Sigortanın asgari ücretten gösterilmesi, toplumda çok sık karşılaşılan ve suç olarak nitelendirilen uygulamalardan bir tanesidir. İşçiye iş sözleşmesini feshetme gibi pek çok hak vermekte, işverene belirli oranda idari para cezası uygulanmaktadır. Şimdi içeriğimizde bu konunun tüm detaylarından söz edeceğiz.
Sosyal güvenlik sigortası olarak ifade edilen çalışanın sigortalılığı zorunlu bir sigortadır. Bir veya birden çok işveren tarafından iş sözleşmesiyle çalıştırılan kişiler “sigortalı” olarak ifade edilir. Sigortalılık, çalışmaya başlanılması ile kendiliğinden gerçekleştirilir. Bu kapsamda sigorta hak ve yükümlülüklerinin ortadan kaldırılması, azaltılması, başkasına devredilmesi mümkün değildir.
Yine çalışanın işverenden sosyal sigortalılık kapsamında herhangi bir hak talep etmeyeceğine ilişkin feragatname veya ibraname düzenlenmesi geçersiz olacaktır. Yani çalışan, sosyal sigortalılık kapsamındaki haklarından istese dahi vazgeçemez, bu hakkını devredemez, feragatte bulunamaz. İşveren tarafından işçinin sigorta primlerinin asgari ücretten gösterilmesi veya eksik yatırılması, işçi aleyhine bir durum olup işçi, durumu Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) 170 numaralı telefon hattından bildirmek veya dilekçe ile şikayet yoluna başvurarak bildirebilir.
Aynı zamanda hizmet tespit davası adında bir dava ile asgari ücretten gösterilen- eksik yatırılan sigorta primlerinin tespiti sağlanabilir. En önemlisi de işçi bu durumda haklı nedene dayanarak işverenle gerçekleştirdiği sözleşmeyi feshedebilir. Böylece işçi hak ettiğini düşündüğü gerçek sigorta bedeline ve dolayısıyla buna bağlı sosyal güvenceleri elde etme imkanına sahip olur.
İçindekiler
- 1 Sigortanın Asgari Ücretten Gösterilmesi Durumunda Sigortalının Başvurabileceği Yollar
- 1.1 1. Hizmet Tespit Davası
- 1.1.1 Alacaklara İlişkin Davada Hizmet Tespit Davasının Bekletici Mesele Yapılması
- 1.1.2 Mirasçıların Hizmet Tespit Davası Açabilme Yetkisi
- 1.1.3 Sigortalının Aynı İşyerinde veya Aynı İşverene Ait Farklı İşyerinde Çalışması Halinde Hizmet Tespit Davası Bakımından Hak Düşürücü Sürenin Belirlenmesi
- 1.1.4 Sigortalının Aynı Kurumda İşçi Statüsünden Memur Statüsüne Geçmesi Halinde Hizmet Tespit Davası Bakımından Hak Düşürücü Sürenin Belirlenmesi
- 1.1.5 Hizmet Tespit Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 1.2 2. Sözleşmenin Feshi
- 1.1 1. Hizmet Tespit Davası
- 2 Burak Temizer Hukuk Bürosu İş Hukuku Hizmetlerimiz
- 3 Sıkça Sorulan Sorular
- 4 Kaynakça
Sigortanın Asgari Ücretten Gösterilmesi Durumunda Sigortalının Başvurabileceği Yollar
Bu yazımızda sigorta primlerinin asgari ücretten gösterilmesi- eksik yatırılması durumlarında sigortalının başvurabileceği dava ve talep edebileceği hakları inceleyeceğiz.
1. Hizmet Tespit Davası
Tespit davası, mahkeme huzurunda bir hakkın ya da hukuki durumun varlığı veya yokluğunun tespit edilmesinden ibaret dava türüdür. Bu yönde sigorta primleri asgari ücretten gösterilen- eksik yatırılan sigortalılar, sigorta kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı iddiası ile bu kayıtların düzeltilmesi amacıyla işverene karşı hizmet tespit davası açabilir. Hizmet tespit davası açılabilmesi için tespiti istenilen dönemde kişinin sigortalı olması, bu hususun işverence SGK’ ye bildirilmemiş veya SGK tarafından tespit edilmemiş olması gerekir.
Hizmet Tespit Davası isimli içeriğimizi de inceleyebilir ve detaylı bilgi alabilirsiniz.
Sigortalı, hizmet tespit davasıyla mahkemeden davalı işveren ile arasındaki sözleşmeye dayalı olarak belli tarihler arasında ve belirli bir ücret karşılığında bir iş ilişkisinin mevcut olduğunun tespitini ister. Hizmet tespit davası adından da anlaşılacağı üzere salt tespite ilişkin olsa da işin mahiyeti gereği tespite ilişkin alacak ve hakların da bu tespit davası ile ileri sürülebileceği mi yoksa bunun için ayrı bir eda davasının mı açılması gerektiği noktasında Yargıtay yıllar içerisinde farklı görüşlere sahip olmuştur.
Tespitin içeriğini oluşturan alacak ve haklar aynı zamanda eda davasının da konusunu oluşturacağından sigortalının alacaklarının belirlenebilmesi için hizmet tespit davasının neticesi önem arz etmektedir. Nitekim hizmet ilişkisinin mevcudiyetinin tespiti, eda davasının konusunu oluşturan talepler bakımından zorunludur. Bu nedenle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ilk olarak hizmet tespitine ilişkin tespit davası ile bu hizmet kapsamında eda davası mahiyetindeki tazminat ve alacak hakları talebinin aynı davada ileri sürülebileceğini savunmuştur (bu yönde bkz. YHGK, 2003/21-571 E., 2003/575 K., 15.10.2003 T.).
Daha sonra ise sigortalının alacaklarına ilişkin taleplerinin hizmet tespit davasında ileri sürülmesinin mümkün olamayacağına, sigortalının sözleşme ilişkisi kapsamında işverenden talep edebileceği alacaklar için ayrı bir eda davası açması gerektiğine ilişkin görüşte bulunmuştur (bu yönde bkz. YHGK, 2013/21-447 E., 2013/492 K., 10.04.2013 T.). Netice itibarıyla bugün uygulamada alacak hakları talebini içeren eda davası ile salt tespite ilişkin hizmet tespit davasının farklılıklar içermesi nedeniyle iki davanın ayrı ayrı görülmesi esastır.
Yani sigorta primleri asgari ücretten yatırılan- eksik yatırılan sigortalılar çalıştığı döneme ilişkin bu hususun tespitine yönelik açtığı hizmet tespit davasının ardından tespit edilen asıl sigorta bedelinin yaratacağı alacak ve hakka aynı dava ile değil, ancak ayrı bir eda davası açarak ulaşabilecektir. Hizmet tespit davası neticesinde işverenin gerçekten de sigortalının primlerini eksik yatırdığı kararlaştırılırsa SGK tarafından işverene idari para cezası uygulanır. Ayrıca işveren, eksik yatırdığı primleri tamamlamak ve geciken primlere gecikme zammı uygulamaya mecbur bırakılır.
İş Hukuku ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve İş Hukuku alanındaki diğer konularda bilgi edinmek isterseniz, ilgili sayfayı ziyaret edebilirsiniz.
Alacaklara İlişkin Davada Hizmet Tespit Davasının Bekletici Mesele Yapılması
Yargıtay tarafından görüş birliği bulunmasa da bugün uygulamada esas olan sigortalının alacak ve haklarına ilişkin açacağı eda davası için hizmet tespit davasının bekletici mesele yapılmasıdır. Yani, sigorta primleri asgari ücretten yatırılan- eksik yatırılan sigortalının bu durumdan dolayı eda davası mahiyetindeki alacak ve haklarını talep edeceği davada hakim, öncelikle hizmet tespit davası açılarak bu hususun tespitinin sağlanmasına kadar davayı bekletici mesele yaparak erteler.
Hizmet tespit davasında Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) ihbar edilerek SGK’ nin davalının yanında fer’i müdahil olarak davaya katılması sağlanır. Yargıtay, hizmet tespit davasında SGK’yi “yasal hasım” olarak nitelendirmekte ve davada SGK’ye husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğuna hükmetmektedir. Konumuz dışında kalan sigortalılığın başlangıcı olan ilk gününün tespiti mahiyetindeki sigorta başlangıcının tespiti davasında ise SGK’nin davaya fer’i müdahil olarak değil, davalı sıfatıyla katılacağı Yargıtay tarafından kabul edilmektedir.
Davalı işveren, hizmet tespit davası sonunda istinaf, temyiz gibi olağan kanun yollarına başvurmasa dahi SGK, kanun yoluna başvurabilir. Mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra ise SGK, bu kararı uygulamak zorundadır. SGK, davada taraf olmayıp fer’i müdahil olduğundan lehine veya aleyhine herhangi bir yargılama giderlerine hükmolunamaz. Uygulamada özellikle emeklilik bekleyen kişilerin geçmiş yıllarda çalıştıkları kurum veya kurumlarda sigorta primlerinin daha düşük bir şekilde eksik yatırılmış olmasından dolayı emeklilikte alacakları emekli aylıklarının beklenenden daha düşük olması veya işten ayrılacakları zaman daha az kıdem tazminatına sahip olmaları durumuyla karşılaşılmaktadır.
İşte sigortalılar, geçmiş sigorta kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı düşüncesinden hareketle bu durumun düzeltilmesi amacıyla hizmet tespit davası açabilme hakkına sahiptir. Sigortalı, hizmetinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde sigorta kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı iddiasına dayanarak bu durumun tespiti talebinde bulunabilecektir. “Yılın sonundan” ifadesi ile kastedilen 31 Aralık tarihidir.
Hizmet Tespit Davasında Süre isimli içeriğimizi de ziyaret edebilir ve detaylı bilgi alabilirsiniz.
Örneğin sigortalı, çalışmakta olduğu işyerinden 11.10.2019 tarihinden ayrılmış ise 5 yıllık süre 31.12.2019 tarihinde işlemeye başlayacak ve 31.12.2024 tarihine kadar hizmet tespit davası açılabilecektir. Bu 5 yıllık süre, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği için hak düşürücü nitelikte olup, sürenin kesilmesi veya durması söz konusu değildir. 5 yıllık sürenin geçmesi halinde artık hizmet tespit davasının açılması mümkün değildir.
Mirasçıların Hizmet Tespit Davası Açabilme Yetkisi
Kanunda açık hüküm bulunmamasına rağmen mirasçıların hizmet tespit davası açabilmesinin mümkün olduğu Yargıtay tarafından benimsenmektedir. Kuşkusuz ölenin sağlığında hizmet tespit davası açması için gerekli olan 5 yıllık hak düşürücü süreyi kaçırarak dava açmaması halinde mirasçıların artık bu yönde dava açması mümkün değildir.
Sigortalının hizmet tespit davası açması için gereken 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ölmesi halinde ise mirasçılarının ölüm anından itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde hizmet tespit davası açması gerekir. Yani, mirasçılar yönünden hak düşürücü sürenin başlangıcı sigortalının ölüm anı olarak belirlenmiştir (bu yönde bkz. YHGK, 1998/21-826 E., 1998/855 K., 02.12.1998 T.). Yine sigortalının hizmet tespit davası sürerken ölmesi halinde de mirasçıların davaya devam etmekte hukuki yararları bulunduğu kabul edildiğinden davaya devam edebilmeleri mümkündür.
Sigortalının Aynı İşyerinde veya Aynı İşverene Ait Farklı İşyerinde Çalışması Halinde Hizmet Tespit Davası Bakımından Hak Düşürücü Sürenin Belirlenmesi
Hak düşürücü sürenin kamu düzenini ilgilendiren meselelerde uygulandığı hususu gözetildiğinde zamanaşımı süresinden farklı olarak kesilmesi veya durması söz konusu değildir. Bu yönde sigortalının hizmet tespitine ilişkin açacağı davada uygulanan 5 yıllık süreyi istikrarlı bir şekilde hak düşürücü süre olarak kabul eden Yargıtay, sigortalının işyerinden ayrıldıktan sonra tekrar aynı iş yerinde çalışmaya başlamasının veya aynı işverene ait farklı iş yerinde tekrar çalışmaya başlamasının hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı görüşündedir (bu yönde bkz. YHGK, 1996/21-656 E., 1996/846 K., 04.12.1996 T.; YHGK, 2003/21-43 E., 2003/97 K., 26.02.2003).
Sigortalının Aynı Kurumda İşçi Statüsünden Memur Statüsüne Geçmesi Halinde Hizmet Tespit Davası Bakımından Hak Düşürücü Sürenin Belirlenmesi
Kamu kurumunda işçi statüsünde çalışmakta iken aynı kurumda memur statüsüne geçen sigortalı açısından hak düşürücü sürenin kesilip kesilmeyeceği hususunda Yargıtay daireleri görüş birliği içerisinde değildir. Ancak kanun hükmünden hareketle sigortalıdan, işyerinde çalışmakta iken hizmet tespit davasının açılması beklenemez. O halde işçi statüsünden memur statüsüne geçen ve aynı işyerinde çalışmaya devam eden sigortalı bakımından hak düşürücü sürenin işlemeye başlamayacağı kabul edilmelidir.
Hizmet Tespit Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Hizmet tespit davasında görevli ve yetkili mahkeme davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri veya işin yapıldığı yer İş Mahkemesidir. İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi, İş Mahkemesi sıfatıyla bu davaya bakmakla görevlidir. Mahkeme, basit yargılama usulü ile davaya bakar.
Basit yargılama usulünde davanın genişletilmesi yasağı dava dilekçesinden sonra başladığından davacı, dava dilekçesinde tüm delillerini ve toplatılmasını istediği tüm delilleri mahkemeden bu aşamada talep etmelidir. Davalı açısından ise savunmanın genişletilmesi yasağı cevap dilekçesinden sonra başladığından cevap dilekçesinde tüm hususları belirtilmelidir.
2. Sözleşmenin Feshi
Sigorta primleri asgari ücretten gösterilen- eksik yatırılan ya da hiç yatırılmayan sigortalı, işveren ile aralarındaki sözleşmeyi haklı olarak tek taraflı bir şekilde feshedebilir. Bu durumda sözleşmenin haklı nedene dayanılarak feshedildiği kabul edildiğinden sigortalı, işverene karşı bu fesihten dolayı herhangi bir tazminat ödemek zorunda bırakılamaz. Aksine sigortalı, sözleşmenin feshedilerek gerçek ücreti üzerinden kıdem tazminatı almaya hak kazanabilir. Yine mahkemece tespit edilecek gerçek ücreti üzerinden ücret alacaklarını, fazla mesai, hafta tatili ücretlerini, yıllık izin alacaklarını işverenden talep edebilir.
İş Kanunu 24. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinde işveren tarafından işçinin “ücreti” kanun hükümlerine veya işçi ile aralarındaki sözleşmeye uygun olacak şekilde hesap edilmez veya ödenmezse işçiye işveren ile aralarındaki sözleşmeyi haklı nedenle derhal fesih hakkı tanınmıştır. Yargıtay içtihatlarında kanun hükmünde geçen “ücret” kelimesinin geniş olarak değerlendirilmesi gerektiği ve kapsamına sigorta bedelinin de girdiği kararlaştırılmıştır.
Kanunda açık olarak sigortalının sigorta primlerinin asgari ücretten yatırılması- eksik yatırılması halinde sigortalının sözleşmeyi fesih hakkı özel olarak öngörülmese de Yargıtay, bu genel hükme dayanarak sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, asgari ücretten yatırılması- eksik yatırılması hallerinde de sigortalıya haklı nedenle sözleşmeyi fesih hakkı tanınacağını kararlarında yer vermiştir (bu yönde bkz. Y. 9. HD., 2009/24286 E, 2010/74 K., 18.01.2010 T.; Y. 9. HD., 2015/27995 E., 2019/48 K., 07.01.2019 T.). Sözleşmesini fesheden sigortalının ayrıca tazminat hakları da saklıdır. Yani sırf sözleşmesini feshetti diye sigortalıya tazminat verilmemesi söz konusu değildir.
Sözleşmenin Feshi Süresi
Sigortası asgari ücretten yatırılan- eksik yatırılan sigortalının işveren ile aralarındaki sözleşmeyi haklı neden dahilinde feshetmesi mümkündür. Bu yönde sigortalı, işvereni tarafından yatırılan sigorta primlerinin gerçeği yansıtmadığını öğrendiği tarihten itibaren 6 iş günü ve her halde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde sözleşmesini feshedebilir. Bu süreler kamu düzenine ilişkin olduğundan ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir.
Bu nedenle hak düşürücü sürelerin geçmesi ardından sözleşmenin feshedilmesi haklı nedenle fesih sonucu doğurmaz. Haklı fesih nedeninin devamlı olması halinde ise hak düşürücü sürenin işlemeyeceği Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Yani sigortalının sürekli olarak her ay sigorta priminin eksik yatırılması ve bu durumun devam ediyor olması halinde sigorta primi tam yatırılana kadar her zaman sözleşme feshedilebilir çünkü sigorta primlerinin eksik yatırılması fiili kesintiye uğramayıp halen devam etmekte olduğundan hak düşürücü sürenin işlemeye başlaması da söz konusu olamaz.
Sigorta Primlerinin Yalnızca Belli Bir Dönem Doğru Yatırılması Halinde Sigortalının Sözleşmeyi Fesih Hakkı
Sigortalının sigorta primlerinin asgari ücretten yatırılması- eksik yatırılması halinde işverenle aralarındaki sözleşmeyi haklı nedene dayanarak feshedebileceğinden bahsettik. Peki işveren yalnızca belli aralıklarla sigorta primini doğru yatırması halinde de sigortalı işverenle aralarındaki sözleşmeyi haklı nedene dayanarak feshedebilir mi? Sorumuzun cevabı evet. Gerçekten de işverenin, sigortalının 2 yıllık çalışma süresi boyunca sadece son 6 ayına ait sigorta primini gerçek değerde yatırmış ve geri kalan primlerini asgari ücret üzerinden eksik bir şekilde yatırmışsa sigortalı, işverenle aralarındaki sözleşmeyi haklı nedene dayanarak feshedebilir (bu yönde bkz. Y. 9. HD., 2017/14099 E., 2020/2109 K., 12.02.2020 T.)
İşverenin Sigortalının Primlerini Eksik Yatırması Halinde Uygulanacak Yaptırımlar
Sigortalı nasıl ki işverenin talimatlarına uyarak belirtilen işi yapmakla yükümlüyse sigortalı da kararlaştırılan ücreti sigortalıya ödemek ve sigorta primlerini eksiksiz yatırmakla yükümlüdür. İşveren, sigortalının sigorta primlerini eksik yatırması halinde çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalır. Bu yönde SGK tarafından işverene eksik yatırılan her aya ait sigorta primi için aylık asgari ücretin iki katı kadar idari para cezası uygulanır. Örneğin 16 ay çalışan sigortalıya ait bütün sigorta primlerinin eksik yatırıldığının tespit edilmesi halinde 16 x 2 = 32 aylık asgari ücret cezası işveren tarafından SGK’ye ödenir. Yine işveren eksik yatırdığı sigorta primleri için SGK’ye eksik yatırılan sigorta primlerinin süresine bağlı olarak gecikme cezası ve gecikme zammı ödemek zorundadır.
Burak Temizer Hukuk Bürosu İş Hukuku Hizmetlerimiz
İş hukuku alanında ülkemizde maalesef işverenlerin işçilere ödemesi gereken sigorta primlerini ya hiç ödemedikleri ya da asgari ücretten- eksik yatırdıkları durumlarıyla uygulamada sıklıkla karşılaşılmaktadır. Sigortalıların bu durumda iki önemli hakkından bu yazımızda bahsettik. Bunlardan birisi hizmet tespit davası açılarak eksik yatırılan primlerin tespitinin sağlanması bir diğeri ise sigorta primlerinin eksik yatırılması nedeniyle sözleşmenin haklı nedene dayalı olarak feshedilmesi.
Bu yönde sigortalıların emeklilikte gerçek değer üzerinden hak ettiği emekli aylığına hak kazanabilmeleri ve ayrıca işten ayrılma halinde sahip olabilecekleri kıdem tazminatları ile birlikte diğer sosyal güvencelere de hak kazabilmeleri için Burak Temizer Hukuk Bürosu iş hukuku alanında müvekkillerine hukuki hizmet sağlamaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Sigortanın Asgari Ücretten Yatırılması- Eksik Yatırılması Halinde Hangi Yollara Başvurulabilir?
Sigortalı, sigorta primlerinin eksik yatırılması halinde hizmet tespit davası açabilir veya işverenle arasındaki sözleşmeyi haklı nedene dayalı olarak tek taraflı feshedebilir.
Hizmet Tespit Davası Hangi Süre İçinde Açılabilir?
Sigortalı, hizmetinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde sigorta kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı iddiasına dayanarak mahkemeden bu durumun tespit edilmesini talep edebilir. Bu 5 yıllık süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin geçmesi halinde artık hizmet tespit davası açılabilmesi mümkün değildir.
Hizmet Tespit Davasını Mirasçılar Açabilir Mi?
Sigortalının hizmet tespit davası açması için gereken 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ölmesi halinde mirasçılarının ölüm anından itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde hizmet tespit davası açabilme hakkı vardır.
Hizmet Tespit Davası Ne Kadar Sürer?
Somut olay özelinde ve mahkeme yoğunluğuna göre bu süre değişmekle birlikte hizmet tespit davası ortalama 12 ila 24 ay arasında sürmektedir.
Hizmet Tespit Davasında Arabulucuya Başvurmak Zorunlu Mudur?
Hizmet tespit davası açabilmek için arabulucuya başvurmak dava şartı olmayıp taraflar dilerse arabulucuya başvurarak uyuşmazlığın daha kısa sürede sonuçlanmasını sağlayabilir.
Sigortalının Sigorta Primlerinin Eksik Ödenmesi Halinde İşverene Hangi Yaptırımlar Uygulanır?
SGK tarafından işverene eksik yatırılan her aya ait sigorta primi için aylık asgari ücretin iki katı kadar idari para cezası uygulanır. Yine işveren eksik yatırdığı sigorta primleri için SGK’ye eksik yatırılan sigorta primlerinin süresine bağlı olarak gecikme cezası ve gecikme zammı ödemek zorundadır.
Sigorta Primlerinin Eksik Yatırılması Halinde Sigortalı Tazminat Almaya Hak Kazanabilir Mi?
Sigortalının sigorta primlerinin eksik yatırılması halinde sözleşmeyi haklı nedene dayanarak feshedebilme hakkına sahiptir. Sözleşmesini haklı nedene dayandırarak fesheden sigortalı bu nedenle kıdem tazminatı almaya hak kazanabilir.
TALHA AVCI
Kaynakça
SÜMER, Haluk Hadi, İş Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2024
ATALI, Murat, Hizmet Tespit Davasının Sosyal Güvenlik Kurumuna İhbarı, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XVI, Ö.S., s. 631- 632, 2014
BULUT, Mehmet, Türk Hukuk Sisteminde Hizmet Sözleşmesi Gereği Açılan Hizmet Tespit Davaları, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S. 97, s.93- 116, 2011