Boşanma davasında kadının hakları, kamuoyunda bazı durumlarda farklı şekillerde aksettirilebilmektedir. Ancak Türk Medeni Kanunu’nda kadının hakları boşanma süreci içerisinde net bir şekilde belirlenmiştir.
Kadının boşanma hakkı, medeni kanunlarla güvence altına alınmıştır. Türkiye’de Medeni Kanun’a göre, eşlerin boşanma davası açma hakkı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle, şiddet, sadakatsizlik, terk edilme, kötü muamele gibi çeşitli nedenler dolayısıyla yer alır. Bu yazımızda kadının boşanma davasını açtığında kanun tarafından korunan haklarını ve mahkemeden isteyebileceği taleplerden bahsedeceğiz.
İçindekiler
- 1 Boşanma Davasında Kadının Hakları
- 2 Tazminata Hükmedilen Koca Ödeme Yapmayı Reddederse, Tazminat Alacaklısı Kadın Hangi Haklara Sahip Olur?
- 3 Kadının Zina Sebebiyle Boşanma İsteminde Kocasının Kendisini Aldattığı Diğer Kadına Karşı Manevi Tazminat Talebi İleri Sürülebilir Mi?
- 4 Sıkça Sorulan Sorular
Boşanma Davasında Kadının Hakları
Boşanma aşamasında kadının hakları, kanun ile korunmuş olup kadının hak kaybı yaşaması önlenmiştir. Ancak bu durum resmi nikahlı evlilikler için geçerlidir. İmam nikahlı birlikteliklerde ise kanunda herhangi bir hak bulunmamaktadır. Bu durumda Yargıtay kararları değerlendirmeye alınacaktır. O halde şimdi boşanma davalarında kadının hakları hakkında detaylı bir şekilde bahsedelim.
Aile ve Boşanma Hukuku ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve Boşanma Hukuku alanındaki diğer konularda kapsamı bilgi edinmek isterseniz, ilgili sayfayı ziyaret edebilirsiniz.
1. Boşanmada Davasında Kadının Maddi Tazminat Hakları
Maddi tazminat, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen boşanmanın mali sonuçlarından biridir. Boşanma davalarında kadın, erkeğin kusurlu davranışları sonucunda maddi tazminat talep edebilir. Maddi tazminat, kadının boşanma sonrasında yaşam standartlarını iyileştirmeyi hedefler. Kadının maddi tazminatı talep edilebilmesi için bazı şartlar gerçekleşmelidir. Bu şartlar; erkeğin boşanma sırasında kusurlu olması, kadının kusursuz ya da daha az kusurlu olması veya kadının maddi zararının, erkeğin kusurlu davranışıyla doğrudan bir ilişkisi olmalıdır.
Yani, kadının maddi zarara uğraması, erkeğin kusurlu hareketleri nedeniyle meydana gelmiş olmalıdır. Bunlara ek olarak bu haktan söz edebilmemiz için boşanma kararının kesinleşmiş olması zorunludur. Boşanma gerçekleşmeden maddi tazminat talebi söz konusu olamaz. Diğer dikkat edilmesi gerekene husus ise kadının maddi tazminat elde edebilmesi için talepte bulunması gerekir. Hakim bu hak talep edilmemişse re’sen dikkate alamaz. Bu hakkın talebi boşanma davası sırasında olabileceği gibi boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içerisinde de talep edilebilir.
Maddi Tazminat Hakkında Beklenen Menfaat Nedir? Hukuki Statüsü Nedir?
Boşanmada kadının maddi tazminat hakkı koşullarından yukarıda bahsetmiştik. Bu zarar kalemlerinden biri de beklenen menfaattir. Boşanma durumunda, tarafların boşanma öncesinde sahip oldukları veya gelecekte elde edebilecekleri, ancak boşanma nedeniyle artık elde edilemeyecek olan menfaatleri “beklenen menfaatler” olarak adlandırılır. Bu menfaatler, evlilik süresince eşlerin birbirlerine sağladığı destekler, birlikte yaşamanın getirdiği sosyal ve ekonomik faydalar gibi unsurlardır.
Boşanma sonrası bu menfaatler ortadan kalkacağı için, bir taraf, boşanmanın neden olduğu kayıpların tazmin edilmesini talep edebilir. Aşağıda beklenen menfaate örnek teşkil edecek bir Yargıtay Hukuk Dairesi’nin kararı mevcuttur.
Mahkemece “Boşanmada maddi tazminat, boşanma yüzünden zedelenen mevcut veya beklenen menfaatin karşılığıdır (TMK.m.174/1). Buradaki “zedelenen menfaat” kavramı, Borçlar hukukundaki “zarar” kavramından farklı, “sui generis (kendine özgü)” bir yapıdadır. Bu nedenle, teorik olarak, Borçlar Hukukundaki zararların hesaplanması mümkünken, zedelenen menfaatin hesaplanması mümkün değildir. Boşanma yüzünden zedelenen mevcut veya beklenen menfaat; evlilik nedeniyle eşin sağladığı bakım, barınma, sağlık ve normal yaşam faaliyetinin gerektirdiği sosyal ihtiyaçların karşılığıdır.
Kısaca, bunun boşanma yüzünden kesilecek olan eşin desteğinin karşılığı olduğu da söylenebilir. Zedelenen menfaat karşılığı olarak, TMK.174/1.maddesindeki maddi tazminat hesaplanamasa da, hakim tarafından birtakım ölçütler göz önüne alarak takdir edilecektir.
Evlilik süresi ve tazminat talep eden eşin boşanmadan sonra yeniden evlenme olasılığı, tarafların ekonomik durumu, eşlerin boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dağılım ve derecesinin müterafik (birlikte) kusur oluşturması, eşin diğer eşin sosyal güvenlik haklarından yararlanma durumunun ortadan kalkacak olması, boşanmayla mevcut yaşam standardının düşecek olması, boşanmadan sonra eşten ayrıca yoksulluk nafakası, bir başka tazminat ve edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi nedeniyle alınabilecek tasfiye alacağı ve varsa eşin malvarlığından alınabilecek değer artış payı alacağı gibi unsurlar bir ölçüt olarak kullanılıp, Türk Borçlar Kanunu’nun 50,51,52. maddeleri de kıyasen uygulanmak suretiyle maddi tazminat takdir edilecektir. (2. HD., E. 2012/1503 K. 2013/1324 T. 13.11.2012)
Maddi Tazminatın Belirlenmesinde Etkili Olan Faktörler Nelerdir?
Maddi tazminatın belirlenmesinde, tarafların yaşları, evlilik süreleri, sosyal güvenlik durumları, çalışma imkanları, eğitim düzeyleri ve gelecekteki kazanç sağlama olanakları, kişisel birikimleri ve sigorta poliçeleri, sağlık durumları ve yeniden evlenme olasılıkları gibi pek çok faktör dikkate alınır. Ayrıca, boşanma sonucu bir tarafın yaşam standardının düşmesi, yoksulluk nafakası alıp almayacağı, sosyal güvenlik haklarının kaybedilmesi gibi durumlar da tazminat miktarını etkileyebilir.
Maddi tazminat miktarının belirlenmesi tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının yanı sıra, kusur oranları ve uğranılan zararın boyutunu dikkate alarak yapılır. Hakim, hakkaniyet ilkesine göre uygun bir tazminat miktarını tespit eder. Kanun tazminatın miktarı her somut olayda değişebileceği için “uygun bir tazminat” ifadesi kullanır.
2. Boşanma Davasında Kadının Manevi Tazminat Hakları
Manevi tazminat, kişilik haklarının ihlali nedeniyle talep edilebilen bir tazminat türüdür. Türk Medeni Kanunu‘nun 174. maddesinde, kocasının kusuru nedeniyle boşanma gerçekleşen kadının manevi tazminat talep etme hakkı düzenlenmiştir. Manevi tazminat, kadının boşanma nedeniyle yaşadığı psikolojik ve duygusal zararın giderilmesine yönelik bir haktır.
Manevi tazminat, taraflar arasında ekonomik bir denge sağlamak amacıyla verilmez. Asıl amacı, boşanma sebebiyle psikolojik olarak yıpranan kadının, bu yıpranmanın bir nebze de olsa giderilmesini sağlamaktır. Yani manevi tazminat, kadının üzüntüsünü, öfkesini ve boşanma nedeniyle yaşadığı duygusal kayıpları hafifletmeye yönelik bir ödemedir. Bu tazminat, zenginleşme amacı taşımamalıdır.
Kadının manevi tazminat hakkı talep edebilmesi için erkeğin kusurunun olması bunun yanı sıra kadının kusursuz veya daha az kusurlu olması aranır. Ayrıca kadın, boşanma sonucunda manevi olarak zarar gördüğünü ve bu zararın erkeğin kusurlu davranışları ile doğrudan bir ilişki içinde olduğunu kanıtlamalıdır. Bu koşulların yanı sıra kadının manevi tazminat talep edebilmesi için hukuka aykırılık unsuru olmalıdır. Yani, erkeğin yaptığı hareketlerin hukuka aykırı olması gerekmektedir. Bu eylem, kadının kişilik haklarının ihlali anlamına gelir ve bu ihlalin, tazminat talebini doğuracak şekilde olması gerekir.
Tazminata Hükmedilen Koca Ödeme Yapmayı Reddederse, Tazminat Alacaklısı Kadın Hangi Haklara Sahip Olur?
Boşanma davası sonucunda, bir tarafın maddi veya manevi tazminat ödemesine karar verilmişse, tazminatı ödemekle yükümlü olan taraf, bu ödemeyi yapmadığı takdirde karşı taraf, alacağını almak için icra yoluna başvurabilir. Yani, tazminat alacaklısı, mahkeme kararına dayanarak icra takibi başlatabilir ve ödenmeyen tazminatın tahsilini sağlayabilir.
Nafaka Ödememe Cezası konusundan bahsettiğimiz içeriğe de göz atabilirsiniz.
Kadının Zina Sebebiyle Boşanma İsteminde Kocasının Kendisini Aldattığı Diğer Kadına Karşı Manevi Tazminat Talebi İleri Sürülebilir Mi?
Eşin evlilik sözleşmesinden doğan sadakat yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğe aykırı davranan eş tazminat isteyebilir. Ancak doktrinde tartışmalı olan konulardan biri aldatılan eşin zina yapan kocanın ilişki kurduğu kadına karşı tazminat isteminin oluşup oluşmadığı hususundadır.
Günümüzde halk dilinde de kullanılan “metres tazminatı” hukuken var mıdır? Bahsedilen bu konu doktrinde uzunca süre tartışılmış en sonunda Yargıtay tarafından açığa kavuşturulmuştur. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu ise 06.07.2018 tarihli (2017/5 E., 2018/7 K.) kararında, zina eylemine katılan üçüncü kişinin davacı eşin manevi zararlarından sorumlu tutulamayacağına hükmederek yargı kararlarındaki ayrık uygulamaya son vermiştir. Dolayısıyla zina sebebiyle boşanmada üçüncü kişiye karşı manevi tazminat talebinin ileri sürülmesi imkânı ortadan kaldırılmıştır. Evlilik birliğinde sadakat yükümlülüğü yalnızca eşe ait bir yükümlülüktür.
Kanun koyucu bu yükümlülüğün ihlali gerçekleştiğinde sadece taraflara sorumluluk yükler. Bu yükümlülüğün ihlaliyle doğrudan tazminat talep edilemez, bu yüzden birleşen davanın davacısının talebinin tamamen reddedilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamış ve bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
Davalının, davacıların bedensel ya da ruhsal bütünlüğüne yönelik doğrudan hukuka aykırı bir fiil işlediği söz konusu değildir. İlgili kanunda, eşin yükümlülüğünü ihlal eden kişinin eylemini birlikte gerçekleştirdiği diğer kişilerle ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümleri de bu durumda uygulanabilirliği tartışılabilir.
Fakat burada haksız fiil hükümlerine yer verilmesi isabetli değildir. Davalı-karşı davacı, meydana gelen zarardan asli olarak sorumlu tutulamaz. Ayrıca, yasa hükmü kapsamında birlikte katılma da söz konusu değildir. Çünkü iştirak halinde işlenebilecek bir eylemin varlığı kabul edilebilmesi için, kanun; eylemin bağımsız ve asli olarak işlenebilir olması gerektiğini arar.
Bu nedenlerle, Türk Borçlar Kanunu’nun 58. Maddesi uyarınca, davalı ve zina eyleminde bulunan eşin eylemi, davacıların kişilik haklarına yönelik bir saldırı olarak değerlendirilemez. Ayrıca, boşanma sonrasında davacı; davacı eşi ve zina eyleminde bulunan 3.kişinin , kendisine yönelik haksız bir fiil işlendiğini ispatlayamamıştır. Bu nedenle, davalı-karşı davacının davasının reddedilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bu sebeple kararın bozulmuştur.
Boşanma Sebepleri konusu hakkında da bilgi almak ve konuyu detaylı şekilde incelemek isterseniz içeriğimizi değerlendirebilirsiniz.
3. Boşanma Davasında Kadının Nafaka Hakları
Kadının boşanma sürecinde nafaka hakkı, onun ekonomik açıdan zor durumda kalmaması ve yaşamını sürdürebilmesi için önemli bir güvence sağlar. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanmadan kaynaklanan kadının talep edebileceği üç tür nafaka bulunmaktadır. Bu nafakalar, kadının boşanma sonrası yaşamını devam ettirebilmesi adına çeşitli düzenlemelere dayanır.
a. Boşanma Davasında Tedbir Nafakası Hakkı
Boşanma davası sürecinde kadının geçimini sağlamak için geçici olarak ödenir. Tedbir nafakasına hükmedilmesi için kusur oranının tespit edilmesine gerek yoktur. Tedbir nafakası, hem boşanma davası süresince yoksulluğa düşecek olan eşin kendisi için hem de müşterek çocuk için talep edilebilir.
Mahkeme, davanın seyrine göre bu nafakanın miktarını belirler ve dava süresince devam eder. Taraflarca tedbir nafakası talebinde bulunulmamışsa hakim Türk Medeni Kanunu’nun 169. Maddesine göre re’sen hükme bağlayabilir. Ancak taleple bağlılık ilkesi gereğince tarafların biri tedbir nafakası talebinde bulunulmuşsa hakim tarafından talep aşılarak hüküm kurulmaz. Tedbir nafakasının miktarının nafaka alacaklısının talebi üzerine değişen durum ve koşullar dikkate alındığında yeterli olmaması durumunda miktarının arttırılmasına karar verilebilir.
Tedbir Nafakası konusu hakkında daha detaylı bilgi için içeriğimizi ziyaret edebilirsiniz.
b. Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası Hakkı
Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek tarafa, boşanmada kusuru daha ağır olmamak şartıyla diğer tarafça ödenen nafakadır. Kadın, boşanmada ağır kusurlu olmadığı takdirde yoksulluk nafakası talep edebilir. Bu nafaka, kadının yaşam standartlarını sürdürebilmesi için düzenlenir ve genellikle belirli periyotlarla ödenir. Tedbir nafakasının aksine yoksulluk nafakası, talepte bulunulmadıkça hakim tarafından re’sen takdir edilmez. Boşanma davası ile talep edilebileceği gibi boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde ayrı bir dava olarak da talep edilebilir.
c. Boşanma Davasında İştirak Nafakası Hakkı
Eğer çocukların velayeti kadına verilmişse, çocuğun bakım ve eğitim masraflarını karşılamak amacıyla ödenir. Bu nafaka, çocuğun ihtiyaçları ve yaşı göz önünde bulundurularak belirlenir ve çocuk reşit olana kadar devam eder. Bu nafaka anne ve babanın çocuklarına bakma yükümlülüğünden doğan bir sonuçtur.
Ancak ödenecek olan nafakanın tarafların ekonomik durumuna uygun olması gerekir. İştirak nafakası, nafaka borçlusunun veya çocuğun hayatını kaybetmesi ya da çocuğun 18 yaşını doldurası durumunda kendiliğinden oradan kalkar. Çocuk nafakası miktarı, tarafların gelir durumuna bağlı olarak mahkeme tarafından belirlenir ve 2024 yılı itibariyle de bu durum yine mahkeme kararına göre şekillenir.
18 Yaşını Geçen Çocuk Nafaka Alabilir Mi? sorusunu cevapladığımız içeriğimize de göz atabilir ve detayları öğrenebilirsiniz.
4. Boşanma Davasında Kadının Mal Paylaşımından Kaynaklanan Alacak Hakları
Boşanma davasında kadının mal paylaşımından kaynaklanan alacak hakları, evlilik süresince edinilen malların adil bir şekilde paylaştırılmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’na göre, yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma rejimi” uygulanarak, evlilik sürecinde her iki eşin de edindiği mallar eşit bir şekilde paylaştırılır. 2002 yılından itibaren geçerli olmak üzere, eşlerin yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma şeklinde olacağı düzenlenmiştir.
Edinilmiş mallara katılma rejimi denilen bu düzenlemeye göre eşler birbirinin edinilmiş mallarına katılır; bundan başka sadece kendilerine ait kişisel malları bulunur. Katılma rejiminde, her iki taraf malvarlığı üzerinde yarı yarıya haklara sahiptir. Peki hangi mallar üzerinde kadın hak sağlayabilir? Kanun Koyucu bu hakları Türk Medeni Kanunu’nun 219.maddesinde ayrı ayrı ele almıştır. Boşanan kadının kocasından talep edebileceği edinilmiş mallar şöyledir:
- Çalışmasının karşılığı olan edinimler (Maaş veya çalışma karşılığı edinilen parayla alınan şeyler, kıdem tazminatı vb.)
- Sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler (İşsizlik maaşı, SGK ödemeleri)
- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar
- Kişisel mallarının gelirleri (Kişisel eşya olan bir gayrimenkulün kira geliri, Bankada kişisel eşya olan bir paranın durduğu vadeli mevzuatın getirdiği faiz)
- Edinilmiş malların yerine geçen değerler
5. Boşanma Davasında Kadının Velayet Hakkı
Boşanma davasında kadının velayet hakkı, çocuğun üstün yararını gözeterek, bakım ve eğitim ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak ebeveyne verilir. Çocuğun gelişimi, ebeveynlerin ilişkisi ve diğer faktörler göz önünde bulundurularak karar verilir. Ayrıca, boşanmış kadınların çocukla kişisel ilişki kurma hakkı, çocuğun duygusal gelişimini desteklemek için önemlidir ve her iki ebeveynin de bu hakkı bulunmaktadır.
Ana ve baba velayet altında bulundurdukları çocuğun kendi olanaklarına göre eğitmeleri ve onun bedensel, ruhsal, zihinsel, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlamakla mükelleflerdir. Aynı zamanda bu velayet çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler. Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna üçleri yetmezse haki çocuğun korunması için uygun önlemler alır.
Diğer değinilmesi gereken husus ise çocuk üzerinde velayeti olan anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması durumunda çocuğun menfaati tehlikeye düşerse velayetin değiştirilmesi söz konusu olacaktır.
Boşanma davasında kadının hakları ile ilgili yaşadığınız sorunlarda, Burak Temizer Hukuk Bürosu’nun deneyimli İstanbul boşanma avukatı kadrosu her zaman yanınızda yer almaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Anlaşmalı Boşandıktan Sonra Tazminat Davası Açılabilir Mi?
Genellikle anlaşmalı boşanma sürecinde protokol hazırlanırken tarafların talepleri dikkate alınır. Boşanmanın mali sonuçları konusunda da anlaşmaya yapmış olurlar. Bu anlaşma daha sonra mahkeme tarafından onaylanır. Boşanma kararı kesinleştikten sonra taraflar anlaşma kapsamında yer almayan ek tazminat taleplerinde bulunamazlar. Ancak anlaşanın ihlali ve yeni ortaya çıkan durumlar söz konusu ise tazminat isteminde bulunulabilir.
Evlilik ve Boşanma Hakkında 100 Soru 100 Cevap konulu içeriğimizde, aklınızda takılan pek çok soruya yanıt bulabilirsiniz.
Kadın Boşanma Davasında Ücretsiz Avukat Talep Edebilir Mi?
Evet, kadının ekonomik durumu yetersizse, adli yardım talebinde bulunarak barodan ücretsiz avukat talep etme hakkı vardır. Bu talep, kadının gelir durumu ve mali zorluklarını belgeleyen evraklarla yapılır ve baro, kadının yoksulluk durumunu değerlendirerek uygun görmesi halinde avukat atar.
Kadın Boşanma Davasında Çocukların Velayetini Talep Edebilir Mi?
Evet, kadının çocukların velayetini talep etme hakkı vardır. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti kime vereceğine karar verir. Kadın, çocuğunun bakım ve eğitimi için uygun olduğunu düşünüyorsa, velayet hakkını talep edebilir. Bu velayet boşanma davası sürecinde geçici velayet olarak taraflardan birine verilebilir.
Kadın Şiddet Görüyorsa, Boşanma Sırasında Nasıl Korunur?
Kadın, 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” uyarınca, şiddet uygulayan kişiye karşı koruma kararı alabilir. Mahkeme, şiddet uygulayan kişinin kadına ve çocuklarına yaklaşmasını yasaklayabilir ve iletişim kurmasını engelleyebilir. Ayrıca, şiddet mağduru kadın, sığınma evinde veya devletin sağladığı barınma olanaklarında geçici olarak kalabilir.
6284 Sayılı Kanun hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, hazırladığımız içeriğimize göz atabilirsiniz.
Boşanma Davası Sırasında Kadın, Evde Kalmaya Devam Edebilir Mi?
Evet, boşanma davası devam ederken kadın, aile konutunu kullanma hakkına sahiptir. Eğer taraflar anlaşmazlık yaşarsa, mahkeme, kadının bu talebini dikkate alarak konutun kimin kullanımında olacağına karar verir. Hakim bu durumda eşlerin ekonomik duruları, sağlık durumları, çocuk olan iletişimleri gibi hususlar incelenerek evin kime tahsis edileceğine karar verir.
Kadın Boşanma Davasında Kişisel Eşyalarını Geri Alabilir Mi?
Evet, kadın boşanma sırasında mahkemeye bir dilekçe vererek ortak konuttaki kişisel eşyaların kendisine iadesini talep edebilir. Ancak boşanma davası sürecinde kime ait olduğu hususunda çekişme olan bir eşyanın evden çıkarılması mümkün değildir.
Boşanmada Kadın Erkeğe Tazminat Öder Mi?
Evet, boşanma durumunda kadın da erkeğe tazminat ödeyebilir. Tazminatın kim tarafından ödeneceği, boşanma davasındaki kusur durularına ve uğranılan zararın niteliğine bağlıdır. Eğer erkek, boşanmada daha az kusurlu ise ve boşanma sonucu maddi veya manevi zarara uğramışsa kadından tazminat talep edebilir.
2002’den Önce Evlendim Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminden Yararlanamaz Mıyım?
Evlilikte edinilmiş mallara katılma rejimi 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile uygulamaya girmiştir. Ancak 2002’den önce evlenen çiftler mal ayrılığı rejimine tabidir. Eğer eşler 2002’den önce evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallar için hak elde etmek istiyorsa, noterde edinilmiş mal rejimini kabul ettiklerine dair bir sözleşme imzalamaları gerekir. Bu sözleşme, geriye dönük hak talebi için yapılmaktadır. Belirtmek gerekir ki evlilik birliği devam ettiği sürece 1 Ocak 2002’den sonra edinilen mallar edinilmiş mallara katılma rejimine dahildir.