Hırsızlık suçu, bir kimsenin başkasına ait taşınır malı, malın zilyedinin rızası dışında ve kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak amacıyla bulunduğu yerden almasıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlıklı onuncu bölümünde bu suç ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Kanunun 141. maddesinde basit hırsızlık suçunun tanımı yapılmış ve bu fiili işleyen kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Devam eden maddelerde ise suçun farklı görünümleri ele alınmıştır: 142. madde nitelikli hırsızlık halleri, 143. madde suçun gece vakti işlenmesi halinde uygulanacak artırımlar, 144. madde daha az cezayı gerektiren durumlar, 145. madde cezada indirim sebepleri, 146. madde kullanma hırsızlığı ve 147. madde zorunluluk hâlinde hırsızlık suçunu düzenlemektedir.
İçindekiler
- 1 Hırsızlık Suçu | TCK 141-142
- 2 Hırsızlık Suçu Şartları ve Unsurları
- 3 Basit Hırsızlık Suçu ve Cezası (TCK m.141)
- 4 Nitelikli Hırsızlık Suçu ve Cezası (TCK m.142)
- 4.1 Bina veya Eklenti İçinde Muhafaza Altına Alınmış Eşya (TCK 142/1-b)
- 4.2 Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Eşya (TCK 142/1-c)
- 4.3 Savunmasız Kişilere Karşı Hırsızlık (TCK 142/1-d)
- 4.4 Afet veya Sosyal Olaylardan Yararlanarak Hırsızlık (TCK 142/1-d devamı)
- 4.5 Açıkta Bırakılmış Eşya (TCK 142/1-e)
- 4.6 Enerji Nakil Hatları ve Tesislerinden Hırsızlık (TCK 142/2-a)
- 4.7 Kilitlenmek Suretiyle Muhafaza Altına Alınan Eşya (TCK 142/2-h)
- 4.8 Bilişim Sistemleri Kullanılarak Hırsızlık (TCK 142/2-e)
- 4.9 Hayvanlar Hakkında Hırsızlık (TCK 142/2-g)
- 4.10 Gece Vakti Hırsızlık (TCK m.143)
- 5 Hırsızlıkta Daha Az Cezayı Gerektiren Haller (TCK m.144)
- 6 Hırsızlıkta Değer Azlığı (TCK m.145/1)
- 7 Kullanma Hırsızlığı (TCK m.146)
- 8 Zorunluluk Halinde Hırsızlık (TCK m.147)
- 9 Hırsızlık Suçunda Teşebbüs
- 10 Hırsızlık Suçunda Şahsi Cezasızlık Hali (TCK m. 167)
- 11 Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK m.168)
- 12 Hırsızlık Suçu Şikayete Tabii Mi?
- 13 Hırsızlık Suçunda Zamanaşımı
- 14 Hırsızlık Suçunda Uzlaştırma, Hırsızlık Suçunda Uzlaşma
- 15 Hırsızlık Suçu Cezasının Adli Para Cezasına Çevrilmesi
- 16 Hırsızlık Suçu Cezasının Ertelenmesi
- 17 Hırsızlık Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
- 18 Hırsızlık Suçu ve Yağma Suçu Ayrımı
- 19 Hırsızlık Suçuna Örnek Mahkeme Kararları
- 20 Sıkça Sorulan Sorular
Hırsızlık Suçu | TCK 141-142
Hırsızlık suçu aynı zamanda Ceza Muhakemesi Kanunu bakımından katalog suçlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için ayrıca kuvvetli nedenlerin somut olarak gösterilmesine gerek bulunmamaktadır; katalog suç olması sebebiyle tutuklama tedbirinin uygulanabileceği kabul edilir. Elbette bu durum, hâkimin somut olayın koşullarını değerlendirme yetkisini ortadan kaldırmaz; ancak uygulamada hırsızlık suçu isnadıyla karşılaşan kişiler, katalog suç kapsamında oldukları için sıklıkla tutuklama tedbirine maruz kalabilmektedir, tutuklama olmasa bile mutlaka bir adli kontrol ile karşı karşıya kalınabilmektedir.
Katalog Suç konusu hakkında kapsamlı bilgi edinmek için içeriğimize göz atabilirsiniz.
Hırsızlık Suçu Şartları ve Unsurları
Kanunca korunan yarar öncelikle zilyedin rızası dışında buna bağlı haklarının korunmasıdır. Zilyet, malın fiili hakimiyetini elinde bulundurandır. Taşınır mal somut olarak hırsızlık suçunun konusudur; buna göre taşınır sayılabilecek bir mal olmanın yanında ayrıca ekonomik değeri de bulunması zorunludur çünkü ekonomik değeri olmayan bir mal hakkında hırsızlık suçu ileri sürülemeyecektir ve zilyetlik hakları hırsızlık suçunun cezalandırılması ile korunmaktadır; buna göre malın zilyet olanın egemenliğinden çıkarılması ve mal üzerinde fail tarafından fiili hakimiyet kurulması ile zilyetliğin elde edilmesi gerekir. Fail, malı bulunduğu yerden almasının ardından kesintisiz şekilde takip sonucu yakalanırsa bu durumda fail hırsızlık suçu ile yargılanmayıp, bu suça teşebbüsü ile yargılanacaktır.
Ceza Hukuku alanında merak ettiğiniz diğer konular hakkında da bilgi almak isterseniz, ilgili kategorimize göz atabilirsiniz.

Basit Hırsızlık Suçu ve Cezası (TCK m.141)
Basit hırsızlık, hırsızlığın en temel hâlidir. Kanuna göre zilyedin rızası olmadan başkasına ait taşınır malın, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alınması suçun oluşması için yeterlidir. Bu kapsamda basit hırsızlık suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.
Suçun konusunu mutlaka ekonomik değer taşıyan taşınır mallar oluşturur. Failin kastı yalnızca malı almak değil, aynı zamanda kendisine yahut başkasına menfaat sağlamaktır. Dolayısıyla yalnızca hatıra değeri olan veya ekonomik değer taşımayan bir eşya üzerinde hırsızlık suçu oluşmaz.
Nitelikli Hırsızlık Suçu ve Cezası (TCK m.142)
Kanun koyucu, bazı koşullarda hırsızlık suçunu daha ağır cezaya bağlamıştır. Çünkü failin işleme biçimi, mağdurun durumu veya eşyanın bulunduğu ortam, fiili basit hırsızlığa nazaran daha tehlikeli kılar. Bu haller “nitelikli hırsızlık” başlığı altında TCK m.142’de düzenlenmiştir. Hırsızlık suçunun nitelikli halleri ve nitelikli hırsızlık suçu cezası şu şekildedir:
Bina veya Eklenti İçinde Muhafaza Altına Alınmış Eşya (TCK 142/1-b)
Eşya bir bina veya eklenti içinde korunuyorsa, failin bunu alabilmesi için o yapıya girmesi gerekir. Bu nedenle suç daha ağır cezalandırılır. Örnekleri ise şu şekildedir:
-
Kilitli apartman deposunda bulunan eşyaların çalınması
-
Otoparkta muhafaza edilen araçtan malzeme alınması.
-
Mağazadan kapalı vitrin içindeki ürünlerin alınması.
Bu durumda ceza 3 yıldan 7 yıla kadar hapistir.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Eşya (TCK 142/1-c)
Toplumun ortak kullanımına sunulan, kamuya ait malların çalınması hem bireyi hem de toplumu zarara uğratır. Bu suçun nitelikli halleri ise şu şekildedir:
-
Belediyeye ait park lambalarının çalınması.
-
Devlet hastanesine ait cihazların sökülüp götürülmesi.
Bu durumda fail 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasıyla karşılaşır.
Savunmasız Kişilere Karşı Hırsızlık (TCK 142/1-d)
Beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumdaki kişilere karşı işlenen hırsızlık ağırlaştırılmıştır. Bu kişiler yaşlı, hasta, engelli ya da bilinci kapalı durumda olabilir. Örnekleri ise şu şekildedir:
-
Yatalak bir hastanın odasındaki eşyaların alınması.
-
Görme engelli birinin yanında taşıdığı paranın çalınması.
Kanun bu durumda da 3 yıldan 7 yıla kadar hapis öngörür.
Afet veya Sosyal Olaylardan Yararlanarak Hırsızlık (TCK 142/1-d devamı)
Deprem, yangın, sel, kargaşa veya toplumsal olaylar gibi olağanüstü hallerde işlenen hırsızlık daha ağır yaptırımla cezalandırılır. Çünkü fail burada mağdurun savunmasızlığından yararlanmaktadır. Örneklerden şu şekilde bahsedebiliriz:
-
Deprem sonrası boşaltılan evlerden eşya çalmak.
-
Toplumsal olaylar sırasında dükkânların yağmalanması.
Bu da yine 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası kapsamındadır.
Açıkta Bırakılmış Eşya (TCK 142/1-e)
Nitelikli hırsızlık kapsamındaki özel hallerden biri de “âdet, tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya” üzerindeki hırsızlıktır. Bu durumda eşya, doğası gereği kilit altında veya kapalı bir mekânda muhafaza edilmeyen, herkesin ulaşabileceği yerde bulunan malvarlığıdır. Türk Ceza Kanunu‘nda ise şu şekilde söz edilmiştir:
“Adet, tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında hırsızlık”
Bu hüküm, eşyanın doğası gereği kilit altında muhafaza edilmesinin olağan olmadığı durumları kapsar. Örneğin:
-
Tarladaki ürün,
-
Bahçedeki tarım aletleri,
-
İnşaat alanında istiflenmiş malzemeler,
Dolayısıyla bunlar “âdeten kilit altında tutulması gerekmeyen” ve açıkta bırakılmış eşya sayılır. Bu nedenle fiil basit hırsızlık değil, nitelikli hırsızlık kapsamında değerlendirilir. Cezası 3 yıldan 7 yıla kadar hapistir.
Enerji Nakil Hatları ve Tesislerinden Hırsızlık (TCK 142/2-a)
Elektrik, doğal gaz, su veya telefon hatları gibi altyapı tesisleri üzerindeki hırsızlık toplum düzeni açısından büyük risk taşıdığı için daha ağır yaptırımla cezalandırılır. Örnekleri şu şekildedir:
-
Elektrik direklerinden kablo çalınması.
-
Doğal gaz hattına müdahale edilerek kaçak kullanım.
Burada ceza 5 yıldan 10 yıla kadar hapistir.
Kilitlenmek Suretiyle Muhafaza Altına Alınan Eşya (TCK 142/2-h)
Eşya herkesin ulaşabileceği yerde bırakılmış olmakla birlikte, özel olarak kilit altına alınmışsa ve bu koruma tedbiri aşılmışsa, failin sorumluluğu daha ağır olur. Örnekleri şu şekildedir:
-
Kilitli otomobilin camının kırılarak eşyaların alınması.
-
Kilitli dolaptan eşya çalınması.
Bu halde ceza 5 yıldan 10 yıla kadar hapistir.
Bilişim Sistemleri Kullanılarak Hırsızlık (TCK 142/2-e)
Teknolojinin kötüye kullanıldığı bu durumda fail bilişim sistemleri aracılığıyla başkasına ait malvarlığı değerini ele geçirir. Suç ile ilgili örnekler ise şu şekildedir:
-
Başkasının banka hesabına izinsiz girip para transfer etmek.
-
Online oyunlarda dijital eşyaları çalmak.
Ceza 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve ayrıca adli para cezasıdır.
Hayvanlar Hakkında Hırsızlık (TCK 142/2-g)
Hayvanların çalınması da nitelikli haldir. Çünkü ekonomik ve duygusal değerleri yüksek, canlı varlıklardır. Örnekleri şu şekildedir:
-
Küçükbaş hayvanların ahırdan alınması.
-
Değerli bir evcil hayvanın çalınması.
Ceza yine 5 yıldan 10 yıla kadar hapistir.
Gece Vakti Hırsızlık (TCK m.143)
Kanun koyucu suçun işlendiği zamanı da cezaya etki eden bir unsur olarak kabul etmiştir. Hırsızlık gece vakti işlenirse ceza yarı oranında artırılır. “Gece vakti” kavramı, güneşin batmasından bir saat sonra başlayıp doğmasından bir saat öncesine kadar geçen süreyi ifade eder. Amaç, suçun gizlenmeye daha elverişli olduğu ve mağdurun malını koruma imkânlarının zayıfladığı dönemi cezalandırmaktır. Örneğin, gündüz bahçeden çalınan bisiklet basit hırsızlık kapsamında iken, aynı fiil gece vakti işlenirse ceza yarı oranında artırılır.
Hırsızlıkta Daha Az Cezayı Gerektiren Haller (TCK m.144)
Hırsızlık suçunun bazı özel görünümleri vardır ki, kanun koyucu bu durumlarda failin cezasını daha düşük seviyede belirlemiştir. TCK m.144’e göre iki halde, hırsızlık suçu için 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya adlî para cezası öngörülmüştür. Ayrıca bu haller şikâyete tabidir, yani mağdurun şikâyeti olmaksızın soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
Birinci hal, paydaş veya elbirliği mülkiyetine konu mallar üzerindeki hırsızlıktır. Eğer bir mal üzerinde birden fazla kişinin payı varsa ya da elbirliği mülkiyeti söz konusuysa, bu malı rızaları olmadan almak TCK 144 kapsamında değerlendirilir. Örneğin miras ortaklığı devam ederken mirasçılardan birinin evdeki eşyaları gizlice alması, paylı mülkiyetteki araçtan diğer paydaşların haberi olmadan yararlanılması bu kapsamdadır. Burada fail tamamen yabancı bir malı değil, aslında kendisinin de ortak hakkı bulunan bir malı almıştır. Bu nedenle kanun koyucu cezayı daha düşük belirlemiştir.
İkinci hal ise, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenen hırsızlıktır. Borçlunun malvarlığından, alacaklının kendi alacağını karşılamak için mal alması bu kapsamda değerlendirilir. Örneğin kiracısından tahsil edemediği kira alacağını karşılamak üzere ev sahibinin kiracının eşyasını gizlice alması veya bir esnafın müşterisinin ödemediği borç karşılığında eşyasını izinsiz olarak alıp götürmesi, TCK 144’e girer. Bu durumda da failin amacı malı tamamen sahiplenmek değil, alacağını tahsil etmektir.
Her iki halde de suçun temel yapısı hırsızlık olmakla birlikte, failin mağdurla olan önceden mevcut hukuki bağı veya ortak mülkiyet ilişkisi dikkate alınarak ceza azaltılmıştır. Ancak failin amacı bu sınırları aşarsa ve mal üzerinde artık kalıcı tasarruf niyeti açıkça ortaya çıkarsa, TCK 141 veya 142 hükümleri uygulanabilir.
Sonuç olarak, TCK 144 kapsamında işlenen hırsızlık fiilleri, hırsızlık suçunun en hafif şekillerinden biridir. Fail hakkında soruşturma açılması mağdurun şikâyetine bağlıdır ve verilecek ceza, diğer hırsızlık halleriyle kıyaslandığında oldukça düşüktür. Bununla birlikte, failin fiili hâlen hukuka aykırı sayılır ve hüküm kurulduğunda mahkeme sanık hakkında beraat değil, hapis veya adlî para cezası yahut ceza verilmesine yer olmadığı kararı verir.
Hırsızlıkta Değer Azlığı (TCK m.145/1)
TCK m.145/1’de şu düzenleme yer almaktadır:
“Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.”
Bu hükümle kanun koyucu, suça konu malın değerinin düşük olması halinde hâkime geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Buna göre hâkim, olayın özelliklerine göre:
-
Ceza miktarını azaltabilir,
-
Ya da koşullar uygunsa tamamen ceza vermekten vazgeçebilir.
Ancak bu takdir yetkisi sınırsız değildir. Hakimin, malın değerinin azlığını değerlendirirken suçun işleniş biçimini ve somut olayın özelliklerini dikkate alması gerekir. Örneğin failin mala nasıl ulaştığı, eylemin mağdur üzerindeki etkisi, malın ekonomik değerinin toplumda nasıl algılandığı bu değerlendirmeye yön verir.
Kanun koyucu indirimin oranını açıkça belirlemediğinden, uygulamada hâkimin somut olaya göre belirleyeceği ölçü önem taşır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, failin eyleminin hukuka aykırılığının tamamen ortadan kalkmadığıdır. Yani hâkim beraat kararı vermez; bunun yerine Ceza Muhakemesi Kanunu m.223/3-d uyarınca “ceza verilmesine yer olmadığına dair karar” (CMK 223/3-d) verir. Böylece eylemin suç niteliği korunur, ancak fail malın değerinin azlığı nedeniyle cezalandırılmaz.
Özetle, TCK 145/1 ile getirilen düzenleme, toplumun cezalandırma ihtiyacı ile failin fiilinin ağırlığı arasında bir denge kurmayı amaçlar. Hakim, her olayda hırsızlık fiilinin “değer azlığı” gerekçesiyle ceza indirimi yahut cezasızlık kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini titizlikle incelemek durumundadır.
- 13. Ceza Dairesi, 2019/5553 Esas – 2019/13629 K.
“TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, suç ve cezada kanunilik ilkesi ile aleyhe kıyas ve yorum yasağı gereği, kanunda bulunmayan başka bir koşul ihdâs edilemez. Hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere ‘işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı’ olacak şekilde saptamalıdır.”
Bu kararda:
-
Malın değerinin az olması, indirim için yeterli şart sayılmış,
-
Hâkimin ek şartlar icat etmesi yasaklanmış (kanunilik ilkesi doğrultusunda),
-
İndirimin oranında TCK m.3’teki orantılılık ilkesi gözetilmesi gerektiği vurgulanmış.
Keza yine bu kararda “Azlık” ölçütü için Yargıtay’ın benimsediği pratik eşik: brüt asgari ücretin 1/10’udur. Yargıtay uygulamasında, suç tarihindeki brüt asgari ücretin onda birine (1/10) kadar olan miktarlar “az” kabul edilebilir; bu, ekonomik koşullara göre yol gösterici bir eşik olup mutlak sınır değildir.
Keza Yargıtay yine bir başka kararında nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport, sınav belgesi, araç plakası, banka/kredi kartı gibi eşyalarda, salt maddi değeri düşük olsa bile mağdurun yeniden temin için harcayacağı emek–mesai nedeniyle TCK 145 indiriminin uygulanmayabileceğini kabul eder.
Yargıtay nitelikli hırsızlıkta da TCK 145 indiriminin şartları varsa uygulanabileceği görüşündedir.
Kullanma Hırsızlığı (TCK m.146)
Kullanma hırsızlığı, taşınır malın geçici bir süre kullanılmak ve ardından iade edilmek amacıyla alınmasıdır. Failin kastı burada malı temelli olarak elde tutmak değil, ondan kısa süreli yararlanıp sonra geri bırakmaktır. Yargıtay uygulamasında “geçici süre” kavramı kısa süreli kullanım olarak yorumlanmakta; failin maldan sürekli yararlanma niyeti bulunmadığı, yalnızca yararlanıp bırakma kastıyla hareket ettiği kabul edilmektedir.
Bu suç bakımından en önemli ayrım, failin malı iade etme iradesine sahip olmasıdır. Fail malı gerçekten isteyerek geri bırakıyorsa kullanma hırsızlığından söz edilebilir. Buna karşılık, yakalanmamak için mecburen terk etmişse artık iade iradesi bulunmadığından basit hırsızlık gündeme gelir. Malın eksik ya da hasarlı şekilde iade edilmesi halinde de kullanma hırsızlığı hükümleri uygulanır, çünkü failin ilk kastı yararlanma üzerinedir.
Özellikle otomobil hırsızlıklarında Yargıtay’ın içtihatları bu ayrımı netleştirmektedir. Failin aracı kısa süre gezmek için alıp sağlam şekilde geri bırakması kullanma hırsızlığı sayılmaktadır. Ancak aracın kaza sonucu hasarlı terk edilmesi, bozulması ya da parçalanarak bırakılması durumunda failin temelli faydalanma kastı bulunduğu kabul edilmekte ve artık kullanma hırsızlığı değil, basit hırsızlık hükümleri uygulanmaktadır.
Zorunluluk Halinde Hırsızlık (TCK m.147)
TCK m.147’de, “Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak amacıyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, tamamen de kaldırılabilir” hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme, kanun koyucunun bireyin temel yaşam ihtiyaçları ile ceza hukuku arasındaki dengeyi gözettiğinin göstergesidir. Failin hırsızlık kastı mevcut olmakla birlikte, fiil esasen hayatını veya zorunlu ihtiyacını karşılamak için işlenmiştir. Bu nedenle hukuk, bu tür durumlarda failin cezasını azaltma veya tamamen ortadan kaldırma imkânı tanımıştır.
Zorunluluk halinden söz edebilmek için öncelikle fiilin gerçekten “ağır ve acil” bir ihtiyacı karşılamaya yönelik olması gerekir. Basit arzular, keyfi istekler ya da lüks tüketim için yapılan hırsızlık bu kapsama girmez. Örneğin aç kalan bir kişinin karnını doyurmak amacıyla ekmek çalması, donma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir kimsenin kendini korumak için başkasına ait montu alması veya acil tedavi için gerekli ilacı temin amacıyla eczaneden ilaç alınması zorunluluk hali kapsamında değerlendirilebilir. Burada esas olan, failin hırsızlık fiilini hayati bir ihtiyacı gidermek amacıyla işlemesidir.
Hakime tanınan yetki, her somut olayda farklı şekilde kullanılabilir. Hâkim, failin içinde bulunduğu şartları, ihtiyacın aciliyetini, mağdur üzerindeki etkiyi ve toplumsal dengeleri gözeterek cezada indirim yapabilir ya da ceza vermekten tamamen vazgeçebilir. Ancak bu takdir yetkisi sınırsız değildir. Eğer fail ihtiyacını karşılamış olmasına rağmen mala el koymaya devam etmişse ya da malın değeri ihtiyacını karşılamanın ötesine geçmişse, artık TCK 147 uygulanmaz ve fail hakkında genel hırsızlık hükümleri işletilir.
Yargı kararlarında da zorunluluk halinin oldukça dar yorumlandığı görülmektedir. Gerçekten hayati bir zorunluluk mevcut değilse, hâkimler bu maddeyi uygulamaktan kaçınmaktadır. Örneğin sırf para harcamak için yapılan bir hırsızlıkta failin geçim sıkıntısı yaşaması tek başına zorunluluk halini doğurmaz. Buna karşılık, yaşamı doğrudan etkileyen, gecikmesi halinde kişinin ciddi zarar göreceği ihtiyaçlar bu kapsama alınabilir.
Sonuç olarak, TCK 147, hırsızlık suçunda insani boyutu dikkate alan istisnai bir düzenlemedir. Failin haksızlığı tamamen ortadan kalkmaz; ancak ceza hukukunun amacına uygun olarak cezanın indirilmesi veya ceza verilmemesi imkânı doğar. Böylece hukuk, bireyin yaşamını koruma ihtiyacı ile mülkiyet hakkını aynı dengede gözetmeye çalışır.
Hırsızlık Suçunda Teşebbüs
Hırsızlıkta teşebbüs değerlendirmesi, TCK m.35’teki genel kurala göre yapılır: Fail, hırsızlığı gerçekleştirmek kastıyla icra hareketlerine başlayıp suçu elinde olmayan nedenlerle tamamlayamazsa “teşebbüs” oluşur. Hırsızlık suçunun icra hareketi; başkasına ait taşınır malı, zilyedin rızası olmadan failin fiilî hâkimiyet alanına almaya yönelen doğrudan davranışlardır. Buna göre keşif yapmak, aleti temin etmek, mağazayı gözetlemek gibi hazırlık hareketleri teşebbüs değildir; kilidi kırmaya başlamak, vitrinin camını patlatmak, mağdurun cebine el atıp cüzdanı kavramak, raftaki ürünü gizleyip çıkış kontrolünü aşmaya yönelmek gibi doğrudan “alma”ya yönelen fiiller icra hareketidir.
Hırsızlık tamamlanma anı, mal üzerindeki zilyetliğin mağdurdan koparılarak failde yeni bir fiilî hâkimiyetin kurulmasıdır; mutlaka olay yerinden uzaklaşmak ya da binayı terk etmek gerekmez. Örneğin konutta çekmeceden para alıp cebine koyan kişi henüz evden çıkmasa dahi hırsızlık tamamlanmış sayılabilir; çünkü mal, mağdurun tasarruf alanından çıkarılıp failin hâkimiyetine geçmiştir. Keza yankesicilikte cüzdanın cepten çekilip failin eline geçmesiyle suç tamamlanır; el atıp cüzdanı kavrayamadan yakalanırsa teşebbüs söz konusudur. Mağaza/market olaylarında ölçüt yine aynıdır: Esas olan, malın mağdurun fiilî hâkimiyetinden çıkıp failin fiilî hâkimiyetine girmesidir. Uygulamada bu, çoğu dosyada kasa/çıkış kontrol hattının aşılması, alarm–etiket sistemlerinin etkisiz kılınması, ürünün failce güvenli şekilde ele geçirilmesi gibi somut göstergelerle tespit edilir; güvenlik görevlisi müdahalesiyle henüz bu eşik aşılmadan yakalanma hâlinde teşebbüs kabul edilir.
Nitelikli hırsızlık hallerinde de kıstas değişmez; yalnızca korunan alan veya yöntem ağırlaştığı için hareketin niteliği farklılaşır. Kilitli kapıyı zorlayıp açamamak, kasayı delmeye başlayıp açamamak, kilitli vitrinin camını kırıp mala erişemeden engellenmek, sistem odasına girip kasetleri sökemeden yakalanmak gibi durumlar, nitelikli hırsızlığa teşebbüs örnekleridir. Buna karşılık kilidi kırıp içerdeki eşyayı çantaya dolduran fail henüz binadan çıkmasa bile malı fiilen hâkimiyetine aldığı için tamamlanmış hırsızlık oluşabilir. Aynı mantık “açıkta bırakılmış eşya” ve “kilitlenmek suretiyle muhafaza” senaryolarında da geçerlidir: Fail malı fiilen ele geçiremeyip dışsal engel nedeniyle bıraktıysa teşebbüs; ele geçirip kontrolüne aldıysa tamamlanmış suç söz konusudur.
Teşebbüsün yaptırıma etkisi bakımından izlenecek sıra önemlidir: Önce hırsızlığın vasfı belirlenir (basit/nitelikli, gece vakti vs.), ilgili artırım–indirim hükümleri uygulanır; en son aşamada TCK m.35 uyarınca ceza dörtte birden dörtte üçe kadar indirilir (süreli hapislerde). Bu nedenle, örneğin gece vakti işlenen nitelikli hırsızlıkta gece vakti artırımı da gözetilip ondan sonra teşebbüs indirimi yapılır. Teşebbüs indiriminin oranı hâkimin takdirindedir; failin ne ölçüde yaklaştığı, engelin niteliği, fiilin ağırlığı gibi somut ölçütler dikkate alınır.
Teşebbüs ile gönüllü vazgeçme (TCK m.36) ayrımı da uygulamada kritiktir. Fail icra hareketlerine başlamış olsa bile kendi iradesiyle suçu bitirmekten vazgeçer ve sonucun gerçekleşmesini önler veya sonuç gerçekleşmişse bizzat giderirse, artık hırsızlıktan (tamamlanmış ya da teşebbüs) ceza verilmez; sadece o ana dek işlediği bağımsız suçlardan (örneğin mala zarar verme, konut/işyeri dokunulmazlığını ihlal gibi) sorumlu tutulabilir. Buna karşılık fail yakalanma tehlikesi, alarmın çalması, kilidin açılamaması, üçüncü kişilerin müdahalesi gibi haricî nedenlerle suçu tamamlayamıyorsa bu gönüllü vazgeçme değil teşebbüstür ve m.35 indirimi gündeme gelir.
Sonuç olarak, hırsızlıkta teşebbüsün belirlenmesi “mala fiilî hâkimiyet” merkezli yapılır. Hazırlık–icra farkı netleştirilir, malın mağdurdan koparılıp koparılmadığı somut olay verileriyle saptanır, nitelikli hallerde de aynı ölçüt korunur. Yaptırım tayininde önce suçun vasfı ve özel hükümler uygulanır, ardından teşebbüs indirimi yapılır; failin gönüllü olarak geri adım attığı hâller ise teşebbüs kapsamında değil, gönüllü vazgeçme rejimi içinde değerlendirilir. Bu çerçeve, hem mağdurun malvarlığını etkin korur hem de failin suça yaklaşma derecesini adil biçimde cezaya yansıtır.
Örneğin; Mağdurun cebine el atmak, kavrama/çekip alma aşamasına geçilmeden engellenirse teşebbüs kabul edilir. Başka bir örnek İşyeri/konut kapısının kilidini kırmak, kepengi açmak gibi hareketler doğrudan icraya başlamadır; fail içeri girip malı ele geçiremeden yakalanırsa nitelikli hırsızlığa teşebbüs oluşur. Olayın durumuna göre konut/işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme ayrıca gündeme gelebilir.
Hırsızlık Suçunda Şahsi Cezasızlık Hali (TCK m. 167)
TCK m.167, hırsızlık gibi malvarlığına karşı suçlarda aile bağlarını ve yakınlık ilişkisini dikkate alarak cezalandırmayı ya tamamen kaldıran ya da önemli ölçüde hafifleten bir özel hükümdür. Düzenlemenin amacı, aile birliği içinde yaşanan malvarlığı ihtilaflarının her durumda ağır ceza tehdidiyle çözülmesini önlemek; buna karşılık aile dışındaki kişilere ve yağma (gasp) suçuna bu korumayı uygulamamaktır.
Hırsızlık fiili, haklarında ayrılık kararı bulunmayan eşe, üstsoy veya altsoya (anne–baba, büyükanne–büyükbaba, çocuk, torun), evlat edinen ya da evlâtlığa yahut aynı konutta birlikte yaşayan kardeşe karşı işlenmişse, fail hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilir. Bu, eylemin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmaz; sadece ceza yaptırımı uygulanmaz. Failin iade ve tazmin yükümlülüğü (zararın giderilmesi, eşyanın teslimi vb.) ayrıca devam eder. Bu nedenle hırsızlık suçunda zararın giderilmesi bir yükümlülüktür.
ANCAK yakınlık derecesi veya birlikte yaşama koşulu farklılaştığında cezai yaptırım tamamen kaldırılmaz; şikâyet üzerine yargılama yürütülür ve verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu gruba; ayrılık kararı verilmiş eş, birlikte yaşamayan kardeş ile aynı konutta birlikte yaşayan amca, dayı, hala, teyze, yeğen ve ikinci derece kayın hısımları dâhildir. Böylece kanun koyucu, aile çevresindeki çekişmelerde mağdurun iradesine ağırlık verip yaptırımı yumuşatır; şikâyet olmazsa soruşturma açılamaz, açılmışsa düşer. YANİ BU KİŞİLERİN CEZA ALMASI ŞİKAYETE BAĞLI HALE GETİRİLMİŞTİR.
Hüküm şahsi bir neden olduğundan, sadece akrabalık bağı bulunan fail yönünden sonuç doğurur. Suça iştirak eden, yardım eden yani bu bağı taşımayan kişiler (örneğin arkadaş, komşu, kiracı) için m.167 uygulanmaz; onlar genel hükümlere göre sorumlu tutulur. Aynı şekilde m.167, fiilin hukuki vasfını değiştirmez; hırsızlık hırsızlık olarak kalır, düzenleme yalnızca cezanın akıbetini (cezasızlık veya indirim) belirler, suç sabit olsa da ceza verilemez. TCK 167 bir beraat kararı değildir.
Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK m.168)
Hırsızlık suçunun özelliklerinden biri, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabildiği suçlar arasında yer almasıdır. TCK m.168’de düzenlenen etkin pişmanlık, failin işlediği fiilden sonra gönüllü olarak zararı gidermesi veya malı iade etmesi halinde cezasında indirim yapılmasını ya da cezasız kalmasını sağlayan bir kurumdur. Amaç, hem mağdurun uğradığı zararın en kısa sürede telafi edilmesini sağlamak hem de failin suçtan pişmanlık duyarak topluma kazandırılmasına fırsat vermektir.
Kanuna göre, soruşturma başlamadan önce failin mağdurun uğradığı zararı tamamen gidermesi veya çaldığı malı aynen iade etmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadar indirilebileceği öngörülmüştür. Eğer fail bu davranışını kovuşturma başladıktan sonra, yani dava açıldıktan sonra yerine getirirse, bu defa indirimin oranı yarısına kadardır. Dolayısıyla failin pişmanlığını ne kadar erken gösterdiği, ceza miktarına doğrudan etki etmektedir.
Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için failin davranışı gönüllü olmalıdır. Fail, yakalanmamak için zorunlu olarak malı iade etmişse veya mal kolluk kuvvetlerince ele geçirilmişse artık etkin pişmanlıktan söz edilemez. Burada failin gerçekten suçun sonuçlarını ortadan kaldırma iradesiyle hareket etmesi aranır. Ayrıca mağdurun zararı tam olarak giderilmelidir; kısmi ödeme halinde indirim uygulanmaz.
Uygulamada en çok karşılaşılan örneklerden biri, failin çaldığı eşyayı iade etmesi veya parasal zararı ödemesidir. Örneğin, mağdurun çantasını çalan failin kısa süre sonra çantayı eksiksiz şekilde geri getirmesi halinde etkin pişmanlık hükümleri devreye girebilir. Yargı kararlarında da bu kurum, mağdurun zararını hızla telafi eden fail lehine geniş şekilde uygulanmaktadır.
Etkin pişmanlık uygulanırken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, bu kurumun beraat sonucunu doğurmadığıdır. Failin fiili suç niteliğini korur, ancak kanun koyucu zararın telafi edilmesini teşvik amacıyla cezadan indirim veya cezasızlık öngörmüştür. Dolayısıyla etkin pişmanlık kararı verildiğinde, hükümde fail hakkında “ceza verilmesine yer olmadığı” veya “cezada indirim” yönünde sonuç doğar; bu durum failin suç işlememiş olduğu anlamına gelmez.
Sonuç olarak, etkin pişmanlık kurumu, hırsızlık suçlarında mağdurun zararının giderilmesini teşvik eden ve failin pişmanlığını ödüllendiren önemli bir düzenlemedir. Failin pişmanlığını zamanında ve samimi biçimde ortaya koyması, ceza miktarını büyük ölçüde etkilemekte; kimi zaman da ceza almamasını sağlamaktadır.
Etkin Pişmanlık hakkında daha kapsamlı bilgi için içeriğimize göz atabilirsiniz.

Hırsızlık Suçu Şikayete Tabii Mi?
Hırsızlık suçunun temel şekli (TCK m.141) ve nitelikli halleri (TCK m.142–143) şikayete tabi değildir. Bu suçlar re’sen soruşturulur ve mağdurun şikâyetçi olup olmaması soruşturmanın başlaması için gerekli değildir. Savcılık, suçun işlendiğini öğrendiğinde derhal harekete geçer.
Bununla birlikte TCK m.144’te düzenlenen daha az cezayı gerektiren haller şikâyete tabidir. Yani fail, paydaş olduğu veya elbirliği ile mülkiyet ilişkisi bulunan bir malı diğer maliklerin rızası olmadan aldığında ya da bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla hırsızlık yaptığında, soruşturma ancak mağdurun şikâyeti üzerine başlatılır. Şikâyet süresi CMK m.73’e göre 6 aydır ve bu süre mağdurun fiili ve failin kimliğini öğrenmesinden itibaren işlemeye başlar.
Örneğin miras ortaklığındaki bir taşınır malı diğer mirasçıların rızası olmadan alan kişi hakkında, mirasçılardan biri 6 ay içinde şikâyetçi olmazsa kamu davası açılamaz. Yine alacağını tahsil amacıyla borçlunun evinden eşya alan kişinin fiili de mağdurun şikâyetine bağlıdır. Dolayısıyla, hırsızlık suçunda şikâyet kavramı yalnızca TCK 144 kapsamındaki özel haller bakımından önem taşımaktadır; diğer tüm hırsızlık halleri re’sen takip edilir.
Hırsızlık Suçunda Zamanaşımı
Hırsızlık suçunda dava zamanaşımı süreleri, işlenen suçun cezasının üst sınırına göre belirlenmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesine göre; cezanın üst sınırı 5 yıla kadar ise dava zamanaşımı 8 yıl, 5 yıldan fazla ve 20 yıldan az ise dava zamanaşımı 15 yıldır. Bu çerçevede:
-
Basit hırsızlık (TCK m.141): Öngörülen ceza 1–3 yıl arası hapis olduğundan dava zamanaşımı 8 yıldır.
-
Nitelikli hırsızlık (TCK m.142/1): Ceza 3–7 yıl arası hapis olduğundan dava zamanaşımı 15 yıldır.
-
Nitelikli hırsızlık (TCK m.142/2): Ceza 5–10 yıl arası hapis olduğundan dava zamanaşımı yine 15 yıldır.
-
Gece vakti işlenmesi (TCK m.143): Ceza yarı oranında artırıldığı için üst sınır 10,5 yıla kadar çıkabilir; bu nedenle dava zamanaşımı 15 yıldır.
-
Daha az cezayı gerektiren haller (TCK m.144): Ceza 6 ay–2 yıl arası hapis veya adlî para cezasıdır; bu durumda dava zamanaşımı 8 yıldır.
-
Kullanma hırsızlığı (TCK m.146): Ceza 6 aydan 2 yıla kadar hapis olduğundan dava zamanaşımı 8 yıldır.
-
Zorunluluk halinde hırsızlık (TCK m.147): Failin cezadan muaf tutulmadığı varsayılsa bile, temel ceza aralığına göre dava zamanaşımı 8 yıldır.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, zamanaşımı sürelerinin suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlamasıdır. Eğer fail hakkında dava açılmışsa, zamanaşımı kovuşturma sürecinde de işlemeye devam eder. Süre dolduğunda kamu davası düşer ve artık fail hakkında hüküm kurulamaz.
Dava zamanaşımı ile ceza zamanaşımı birbirine karıştırılmamalıdır. Dava zamanaşımı, kamu davasının açılması veya sürdürülmesi imkânını ortadan kaldırırken; ceza zamanaşımı, verilen hükmün kesinleşmesinden sonra infaz edilip edilmeyeceğine ilişkindir. Örneğin 5 yıl hapis cezasına hükmedilmiş ve karar kesinleşmişse, bu cezanın infaz zamanaşımı süresi 20 yıldır.
Sonuç olarak, hırsızlık suçunda zamanaşımı süresi her olayda failin işlediği fiilin hangi madde kapsamında değerlendirildiğine göre farklılık göstermektedir. Basit hırsızlıkta süre görece kısa tutulmuşken, nitelikli hallere giren daha ağır fiillerde dava zamanaşımı 15 yıla kadar uzamaktadır.
Hırsızlık Suçunda Uzlaştırma, Hırsızlık Suçunda Uzlaşma
Hırsızlık suçunun uzlaştırmaya tabi olup olmadığı, suçun hangi madde kapsamında işlendiğine bağlıdır. Basit hırsızlık (TCK m.141) ve daha az cezayı gerektiren haller (TCK m.144) uzlaştırma kapsamındadır. Bu hallerde soruşturma aşamasında dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Fail, mağdurun zararını gidermeyi kabul eder ve mağdur da uzlaşmayı onaylarsa kamu davası açılmaz veya açılmış dava düşer. Böylece taraflar arasındaki uyuşmazlık, devlet yargılamasına gerek kalmadan çözümlenir.
Buna karşılık, nitelikli hırsızlık (TCK m.142–143) uzlaştırma kapsamına dahil değildir. Failin mağdurla anlaşması bu suçlarda cezai sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla örneğin gece vakti işlenen bir hırsızlık ya da açıkta bırakılmış eşya hırsızlığı, uzlaştırmaya değil doğrudan ceza yargılamasına konu olur. Özetle; hırsızlık suçunda uzlaştırma yalnızca basit hırsızlık ve TCK 144 kapsamındaki özel durumlar için mümkündür. Nitelikli hırsızlık halleri ise uzlaştırmaya tabi değildir.
Ceza Hukukunda Uzlaştırma konulu içeriğimize de göz atarak kapsamlı bilgi edinebilirsiniz.
Hırsızlık Suçu Cezasının Adli Para Cezasına Çevrilmesi
Türk Ceza Kanunu’na göre, işlenen suç için öngörülen hapis cezası belirli sınırlar içinde kaldığında mahkeme bu cezayı adlî para cezasına çevirebilir. Ancak bu durum hırsızlık suçunda oldukça sınırlıdır. Basit hırsızlık (TCK m.141) ve TCK m.144’teki daha az cezayı gerektiren haller bakımından verilen ceza 1 yıl veya daha az hapis cezasına hükmedilirse, hâkim TCK m.50 uyarınca bu cezayı adlî para cezasına çevirebilir.
Buna karşılık, nitelikli hırsızlık halleri (TCK m.142–143) için öngörülen ceza alt sınır itibarıyla yüksek olduğundan (en az 3 yıl hapis) fiilen adlî para cezasına çevirme imkânı bulunmamaktadır. Dolayısıyla adlî para cezasına çevrilme ihtimali yalnızca daha hafif hırsızlık halleriyle sınırlıdır.
Adli Para Cezası konusu hakkında daha kapsamlı bilgi için içeriğimizi ziyaret edebilirsiniz.
Hırsızlık Suçu Cezasının Ertelenmesi
TCK m.51’e göre, hükmolunan hapis cezası iki yıl veya daha az ise mahkeme bu cezayı erteleyebilir. Fail hakkında daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyet bulunmaması ve yargılama sürecindeki tutumunun olumlu olması da aranır.
Hırsızlık suçunda erteleme ihtimali, verilen ceza miktarına bağlıdır. Basit hırsızlık veya TCK m.144 kapsamındaki fiillerde, ceza alt sınırları düşük olduğundan erteleme kararı verilebilmesi mümkündür. Failin sabıkasız oluşu, mağdurun zararını gidermesi, pişmanlığını göstermesi gibi hususlar mahkemeyi erteleme kararı vermeye yöneltebilir.
Ancak nitelikli hırsızlık halleri için öngörülen ceza alt sınırı yüksek olduğundan (3 yıldan başlamakta ve artırımlarla 5 yıl ve üzerine çıkmaktadır), bu suçlarda erteleme kararı verilmesi uygulamada mümkün olmaz.
Hırsızlık Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
HAGB, sanık hakkında hükmedilen cezanın belirli şartlarla açıklanmayıp, denetim süresine tabi tutulmasıdır. CMK m.231’e göre HAGB uygulanabilmesi için verilen cezanın 2 yıl veya daha az olması, failin sabıkasının bulunmaması ve mağdurun uğradığı zararın giderilmesi gerekir.
Hırsızlık suçunda HAGB uygulaması, çoğunlukla basit hırsızlık veya TCK m.144 kapsamındaki hallerde gündeme gelir. Mahkemece verilen ceza 2 yılın altında kaldığında ve fail daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemişse, mağdurun zararını da karşılaması halinde HAGB kararı verilebilir. Fail denetim süresini (5 yıl) herhangi bir suç işlemeden geçirirse hüküm hiçbir zaman açıklanmaz ve dava düşmüş sayılır.
Nitelikli hırsızlık suçlarında ise ceza alt sınırları yüksek olduğundan (3 yıl ve üzeri), hükmolunan cezanın 2 yılın üzerinde kalması sebebiyle HAGB uygulama imkânı bulunmaz.
HAGB ile ilgili tüm detaylara içeriğimizden ulaşabilirsiniz.
Hırsızlık Suçu ve Yağma Suçu Ayrımı
Hırsızlık suçu, TCK m.141 ve devamında düzenlenmiş olup, failin başkasına ait taşınır malı zilyedin rızası dışında bulunduğu yerden alarak kendisine veya başkasına yarar sağlama amacıyla gerçekleştirdiği fiildir. Burada önemli olan nokta, fiilin genellikle gizlice veya mağdurun bilgisi dışında yapılmasıdır. Fail, mağdura karşı cebir veya tehdit kullanmaz; suçun özü malın rıza dışı alınmasıdır.
Yağma suçu ise TCK m.148 ve 149’da düzenlenmiştir. Yağma, hırsızlıktan farklı olarak, malvarlığına yönelen fiilin cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halidir. Fail, mağduru etkisiz hale getirmek veya iradesini baskı altına almak için fiziki güç ya da korkutma yöntemine başvurur. Bu nedenle yağma suçu hem malvarlığına karşı hem de kişilere karşı işlenmiş karma bir suç niteliğindedir.
Örneğin, mağdurun cebinden gizlice cüzdan almak hırsızlık; fakat mağdurun cüzdanını vermesi için bıçak göstermek veya yumruk atmak yağma suçunu oluşturur. Fail cebir veya tehditle malı ele geçirdiğinde artık sıradan bir hırsızlıktan değil, çok daha ağır cezayı gerektiren yağmadan bahsedilir.
Yağma Suçu hakkında tüm detaylar için içeriğimize göz atabilirsiniz.
Hırsızlık ve Yağma Arasındaki Fark
Hırsızlık suçu ile yağma suçu birbirine sıklıkla karıştırılmaktadır. Ancak pek çok yönden farklıdır. Bu kapsamda hırsızlık ve yağma arasındaki farklar ise şu şekildedir:
-
Kullanılan yöntem:
-
Hırsızlıkta mal, mağdurun iradesi dışında alınır; fakat cebir veya tehdit yoktur.
-
Yağmada malın alınması için mağdura karşı cebir veya tehdit uygulanır.
-
-
Suçun niteliği:
-
Hırsızlık, malvarlığına karşı bir suçtur.
-
Yağma, hem malvarlığına hem de kişinin hürriyetine karşı işlenen karma bir suçtur.
-
-
Cezanın ağırlığı:
-
Hırsızlıkta basit halinde ceza 1–3 yıl hapis, nitelikli hallerde 3–10 yıl hapis arasıdır.
-
Yağmada ise ceza 6 yıldan başlayıp nitelikli hallerde 15 yıla kadar çıkabilir. Bu nedenle yağma suçunun yaptırımı çok daha ağırdır.
-
-
Failin kastı ve icra şekli:
-
Hırsızlıkta kast yalnızca malı alma yönündedir.
-
Yağmada ise kast hem malı alma hem de mağdurun direncini cebir veya tehditle kırma yönündedir.
-
Sonuç olarak, mağdura karşı cebir veya tehdit yoksa fiil hırsızlık, cebir veya tehdit varsa fiil yağmadır. Bu ayrım, özellikle soruşturma aşamasında suçun doğru vasıflandırılması ve failin karşılaşacağı ceza miktarının belirlenmesi açısından son derece önemlidir. Yağma suçu daha ağır bir suçtur.
Hırsızlık ve Yağma Suçu Farkına Dair Yargıtay Kararları
- Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E: 2012/6-1246, K: 2012/1853 (Kapkaç Kararı)
Kapkaç eylemlerine ilişkin verilen bu kararda, failin mağdurun elindeki çantayı hızla çekip kaçması olayında cebir veya tehdit unsurunun bulunmadığına dikkat çekilmiştir. Ceza Genel Kurulu, bu tür eylemlerde mağdura karşı ciddi bir fiziki güç veya korkutma kullanılmadığından yağma suçunun oluşmayacağını, eylemin hırsızlık olarak değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmiştir. Böylece kapkaç tarzı fiillerin hangi durumda hırsızlık, hangi durumda yağma olarak vasıflandırılacağı netleştirilmiştir.
- Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 05.07.2013, E: 2012/6-1548, K: 2013/346
Kurul, hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra (örneğin fail çalınan mal ile olay yerinden belirli bir mesafe uzaklaşıp hâkimiyet alanına aldıktan sonra) mağdura yöneltilen cebir veya tehdidin artık yağma suçunu oluşturmayacağını; bu durumda eylemin tamamlanmış hırsızlık ile birlikte şartları oluşuyorsa kasten yaralama/tehdit gibi ayrı suçları oluşturacağını kabul etmiştir. Yağma sayılabilmesi için cebir/tehdidin malın teslimine veya alınmasına karşı koymamayı sağlamaya yönelik olması ve mağdurun rızasını kırmaya elverişli bulunması gerekir
Hırsızlık Suçuna Örnek Mahkeme Kararları
- Yargıtay 2.Ceza Dairesi E.2017/3298 K.2018/3413 T.27.3.2018
“Tüm dosya kapsamına göre, katılanın evinin bodrumundan 4 adet otomobil lastiği çalındığı, tanık …;in soruşturma aşamasında sanıkların kendisine lastik satmak istediği, sanık …;in lastikleri bir yerden çaldıklarını söylediğini beyan etmesi, kovuşturma aşamasında da yanına gelen şahsın sanık … olmadığına dair çelişkili beyanı karşısında; sanıkların hırsızlık suçunu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, kesin, inandırıcı ve hukuka uygun delil bulunmadığı gözetilmeden şüpheden sanık yararlanır ilkesi de gözetilerek sanıkların ayrı ayrı beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi.”
- Yargıtay 13.Ceza Dairesi E.2013/12362 K.2014/13130 T.08.04.2014
“Sanığın hırsızlık suçunun, müştekinin caminin bahçesinde bulunan şadırvanında abdest aldığı sırada askıda asılı ceketinin cebinde bulunan parayı almak suretiyle işlediğinin anlaşılması,…”
- Yargıtay 13.Ceza Dairesi E.2014/9560 K.2014/27456 T.01.10.2014
“Sanığın müştekiye ait tarlasındaki anızları traktör ile kırarak kamyona yükleyip çalmaktan ibaret eyleminin TCK’nın 141/1.maddesine uyan açıktan hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde TCK’nın 142/1-e maddesi ile uygulama yapılmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini, oy birliğiyle bozmayı gerektirmiştir.”
- Yargıtay 2.Ceza Dairesi E.2015/2140 K.2017/7849 T.11.09.2017
“Şikayetçinin dilekçesinde saat 23.00-23.30 sıralarında olay gerçekleşirken sanığı yakalayarak otopark görevlisi …’in yanına gittiğini belirtmesi, tanık …’in ise şikayetçi ve sanığın saat 18.00 sıralarında otoparka geldiğini beyan etmesi karşısında; suçun işlendiği saatin net olarak tespit edilmesinden sonra sanık hakkında TCK’nın 143/1.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,…”
- Yargıtay 17.Ceza Dairesi E.2015/26545 K.2017/15894 T.13.12.2017
“Dosya kapsamına göre, hırsızlığın yapımı devam eden inşaat halindeki binanın içerisinden gerçekleştirilmiş olması sebebiyle mahallinde keşif yapılarak, bu mümkün değil ise mağdur …;a hırsızlık olayının gerçekleştiği inşaatın suç tarihindeki durumu sorularak, inşaatın kapı ve pencerelerinin bulunup bulunmadığı, bina vasfını kazanıp kazanmadığı hususlarının tespiti ile, sonucuna göre sanık hakkında 5237 Sayılı TCK;nın 141/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediği tartışılmadan, bu tespit yapılamıyor ise de şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği, eylemin açıktan gerçekleşen hırsızlık olarak kabulü gerektiği gözetilmeden; aynı Kanun;un 142/1-b maddesinden uygulama yapılması, BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.”
Sıkça Sorulan Sorular
Hırsızlık Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?
Hırsızlık suçu, TCK madde 144 türü hariç olmak üzere basit ve nitelikli tüm halleriyle resen(kendiliğinden) soruşturulmaları gereken suçlardır yani şikâyete tabi değildir. Bu sebeple suçun bir şikayet süresi de yoktur ve TCK 144 hariç şikayeti geri çekince dava düşmez.
Hırsızlık Suçunda Mağdur Şikayetini Geri Çekerse Ne Olur?
Hırsızlık suçu TCK madde 144 türü hariç şikayete tabi bir suç değildir ve hırsızlık suçunun şikâyete bağlı olan bir suç olmaması sebebiyle şikayetten vazgeçilmesi ile kamu davasının düşmesi söz konusu olmaz. Dava resen yürütülür.
El Birliği İle Malik Olunan Malda Paydaşlardan Birinin Hırsızlığı Suça Hükmolunan Cezayı Değiştirir Mi?
Paylı veya elbirliği mülkiyetinde bulunan bir eşya üzerinde diğer paydaşlardan biri, hakimiyetinde olan payı oranından fazla oranda tasarruf ediyorsa hırsızlık suçu konusunu oluşturacaktır. Kanunun daha az cezayı gerektiren hallerden saydığı bu durumun meydana gelmesi halinde ilgili hükümde açıklandığı üzere “Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde, İşlenmesi halinde, şikayet üzerine, fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Hırsızlık Suçu Sicile İşler Mi?
Hırsızlık suçu bakımından üzerinde mahkumiyet hükmü kurulmuş kişinin aldığı ceza, kişinin adli sicil kaydına işlenmektedir. HAGB verilmesi halinde ise kişi 5 yıl içinde yeni suç işlemezse sicile işlemeyecektir, nitelikli hırsızlıkta alt sınır sebebiyle HAGB mümkün gözükmemektedir.
Hırsızlık Suçu Memuriyete Engel Mi?
Devlet Memurları Kanununun, devlet memuru olmanın genel özel şartlarını düzenleyen 48. Md. a Bendi -5.f kapsamındaki açıklama şu şekildedir:
“Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak. “ hükmü düzenlenmiştir. Buna göre kasten işlenen bir suçtan dolayı 1 yıl ve daha fazla süreyle veya Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) suçlarından hapis cezası ile mahkum olan kişi devlet memuru olamamaktadır. Memur olan kişilerin de görevlerine son verilmektedir.
Hırsız Yatak Odasında Yakalandıysa Öldürülebilir Mi?
Halk arasında yaygınlaşmış olan bu fikir yanlış önlemlere ve kötü sonuçlara yol açabilmektedir. Öncelikle bu iddia yanlıştır. TCK madde 25’de yer alan meşrü müdafaanın temel şartı ölçülü olmasıdır. Bu yayılmış efsanesinin kökeni ise aslında bir dönem Yargıtay’ın belli içtihatlarının yanlış yorumlanmasına dayanıyor olabilir. Yargıtay’ın ilk derece mahkemelerinin verdiği kararlara karşı yaptığı incelemelerde evine hırsız giren şahsın hırsızı yatak odasında öldürmesi olayının yaşandığı dosyada verilen cezanın Yargıtay tarafınca “meşru savunma” hükümleri çerçevesinde bozulmasına dair kararın halk tarafından yanlış anlaşılmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
TCK’da ve Yargıtay’ın verdiği kararlarında yatak odasına giren hırsızın öldürülebileceğine dair bir atıf yer almamaktadır. Yatak odasında hırsızı öldüren sanığa verilen cezaya dair hükmün Yargıtay tarafından bozulmasının nedeni, “yatak odasında hırsız öldürme hürriyeti” değil , hırsızı öldürerek meşru savunma (meşru müdafaa) sınırını aşan sanığın bu aşımının TCK hükümlerin uyarınca mazur görülebilecek heyecan, korku veya telaştan kaynaklanmış olduğuna yönelik somut olay şartlarının detaylı değerlendirilmesi ile ulaşılabilecek bir değerlendirmedir.
Ceza Hukukçusu Timuçin Köprülü bu iddialara karşı bilgi kirliliğine karşı yorumunu şöyle aktarmıştır:
“Meşru savunma için haksız bir saldırının olması lazım. Hırsızın eve girmesiyle hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçunun icra hareketleri yani saldırı başlamış olur; mağdurun meşru savunma hakkı doğar. Bu sebeple polislerin söylediği doğru değildi. Acaba polisler en savunmasız olduğumuz yer yatak odasıdır ancak orada meşru savunma olur diye mi düşündü bilemiyorum. Böyle düşünmüşlerse de yanlış zira en savunmasız olduğumuz yer tuvalet ve/veya banyodur. Elinde tuvalet kağıdı rulosuyla bir hırsıza karşı ne yapabilirsin? Sonuç olarak evin her odasında meşru savunma olur. Bunun için hırsızın evin içine girmesine bile gerek yoktur. Kapıyı açmak için eyleme geçmişse/icra hareketlerine başlamışsa saldırı başlamıştır. Mevzu orantılı biçimde karşılık vermek ise o başka bir konudur.”
Markette Hırsızlık Suçunun Cezası Ne Kadar?
Market/mağaza içinde raflardan mal alma, kural olarak TCK 142/2-h kapsamındadır (“bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık”). Ceza 5–10 yıl hapistir. Fiil gece vakti işlenmişse TCK 143 uyarınca ceza yarı oranında artırılır. (AVM içindeki market ile bağımsız market veya bakkal arasında fark yoktur.)
Marketten Hırsızlık Basit Hırsızlık Mıdır Nitelikli Mi?
Nitelikli haldir, internette basit hırsızlık diyen hukuk ofisleri doğru bilgi vermemektedir. Örneğin Marketlerden çay çalınması dosyasında iddianame doğrudan TCK 142/2-h’ye dayanmaktadır. (Yarg. 2. CD 2023/644). Keza yine “Market içinde işlenen” olaylarda TCK 141 basit hırsızlık uygulanması bozma sebebi sayılmış ve suç vasfı 142/1-b (yeni 142/2-h) olarak düzeltilmiştir. (Yarg. 6. CD 2014/10501’e atıf)
Hırsızlık Suçunda Yardım Edenin Cezası Aynı Mı Olur?
Hayır. TCK 39 dan mütevellit “yardım eden” hakkında” cezanın yarısı indirilir; ancak verilecek ceza da 8 yılı geçemeyecektir.
Yardım eden kişi, suçun işlenişindeki eylem üzerinde hakimiyet kuramayan ve bu sebeple fail veya müşterek fail durumunda olmadığı halde, suçu kolaylaştırıcı olması ve hareketleri dolayısıyla cezalandırılan suç ortağıdır. Yardım edenin eylemi, fail gibi suçu tüm unsurları ile bünyesinde taşımamaktadır. Bu nedenle TCK md. 39/1 de düzenlendiği üzere “Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.” Şeklinde düzenlenmiştir yani yardım edenin cezası yarı oranında indirilir.
Dijital Düzeyde Oynanan Oyunda Hile İle Karakter Çalınması Vb. Bir Çalınma Hırsızlık Suçunu Oluşturur Mu?
Yargıtay kararına konu olan bir diğer ilginç husus ise oyun karakterlerinin çalınması durumudur.
- Yargıtay 13. Ceza Dairesi, 2015/1926 E. , 2016/6115 K.
katılanın …@hotmail.com e-mail adresiyle kayıtlı olduğu … … isimli bilgisayar oyunundaki hesabının ve bu e-mail adresinin şifrelerini ele geçiren bir kişinin adres ve hesabına girerek şifrelerini değiştirdiğini ve oyunda kendisinin geliştirdiği geliştirdiği “…” isimli sanal oyun karakterinin çalınıp başkalarına satıldığını yaptığı araştırmada sanığı tespit ettiğini ve buna ilişkin facebook yazışmalarını delil olarak sunduğunu belirterek şikayetçi olduğu, bunun üzerine sanık hakkında bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçundan dava açıldığı olayda; sanık suçlamayı kabul etmeyerek, … … isimli sitede “…” isimli oyun karakterini oyun içerisinde “…” takma adlı kişiden oyun içi 100 TL karşılığı sanal ödeme ile satın aldığını
sonradan bu karakteri 200 TL’ ye sattığını, ancak sattığı kişiyi tanımadığını, kendisine ödeme yapan kişinin parayı banka havalesi ile gönderdiğini savunması karşısında; ilgili oyun sitesinden; katılanın kendisine ait olduğunu belirttiği oyun hesabının hangi tarihte oluşturulduğu ve kapandığı, yeniden açılım yapılıp yapılmadığı, sisteme hangi IP numaraları ile giriş yapıldığı, çalındığı iddia edilen oyun karakterinin suç tarihinden itibaren kimin kullanımında olduğunun tespitinin istenilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 06.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
Hırsızlık Suçunda Uzlaşma Olursa Ne Olur?
Hırsızlık suçunun sadece basit hırsızlık hali uzlaşmaya tabiidir. Eğer soruşturmanın sonunda dava öncesi soruşturmada uzlaşma sebebiyle takipsizlik kararı verilecektir.
Hırsızlık Suçunda Avukat Gerekli Mi?
Hırsızlık suçunda ceza hukukunda bu alanda uzmanlaşmış bir ceza avukatının profesyonel desteğini almak önem arz etmektedir. Çünkü haklıyken haksızlığa uğramak, mağdur olurken hak kaybetmek, haksız bir durumla suçlanıp haksız ceza alınması gibi durumlar maalesef ki çokça karşımıza çıkmaktadır. Ceza hukuku yüzlerce teknik detayı bünyesinde barındıran bir alan olması dolayısıyla da uzman bir ceza avukatının yardımına başvurmak veya ceza hukuku alanında uzmanlaşmış bir hukuk firmasıyla işbirliği yapmak gerekir. Aksi takdirde suç yanlış tasnif edilebilecek, eksik iddianame hazırlanabilecek, hatta kovuşturmaya yer olmadığı kararına varılabilecek ve sanığın yargı baskısı yoluyla zararı tazmin etme imkanı ortadan kalkacaktır. Büromuz ceza hukuku ve ceza savunması alanında uzun yıllara dayanan tecrübeye sahiptir ve her zaman elinizin altındadır.
Hırsızlık ile ilgili yaşadığınız hukuki problemlerde profesyonel hukuki desteğe ihtiyaç duyarsanız, Burak Temizer Hukuk Büromuzun uzman İstanbul ceza avukatı kadrosundan destek alabilirsiniz.
BURAK TEMİZER HUKUK BÜROSU















