Ara

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇU

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu son zamanlarda kamuoyunun en çok merak ettiği ve gündemi de sıklıkla meşgul eden suçlardan biridir. Bizler de bu yazımızda sizlere halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçundan, unsurlarından, şartlarından ve sonuçlarından bahsedecek suçu hukuki temelde sizler için inceleyecek ve özetleyeceğiz.

Toplumun huzurunu, güvenliğini ve barışı koruyabilmek sebebiyle bazı eylemler 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yasaklanmıştır. TCK’de yasaklanan eylemlerden biri de Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçudur. Bu yasaklanmış olan eylemle birlikte halkı, belirli bir gruba karşı sosyal sınıf, ırk, din, mezhep gibi farklı özelliklere sahip olan kesimini aşağılamayı yasaklamaktadır. Bu yasakla, toplumda birlik ve beraberliği korumak, kamu barışı ve kamu güvenliğini sağlayabilmek esas olarak amaçlanmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunun (TCK) 216.maddesinde düzenlenmiş olan suç tipi Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama suçudur ve Türk Ceza Kanunu’nda şu şekilde düzenlenmiştir;

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama

Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

İlgili madde metninde suç tipi üç şekilde düzenlenmektedir, ilk olarak halkı kin ve düşmanlığa tahrik şeklinde düzenlenmişken ikinci fıkrasında halkın bir kesimini aşağılama, üçüncü fıkrasında ise halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama şeklinde belirtilmiştir.

TCK 216’da belirtilen suç tipi zaman zaman anayasal güvenceyle korunan temel hak ve hürriyetimiz olan ifade özgürlüğüyle zaman zaman çatışabilmektedir. Sosyal medyanın da günümüzde her kesim tarafından daha aktif kullanılmasıyla sık sık gündemde olan bu suç tipini ilgili yazımızda inceleyeceğiz.

Aynı zamanda Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu (TCK Md. 216)’nun nitelikli hali ise TCK Md.218’de ortak hüküm olarak düzenlenmiştir.

  1. HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK (TCK Md. 216/I):TCK Md. 216/I’de halkın içerisinde sosyal sınıf, bölge, mezhep, ırk ve din bakımından farklı olan kesimini bu farklılığı sebebiyle diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik edilmesinden söz edilmektedir. Bu hususta ilk fıkrada kamu barışının korunması esas alınmaktadır.
  2. HALKI AŞAĞILAMA (TCK Md. 216/II):TCK Md. 216/II’de ise halkın bir kesiminin sahip olduğu farklılıklar; ırk, sosyal sınıf, mezhep, din, cinsiyet veya bölge farklılığı sebebiyle aşağılanması esas alınmaktadır. Bu hususta ikinci fıkrada kamu güvenliği ve barışı yanında kişilerin onur, şeref ve saygınlıkları koruma altına alınmıştır.
  3. HALKIN BİR KESİMİNİN BENİMSEMİŞ OLDUĞU DİNİ DEĞERLERİ ALENEN AŞAĞILAMA (TCK Md. 216/III):TCK Md. 216/III’te ise halkın bir kesiminin benimsemiş olduğu dini değerlerin alenen aşağılanması cezalandırılmaktadır. Bu fıkra sayesinde salt kamu barışı korunma altına alınsa da aynı zamanda aşağılanan dini değerleri benimsemiş olan kişilerin dini duyguları ve din özgürlükleri de koruma altına alınmak istenmektedir.

Ayrıca madde metninde salt din ifadesi kullanılmış olduğundan herhangi bir dine ayrıcalık tanınmamıştır.

Madde metninde geçen dini değerler ibaresi ise; bir inanç sistemi, o dine ait ibadet yeri ve şekilleri, o dine ait olan inanışı temsil eden semboller vs. anlaşılmalıdır. Bu hususta örneğin, İslam dinini benimseyenler için namaz kılma, oruç tutma kutsal atfedilmiş değerler olarak anlaşılabilmektedir. Bu değerlerin alenen aşağılanması suç oluşturmaktadır.

Sadece dini değerlerin aşağılanması değil aynı zamanda bu değerleri aşağılanmış olan dinin ise halkın bir kesimi tarafından benimseniyor olması gerekmektedir.

halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun unsurları

  1. HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇUNUN UNSURLARI:

    1. Suçla Korunan Hukuki Değer: Bu suç tipinde korunmak istenen hukuki değer, kamu barışı ve güvenliğidir.
    2. Suçun Maddi Unsurları:
      1. Suçun Hukuki Konusu: İlgili kanun maddesinde belirtilen farklılıkları sebebiyle aleyhinde tahrik edilen halk kesimleri suçun konusunu oluşturmaktadır.
      2. Fail: Belirtilen suç tipindeki fiilleri yapmış olan herkes fail olabilir, özgü bir suç değildir.
      3. Mağdur: İlgili suç tipinde korunmak istenen hukuki değer kamu barışı olmasından kaynaklı suçun mağdurunun aleyhine tahrikte bulunulan halk kesimiyle beraber tüm toplum olduğu kabul edilmiştir.
      4. Eylem: TCK 216 kapsamında belirtilen tanımı ihlal eden hareketleri 3 fıkra halinde inceleyeceğiz.
        • TCK 216/I’de belirtilen tipik hareket:

Halkı kin ve düşmanlığa karşı tahrik suçu olarak TCK 216/I’de yer alan tipik hareket alenen tahrik etmektir.

Yargıtay göre tahrik bir kimseyi bir yöne doğru hareket etmesi için psikolojik olarak baskı şeklinde tanımlamıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 29.04.2008 tarihli ve 2007/244 E., 2008/92 K. sayılı kararı:

“Tahrik ise, başkalarını harekete geçirebilme imkanını ifade etmektedir. Kişiyi harekete geçirici iradesi üzerinde doğrudan doğruya psikolojik etki yapmaya yarayan bir davranış anlamındadır.”

Tahrik hareketi kendisini herhangi bir şekilde gösterebilmektedir. Örnek olarak rica, yalvarma şeklinde olabileceği gibi görev bilinci aşılama şeklinde de görülebilmektedir. Aynı zamanda bu husus kışkırtıcı, incitici şekilde de olabilmektedir. Tahrik ifadesi herhangi bir şekilde topluma iletilebilir, iletildiği araç önem arz etmemektedir.

Belirtilen tahrikin özelliklerinden bir diğeri ise aleni olarak yapılması gerektiğidir. Bu hususta alenilik ayrımı yapılabilmesi için sadece halka açık veya kapalı yer ayrımı olmaması gerekmektedir. Fiilin işleniş şekli önemlidir. Bununla ilgili Yargıtay 18. Ceza Dairesinin, 2016/6422 esas numaralı 2018/3492 karar numaralı 13.03.2018 tarihli kararı mevcuttur;

“… olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılayabilme olasılığının bulunması…”

Madde metninden de anlaşıldığı üzere aleni olarak yapılacak tahrik kin ve düşmanlığa yöneltecek şekilde olmalıdır. Hedef gösterilen toplumun farklı kesimine yöneltilmiş bir kin ve düşmanlık oluşturacak nitelikte olması gerekmektedir. Özetle halkın bir kesiminin farklılığı yüzünden diğer kesimde farklı olan kesimden öç alacak şekilde kin ve düşmanlık belirten aleni tahrik söz konusu olması gerekmektedir.

Tüm bunlara ek olarak madde metninde halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme fiilinde kamu barışı ve güvenliği için açık ve yakın bir tehlike oluşturması esastır. Bu sayede suç somut bir tehlike suçu niteliğine bürünmektedir. Tehlikenin açık olması, herkes tarafından algılanabiliyor olduğu anlamına gelmekteyken tehlikenin yakın olması için suçla korunan hukuksal değer yani kamu güvenliğine karşı tehlikenin yakın bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşme olasılığının bulunması anlamına gelmektedir.

  • TCK Md. 216/II’de belirtilmiş olan tipik hareket:

TCK Md. 216/II’de yasaklanmış olan eylem ise halkın bir kesimini belirtilen farklılığı dolayısıyla alenen aşağılamadır. Bu aşağılamanın sebebi ise ırk, din, mezhep, cinsiyet, sosyal sınıf ve bölge farkından kaynaklanıyor olması gerekmektedir.

Aşağılama ise; onur kırıcı, küçümseme, hor görme niteliğindeki davranışları ifade etmektedir.

Aynı zamanda bu ilgili kanun maddesinde belirtilmiş olan aşağılamanın alenen yapılması gerekmektedir.

  • TCK 216/III için belirtilen tipik hareket:

TCK 216/III’te yasaklanmış olan tipik hareket için halkın belirli kesiminin benimsemiş olduğu dini değerlerin alenen aşağılanmasıdır.

Dini değerler; inanç sistemleri, belirlenen inanca ait ibadetler, o inanışa ait kutsal kabul edilen her şey olarak anlaşılması gerekmektedir. Bu hususta bu değerleri aşağılamanın aleniyet şartı mevcuttur.

Aşağılamanın sözlük anlamı küçültücü davranışlar veya hor görmektir. Bu hususta failin fiilinin aşağılama niteliğinde olup olmadığının tespiti toplumun algısı veya dini değerleri aşağılanmış olan halkın hissiyatı tahammül seviyesi ön plana alınarak tespit edilecektir.

Dini değerleri aşağılama suçu somut bir tehlike suçu oluşturmasından dolayı, aleni bir şekilde halkın bir kesiminin benimsemiş olduğu dini değerleri aşağılama fiilinin neticesinde kamu barışının bozulması gerekmektedir. Ancak, aşağılamanın cezalandırılması için mutlak olarak kamu barışının bozulması şartı aranmamaktadır. Her türlü aşağılama da ilgili suç tipini oluşturmamaktadır kamu barışını bozmaya elverişli olması esas olandır.

Madde metninde aşağılayıcı eylemin kamu barışını bozmaya elverişli olması gerektiği yazmaktadır, bu hususta kamu barışını bozmaya elverişli olması bireylerin barış temelli bir toplum yaşama duygusunun zedelenmesi veya bu zedelenme ihtimalinin somut bir şekilde ortaya çıkmasıdır.

Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru

  1. Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru: Ceza hukukunda hakkın kullanılması hukuka uygunluk nedenlerinden biridir. Bu sebeple halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, ifade özgürlüğü ile bağlantılı bir hal almakta ve bu şekilde incelenmektedir.

İfade özgürlüğü anayasal güvenceye alınan bir temel haktır. 1982 Anayasasının 26.maddesinde koruma altına alınmıştır ve şu şekilde düzenlenmiştir;

“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet, resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar…”

İfade özgürlüğünün sınırlandırılması ise 26.maddenin ikinci fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir;

“Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.”

İlgili kanun maddesine göre düşünce ya da fikir beyanı kamu güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde kin ve düşmanlığa tahrik boyutuna varacak şekilde olmamalıdır. Aksi takdirde ifade özgürlüğü sınırsız kabul edilecek ve bu sebeple kamu barışına zarar veren sonuçlar meydana gelebilecektir.

Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de yerleşik içtihadına göre “İfade özgürlüğü, sadece hoşa giden ya da insanları incitmeyen veya önemsenmeyen bilgi ve düşünceler için değil, aynı zamanda devleti veya toplumun herhangi bir kesimini inciten, şoke eden veya rahatsız eden bilgi ve düşünceler için de geçerlidir.” Şeklinde kabul etmiş olsa da şiddeti teşvik ve tahrik eden, ırk ve mezhep ayrımcılığı düşmanlığı yapan sözler ifade özgürlüğü koruması kapsamına girmemektedir. Bu kapsamda İHAM yerleşik içtihatlarında potansiyel şiddet söylemi belirlenirken sadece ifade içeriğine bakılmaz, ifade sahibinin kimliği, ifadenin yapılış şekli ve yapıldığı yer önem arz etmektedir.

Bu hususta, aynı içerikteki ifadeler, ifade sahibine ve ifadenin yapıldığı yer, sosyal ortam, zaman bakımından bazen potansiyel şiddet olarak kabul edilip failin cezalandırılması kabul edilirken bazen de ifade özgürlüğü kapsamında koruma sağlanmaktadır. (TANÖR, YÜZBAŞIOĞLU, 2020, s.189)

Bu hususta Yargıtay’ın  emsal bir kararı da mevcuttur;
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 12.10.2015 tarihli ve 2014/35434 E., 2015/22535 K. sayılı kararı

“…Suça konu edilen paylaşımların halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılamak amacıyla yazıldığının kabulü zorlamayı gerektirmektedir. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda, özellikle güncel kullanımda hemen her konuda düşünce ifadesine rastlanıldığı, buna özel anlam atfedilebilmesi için çok kapsamlı, özellikle hazırlanmış ve bilinçli bir şekilde belli bir amaca yönelik planlı bir paylaşım gerekeceği düşünülmelidir. Özenli ve özellikli bir yaklaşımla bu amaç gerçekleştirilebilir.

Dosya kapsamı sanığın böyle bir kastının var olduğunu işaret etme- mektedir. Aksine Anayasa ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile güvence altına alınmış; din ve vicdan hürriyeti kavramlarının sınırları içerisinde, düşünce özgürlüğü çerçevesinde ve ifade hürriyetini kanunun belirlediği sınırları aşmaksızın kullanarak paylaşımda bulunmuştur.

Özgürlük esas, kısıtlama istisnaidir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda, çağdaş olduğuna inandığımız ülkemizde, varlığına her koşulda güvendiğimiz hukuk sistemimizde, özgür bireylerden oluşan özgür bir toplum olmak adına daha hoşgörülü ve geniş bakış açısına sahip olmak gerekmektedir.

Atılı suç tipinin oluşma şartı teknik sınırlarla belirlenmemiştir. Unsurlar somut biçimde ortaya çıkmadıkça yorumla sonuca varılacaktır. “Alenen aşağılama” var mıdır? “Fiil kamu barışını bozmaya elverişli midir?” Yine suça konu ifadeler “İfade özgürlüğü” kapsamında mıdır?

Dosya içeriğine göre, sanığın suça konu sözleri; kamu güvenliği açısından açık, yakın ve ciddi bir tehlikeyi somut olarak ortaya çıkarmadığı, şiddet çağrısı yada tavsiyesi niteliğinde bir anlatım olmadığı gibi sanığın yasal çerçevede ifade özgürlüğünü kullandığı da dikkate alındığında unsurları itibariyle oluşmayan müsnet suçtan sanığın beraati yerine yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

….. (BOZULMASINA), 12.10.2015 gününde bozma yönünden oybirliği gerekçe yönünden oyçokluğu ile karar verildi.”

Ancak belirtilmesi gerekir ki halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu ifade özgürlüğünü kısıtlayan bir yanı bulunsa da TCK 218/1 c.2’de belirtilene göre haber verme sınırını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan açıklamalar ifade özgürlüğünün korumasından faydalanabilecektir.

Haber Verme Hakkı: Basın hürriyetinin zorunlu şartlarından kabul edilen; haber bilme ve haberi toplama, haberi yazıya dökme, yorumlama ve yayma hakkından oluşmaktadır. İfade özgürlüğüyle doğrudan bağlantılıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 26. Maddesinde hakkını kullanan kişiye ceza verilmeyeceği ifade edilmektedir. Bu hususta haber verme hakkı da basın özgürlüğüyle beraber hukuka uygunluk sebeplerinden biri olmaktadır. Ancak, hukuka uygunluk nedeninden faydalanabilmesi için haberin gerçek, güncel ve kamu yararı içeriyor olması gerekmektedir.

TCK’de basın kelimesi tam olarak açıklanmamaktadır bu sebeple 5327 sayılı TCK’nin Tanımlar başlıklı 6. Maddesinde; “basın ve yayın yoluyla deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçlarıyla yapılan yayınlar…anlaşılır” şeklinde ifade edilmiştir. Bu doğrultuda yazılı, görsel ve işitsel olan kitle iletişim araçlarıyla yapılan tüm yayınlar bakımından basın ve yayın yoluyla yapıldığı kabul edilmektedir.

Ayrıca belirtilmesi gerekir ki haberde kullanılmış olan ifadeler, aşağılayıcı ve tahrik edici nitelikteyse koruma alanı bulamayacaktır.

  • Suçun Manevi unsuru: Suçun manevi unsuru kasttır, taksirli hali kanunda düzenlenmemiş olması sebebiyle suç taksirle işlenemeyecektir. Bu doğrultuda fail fiili sebebiyle ortaya çıkacak neticeyi bilmeli ve istemelidir. Aynı zamanda ilgili suç tipinde aranan aleniyet unsuru da kastın kapsamındadır ve suçun temel şekline dahildir.
  1. Teşebbüs: Teşebbüs TCK 35’e göre failin işlemeyi kastettiği suçu doğrudan icra hareketlerine başladığı anda elinde olmayan bir sebeple tamamlayamaması halidir. Teşebbüs halinde fiilin tamamlanmış haline göre daha az bir cezaya hükmolunmaktadır.

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunda hareket kısımlara bölünebiliyorsa teşebbüsten sorumluluk doğabilecektir. Örneğin maddede verilen üç suç tipinin de basın yoluyla işlenmesi durumunda ilgili yazının dağıtılmadan yakalandığı takdirde suçun teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilmektedir.

  1. Suçların Çokluğu (İŞTİRAK): İştirak bakımından ilgili suç tipinde özel bir düzenleme mevcut olmadığından genel hükümler uygulanacaktır. Suç tipi, bir kişi tarafından işlenebileceği gibi birden fazla kişiyle beraber de işlenebilmektedir.
  2. Suçların Çokluğu (İÇTİMA): Eğer zincirleme suç hükümleri TCK216’da yer alan üç suç tipi bakımından koşulları mevcutsa ayrı ayrı uygulama bulabilecektir. Zincirleme suç hükümleri TCK 43’te düzenlenmektedir. İlgili maddeye göre; bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi halinde bir cezaya hükmedilip, bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılacaktır. TCK 216’da ise fail hakkında zincirleme suç hükümleri belirtilen tipteki suçların aynısını birden fazla kişiye işlediği takdirde uygulama alanı bulabilecektir.

HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇUNUN NİTELİKLİ HALİ

  1. HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VEYA AŞAĞILAMA SUÇUNUN NİTELİKLİ HALİ (TCK 218):

TCK 218 ortak bir hüküm olarak düzenlenmekte olup şu şekildedir;

Ortak hüküm

Madde 218- (1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/25 md.) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır. Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

İlgili madde hükmüne haber verme sınırını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç teşkil etmeyeceği belirtilmektedir yazımızın üst bölümünde bu husus açıklanmıştır. Ayrıca, basın ve yayın yoluyla suçun işlenmesi nitelikli halini oluşturmaktadır.

SIK SORULAN SORULAR:

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunun Cezası Nedir?

Suçun temel hali olarak; TCK 216/I için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. TCK 216/II ve TCK 216/III için ise 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası olarak ifade edilmiştir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunun Adli Para Cezası, HAGB (hükmün açıklanmasının geri bırakılması), Erteleme Mümkün mü?

Eğer ilgili suç tipi sebebiyle hükmolunan hapis cezası 1 yıl ya da altında ise cezanın adli para cezasına dönüşmesi mümkündür.

Belirtilen suç tipinde hükmolunan hapis cezası 2 yıl ya da altındaysa HAGB kararı verilmesi mümkündür.

İlgili suç tipinde hükmolunan hapis cezası 2 yıl veya altındaysa cezanın ertelenmesi kararı verilebilmektedir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu Şikâyete Tabi mi?

İlgili suç tipi şikâyete tabi bir suç değildir. Bu sebeple savcılık tarafından resen soruşturulur ve şikâyet süresi yoktur.

Dava Zamanaşımı Ne Kadardır?

Dava zamanaşımı süresi 8 yıldır, bu sebeple suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl içerisinde her zaman soruşturulabilmektedir.

Suç Uzlaşma Kapsamında mıdır?

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu uzlaştırma kapsamında değildir.

Yetkili ve Görevli Mahkeme Hangisidir?

Asliye Ceza Mahkemesidir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunda Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanır mı?

Etkin pişmanlık hükümleri uygulanmamaktadır.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu Memuriyete Engel Bir Suç mudur?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre kasıtlı suçlardan 1 yıl veya daha fazla hapis cezası alınması memuriyete engel teşkil etmektedir. Bu hususta failin 1 yıldan az süreli ceza alması halinde memuriyete herhangi bir engel teşkil etmeyecektir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunu İçeren Bir Paylaşımı Beğendim/Retweetledim Suç Oluşmuş mudur?

Sadece beğenmek tek başına suç teşkil etmez ancak burada önemli olan husus failin kastıdır. Fail bu hususta suç teşkil eden paylaşımı kasten beğenmekteyse ve alenen tahrik edici unsuru oluşturmaktaysa suç oluşabilmektedir.

Ancak retweet/ yeniden paylaşma hususunda Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 07/12/2015 tarih ve 2015/10377 E., 2015/12777 K. sayılı kararı mevcuttur. İlgili kararda “…sanığın Twitter hesabından atılan hakaret içeren sözlerin diğer sanık tarafından paylaşılan tweeti retweetlemesi suretiyle gerçekleşmesi nedeniyle sanığa yerel mahkemece verilen beraat kararı, olayda zincirleme şekilde hakaret suçunun oluştuğunun gözetilmemesi nedeniyle bozulmuştur…” retweet hususu ifade edilmiştir. Bu hususta failin retweet yaparken kastı önem arz etmektedir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçundan/Dini Değerleri Alenen Aşağılama Suçundan Tutuklama Yapılabilir mi?

Kanundaki tutuklama sebepleri bellidir, ayrıca tutuklama tedbirinin sıklıkla uygulandığı katalog suçlar arasında da bu suç bulunmaktadır. Suçun alt sınırı ve üst sınırı da göz önüne alındığında bu suçtan tutuklama yapılmasının hukuka uygun düşeceğini söylemek mümkün değildir, ancak özellikle dini değerleri aşağılamak şeklinde bu suçun işlendiğinin düşünülmesi halinde ülkemizde son zamanlarda bu suçtan tutuklamalar yapıldığı/yapılabildiği görülmektedir.

SONUÇ

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçundan/Dini Değerleri Alenen Aşağılama Suçundan yargılanıyorsanız veya hakkınızda bir soruşturma başlamış ve yargılanma ihtimaliniz var ise mutlaka alanında uzman bir ceza avukatından yardım almanız gerekmektedir, özellik bu suç son zamanlarda sıklıkla tutuklamaların da görülebildiği bir suç olup uzman bir ceza avukatından destek almadan bu suç kapsamında beraat etmek mümkün gözükmemektedir. Bu suç kapsamında hakkınızda bir soruşturma veya ceza davası var ise ceza hukukunda tecrübeli ofisimize başvurabilirsiniz.

Tuğçe REYHANLI

BURAK TEMİZER HUKUK BÜROSU