Ara

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Nitelikli dolandırıcılık suçu, TCK m.158 kapsamında düzenlenmiş bir suçtur ve ülkemizde de sıkça görülen bir suç tipidir. Dolandırıcılık suçunun nitelikli halini oluşturan bu suç hakkında tüm detaylardan aşağıda söz edeceğiz.

İçindekiler

Dolandırıcılık Suçu Nedir?

TCK m.157’de düzenlenen dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatan failin, aldattığı kişinin veya bir başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına yarar sağlamasıdır.

Dolandırıcılık suçundan bahsedebilmek için yukarıda açıklamış olduğumuz tanımdaki unsurların hepsinin varlığı şarttır. Şayet bir tanesinin dahi eksikliği suçun oluşmasına engeldir. Bu kapsamda, failin hileli davranışının olması ve söz konusu bu hileli davranış sonucunda bir başkasının aldatılmış olması ve bu aldatma dolayısıyla aldatılan mağdurun veya üçüncü kişinin zararının bulunması ve son olarak ise hileli davranışı gerçekleştirilen failin kendisine veya bir üçüncü kişiye yarar sağlaması gerekmektedir.


Ceza Hukuku ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve Ceza Hukuku alanındaki diğer konularda bilgi edinmek isterseniz, ilgili sayfayı ziyaret edebilirsiniz.


a.    Fail

Dolandırıcılık suçunun faili herhangi bir gerçek kişi olabilmektedir. Dolayısıyla bu suç bakımından fail için özel bir nitelik şart değildir.

Bu noktada belirtilmesi gereken husus hileli davranışı gerçekleştiren ve yararına menfaat sağlanan kişinin farklı olduğu durumlarda failin kim olacağıdır. Kural itibariyle failin, hileli davranışı gerçekleştiren ile yararına menfaat sağlanan kişi olması gerekmez. Bir başka deyişle, failin hem hileli davranışı sergileyen hem de menfaat elde eden sıfatlarını aynı anda taşıması gerekmez. Böyle bir durumda fail, hileli davranışta bulunan olacaktır.

b.    Mağdur

Dolandırıcılık suçunun mağduru, suçun konusu olan malvarlığı değerinin sahibi olan gerçek ve tüzel kişilerdir.

Dolandırıcılık suçunda, aldatılan kişi ile suçun konusu olan malvarlığı değerinin sahibinin aynı kişi olması gerekmez.

c.     Suçun Konusu

Dolandırıcılık suçunun konusu malvarlığına ilişkin olmak üzere ekonomik değer taşıyan herhangi bir değer olabilmektedir. Dolayısıyla bu suçun konusu bir taşınır, taşınmaz veya alacak hakkı olabilmektedir.

Dolandırıcılık suçunun konusu bakımından belirtmek gerekir ki, gelecekte gelmesi beklenen kazançlar da suçun konusu olabilmektedir. Ancak bu kapsamda önemli olan husus beklenen kazancın bir ölçüde somutlaşmış, malvarlığında meydana gelecek artışın tahmin edilebilir ve bunlar kapsamında söz konusu olan beklentiye bir değer biçilebiliyor olması gerekmektedir.

d.    Fiil ve Netice

Dolandırıcılık suçunun fiil ve netice 3 unsurdan oluşmaktadır.

1.    Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Hileli Davranış

Türk Ceza Kanunu m.157 kapsamında dolandırıcılık suçu açıklanırken, “hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp…” ibaresine yer verilmiştir. Bu kapsamda dolandırıcılık suçunun varlığı bakımından hileli bir davranışın söz konusu olması şarttır.

Hile, başkasının iradesi üzerinde yanılmaya neden olarak etki eden davranışlardır. Bir kimse hileli bir davranışta bulunduğu takdirde, karşı tarafın iradesi ciddi oranda sakatlanmaktadır. Çünkü hile, gerçekleşmemiş olan bir hususu gerçekleşmiş veya tam tersi olarak gerçekleşmiş bir husus gerçekleşmemiş gibi göstererek, bir başkasının İRADESİNE direkt olarak etki eder. Bu etkinin doğal sonucu ise iradesi sakatlanan kişinin hataya düşmesi ve bu kapsamda RIZA GÖSTEREMEYECEĞİ bir şeyi yapmasıdır.


Dolandırıcılık Suçunda Hile isimli içeriğimize de göz atabilir, detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Unsurları

2.     Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Aldatma

Dolandırıcılık suçunun varlığından bahsedebilmek için hileli davranışta bulunan failin, söz konusu hileli davranışlarla karşı tarafı “aldatması” gerekmektedir.

Aldatma, karşı tarafın iradesinin, hileli davranışların da etkisiyle hataya düşürülmesidir.

Bu kapsamda dikkat edilmesi gereken husus, failin hileli davranışlarda bulunmuş olmasına karşılık, karşı tarafın kanmayarak hataya düşmemesi durumudur. Böyle bir durumda karşı tarafın kanmaması söz konusu ise teşebbüs hükümleri uygulanmaktadır.

3.     Yarar Sağlanması ve Zarar

Dolandırıcılık suçunda fail, hileli davranışları dolayısıyla hataya düşürdüğü muhattap veya bir başka kişinin zararına olarak, kendisinin veya başkasının lehine haksız bir yarar elde etmektedir. Haksız yarar unsuru ise ancak aldatılan kişinin, kendisinin veya üzerinde tasarruf etmeye yetkili olduğu bir başkasının malvarlığı üzerinde “tasarruf etmesi” ile söz konusu olabilir. Bir başka deyişle, dolandırıcılık suçunda failin hileli davranışlarıyla aldatılan karşı taraf, malvarlığı üzerinde bir tasarrufta bulunacak ve söz konusu olan bu tasarruf ilgili malvarlığı değerinin sahibi olan mağdur açısından malvarlıksal bir zarar doğuracaktır. Aynı zamanda söz konusu olan bu zarar fail bakımından da yarar meydana getirecektir.

Buna karşılık olarak zarar unsuru ise, failin kendisinin ya da üçüncü bir kişinin lehine sağlamış olduğu yarar dolayısıyla mağdurun uğramış olduğu zarar olarak açıklanabilir. Yukarıda da açıklamış olduğumuz üzere dolandırıcılık suçunda zararın bir malvarlığı üzerinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunun sebebi dolandırıcılık suçunun söz konusu olabilmesi için ekonomik olarak bir zararın varlığı şarttır.

e.     Suçun Manevi Unsuru

Dolandırıcılık suçunun manevi unsuru kasttır. Bir başka deyişle dolandırıcılık suçunda kast, failin hileli davranışı ile muhatabın hataya düşürerek muhatabı veya bir başka kişiyi zarara uğratarak, kendisine veya bir başka kişiye haksız yarar sağlamasıdır.

f.      Teşebbüs

Dolandırıcılık suçunda, yarar elde edildiği takdirde suç tamamlanmış sayılacaktır. Bu kapsamda yukarıda da değindiğimiz üzere şayet failin hileli davranışlarda bulunmuş olmasına rağmen, karşı taraf olan muhatap kanmamış ya da bu hileli davranış sonucunda herhangi bir yarar elde edilmemiş ise teşebbüs gündeme gelecektir.

Dolayısıyla dolandırıcılık suçunda teşebbüs 2 şekilde gündeme gelmektedir.

  1. Hileli davranışın sonucu olarak karşı taraf aldatılmamışsa ve
  2. Hileli davranış sonucunda herhangi bir yarar elde edilmemişse

Dolandırıcılık suçunda teşebbüs bakımından değinilmesi gereken bir diğer konusu olan “hileli davranışın muhatabı kandırabilirliği bakımından objektif olması” hususudur. Bu kapsamda “hileli davranışın” muhakkak karşı tarafı hataya düşürebilir nitelikte olması gerekmektedir.

Dolandırıcılık suçunda teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için gerçekleşmesi gereken bir diğer şart ise failin hileli davranışlarının karşı tarafa ulaşmış olmasıdır. Aksi takdirde teşebbüs hükümlerinden bahsedilemeyecektir.

g.    İştirak

Dolandırıcılık suçu iştirak bakımından incelendiği takdirde herhangi bir istisna görülmemektedir. Bu kapsamda dolandırıcılık suçu bakımından her türlü iştirak gündeme gelebilir.

Ancak burada dikkat edilmelidir ki, sadece haksız menfaatten yararlanan kişi ile hileli davranışı gerçekleştiren fail arasında iştirak ilişkisi bulunmuyorsa, suç ortağı sayılamaz. Bu kapsamda artık TCK m.165 veya TCK m.166 söz konusu olabilir.

h.    İçtima

Fail, hileli davranışları ile değişik zamanlarda aynı kişiyi dolandırarak menfaat elde ederse zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.

Buna karşılık olarak fail tek bir fiille birden fazla kişinin malvarlığını zarara uğratmışsa TCK m.43/2 kapsamında yine zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Bu hususa örnek olarak basın ilanı ya da bilişim sistemi aracılığıyla dolandırıcılık gösterilebilir. Ancak dolandırıcılık suçu bakımından dikkat edilmesi gereken bir husus mevcuttur. Dolandırıcılık suçu bir zarar suçudur. Dolayısıyla tek bir davranış ile birden fazla farklı kişi dolandırılmışsa, fail her bir mağdur bakımından sorumludur ve bu kapsamda gerçek içtima hükümleri uygulanır.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Nedir?

Dolandırıcılık suçu, basit ve nitelikli dolandırıcılık olarak ikiye ayrılmaktadır. TCK m.157’de düzenlenmiş olan husus basit dolandırıcılık iken TCK m.158’de tanımlanan husus ise nitelikli dolandırıcılık kapsamına girmektedir.

Nitelikli Dolandırıcılık | Dolandırıcılık Suçunda Cezanın Artırılmasını Gerektiren Nitelikli Haller

A.   158/1

a.     Dini İnanç ve Duyguların İstismar Edilmesi Suretiyle İşlenmesi Halinde Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir. Ancak bu bakımından değerlendirme yapılırken “dinsel inanç ve duygular” kavramının ne şekilde anlaşılması gerektiği önemli bir husustur.

Yargıtay bu konuyla ilgili olarak, dinin, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve yaratıcı kavramları içinde bulunduran bir inanç sistemi olduğundan ve söz konusu olan bu inanç sistemine bağlı bir şekilde yerine getirilmeye çalışılan ahlaki kurallar bütününü ifade ettiğinden bahsetmektedir. Bu kapsamda Yargıtay, bir kimsenin mensup olduğu dinin, o kişinin duyguları olduğundan ve dini ile birey arasında çok sıkı bir bağ olduğu kabul etmektedir.

Bu kapsamda dolandırıcılık suçunun “dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi” durumunda nitelikli hal kapsamına girebilmesi için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. Dolayısıyla Yargıtay’a göre de söz konusu olan bu fıkradaki nitelikli halin gerçekleşip suçun oluşabilmesi için dini kurallara bağlı olan bireylerin önem verdiği değerler, dini inanç ve duyguların aldatma suretiyle kötüye kullanılması ve sonucunda söz konusu bu hile ile haksız bir yarar sağlanmış olması gerekmektedir.

b.     Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi Halinde Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir. Çünkü kişi zor şartlarda bulunduğu takdirde, duygusal olarak başkalarına maddi ve manevi olmak üzere güven duyma ihtiyacı hissetmektedir.

Bir başka deyişle, mağdur, içinde bulunduğu olayın koşulları sebebiyle çaresizlik içindedir ve bu anlamda psikolojik olarak daha fazla yardıma muhtaç olduğu bir dönemde olması sebebiyle kendisine yöneltilen herhangi bir yardıma ihtiyaç duymaktadır. Bunun sonucunda dolandırıldığı takdirde nitelikli hal gündeme gelecektir.

Bu nitelikli hal kapsamında dikkat edilmesi gereken en önemli husus, gerçekten karşı tarafın içinde bulunduğu durum veya şartların gerçekliğidir. Şayet karşı taraf bakımından “tehlikeli bir durum veya zor şart” mevcut değilse ancak hile ile böyle bir durumda olduğu inandırıldıysa bu nitelikli halin uygulanması mümkün olmayacaktır.

Belirtmek gerekir ki, Yargıtay’a göre “zor şartlar” hususu, suçun mağdurunun içinde bulunduğu durum göz önünde bulundurularak incelenmelidir. Bu kapsamda mağdurun gerçekten zor şartlarda bulunup bulunmadığı kendi içinde olaysal bir şekilde subjektif olarak değerlendirilip açıklanmalıdır.

c.     Kişinin Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi Halinde Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir. Çünkü bir kimsenin algılama yeteneğinin zayıf olması, söz konusu olan o kişinin bu zayıflığından yararlanılarak aldatılmasını kolaylaştırmaktadır. Bu kapsamda mağdurun yaş küçüklüğü, yaşlılığı, akıl zayıflığı veyahut sarhoşluğu sebebiyle “algılama yeteneğinin zayıflamış” olması bu nitelikli halin uygulanabilmesi bakımından şarttır.

Belirtmek gerekir ki söz konusu olan bu nitelikli halin uygulanabilmesi için mağdurun akıl zayıflığına ilişkin bu hususun bizzat karşı taraf tarafından düşürülmüş olması gerekmez. Aynı zamanda karşı tarafın algılama yeteneğinin zayıflığı bakımından, failin kusurunun bulunup bulunmaması önem taşımamaktadır.

Söz konusu olan bu nitelikli halin gerçekleşebilmesi için, mağdurun “algılama yeteneğinin ZAYIFLAMIŞ” olması gerekmektedir. Şayet mağdurun algılama yeteneğinin, fail tarafından gerçekleştirilen eylemin “hileli” olduğu anlaşılamayacak durumda ise mağdurun aldatılması gündeme gelemeyeceğinden dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır.

Algılama yeteneğinin zayıflamış olması şartı incelenirken, mağdurun bizzat fail tarafından böyle bir duruma düşürülmüş olması veya bu akıl zayıflığı durumunun varlığında failin kusurunun bulunup bulunmaması önem taşımadığından bahsetmiş olsak da bu hususta dikkat edilmesi gereken bir nokta olan Türk Ceza Kanunu’nun 148.maddesinin 3.fıkrasında bahsedilen yağma suçudur. Doktrinde birtakım yazarlar bakımından, mağdurun fail tarafından sarhoş edilip algılama yeteneğinin zayıflatılarak hileli hareketler ile kandırılması durumunda yağma suçunun oluştuğu kabul edilmektedir. Ancak bu durumu farklı bir bakış açısı ile ele alarak mağdurun kendisini bilmeyecek derecede algılama yeteneğini ortadan kaldırıldığı durumlarda yağma suçunun oluştuğunu, sadece algılama yeteneğinin zayıflatılmış olması durumunda ise dolandırıcılık suçunu kabul eden yazarlar da mevcuttur.


Ponzi Dolandırıcılığı konusu hakkında da bilgi almak isterseniz, sizin için hazırladığımız içeriğimize göz atabilirsiniz.


Aynı zamanda belirtmek gerekir algılama yeteneğinin zayıflığı için tam teşekküllü bir devlet hastanesinden veya Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak, mağdurun algılama yeteneği bakımından incelenmesi ve tespitinin istenmesi gerekir.

d.     Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir. Çünkü söz konusu olan bu yerler, toplum tarafından güven duyulan kurum ve kuruluşlardır.

Söz konusu nitelikli halin gerçekleşebilmesi için bentte sayılmış olan kurum ve kuruluşların “araç” olarak kullanılması gerekmektedir. Nitelikli halin gerçekleşmesi bakımından araç olarak kullanılan bu kurum ve kuruluşların zarar görüp görmemesi önem taşımamaktadır.

Yargıtay’a göre söz konusu olan bu nitelikli halin varlığından söz edebilmek için bentte sayılmış olan kurum ve kuruluşların maddi varlığının da kullanılması gerekmektedir. Bir başka deyişle, söz konusu olan bu kurum ve kuruluşlarının sadece adlarının kullanılması nitelikli halin oluşması bakımından yeterli olmayacaktır.

e.     Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Olarak İşlenmesi Suretiyle Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir.

Söz konusu olan bu nitelikli halin varlığı için zarar görenin bir “kamu kurum veya kuruluşu” olması durumunda olması gerekmektedir. Yargıtay’a göre, söz konusu olan bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekmektedir. Burada zarar vermenin kapsamı ise, bir kimsenin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından, hakkı olmayan bir parayı alması veya borcunu ödememesi şeklinde açıklanır.

Dolandırıcılık suçunun nitelikli hali olan kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenmesi bakımından aldatma eyleminin kime karşı olduğu çok önemli bir husustur. Bu kapsamda failin, aldatmayı suçtan zarar gören kamu kurum ve kuruluşlarının malvarlığı üzerinde tasarruf etmeye yetkili kılınmış kişilere yönelik yapması gerekmektedir.

f.      Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir. Yukarıdaki nitelikli hallerden de anlaşılacağı üzere bir kuruma güven duyulduğu takdirde, güven duyulan bu kurum araç olarak kullanılarak dolandırıcılık suçu işlenirse nitelikli halin doğması zaruri olacaktır. Bir başka deyişle, bilişim sistemlerinin ya da güven kurumu denebilecek banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması, dolandırıcılık suçunun işlenebilmesi açısından çok büyük oranda kolaylık sağlamaktadır. Çünkü “güven kurumu” olarak adlandırılan bu yerlere toplumdaki bireyler gerçekten çok büyük oranda güven duymaktadır.

  1. Bilişim sistemi

Yargıtay’a göre bilişim sistemi bakımından değerlendirme yapılırken, internet sitesinin dolandırıcılık suçunda araç olarak kullanılması yeterlidir. Dolayısıyla dolandırıcılık suçunda söz konusu olan bu nitelikli halin uygulanabilmesi bakımından failin bilişim sistemini araç olarak kullanması gerekmektedir.

Bilişim Sistemleri Üzerinden Nitelikli Dolandırıcılık


İnternet Dolandırıcılığı Suçu kapsamı ile ilgili detaylı bilgi aktarımı yaptığımız içeriğimizi de inceleyebilirsiniz.


  1. Banka veya Kredi Kurumları

Dolandırıcılık suçunda, failin hileli davranışlarında banka veya kredi kurumlarını araç olarak kullanması suçun işlenmesinde kolaylık sağlamaktadır. Dolayısıyla Yargıtay’a göre failin dolandırıcılık suçunda, banka veya kredi kurumlarını araç olarak kullanması fiilin kandırma kabiliyetine büyük oranda destek sağlandığından nitelikli hallerdendir.

Banka veya kredi kurumları aracılığıyla bir kişiye yönelik dolandırıcılık suçu işlendiği takdirde nitelikli halin uygulanabilmesi için gerçek kişinin aldatılmış olması şarttır.

Banka ve kredi kurumları bakımından unutulmamalıdır ki, söz konusu olan bu nitelikli halin uygulanabilmesi için ilgili kurumların malvarlıklarının suçtan zarar görmüş olması şart değildir. Nitelikli halin varlığı, belirli kişiye karşı hilenin gerçekleştirilmesi bakımından, ilgili kurumların ARAÇ olarak kullanılmasına bağlıdır.

İlgili maddede bahsedilen “araç olarak kullanılma” hususu değerlendirilirken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da bankanın sadece ödeme aracı olarak kullanılıp kullanılmadığıdır. Şayet banka sadece ödeme aracı olarak kullandıysa, bu nitelikli halin varlığından söz edilemez. Bu kapsamda nitelikli halin uygulanabilmesi için “araç olarak kullanılma” hususu ancak aşağıda sayılan hallerde mümkün olacaktır.

  1. Bankaların alışılmış olan her zamanki faaliyetlerinden hileli araçlar kullanılarak bir yarar sağlanması ve bunun karşılığından üçüncü kişilerin zararına olmak üzere haksız çıkar elde edilmesi.
  2. Bankaların alışılmış olan her zamanki faaliyetleri dolayısıyla üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılması ve bunun karşılığında haksız çıkar elde edilmesi.

Bu kapsamda ilgili kurumlara ait olan banka cüzdanı, evrak, çek gibi hususların fail tarafından suçun işlenmesinde araç olarak kullanılması gerekmektedir.

g.     Basın ve Yayın Araçlarının Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi Halinde Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir.  Söz konusu olan nitelikli halin varlığından söz edebilmek için bendin kapsamından da açıkça anlaşıldığı üzere basın ve yayın araçlarının suçun işlenmesinde kolaylık sağlamış olması gerekmektedir.

Yargıtay bu nitelikli halin uygulanabilmesi için bazı şartlar aramaktadır.

  1. Failin, bir menfaat sağlamak için gerçek olmayan bir hususu basın organında haber ya da reklam olarak yayınlatması ve
  2. Bu yayımın mağduru aldatmada kullanılması gerekir.

Şayet bu şartlar gerçekleştiği takdirde basın ve yayın araçlarının sağlamış olduğu kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçu işlenmiş olacaktır.

Bu kapsamda unutulmaması gereken bazı hususlar mevcuttur. Şayet şikayetçi basit bir araştırma ile durumun gerçeğini öğrenebiliyorsa nitelikli dolandırıcılık suçundan bahsedilemez.

h.     Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında; Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyeti Kapsamında İşlenmesi Halinde Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir.    

  • Suçun tacir veya şirket yönetici veya şirket adına hareket eden bir kişi tarafından ticari faaliyet sırasında işlenmesi

Yargıtay uygulanabilmesi söz konusu olan bu nitelikli halin varlığı için öncelikle bir şirketin varlığı şarttır. Daha sonra ise failin, söz konusu olan şirketin yöneticisi veya şirket adına hareket etmeye yetkili olan temsilcisi veya şirket müdürü olması gerekmektedir. Aynı zamanda söz konusu olan suçun, şirket faaliyeti esnasında ve şirketin faaliyetiyle ilgili olarak işlenmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda unutulmamalıdır ki, failin adına hareket ettiğini iddia ettiği şirketin gerçekten var olması dolandırıcılık suçunun nitelikli hali kapsamında cezalandırılma bakımından şarttır. Şayet böyle bir şirket söz konusu değilse nitelikli dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır.

  • Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyeti Kapsamında İşlenmesi

Kooperatiflerin de bir ticari şirket olması sebebiyle yukarıda açıklanan hususlar aynı şekilde bu kısım için de geçerli olacaktır.

i.      Serbest Meslek Sahibi Kişiler Tarafından, Mesleklerinden Dolayı Kendilerine Duyulan Güvenin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenmesi Halinde Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir.

İçinde bulunduğu meslek grubunun etik kurallarına uygun olarak çalışması gereken kişilerin, toplum tarafından kendilerine duyulan saygı ve güveni kötüye kullanmaları halinde nitelikli dolandırıcılık suçu gündeme gelecektir. Burada dikkat edilmesi gerekir suçun faili “herhangi bir serbest meslek sahibi” kişi olabilir. Bu kapsamda dolandırıcılık suçunun nitelikli halinin uygulanabilmesi için serbest meslek sahibi olan kişinin kendi nam ve hesabına, mesleğine duyulan güveni kötü bir şekilde kullanarak dolandırıcılık suçu işlemiş olması gerekmektedir.

Aynı zamanda dikkat edilmesi gereken bir diğer şart ise serbest meslek sahibi olan bu kişinin, suçu “mesleği veya görevinin icrası esnasında” işlemesi gerektiğidir. Ancak belirtmek gerekir ki mesleğe duyulan güvenin de kötüye kullanılması gerekmektedir.

Dolayısıyla söz konusu olan bu nitelikli halin uygulanabilmesi için 3 şart gereklidir. Bunlardan ilki suçun failinin serbest meslek grubuna dahil olması, mesleğini veya görevini yaptığı sırada ve bu mesleğine duyulan güveni kötüye kullanarak işlemesi gerekmektedir.

j.      Banka veya Diğer Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Bir Kredinin Açılmasını Sağlamak Maksadıyla İşlenmesi Halinde Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir.

Banka veya kredi kurumundan bir kredinin temini amacıyla hileli davranışlarda bulunulması ve bu kapsamda “kredi adı altında” bir yarar elde edilmesi durumunda dolandırıcılık suçunun nitelikli hali gündeme gelmektedir.

Söz konusu olan bu nitelikli halin varlığı bakımından maddede belirtilmiş olan “banka” veya “diğer kredi kurumlarının” suç sebebiyle malvarlığı bakımından zarar gören durumunda olması şarttır.

Bu nitelikli halin varlığının diğer şartı ise failin, maddede belirtilen kurumlar tarafından tahsil edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama amacıyla yani KASTIYLA hareket etmiş olmasıdır.

Bentte sayılan kredi kurumu, kanunen borç para vermeye yetkili kılınan kurumlardır. Bu kapsamda kredi verme yetkisine sahip olmayan bir kişi ya da kurumdan hile yoluyla kredi elde edilmesi durumunda artık bu suç nitelikli dolandırıcılık kapsamına girmeyecektir.

k.     Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi Halinde Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir.

Söz konusu olan bu nitelikli halin uygulanabilmesi için gerçekleşmesi gereken bazı şartlar mevcuttur.

  1. Sigorta şirketi suçtan zarar gören konumunda yer almalıdır.
  2. Fail sigorta bedelini alma kastıyla hareket etmiş olmalıdır.

Bu nitelikli hal kapsamında sigortanın türü önem taşımamaktadır. Çünkü söz konusu olan bu bent kapsamındaki nitelikli hal her türlü sigorta için uygulanabilir.

Ayrıca söz nitelikli hal kapsamında failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kimse olması şart değildir. Bir başka deyişle fail, dolandırıcılık suçunda, sigorta bedelini kendisinin veya bir başkasının alması için işlemiş olabilir.

Bir diğer dikkat edilmesi gereken husus ise sigorta edilen riskin türüdür. Söz konusu olan bu nitelikli hal bakımından sigorta edilen riskin türü önem taşımamaktadır.

L.      Kişinin, Kendisini Kamu Görevlisi veya Banka, Sigorta ya da Kredi Kurumlarının Çalışanı Olarak Tanıtması veya Bu Kurum ve Kuruluşlarla İlişkili Olduğunu Söylemesi Suretiyle İşlenmesi Halinde Nitelikli Dolandırıcılık

Dolandırıcılık suçunun “kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle işlenmesi” cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir haldir.

Dolandırıcılık suçuna ilişkin bu nitelikli hal 24.11.2016 tarihinde Türk Ceza Kanunu’na eklenmiştir. Son yıllarda oldukça yaygın olarak, kendilerini polis, hakim, savcı veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtan kişiler mevcuttur ve söz konusu olan bu kişiler telefonla iletişime geçtikleri mağdurları hikayelerine inandırarak önemli miktarda haksız menfaat elde etmektedir.


Telefon Dolandırıcılığı Suçu konusu hakkında detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz, içeriğimizi ziyaret edebilirsiniz.


Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Yaptırımı

  • Yukarıda açıklamış olduğumuz bentler Türk Ceza Kanunu madde 158/1 kapsamında sayılmıştır. Bu kapsamda dolandırıcılık suçunun söz konusu bu nitelikli hallerle işlenmesi durumunda, fail üç yıldan on yıla kadar hapis cezası ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunacaktır.
  • Ancak istisnai bir durum olarak aşağıdaki sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan az olamayacağı gibi, adli para cezasının miktarı da suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamayacaktır.
  1. Suçun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak işlenmesi.
  2. Suçun bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi.
  3. Suçun banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla işlenmesi.
  4. Suçun sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi.
  5. Suçun kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle işlenmesi.

B.   Kamu Görevlileriyle İlişkisi Olduğu ya da Onlar Nezdinde Hatırı Sayıldığından Bahisle ve Belli Bir İşin Gördürüleceği Vaadiyle Menfaat Temini (m.158/2)

Türk Ceza Kanunu madde 158 fıkra 2’ye göre, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat elde eden kişi, dolandırıcılık suçunun nitelikli şeklinden dolayı cezalandırılacaktır.

Ancak söz konusu olan bu fıkranın uygulanabilmesi için bahsedilen “menfaatin” iki koşula dayanması gerekmektedir.

  1. Failin belirli bir işi gördüreceği hususunda vaatte bulunması
  2. Fail, kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğunu ya da onlar için hatırlı olduğunu söylemesi gerekmektedir.

Hatta Yargıtay, söz konusu olan bu madde kapsamında ceza verilebilmesi için failin, kamu görevlisinin ismini belirtmesini aramaktadır.

C.   Suçun Üç veya Daha Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi veya Suç İşlemek İçin Teşkil Edilmiş Bir Örgütün Faaliyeti Çerçevesinde İşlenmesi (m.158/3)

Dolandırıcılık (m.157) ve Nitelikli Dolandırıcılık (m.158) suçları, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde ceza yarı oranında arttırılmaktadır.

  • Bu kapsamda m.158/3 bakımından cezanın yarı oranında arttırılabilmesi için azmettiren veya yardım eden sıfatıyla suça iştirak eden kişiler “3 veya daha fazla” olarak belirtilen sayının belirlenmesinde dikkate alınmaz. Çünkü söz konusu bu maddedeki yaptırımın uygulanabilmesi için 3 veya daha fazla kişinin “müşterek fail” sıfatıyla hareket etmeleri gerekmektedir.

Dolandırıcılık (m.157) ve Nitelikli Dolandırıcılık (m.158) suçları, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ise bir kat oranında arttırılmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular

Dolandırıcılık Suçunun Cezası Nedir?

Dolandırıcılık suçu basit ve nitelikli dolandırıcılık olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Basit dolandırıcılık suçunun cezası bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır.

Nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası ise üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır. Ancak nitelikli dolandırıcılık suçunda yukarıda detaylıca açıklamış olduğumuz üzere bazı durumlarda cezanın alt sınırı 4 yıldan az olamayacağı gibi, cezanın yarı ve bir kat oranında arttırılması da söz konusudur.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Uzlaşmaya Tabi Midir?

Türk Ceza Kanunu’nun 157.maddesinde düzenlenmiş olan basit dolandırıcılık suçu uzlaşmaya tabidir. Ancak bunun aksine yukarıda detaylıca açıklamış olduğumuz bentler kapsamındaki nitelikli dolandırıcılık suçu uzlaştırmaya tabi değildir.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Nitelikli dolandırıcılık suçunda görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir. Nitelikli dolandırıcılık suçunda yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.

Basit Dolandırıcılık Suçunda Görevli Mahkeme Neresidir?

Türk Ceza Kanunu’nun 157.maddesinde açıklanmış olan basit dolandırıcılık suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Şikayete Tabi Midir?

Türk Ceza Kanunu’nun 157 ve 158.maddelerinde açıklanmış olan basit ve nitelikli dolandırıcılık suçları şikayete tabi suçlardan değildir. Bu kapsamda Savcılık suçun işlendiğini öğrendiği takdirde derhal ve resen soruşturma başlatmak zorundadır.

Dolandırıcılık Suçu Olası Kastla İşlenirse Ne Olur?

Dolandırıcılık suçu olası kastla işlenebilir. Böyle bir durumda cezada indirime gidilir.

Bir Kimsenin Batıl İnancı Sebebiyle Ondan Menfaat Edilmesi Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Kapsamına Girer Mi?

Evet, girer. Türk Ceza Kanunu madde 158 fıkra 1 a bendinde “dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” başlığı altında açıklanan nitelikli halin sadece “dinin orijinal bünyesine” bulunması şartını içermez. Dolayısıyla bir kimsenin batıl inancı istismar edilerek ondan faydalanması dolandırıcılık suçunun nitelikli hali kapsamına girmektedir.

Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenen Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Nitelikli Halin Oluşması Bakımından Banka Veya Kredi Kurumunun Zarar Görmüş Olması Gerekir Mi?

Hayır, gerekmez. İlgili nitelikli halin oluşması bakımından söz konusu olan banka veya kredi kurumlarının malvarlığının suç nedeniyle zarara uğraması şartı aranmaz. Bu kapsamda önemli olan husus failin belirli bir kişiye yönelik yapmış olduğu bu hileli davranışta banka veya kredi kurumunun araç olarak kullanılmasıdır.

İnternet Aracılığıyla Dolandırıldım, Hangi Suç Kapsamına Girmektedir?

Bir kimse internet aracılığıyla dolandırıldığı takdirde TCK m.158/1-f kapsamında düzenlenen; bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun işlenmesi gündeme gelecektir.

Bu kapsamda söz konusu olan suç nitelikli dolandırıcılık suçudur ve herhangi bir şikayete tabi değildir. Savcılık durumu öğrenir öğrenmez resen soruşturma başlatmak zorundadır.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Cezası Paraya Çevrilebilir Mi?

Nitelikli dolandırıcılık suçunda TCK m.158 kapsamından da açıkça anlaşıldığı ve yukarıda da detaylıca açıkladığımız üzere hükmedilecek ceza üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Hatta maddenin devamında bazı hallerde alt sınırın 4 yıldan az olamayacağı da belirtilmiştir. Bununla birlikte yine yukarıda detaylıca açıklamış olduğumuz üzere bazı durumlarda ceza yarı ve bir katı oranında arttırılmaktadır.

Bu kapsamda yapılan açıklamalar doğrultusunda, nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası 1 yıldan az değildir. Kural itibariyle kasten işlenen suçlarda bir yıl veya daha az süreli bir hapis cezalarında, söz konusu olan ceza, adli para cezasına çevirilebilmektedir. Dolayısıyla nitelikli dolandırıcılık suçunda hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi mümkün olmayacaktır.

Basit dolandırıcılık suçu bakımından ise alt sınır 1 yıl olarak belirlendiğinden dolayı hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi mümkündür.

Dolandırıldım, Paramı Nasıl Geri Alırım?

Basit ve nitelikli dolandırıcılık suçunda, dolandırıcılık suçuna gündem olan maddi zarar kapsamındaki paranın geri alınabilmesi için hukuk davası açılması gerekmektedir. Dolayısıyla ceza davalarında yürütülen yargılamanın dolandırıcılık suçu bakımından paranın iadesi bakımından bir etkisi yoktur.


Dolandırıldım Ne Yapmalıyım? sorusu hakkında detaylı bilgi paylaştığımız içeriğimizi de inceleyebilirsiniz.


Dolandırıcılığın Kapsamı Nedir? Hangi Durumlar Dolandırıcılık Suçu Kapsamına Girer?

Bir kimsenin, hileli davranışlar aracılığıyla bir başkasını aldatarak, aldattığı kişi veya bir başkasının zararına olmak üzere, kendisi veya bir başkası bakımından haksız bir menfaat sağladığı takdirde dolandırıcılık suçu gündeme gelir.

                                                                                                                      İPEK EROĞLU