Pavyona gitmek boşanma sebebi midir? sorusu, eşlerin birbirlerine karşı olan sadakat yükümlülüğü kapsamında değerlendirildiğinden, son dönemde özellikle kadınlar tarafından sıklıkla araştırılmaktadır. Sadakat sarsıcı olması ve evlilik birliği içindeki güven duygusunu zedelediğinden dolayı Yargıtay tarafından pavyona gitmek boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. İçeriğimizin devamında ilgili Yargıtay kararlarını okuyabilirsiniz.
İçindekiler
Pavyona Gitmek Boşanma Sebebi Midir?
Eşlerden birinin pavyona gitmesi, Yargıtay tarafından boşanma sebebi olarak belirlenmiştir. Bu nedenle pavyona giden eşe, bu sebeple boşanma davası açılabilir. Aşağıda bu konuya uygun Yargıtay kararlarını da görebilirsiniz.
Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davası konulu içeriğimize de göz atabilirsiniz.
T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/20443 E., 2014/3624 K. “İçtihat Metni”
Mahkemesi: Çifteler Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Tarihi: 29.04.2013
Esas No: 2012/170
Karar No: 2013/93
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerel mahkemece davalı-davacı kadın, tam kusurlu kabul edilip boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı-davacı kadının sadakatsiz davranışlar sergilemesine karşılık davacı-davalı kocanın da düzenli işte çalışmayıp birlik görevlerini ihmal ettiği, genelev ve pavyon gibi uygunsuz yerlere gitmek suretiyle güven sarsıcı “davranışlar sergilediği anlaşılmaktadır.
Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda her iki tarafın da kusuru bulunmakla birlikte davalı-davacı kadın daha ziyade kusurludur. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı kadın da boşanma davası açmakta haklıdır.
Davacı-davalı kocanın boşanma davası açıp boşanmayı istemiş olması karşısında, davalı-davacı kadının boşanma davasındaki boşanma isteğine ilişkin itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün bulunmamasına göre, davalı-davacı kadının boşanma davasının da kabulüne (TMK md. 166/2) karar verilecek yerde, yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiştir.
Sonuç
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı-davalı kocanın boşanma davası ve fer’ileri ile ilgili olarak yeniden karar verilmesi gerekeceğinden bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
24.02.2014 (Pzt.)
Aile ve Boşanma Hukuku ile ilgili daha detaylı bilgi almak, Aile ve Boşanma Hukuku alanındaki diğer konularda bilgi edinmek isterseniz, ilgili sayfayı ziyaret edebilirsiniz.
T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/15985 E., 2018/4689 K. “İçtihat Metni”
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
- Mahkemece; “davalının alkol alışkanlığının olduğu, davalının maaşının alkol ve başkaca harcamalar sebebiyle aldığı gün tükendiği, maaşı aldığı gün pavyona, gazinoya gittiği, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine küfür ve hakaret ettikleri, davacının çocuklarını eve kapatıp dışarı çıktığı, davacının yaşadığı evde başka erkeklere ait araç ile başka erkeklerin görüldüğü, davacı kadının başka erkekle bir çok kez uzun süreli telefon görüşmelerinin olduğu, davalı erkeğin güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu” gerekçesiyle tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları kabul edilmiş ise de; davalı erkeğe kusur olarak yüklenen güven sarsıcı davranış vakıasına davacı kadın tarafından usulüne uygun şekilde dayanılmadığı gibi bu konuda dinlenen tanık Musa’nın beyanı da sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olup, bu vakıanın davalı erkeğe kusur olarak yüklenmesi doğru değildir. Davacı kadının temyiz edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışları ile davalı erkeğe mahkemece yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarının değerlendirilmesinde ise boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının davalı erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gereklidir. Bu husus gözetilmeden tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamıştır.
- Boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olan eş yararına yoksulluk nafakasına karar verilemez (TMK m.175). O halde; davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddine karar vermek gerekirken hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
- Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26/1). Davalı erkeğin, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında maddi ve manevi tazminat (TMK m 174/l-2) talebi bulunmadığı halde, aleyhine kesin hüküm oluşturacak şekilde ret hükmü kurulması da doğru olmayıp, hükmün açıklanan bu sebeple de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç
Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
09.04.2018 (Pzt.)
Boşanma ile ilgili yaşadığınız sorunlarda, Burak Temizer Hukuk Bürosu’nun deneyimli İstanbul boşanma avukatı kadrosu her zaman yanınızda yer almaktadır.