma Davası konusu hakkında da bilgi almak isterseniz, içeriğimizi ziyaret edebilirsiniz.
Boşanma Davasında Zinanın İspatı ve Deliller
Zina sebebine dayalı olarak boşanma davası açılabilmesi için üçüncü bir kişiyle girilen cinsel ilişkinin varlığı kesin bir şekilde ispat edilmelidir. Aldatma olgusunun ispatı için birçok delilden faydalanılabilir. Bunlar ise şu şekildedir:
- Telefon kayıtları, atılan mesajlar, WhatsApp üzerinden yapılan konuşmalar, sosyal medya (Instagram, Facebook, Twitter (X) vb.) yazışma ve içerikleri,
- Tanık beyanı
- Otel kayıtları
- Kredi ekstresi ve banka kayıtları,
- Aldatmayı ispatlamak amacıyla bir kerelik alınan ses kaydı,
- Fotoğraf, video vb.
- Güvenlik kamerası görüntüleri
- Uçak biletleri
- Başkasından çocuk sahibi olmak
Zinanın ispatı açısından bazı karineler kabul edilmiştir. Aldatma olgusunun nasıl ispatlanacağını ve delillerin nasıl değerlendirileceğini Yargıtay bazı ilkeler kabul ederek açıklamıştır. Buna göre;
- Eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle aynı otel odasında birlikte konaklaması, zinayı ispatlar.
- Eşlerden birinin evde yalnızken ortak konuta üçüncü bir kişiyi alması, zinanın varlığına delalet eder.
- Eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle girdiği ilişkiden çocuk sahibi olması zinayı kanıtlar.
Aldatılan kadının aldatıldığını ispat etmesi uygulamada o kadar kolay olmamaktadır. Zira zinaya suçüstü şekilde denk gelmek genellikle mümkün değildir. Dolayısıyla aldatılan kadının yapması gereken; hukuka uygun şekilde aldatma delilleri elde etmek suretiyle zinanın gerçekleştiğini ispat etmektir.
Evlilik birliği içerisinde aldatıldığından şüphe duyan eşlerden her biri, sürekli, istikrarlı ve planlı olmamak şartıyla zinanın ortaya çıkarılabilmesi için eşini gözetleyebilecek, ses kaydı alabilecektir. Zira Yargıtay, eşlerin arasında sır olmaması gerektiği düşüncesinden hareketle bu suretle elde edilen zina delillerinin hukuka uygun olacağı kanaatindedir.
Dolayısıyla zina sebebiyle Boşanma Davasında zina eyleminin gerçekleşmiş olduğunun kabulü için aldatılan eşin, aldatılmış olduğunu hukuka uygun aldatma delilleri ile ispat etmesi gerekmekte yani zina delillerinin, yasal yollar aracılığıyla elde edilmesi gereklidir. Şu halde, hukuka uygun şekilde elde edilmeyen zina delilleri ve ispat edilemeyen olgular Mahkeme tarafından dikkate alınmayacak ve zina sebebine dayalı hüküm verilmesinin önüne geçecektir. Bunlarla birlikte zina sebebiyle açılan Boşanma Davasında, her ne kadar zina delilleri sunulmuş olsa da Mahkeme, sunulan zina delillerini serbestçe takdir etme hakkını haiz olup kesin delillerle bağlı bulunmamaktadır.
Zina eyleminin gerçekleşmiş olduğunu kanıtlar hukuka uygun aldatma delillerinin neler olduğu çoğunlukla Yargıtay kararlarında belirtilmekte ve şekillenmekte olup sınırlı sayı ilkesine de tabi bulunmamaktadır. Şu halde tabloda yazılı hukuka uygun aldatma delilleri çoğaltılabilecektir.
Zina Boşanma Davasında Delillerin Hukuka Uygunluğu
Delillerin hukuka uygun olmaları zina sebebiyle boşanma davasında önem arz etmektedir. Hukuka aykırı bir delil ile aldatma olgusunun varlığı ispat olunsa da bu delil, karara esas alınamaz. Eşin aldatma eylemini ispat etmek maksadıyla telefon dinlemek, ses ve kamera kaydını almak boşanma davasında bir delil olarak kullanılabilir. Fakat bu kayıtların aldatma eylemini ispat maksadıyla alınması gerekmektedir.
Bir örnek üzerinden açıklamak gerekirse, aldatıldığını öğrenen eşin, diğer eşin arabasına koyduğu dinleme cihazında kaydedilen veriler delil olarak kullanılabilir fakat aldatmayı ispat etmek amacından bağımsız olarak, eşinin telefonuna bir dinleme programı yerleştiren ve aylarca dinleyerek bunun sonucunda aldatıldığını öğrenen eş, bu kaydı delil olarak kullanamaz. Yapılan bu kayıt sistematik ve planlı bir davranış sonucunda eşlerden birinin özel hayatının takip edilmesi amacıyla yapılmıştır. Alınan bu kayıtlar; özel hayatın gizliliğini ihlal, haberleşmenin gizliliğini ihlal ve konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu meydana getirebilir. Dolayısıyla izinsiz olarak elde edilen bu kayıtların delil olarak kullanılıp kullanılmayacağı hususu mutlaka alanında uzman bir avukat yardımı ile değerlendirilmelidir.
Boşanma Davasına konu hukuka aykırı aldatma delilleri ise sınırlı sayı ilkesine tabi olmayıp Yargıtay kararları uyarınca; özel hayatın ihlal edilmesine yol açarak elde edilen her türlü delil hukuka aykırı aldatma delilidir. Ancak İlk Derece Mahkemeleri’nin yapması gereken, somut olayda sunulan zina delillerinin hukuka uygun olup olmadığını re’sen inceleyerek somut olayın özelliklerine göre karar vermektir. Bu deliller ise şu şekildedir:
- Gizlice mesajları okumak
- Habersiz cihaz yerleştirmek
- Telefon görüşmesini dinlemek
- Gizlice ses kaydına almak
- Gizlice videoya almak
- Habersiz fotoğraf çekmek
Yukarıdaki deliller, hukuka aykırı aldatma delilleri olarak ifade edilmektedir. Çünkü bu yöntemlerle delil toplamak, özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesine sebep olmaktadır.
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu isimli içeriğimizi de inceleyebilirsiniz.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Velayet
Boşanma davasında çocuğun velayetine hükmedilirken çocuğun üstün yararı ilkesi dikkate alınır. Eşlerin birbirlerine karşı olan davranışlarından ziyade çocuğun üstün yararı önem arz etmektedir. Halk arasında aldatan eşin çocuğun velayetini alamayacağı şeklinde bir kanı mevcut olsa da uygulamada durum böyle değildir. Çocuğun velayeti konusunda hüküm verilirken eşlerin boşanmada kusurlu durumlarından önce çocuğun sağlıklı ve güvenli bir ortamda yetişmesi, eğitimi ve öğrenimi gibi hususlar gelir.
Dolayısıyla zina sonucu boşanmada velayet, boşanmadaki kusur ileride çocuğun sağlığını ve ahlakını etkilemediği müddetçe aldatan eşe de verilebilir. Yargıtay’ın bir kararından örnek vermek gerekirse, kadının zinası sabit olmasına rağmen erkeğin kumar bağımlılığı ve başka benzer kötü alışkanlıkları bulunduğundan bahisle çocukların yaşları da gözetilerek velayet kadına verilmiştir. Sonuç olarak çocuğun velayetinin hangi eşe verileceği ile eşlerin sadakat yükümlülüklerini ihlal ederek aldatma eylemleri arasında bir bağlantı yoktur.
Aldatan Kadın Çocuğun Velayetini Alabilir Mi?
Boşanan çiftler arasında sıklıkla uyuşmazlık yaşanan bir diğer husus ise müşterek çocuğun velayetinin kimde olacağıdır. Aile Mahkemesi, müşterek çocuğun velayetinin kime verileceği hususunda küçüğün üstün yararını göz önünde bulunduracak ve buna uygun bir karar verecektir. Mahkemece müşterek çocuğun velayetine ilişkin karar verilirken dikkat edilmesi gerekli hususlardan birkaçı şu şekildedir:
- Ebeveynleri ile anlaşabilme derecesi,
- Ebeveynleri ile arasında herhangi bir şiddet eyleminin söz konusu olmaması,
- Müşterek konutta küçüğe ait bir oda bulunması,
- Eğer evde anneanne, babaanne ve dede gibi bireylerle birlikte kalınmakta ise bu kişilerle anlaşabilme derecesi,
- Küçüğün sağlık ihtiyaçlarının ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanabilme durumu,
- Küçüğün kiminle yaşamak istediği,
- Zina eylemini gerçekleştiren ebeveynin, haysiyetsiz hayat sürmesi,
- Ebeveynlerden birinin alkol veya uyuşturucu madde gibi bağımlılık yapan maddeler kullanması ve
- Ebeveynlerden birinin ahlaka ve toplum kurallarına aykırı davranışlar sergilemesi gibi hususlar küçüğün velayetinin kime verileceği noktasında oldukça önem arz etmektedir.
Yukarıdaki hususlara dikkat edilerek velayetin kararı verilmektedir.
Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez? sorusuna tüm detayları ile cevap verdiğimiz içeriğimizi de ziyaret edebilirsiniz.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Zina sebebiyle boşanma davasında aldatma olgusu ispatlandığı takdirde Türk Medeni Kanununun 236. maddesi uyarınca aldatan eşin katılma alacağı azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir. İlgili maddede zina sebebiyle boşanma halinde hâkimin kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltmasına veya kaldırılmasına karar verebileceği öngörülmüştür. Zina durumunda eşler arasında katılma alacağına dayalı olarak yapılan mal paylaşımı yarı yarıya oranından farklı bir oranda hâkimin takdirine göre yapılabilir.
Örneğin, mal paylaşımı yapılırken aldatan eşin katılma alacağı ⅓ diğer eşin ise ⅔ olabilir. Hatta madde hükmü uyarınca hakim, aldatmanın nitelikleri, evliliğin süresi veya çocuk gibi faktörleri dikkate alarak kendi takdiri uyarınca aldatan eşe mal verilmemesine de karar verebilir.
Boşanmada Mal Paylaşımı konusu hakkında da bilgi sahibi olmak isterseniz, içeriğimizi ziyaret edebilirsiniz.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Tazminat
Aldatan eş, boşanmada kusurlu bulunduğundan dolayı diğer eşe maddi ve manevi tazminat ödemekle yükümlüdür. Eşlerin kusur oranları ve ekonomik durumları gibi hususlar dikkate alınarak maddi ve manevi tazminat tutarı belirlenir.
Aldatılan Eş, Eşinin Aldattığı Kişiye Tazminat Davası Açabilir Mi?
Evlilik birliği içerisinde bulunan kimse ile evli olduğunun bilincinde olarak cinsel birliktelik yaşayan 3. kişiden de manevi tazminat istenip istenemeyeceğine yönelik olarak 2014 ila 2018 yılları arasında verilen Yargıtay kararları arasında ciddi görüş ayrılıkları bulunmakta idi. 2014 öncesinde verilen Yargıtay kararlarında; “Zina eyleminin gerçekleştirildiği 3. kişinin, aldatılan eşe karşı manevi tazminat sorumluluğu bulunmamaktadır” deniliyordu. Ancak son yıllarda verilen kararlarda ise söz konusu 3. kişiye karşı Tazminat Davası’nın açılabileceğine dair kararlar verilmeye başlanmış idi.
Söz konusu çelişkinin ortadan kaldırılması amacıyla yani aldatılan eş tarafından diğer eşin aldattığı kişiye karşı Tazminat Davası açılıp açılamayacağı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, 2018 yılının Temmuz ayında verdiği İçtihadı Birleştirme Kararı ile aldatılan eşin, eşinin kendisini aldattığı 3. kişiden tazminat talep edemeyeceğine hükmetti. Böylelikle işbu sorun, tüm mahkemeler bakımından bağlayıcı olan söz konusu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile çözülmüş oldu. Buradan hareketle, aldatılan eş, eşinin aldattığı kişiye dava açamamaktadır.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Nafaka
Üç adet nafaka türü bulunmaktadır. Bunlar, yoksulluk, iştirak ve tedbir nafakasıdır. Yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin kusuru, diğer taraftan daha az olmalıdır. Sadakat yükümlülüğünün ihlali olan zina, yoksulluk nafakasına kusur bakımından etki eder. Dolayısıyla aldatan eş yoksulluk nafakası talebinde bulunduysa kusurlu olması sebebiyle yoksulluk nafakasına hükmedilmeyecektir. Eşlerin eşit şekilde kusurlu olması halinde ise her ikisi içinde yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Örneğin her iki eş de birbirini aldatmış ise kusurları eşit olduğu için yoksulluk nafakası gündeme gelecektir.
Nafaka Türleri konusu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz, ilgili bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.
Zina sebebiyle açılan boşanma davasında, davacı eşin boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru bulunduğu belirlenmiş olsa da davalı eşin zina fiili ispat edildiğinde davacı eşin kusurunun daha az olduğu kabul edilmiştir ve yoksulluk nafakasına hükmedilecektir. Bir örnekle açıklamak gerekirse, aşırı kıskançlık sebebiyle kocasıyla sürekli tartışma çıkaran, sık sık evi terk eden eşin kocasının zina eylemi ispat edilmiştir. Kocası aleyhine boşanma davası açan eş ortak yaşamı çekilmez hale getirmiştir fakat zina eyleminde bulunan kocasının kusuru daha ağırdır.
Terk Nedeniyle Boşanma konusu hakkında da bilgi almak isterseniz, sizin için hazırladığımız içeriğimizi inceleyebilirsiniz.
Tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için ise talepte bulunan eşin kusursuz olma şartı aranmamaktadır. Boşanma davası devam etmekte iken zina olgusu kesinleşmediği ve bir mahkeme kararı ile ispatlanmadığı için tedbir nafakasına hükmedilebilir. Dolayısıyla eşlerden biri boşanma davası süresince maddi açıdan ihtiyacı olduğunu ortaya koymuşsa tedbir nafakasına hükmedilir. Çocuğun velayetini alan eşe, çocuk için iştirak nafakasına hükmedilecektir.
Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davasında Zamanaşımı Süresi
Aldatıldığını öğrenen eşin, öğrenme tarihinden itibaren 6 ay içerisinde zina sebebine dayalı Boşanma Davasını açması gerekmektedir. Şayet işbu süre içerisinde ve her halde 5 yıl içerisinde dava açılmazsa veya aldatan eş affedilirse aldatılan eş, zina sebebine dayalı Boşanma Davası açma hakkını kaybedecektir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Gizlilik Kararı
Türk Medeni Kanunun 184. maddesinin 6. fıkrası uyarınca mahkeme kendiliğinden veya tarafların talebi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir. Bu gizlilik, eşlerin kişilik haklarının korunması ve davanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için önemli olabilmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Zina Nedir?
Zina, evlilik birliği içerisindeyken eşlerden birinin başka birisiyle cinsel bir ilişki yaşaması halidir. Eşin eyleminin zina sayılabilmesi için mutlaka cinsel bir ilişki bulunması gerekmektedir.
Eşcinsel İlişki Zina Mıdır?
Hayır, zina yaptığı iddia edilen eşin mutlaka karşı cinsten bir üçüncü kişi ile cinsel ilişki yaşamış olması gerekmektedir. Kişinin hem cinsi ile cinsel ilişki yaşamış olması zina sebebiyle boşanma davası açılmasına yeterli görülmemekte, ancak haysiyetsizce yaşam sürme sebebiyle boşanma davası açılabilmektedir.
Aldatan Eşin Affettiği Sonucuna Nasıl Ulaşılır?
Aldatılan eş, aldatan eşi sözlü veya yazılı bir şekilde affedebileceği gibi sergilediği davranışlarla da affettiği sonucuna ulaşılabilir. Affetme durumu açık veya örtülü olabilir. Söz konusu af, zina eylemini öğrendikten sonra uzun bir süre süre boyunca hiçbir şey olmamış gibi evliliğin sürdürülmesi gibi örtülü bir şekilde olabilir. Aldatan eşin affedilmesi, diğer eşin dava hakkını ortadan kaldırır.
Aldatılan Eş Diğer Eşle Beraber Olan Üçüncü Kişiden Tazminat İsteyebilir Mi?
Yargıtay’ın vermiş olduğu içtihadı birleştirme kararı ile aldatılan eşin üçüncü kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği artık kesin olarak kabul edilmiştir. Evli bir kişiyle birlikte olan üçüncü kişinin bu eylemi diğer eş açısından haksız fiil olarak nitelendirilemez. Çünkü sadakat yükümlülüğü yalnızca eşler arasında geçerlidir ve üçüncü kişilerin sorumluluğuna dair kanunda bir hüküm bulunmamaktadır.
Üçüncü kişi doğrudan aldatılan eşin kişilik değerlerine yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğu takdirde manevi tazminat açısından sorumluluğu gündeme gelebilecektir. Dolayısıyla üçüncü kişinin aldatılan eşin dokunulmazlığını ihlal etmesi ve özel yaşamına müdahale etmesi veya sözleriyle onur ve saygınlığını zedelemesi gibi eylemlerde hukuka aykırılık unsuru bulunur. Fakat üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen bir kişilik hakkı ihlali bulunmadığı müddetçe yalnızca evli bir kişiyle cinsel ilişkiye girmek eyleminden dolayı aldatılan eş, manevi tazminat talebinde bulunamayacaktır.
Aldatan Eşe Karşı Açılan Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?
Aldatan eşe karşı açılan Tazminat Davalarının, uygulamada sıklıkla Aile Mahkemelerinde açıldığına şahit olunmaktadır. Zira bu yanlışlığın sebebi ise işbu davanın eşler arasındaki sadakatsizlikten ileri geldiğinin düşünülmesidir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararından da anlaşılacağı üzere, tazminatın gerekçesini haksız fiil eylemi oluşturmaktadır. Dolayısıyla zina sebebiyle açılan Boşanma Davası akabinde açılacak olan Tazminat Davasının Aile Mahkemesi yerine Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılıp görülmesi gerekmektedir. Şayet işbu Tazminat Davası’nın Aile Mahkemesinde açılması durumunda Mahkemece görevsizlik sebebiyle davanın reddine karar verilecektir.
Eşimin Sevgilisine Tazminat Davası Açabilir Miyim?
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu tarafından 2018 yılında verilen İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca aldatan eşinizin sevgilisine tazminat davası açamazsınız.
Aldatılan Eş, Aldatan Eşe Karşı Nafaka Talep Edebilir Mi?
Aldatılan eş, aldatan eşe karşı nafaka talebinde bulunabilmektedir. Özellikle aldatılan eşin kadın olması durumunda ekonomik özgürlüğünün bulunmaması, çocuğun bulunması gibi hususların göz önünde bulunmasıyla Mahkemece aldatılan kadına nafaka bağlanabilmektedir.
Aldatılan Kadın Ziynet Eşyalarını Talep Edebilir Mi?
Düğünde takılan ziynet eşyaları kime takılırsa takılsın kadın eşe ait olduğundan ve her halde kadına ait bulunan diğer ziynet eşyaları, aldatılma halinde görülen Boşanma Davası’nda veya sonradan açılacak olan Mal Rejimi Tasfiyesi Davasında talep edilebilecektir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davası Ne Zaman Açılır?
Aldatılan eşin, aldatma olgusunu öğrenmesinden itibaren 6 ay içerisinde boşanma davasını açabilir.
Zina sebebiyle boşanma davası açma süresi zina eyleminin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra ise aldatma eylemi genel boşanma sebebi olarak kabul edilip açılacak olan boşanma davasında değerlendirilecektir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?
Eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesi boşanma davasına görevli ve yetkili mahkemedir.
Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı Nasıl Gerçekleştirilir?
Zina sebebiyle boşanma davasında aldatma olgusu ispatlandığı takdirde aldatan eşin katılma alacağı azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir. Zina durumunda eşler arasında katılma alacağına dayalı olarak yapılan mal paylaşımı yarı yarıya oranından farklı bir oranda hâkimin takdirine göre yapılabilir.
Aldatan Eşe Velayet Verilir Mi?
Çocuğun velayetinin hangi eşe verileceği ile eşlerin sadakat yükümlülüklerini ihlal ederek aldatma eylemleri arasında bir bağlantı yoktur. Boşanma davasında çocuğun velayetine hükmedilirken çocuğun üstün yararı ilkesi dikkate alınır. Eşlerin birbirlerine karşı olan davranışlarından ziyade çocuğun üstün yararı önem arz etmektedir. Aldatan eşe Çocuğun velayet bazı hallerde verilebilmektedir.
Ses Kaydı Aldatmada Delil Olarak Kullanılabilir Mi?
Aldatma olgusunun ispatı için birçok delilden faydalanılabilir. Aldatmayı ispatlamak amacıyla bir defaya mahsus alınan ses kaydı delil olarak kullanılabilir. Delillerin hukuka uygun olmaları zina sebebiyle boşanma davasında önem arz etmektedir. Hukuka aykırı bir delil ile aldatma olgusunun varlığı ispat olunsa da bu delil, karara esas alınamaz. Dolayısıyla ses kayıtlarının delil olarak kullanılıp kullanılmayacağı hususu mutlaka alanında uzman bir avukat yardımı ile değerlendirilmelidir.
Zina Suç Mu?
765 sayı eski Türk Ceza Kanunu zinayı suç olarak düzenlemekteydi. Ancak bu kanun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlükten kalkmıştır, zina artık ceza hukuku anlamında suç değildir.
Aldatmak Suç Mu?
Eski ceza kanunumuz zinayı suç olarak düzenlemekteydi. Ancak bu kanun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlükten kalkmıştır, zina artık ceza hukuku anlamında suç değildir.
Boşanma Davasında Avukatın Önemi
Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası sürecinde hukuki desteğe ihtiyaç duyuyorsanız, o halde deneyimli İstanbul boşanma avukatı kadrosu ile destek sunan Burak Temizer Hukuk Büromuzdan yardım alabilirsiniz.
Boşanma davalarında ve özellikle zina sebebine dayalı olarak açılan boşanma davalarında herhangi bir hak kaybına uğranmaması açısından alanında uzman bir avukatın yardımı oldukça önemlidir. Zamanaşımı, davada ispat, usul kuralları, süreler ve hukuka aykırı deliller açısından bir avukattan yardım alınması bu sürecin sorunsuz ilerlemesini sağlayacaktır. Boşanma davası maddi manevi sonuçları olan bir davadır. Nafaka, manevi tazminat, velayet, uzaklaştırma kararı, mal paylaşımı gibi bir çok detay barındırmaktadır. Ayrıca avukatsız davaların çok daha uzun süreceği de bir gerçektir. İstanbul boşanma avukatı Burak Temizer Hukuk Bürosu olarak sizlere boşanma sürecinizde profesyonel destek sağlamak için buradayız.
İPEK HEPDİKER
BUSE DİZ