Hizmet tespit davası, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigortalılık durumu ile ilgili tespitin gerçekleştirilememesi durumunda başvurulan hukuki bir yoldur. Eksik bildirilmiş olan hizmetlerin tescilinde sorunların yaşanması durumunda da ön planda olan hizmet tespit davası konusunda pek çok araştırma yapılıyor. Hizmet tespit davası zamanaşımı, hak düşürücü süre, arabuluculuk ve bunun gibi pek çok konu sıklıkla araştırılıyor. İşte biz de bu kapsamda 1999 öncesi hizmet tespit davası ve daha pek çok konudan söz ederek sizi bilgilendirmeye çalışacağız.
Ülkemizdeki sosyal güvenlik sisteminde zorunlu sigortalılık ilkesi benimsenmiştir. Bunun anlamı, sigortalı kişinin ve işvereninin hak ve yükümlülükleri; sigortalının işe alınmasıyla birlikte kendiliğinden başlamasıdır. Her ne kadar sosyal güvenlik hakkı anayasal bir hak olarak güvence atına alınmış olsa da halen ülkemizde sosyal güvenlik sistemi yaygınlaşmamış olup sigortasız işçi çalıştırmak oldukça sık görülen bir durumdur. Bu yazıda, sigortalılığı bildirilmemiş veya eksik ya da hatalı bildirilmiş olan işçinin; mahkeme kararıyla eksik, hatalı ya da bildirilmemiş sigortalılığını hüküm altına alabilmesine imkan veren hizmet tespiti davası incelenecektir.
İçindekiler
- 1 Hizmet Tespit Davası Nedir?
- 2 Hizmet Tespit Davasının Özellikleri Nelerdir?
- 3 Hizmet Tespit Davası Şartları Nelerdir?
- 4 18 Yaşından Önce Yapılan Sigortalı Çalışma Da Eklenir Mi?
- 5 Hizmet Tespiti Davası Hangi Sigorta Kolları Bakımından Sonuç Doğurur?
- 6 Hizmet Tespiti Davası Açılmasında Süre Nedir?
- 7 Hak Düşürücü Sürenin İşlemeyeceği Haller Nelerdir?
- 8 Hizmet Tespit Davasında Hangi Deliller Kullanılabilir?
- 9 Sıkça Sorulan Sorular
- 10 Sonuç
Hizmet Tespit Davası Nedir?
Sigortalılık ilişkisi, Sosyal Güvenlik Kurumu‘na bildirilmemiş olan kişinin, sigortalılık durumunu bir mahkeme kararıyla kayıt almak istediğinde açması gereken dava hizmet tespiti davasıdır. Hizmet tespit davası nedir? sorusuna bu şekilde yanıt verebiliriz.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86/9 maddesine göre; Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.
Hizmet Tespit Davasının Özellikleri Nelerdir?
Hizmet tespit davasının her şartta ve koşulda açılması mümkün değildir. Bunun için bazı şartların karşılanması gerekir. Ancak öncelikli olarak hizmet tespit davasının hangi özelliklere sahip olduğuna bakmak gerekir:
- Olumlu bir tespit davasıdır. Bu dava ile sigortalının geçmişe dönül olarak çalışmış olduğu fakat sigortalılıktan sayılmayan günleri tespit edilir.
- Sigorta kaydını açmayan işverene karşı açılır.
- İş yerinde çalışmanın sona erdiği yıldan sonra açılmalıdır.
- Kamu düzenine ilişkin bir davadır. Resen araştırma ilişkisi vardır.
İş Hukuku ile ilgili daha detaylı bilgi almak ve İş Hukuku alanındaki diğer konularda bilgi edinmek isterseniz, ilgili sayfayı ziyaret edebilirsiniz.
Hizmet Tespit Davası Şartları Nelerdir?
SGK hizmet tespit davası açabilmenin belirli şartları bulunmaktadır. Bu şartların karşılanması halinde dava süreci başlatılabilir. Ancak bu süreçte hak kaybının yaşanmaması için uzman bir iş avukatından destek almanız size ciddi anlamda avantaj sağlayacaktır. Peki, bu şartlar nelerdir?
- Hizmet tespit davası açan kişinin, sigortalılık süresi olarak tespitini istediği sürelerde sigortalı niteliğini taşıması gerekmektedir.
- Sigortalının, o işyeri kayıtlarında veya sigortalılık döküm hizmet defterlerinde o işyerinde çalıştığına dair hiçbir kaydın bulunmaması gerekir.
- Tespiti isteyen kişinin, tespitini istediği sürede iş sözleşmesine dayalı olarak çalışmış olması gerekmektedir.
- Kanunda öngörülen prim belgeleri, işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilmiş olmalıdır.
- Hizmet tespit davası beş yıllık hak düşürücü süre açılmış olması gerekir.
18 Yaşından Önce Yapılan Sigortalı Çalışma Da Eklenir Mi?
Hayır, hizmet tespit davası yoluyla on sekiz yaşından önceki sürelerin sigortalılık süresine eklenmesi mümkün değildir. Ancak açılan davada on sekiz yaşından önce çalışılan sürelerin tespiti halinde, bu süreler prim ödeme gün sayısına eklenir.
“Davacının mahkemece sigortalı olarak kabul edildiği 01/11/1995 tarihinde 18 yaşından küçük olduğu anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 60/G maddesine göre, 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir. Başka bir anlatımla, 18 yaştan önceki süreler sigortalılık süresine sayılmaz ise de, prim ödeme gün sayılarının hesabında nazara alınır. Bu bakımdan, 18 yaştan önceki sürelerin, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilmek üzere tespiti gerektiği açıktır.” (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 02.03.2017, E.2016/15634 K.2017/1552)
Hizmet Tespiti Davası Hangi Sigorta Kolları Bakımından Sonuç Doğurur?
Hizmet tespiti davası, uzun vadeli sigorta kollarında yani, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası açısından sonuç doğurur. Bu nedenle öğrencilik, çırak veya stajyerlik gibi kısmi sigortalılıkta geçen süre hizmet tespit davası ile hüküm altına alınamaz ve sigortalılık süresine eklenemez.
“Dolayısıyla davacının çalışması, 5510 sayılı Yasanın 5/1-g maddesi gereği kısa vadeli sigorta kollarına tabi bir çalışma olup, uzun vadeli sigorta kollarına tabi bir çalışma değildir. Hizmet tespitine karar verebilmek için çalışmanın uzun vadeli sigorta kollarına tabi olması zorunludur. Bu nedenle kısa vadeli sigorta kollarına tabi çalışmalar yönünden hizmet tespiti davası açılıp, tespit kararı verilemez.” (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 23.06.20214, E.2013/15057 K.2014/14693)
Hizmet Tespiti Davası Açılmasında Süre Nedir?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86/9 maddesine göre; hizmet tespiti davası “çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde” açılmalıdır. Bu beş yıllık süre, hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlar.
Hizmet Tespit Davasında Süre isimli içeriğimize de göz atabilir ve bu konu hakkında detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.
“Yasa’da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır. (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 26.09.2019, E.2018/2234, K.2019/5577)
Hak düşürücü sürenin uygulanabilmesi için aylık prim belgelerinin işveren tarafından verilmemiş ve sigortalının çalıştığı; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından saptanamamış olması gerekmektedir.
ÖNEMLİ: Hizmet tespit davasındaki bu beş yıllık süre zamanaşımı süresi değil; hak düşürücü süredir. Bunun sonucu olarak beş yıllık sürenin geçmesinden sonra açılacak olan hizmet tespiti davalarında mahkeme süreyi kendiliğinden, taraflardan biri ileri sürmese bile inceler. Eğer süre geçmişse davayı reddeder.
Hak Düşürücü Sürenin İşlemeyeceği Haller Nelerdir?
Hizmet tespit davası hak düşürücü süre bazı durumlarda işleyebileceği gibi bazı durumlarda işlemeyebilir. Bu nedenle hak düşürücü sürenin kapsamı ile ilgili detaylı bilgi sahibi olmak gerekmektedir.
- Sigortalılığı Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmiş, aylık prim belgelerinde ismine yer verilmiş ancak primleri işveren tarafından yatırılmamış olan sigortalıların hizmet tespit davası açabilmeleri için hak düşürücü sürenin dolmamış olması aranmaz.
Yargıtay da Sosyal Güvenlik Kurumunun kayıtlarında sigortalının bulunması halinde hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı görüşündedir.
“İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun’un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun’un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.” (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 26.09.2019, E.2018/2234, K.2019/5577)
- Çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda hak düşürücü süre işlemez:
Maddede belirtildiği üzere Yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır.
- Sigortalının çalışırken askere gitmesi durumunda hak düşürücü süre işlemez.
Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez.
- Sigortalı İşçiye ödenen ücretten sigorta primi kesilmişse hak düşürücü süre işlemez.
Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa’dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
- Sigortalıların çalışmaları kısmi olarak bildirilmişse hak düşürücü süre işlemez.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kurum’a kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı)
- Mevsimlik çalışma halinde hak düşürücü süreler işlemez.
Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.” (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 21.04.2021, E.2020/2870, K.2021/5681)
Hizmet Tespit Davasında Hangi Deliller Kullanılabilir?
Hizmet tespit davasında, sigortalının çalıştığı her türlü delille ispatlanabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.11.2009 Tarihli kararına göre:
- İş yerinde tutulması gereken dosyalar,
- Sosyal Güvenlik Kurumundaki belgeler,
- Ücret bordroları,
- Müfettiş raporları,
- İş yerinin müdür ve görevlileri, iş yerinde çalışan diğer kişilerin beyanları,
- O işyerine komşu ve yakın iş yerlerinde; dava taraflarını bilen veya tanıyan kişilerin beyanları,
- Tanık beyanları,
- Tutulması gereken yasal defter kayıtları,
- Ücret hesap pusulaları,
- İşçilerin özlük dosyaları ve
- İş sözleşmeleri, hizmet tespit davasında delil olarak kullanılabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Sigortalı Farklı İşverenlere Ait İşyerlerinde Çalışması Halinde Hak Düşürücü Süre Nasıl Hesaplanır?
Böyle bir durumda her çalışma açısından hak düşürücü beş yıllık süre ayrı ayrı hesaplanmalıdır.
“Somut olayda, davacının 02/02/2002- 27/03/2002 tarihleri arasında dava dışı işyerinden çalışması bulunduğundan, bu tarihten önceki çalışmalar yönünden hak düşürücü süre nedeniyle reddi yerindedir.” (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 29.04.2019, E. 2018/7000, K.2019/3185)
Kesintili Çalışma Halinde Hak Düşürücü Süre Nasıl Hesaplanır?
Kesintili çalışma halinde her çalışma açısından hak düşürücü beş yıllık süre ayrı ayrı hesaplanmalıdır.
Örneğin üç yıl çalıştığı ve ayrıldığı iş yerine aradan on yıl geçtikten sonra yeniden işe giren ve bu kez iki yıl çalıştıktan sonra yeniden ayrılan işçinin önceki çalışma süresi için sigortalılık tespit davası açabilmesi mümkün değildir.
Hizmet Tespit Davası ile Kaç Yıl Geriye Dönük Tespit Yapılır?
Hizmet tespit davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması kaydıyla geriye dönük olarak tespit edilecek sigortalılık süresi bakımından bir sınırlama yoktur. Süresi içinde açılan bir hizmet tespit davası ile geriye doğru on yıllık sürenin tespiti yapılabilir.
Hizmet Tespiti Davasında Davacı Kimdir?
Hizmet tespit davasının davacısı, sigortalılığı Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmemiş olan sigortalı işçidir. Bu sigortalının iş sözleşmesi ile çalışıyor olması gerekmektedir. Yani günlük hayatta 4/1-A’lı olarak bildiğimiz sigortalılar hizmet tespit davası açabilecektir.
Hizmet Tespiti Davasında Davalı Kimdir?
Hizmet Tespiti Davasında davalı yalnızca işverendir. Dava işverene karşı açıldıktan sonra resen Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbar edilecektir. Bu ihbar üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu, davaya feri müdahil olarak katılacaktır. Yani dava Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı açılmaz.
Hizmet Tespiti Davasını Ölen Sigortalının Yakınları Açabilir Mi?
Sigortalının ölümünden sonra hak sahipleri de hizmet tespiti davası açabileceklerdir. Hak sahipleri açısından ayrıca bir süre öngörülememiştir. Aynı hak düşürücü süre, hak sahipleri için de uygulanacaktır.
“Sigortalının, hayatta iken hizmetlerinin tespitine ilişkin dava açmamış olması halinde hak sahipleri de bu tür bir davayı açabilirler. Ancak, hak sahiplerinin bu hakkı ölen sigortalıdan kaynaklanmakta olup, 506 sayılı Kanun’da açıkça hak düşürücü sürenin hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayacağı belirtilmiş, hak sahipleri için ayrı bir hak düşürücü süre, başka bir ifade ile, hak düşürücü sürenin ölüm tarihinden başlatılacağına dair ayrık bir hüküm getirilmemiş, sigortalının ölümü, söz konusu süreyi kesen sebep olarak da düzenlenmemiştir.” (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 08.11.2018, e. 2014/16165, K.2014/21825)
Kendi Adına ve Bağımsız Çalışanlar Hizmet Tespit Davası Açabilir Mi?
Hayır, kendi adına bağımsız çalışanlar yani günlük hayatta 4/1-B’li olarak ve eski adıyla BağKurlu olan sigortalılar hizmet tespit davası açamazlar.
Hizmet Tespiti Davasında Arabuluculuk Uygulanır Mı?
Hizmet tespit davaları kamu düzenin ilişkin olması nedeniyle arabuluculuğa elverişli değildir.
Hizmet Tespit Davası ve EYT İlişkisi Nedir?
Hizmet tespit davası ile fiilen çalışılmış olup da sigortasız sayılan günler sigortalı hale getirilir. Dolayısıyla sigortalılık ne kadar erken başlarsa sigortalı olarak geçirilen gün de uzayacaktır.
EYT düzenlemesinden yararlanmak için kişinin ilk sigortalı olduğu tarih dikkate alınır. Eğer Sigortalı kişi hizmet tespit davası açmış ve bu davayı kazanmışsa; işçinin çalıştığı ancak sigortadan sayılmayan günleri sigortalı hale gelecektir. Dolayısıyla işçinin prim gün sayısı artacaktır.
Bilindiği üzere EYT düzenlemesinden yararlanmak için ilk şart sigortalılık tarihinin 08.09.1999’dan önce olmasıdır. Dolayısıyla aslında 08.09.1999’dan önce sigortalı olup da işvereni tarafından bildirilmeyen işçi EYT’den yararlanamayacaktır. Bu sigortalı işçi hizmet tespiti davası açarak davayı kazanırsa gerçekten sigortalı olduğu gün doğru olarak tespit edilebilecek ve bu tarihler baz alındığında sigortalı EYT düzenlemesinden yararlanarak emekli olabilecektir.
Hizmet Tespiti Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?
Hizmet tespiti davasında görevli mahkeme iş mahkemeleridir. O yerde iş mahkemesi yok ise görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleri olacaktır.
Hizmet tespiti davasında yetkili mahkeme, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6. Maddesine göre; davanın açıldığı tarihteki davalın yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
Hizmet Tespiti Davasının Sonucuna Göre Ne Yapılır?
Mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşmesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumu kararı uygulamak zorundadır.
Sigortalının açtığı hizmet davası sonucunda, mahkeme tarafından sigortalı hizmetlerin varlığına hükmedilirse, sigortalılık hakları bakımından, mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayısı dikkate alınır. (SSGSSK m.86/9)
Sosyal Güvenlik Kurumu; mahkeme kararı doğrultusunda işverenden geçmiş dönemlere ait primleri, sigortalı ve işveren payı dahil olmak üzere gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil eder.
İşveren ödediği tutardan, sigortalı payına düşen prim tutarını rücu edebilir. Eğer işveren sigortalıdan prim kesmiş olmasına rağmen Sosyal Güvenlik Kuruma yatırmamış ise sigortalıya rücu edebilmesi mümkün olmaz.
Mahkeme Kararında Belirtilen Tutar Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Tahsil Edilmemişse Sigortalının Aylık Hakkını Engeller Mi?
Yargıtay, İşverenin prim borcunu ödememiş olmasının sigortalının kanundan doğan aylık hakkını engellemeyeceği görüşündedir.
“506 sayılı Kanun’da işçi hissesine isabet eden primi işçinin aylığından kesip kendisine isabet eden primi de ilave ederek SGK’ya ödeme yükümlülüğü işverene, ödenmeyen primleri işverenden tahsil etme görevi de SGK’ya verilmiştir. SGK işverenden her zaman primleri tahsil edebileceğinden işverenden primlerin henüz tahsil edilmemiş olması sigortalıya aylık bağlanmasına engel değildir.” (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 06.02.2012, E.2012/6298, K.2021/1054)
Sonuç
Hizmet tespit davası arabuluculuk, zamanaşımı ve hak düşürücü süre gibi konularda yaşadığınız sorunlarda, Burak Temizer Hukuk Bürosu’nun deneyimli İstanbul iş hukuku avukatı kadrosu her zaman yanınızda yer almaktadır.
Sosyal güvenlik, anayasal bir hak olup sosyal güvenlik sisteminin doğru işlemesi gerekmektedir. Geçmişte işverenleri tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmeyen işçiler prim gün sayıları eksik kaldığından, sosyal güvenliğin birçok hakkından mahrum kalmaktadırlar. Bazı hallerde emeklilik durumları bile etkilenebilmektedir. Bu sebeplerden ötürü hizmet tespit davası çok büyük önem arz eder. Hiçbir hak ve menfaat kaybının yaşanmaması için hizmet tespit davası titizlikle yürütülmelidir. Hizmet tespit davası açılırken alanında uzman hukukçu kadrosuyla Burak Temizer Hukuk Bürosundan profesyonel hukuki destek almanızı tavsiye ederiz.
BURAK TEMİZER HUKUK BÜROSU