Ara

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Nedir? Davası | 2025

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Nedir? Davası | 2025

Mirastan mal kaçırma ya da diğer ifade ile muris muvazaası, miras hukuku alanında en önemli konulardan bir tanesidir. Mirasbırakanın, mirastan mal kaçırmak amacıyla yaptığı işlemleri ifade eden bu kavram, miras davalarının önemli bir bölümünü kapsamaktadır. Bu durumda başvurulan hukuki yol ile üçüncü kişilere yapılan satış işlemi iptal edilebilir ve mirastan mal kaçırma önlenebilir. Biz de içeriğimizde muris muvazaası nedir? Mirastan mal kaçırma davası süreci nasıl işler? gibi pek çok soruya yanıt vererek sizi bilgilendirmeye çalışacağız.

İçindekiler

Muris ve Muvazaa Nedir?

Ölümü sonrasında malları ve borçları mirasçılarına kalan kişiye, muris adı verilmektedir. Mirasbırakan olarak da ifade edilen muris kavramı, vasiyetçi şeklinde de ifade edilmektedir. Muris ne demek? sorusuna bu şekilde yanıt verebiliriz. Aynı zamanda mirastan mal kaçırma konusunu ifade eden muvazaa kavramı da son derece önemlidir.

Gerçek iradeye uymayan ve mirasçılar arasında geçerli olmayan, üçüncü kişiler tarafından gizlenerek yapılan anlaşmalara, muvazaa adı verilmektedir. Muvazaa nedir? sorusuna en kısa tabiri ile bu şekilde cevap verebiliriz. Mirastan mal kaçırmak için mirasbırakanın üçüncü taraf kişilere mirasının satışını yapmış gibi göstermesi, muris muvazaasına bir örnektir.

Muris muvazaası veya halk arasındaki adıyla Mirastan Mal Kaçırma; Muris’in (miras bırakan kişinin), mirasçılarını miras haklarından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstererek mirasçılarından mal kaçırması eylemidir.

Muris, vefatından önce taşınmazlarını seçtiği bir mirasçısına veya mirasçı olmayan üçüncü bir kişiye devretmekte, diğer mirasçılarını miras paylarından mahrum bırakmaktadır. Nitekim taşınmazların satışında ya bedel ödenmemekte (murisin aslında bağışlama olan arzusu tapu dairesinde satış olarak gösterilmekte) ya da tapu dairesi ile gerçekte ödenen bedel arasında fark olmaktadır.


Miras Hukuku alanında merak ettiğiniz konular hakkında da bilgi almak isterseniz, ilgili kategorimizi ziyaret edebilir ve tüm detayları öğrenebilirsiniz.


Muvazaa Türleri Nelerdir?

Muvazaa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu‘nun (TBK) 19. maddesinde düzenlenmektedir. İlgili madde metninin açıklaması ise şu şekildedir:


“Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.”


İlgili maddeye göre; üçüncü kişileri aldatmak ve yanıltmak amacı ile gerçekte mevcut olan iradelerinden farklı olarak ve kendi aralarında sonuç doğurmayacak şekilde yaptıkları anlaşmadır. Taraflar, iradelerini gizleyerek görünürde bir beyanda bulunmaktadır. Bu hususta taraflar üçüncü kişileri aldatmak suretiyle sözleşme yapıyor gibi gözükmektedirler ya da yapmak istedikleri esas sözleşmeyi gizleme amacıyla esas iradelerini görünüşte olan sözleşmenin arkasına gizlemektedirler. Taraflar muvazaalı olarak yaptığı işlemlerde gerçek iradeleri mevcut olmadığından herhangi bir sonuç doğurmamaktadır.

Muvazaa türleri ise kendi içerisinde ikiye ayrılır. Bunlar; mutlak muvazaa/adi muvazaa ve nisbi muvazaa olarak bilinmektedir. Her ikisinin açıklaması da şu şekildedir:

Mutlak Muvazaa/Adi Muvazaa

Taraflar, gerçekte herhangi bir işlem yapmayı düşünmezler. Sadece üçüncü kişileri aldatmak amacıyla görünürde işlem yapmaktadırlar, bu sebeple gizli bir işlem bulunmamaktadır

Nisbi Muvazaa

Tarafların aralarında kurmuş oldukları sözleşmeyi taraf iradelerine uymayacak ve üçüncü kişileri aldatma amacıyla yaptıkları başka bir sözleşmeyle gizlemeleri halinde ortaya çıkar. Örneğin, bağışlamak istenen bir eşyanın çeşitli sebeplerle satış gibi gösterilmesi hali.

Mirastan mal kaçırma hususu da nisbi muvazaaya örnek olarak gösterilmektedir çünkü miras bırakının gerçek iradesi bağışlamak olsa da üçüncü kişilere karşı bir satış sözleşmesi gibi göstermektedir.

Muvazaanın Gerçekleşme Şartları Nelerdir?

Muvazaa durumundan söz edebilmek için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekmektedir:

  • Taraflar arasında gerçek iradeleri ve yapmış oldukları işlemler arasında uyumsuzluk olmalı ve bu uyumsuzluğun bilerek ve istenerek yapılmış olması,
  • Taraflar arasında muvazaalı işlem yapma konusunda anlaşma olması ve
  • Üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmalıdır.

Muris Muvazaası Nedir?

Muvazaa; taraflar arasında gerçekleştirilen hukuki bir işlemin asıl amacı ile görünürdeki halinin farklı olması halidir. Başka bir değişle; taraflar arasında asıl olarak gerçekleştirilmek istenen hukuki bir işlemin; üçüncü kişileri aldatmak amacıyla farklı bir işlem gibi gösterilmesidir. Muris muvazaası nedir? sorusuna bu şekilde yanıt verebiliriz.

Muris muvazaası ise en sık görülen muvazaa türüdür. Muris (miras bırakan), mirasçılarından birinin veya bazılarının, diğer mirasçılarından daha fazla miras payına sahip olması veya mirasçılarının miras payından tamamıyla mahrum kalması vb. sebeplerle bu yola başvurmaktadır. Muris muvazaasının mevcudiyeti için aranacak olan unsurları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Mirasçılardan mal kaçırma iradesi
  • Görünürde gerçekleştirilen hukuki eylem (hileli iş)
  • Asıl olarak gerçekleştirilmek istenen hukuki iş/asıl irade (saklanmak istenen işlem)
  • Muvazaalı işlemin tarafları arasında yapılan muvazaa anlaşması

Örneğin; yaygın haliyle vefat eden, aslında bağışladığı taşınmazını; satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı olarak tapuda devretmekte, yani gerçekte “bağış” olarak devretmiş olduğu mülkiyeti satış veya diğer hukuki işlemler ile maskeleyerek hileli bir işlem yapmaktadır. Burada murisin mirasçılarından mal kaçırma kastı bulunmakta ve muris taşınmazın mülkiyetini devredeceği kişi ile bu işlemin tapuda her ne kadar satış olarak görünse de aslında kendisine bağış yapıldığı hususunda anlaşmış bulunmaktadır. Dolayısıyla görünürdeki hileli işlem satış iken; asıl gerçekleştirilmek istenen işlem bağışlamadır.

Muris muvazaası halinde miras bırakan kişi gerçekten de sözleşme yapmak ve bu doğrultuda taşınmazını devir amacı gütmektedir. Ancak, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakma amacıyla gerçek amacını gizlemekte ve bağışlamak istediği taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklayarak devretmektedir.

Mirastan mal kaçırmada her ne kadar satış doğrultusunda veya ölene kadar bakma sözleşmesi olarak gösterilse de gerçekte bir karşılıksız devir işlemi mevcuttur. Bu doğrultuda miras bırakan ve sözleşmenin diğer tarafında lehine tasarruf yapılan kişi aralarında karşılıksız bir devir işlemi başka bir hukuki işlem arkasında gizlenmektedir.

Bir diğer dikkat çekilecek nokta ise devredilen taşınmaz mutlaka bir tapulu taşınmaz olmalıdır. Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre tapusuz taşınmazın devrine dair bir şekil şartı bulunmadığından 74 tarihli YİBK uygulanmamaktadır.

Miras bırakan, malvarlığını sadece mirasçılarından birine değil, üçüncü kişiye karşı da muvazaalı devir yöntemini kullanabilir. Örneğin, miras bırakan bir taşınmazı önce üçüncü bir kişiye satmış gibi gösterebilir, ardından bu üçüncü kişi de taşınmazı miras bırakanın istediği mirasçıya devredebilir. Bu durumda da muris muvazaası söz konusudur.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası)
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası)

Muris Muvazaasının Şartları ve Unsurları

Muris muvazaasından söz edebilmek için belirli şartların ve unsurların ortaya çıkması gerekmektedir. Bunlardan ise şu şekilde bahsedebiliriz:

  • Görünürde/Sözde İşlem:

Bir sözleşmenin geçerli olabilmesi için tarafların iradelerinin birbirine uygun olması gerekmektedir ancak görünürde işlem halinde taraflar gerçek iradelerine uygun olarak işlem yapmamaktadırlar. Tarafların aralarında yaptıkları anlaşma doğrultusunda görünürde işlem gerçek olmaması sebebiyle hüküm ve sonuç doğurmaz.

Bu işlemin muvazaa sebebiyle geçersiz olduğunu taraflar ya da hukuki yararı bulunan üçüncü kişiler ileri sürebilmektedir. Ayrıca, hâkim de önüne gelen uyuşmazlıkta işlem muvazaalıysa bunu re’sen dikkate alabilir

  • Gizli İşlem:

Miras bırakan kişi ve sözleşmenin karşı tarafında bulunan kişi görünürde sonuç doğurmayacak olan sözleşmenin arkasına gizleyerek, kendi anlaşmaları doğrultusunda hüküm ve sonuç doğurmasını istedikleri asıl sözleşmedir. Eğer taraflar olması gereken şekil şartına uymaktalarsa gizli işlem geçerliliğini korur.

  • Muvazaa Sözleşmesi:

Miras bırakan kişi ile sözleşmenin karşı tarafının yapmış oldukları sözleşmeyi diğer mirasçıları aldatmak suretiyle kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayacak olması hususunda anlaşmalarıdır. Herhangi bir şekle tabi değildir; yazılı veya sözlü yapılabilmektedir.

Muvazaa hususunda tarafların muvazaa üzerinde anlaşmaları zorunlu bir unsurdur.

  • Mirasçıları Aldatma Amacı:

Mirasçılardan mal kaçırma niyeti olmadan, aldatma niyeti olmadan muris muvazaası oluşmamaktadır. Bu durumda, miras bırakan ve diğer taraf, gerçekte istediklerinden farklı bir işlem yapmış gibi görünürler. Böylelikle üçüncü kişileri aldatarak görünüşte bir işlem yaratırlar. Örneğin, bir bağışı satış gibi gösterirler. Muris muvazaasında kasıtlı bir uyumsuzluk vardır. Taraflar, üçüncü kişileri ve mirasçıları aldatmak için gerçek niyetlerini gizlerler. Aldatma niyeti olmazsa, muvazaa olmaz. Ayrıca; üçüncü kişilerin aldatılması, muvazaayı yasa dışı yapmaz. Muvazaalı işlem geçersiz olsa da hukuka aykırı değildir.

Muris Muvazaası Olarak Kabul Edilmeyen Durumlar

Mirasçılardan mal kaçırma ve onları aldatma amacı taşımayan işlemler, muris muvazaası olarak kabul edilmeyen işlemlerdir. Çünkü tarafların gerçek iradelerine uygun olarak yapılmaktadır ve işlem hukuka uygundur. Bunlara örnek olarak aşağıdaki durumlar gösterilebilir:

  1. Miras Bırakan Tarafından İntifa Hakkının Tesis Edilmesi,
  2. Miras Bırakan Kişinin Kooperatif Hisse Devri Yapması,
  3. Kadastro Tespiti Esnasında Miras Bırakan Kişinin İrade Açıklaması,
  4. Miras Bırakan Kişinin Bedelini Karşılayarak Almış Olduklarını Mirasçı Adına Tescil Ettirme İradesi,
  5. Taşınırların Devri İşlemleri,
  6. Tapusuz Taşınmazların Devri İşlemleri,
  7. Vasiyetname Yolu ile Yapılan Kazandırmalar ve
  8. Uzun Süreli Kira Sözleşmesi

Muris Muvazaası Olan Mirastan Mal Kaçırma Yolları

Pek çok durumun muris muvazaası olarak kabul edilmeyeceği gibi pek çok durum da muris muvazaasına örnek olarak gösterilebilir. İşte bu kapsamda değerlendirilen mirastan mal kaçırma yolları aşağıdaki gibidir:

  • Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi

Miras bırakın kişi tarafından tapuya kayıtlı taşınmazını sözleşmenin karşı tarafına bağışlamış olmasına rağmen görünürde işlem olarak ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapılması durumudur. Bu sözleşme, miras bırakan ve sözleşmedeki diğer tarafın gerçek iradeleri uyuşmadığı sebebiyle geçersizdir. Bağışlama sözleşmesi de şekil şartına tabi bir sözleşme olduğundan gizli olan bağışlama sözleşmesi de şekil şartına uymadığı gerekçesiyle geçersiz kalmaktadır.

  • Tapuya Kayıtlı Olan Taşınmazın, Mirasçılardan Birine Satışının Yapıldığı Olarak Gösterilmesi

Miras bırakana ait tapuya kayıtlı olan taşınmazın mirasçılardan birine bu taşınmazı aslında bağışlamış olmasına rağmen tapuda resmi kayıtlarda satışını yapmış gibi göstermesi halidir. Satış sözleşmesi, tarafların gerçek iradesini yansıtmaması, muvazaalı olması sebebiyle geçersizdir. Bu hususta gizli yapılan bağışlama sözleşmesi de şekil şartına uymaması gerekçesiyle geçersiz olmaktadır.

  • Bağışlama Sözleşmesinin Görünürde İşlem Olarak Yapılması

Miras bırakan kişiye ait olan tapulu taşınmazını, diğer mirasçılardan mal kaçırmak ve onları aldatmak suretiyle taşınmazını bağışlama sözleşmesi olarak göstermesi işlemi de irade esasına uymaması sebebiyle geçersizdir.

  • Tapuda Kayıtlı Taşınmazın Ara Malik Aracılığıyla Satışının Yapılması

Miras bırakan kişi, tapuya kayıtlı olan taşınmazını ara bir malik olan başka bir kişiye devretmektedir. Tapuya kayıtlı taşınmazın kendisine devredildiği ara malik ise, taşınmazın bir süreliğine sahibi olarak gözükmesine rağmen esasen taşınmaz miras bırakanın kontrolündedir. Bu sayede ara malik, tapulu taşınmazın düşük bir bedelle mirasçılardan birine ya da üçüncü başka bir kişiye satışını yapmaktadır. Bu surette, miras bırakan kişi mirasını şeklen kaçırmış olarak gözükmez ancak esas olarak taşınmaz üzerindeki mal hakimiyetini de korumaktadır.

Miras Bırakanın İradesi

Muris muvazaasında miras bırakanın asıl iradesinin belirlenmesi, deliller ve belirli faktörlere bağlıdır. Mahkeme, tüm bu faktörler ve delilleri beraber inceleyerek karar vermektedir. Bunlar ise şu şekilde ifade edilmektedir.

  • Taraflar arasında yapılan yazılı ve sözlü anlaşmalar, açık beyanlar, belgeler veya mektuplar miras bırakanın esas niyetini ortaya koyabilir.
  • Miras bırakan kişinin sözleşmeyi yapmakta haklı ve geçerli bir sebebinin bulunup bulunmadığı,
  • Satış bedeli ve sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark,
  • Tarafların davranışları ve eylemleri ve
  • İkinci derece olarak belgeler, yazışmalar gibi tanıkların ifadeleri de miras bırakanın esas niyetini gösterebilmektedir.

Muris Muvazaasından Kaynaklanan Tapu İptali ve Tescil Davası

Murisin, mirasçılarından mal kaçırmak amacı ile yapmış olduğu taşınmaz mülkiyetinin devri işleminde, görünen hukuki işlem ile asıl yapılmak istenen hukuki işlemin farklı olması sonucunda tapuda yapılan devir işleminin iptali ve tescili talep edilebilmektedir.

Burada öncelikle belirlenmesi gereken husus ortada gerçek anlamda muris muvazaasının yani, murisin mirasçılarından gerçekten mal kaçırma gayesinin olup olmadığıdır. Zira muris tarafından yapılan tüm tasarrufların mirasçılarından mal kaçırmaya yönelik olduğu kabul edilemez. Bu iddiayı destekleyecek güçlü bulgulara gereksinim vardır. Buna ilişkin olarak da Yargıtay tarafından belirlenmiş birtakım kriterler aşağıda belirtilmiştir:

  • Murisin maddi açıdan taşınmazın satışına gereksinimi olup olmadığı
  • Satış bedelinin rayiç bedelden düşük olması
  • Murisin ölümünden çok kısa bir zaman önce tapuda satış işleminin gerçekleştirilmiş olması
  • Taşınmazı satın alan kişinin maddi imkanları
  • Aile içi ilişkiler
  • Toplum yapısı gereği erkek çocuklara mirastan daha fazla pay verilmesi veya kız çocuklarının mirastan hiç pay almaması
  • Yörenin veya bölgenin kültürel ve sosyal yapısı
  • Murisin bakım sözleşmesi yapmış olması halinde, bakıma ihtiyacının olup olmaması
  • Her olayın kendine özgü olağan koşullarının değerlendirilmesi

Saymış olduğumuz kriterler sınırlayıcı nitelikte olmamakla birlikte; her durumun mevcut koşullarının özel olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası

Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Davası Süreci

Muris muvazaası sonucunda dava açmakta hukuki yararı bulunan ve mirasçı sıfatına sahip olan kişiler (yasal mirasçılar veya atanmış mirasçılar) tapu iptali ve tescili davası açabilirler. Mirasçıların tamamı veya bir kaçı bu davayı açabilmektedir. Tüm mirasçıların davayı açması şart değildir. Öte yandan mirastan mal kaçırma nedeniyle açılan tapu iptali ve tescili davalarında bilinmesi gerekenler şu şekildedir:

  • Muris muvazaası nedeniyle açılacak tapu iptali ve tescili davalarının davalı tarafı, dava konusu taşınmazın tapuda maliki gözüken kişi veya kişileridir.
  • Muris muvazaası nedeniyle açılacak tapu iptali ve tescili davasında miras hukuku ve miras davalarındaki genel kurul olan murisin vefatından önceki son yerleşim yerinde bulunan Sulh Hukuk Mahkemeleri görevli ve yetkili değildir.
  • Tapu iptali ve tescili davası taşınmazın aynına (mülkiyet hakkına) ilişkin olduğundan burada kesin yetki kuralı vardır. Davanın birden fazla taşınmaza yönelik olarak açılması halinde, taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu kanun hükmüyle belirlenmiştir.

Muris muvazaasına dayalı olarak açılacak tapu iptali ve tescili davalarında esas olarak araştırılması gereken husus murisin gerçek iradesidir. Murisin mirastan mal kaçırma iradesinin ortaya konulması önemlidir. Zira murisin iradesi satışa yönelik de olabilir. Bu hususun belirlenmesinde murisin mali durumu, devralan mirasçının veya üçüncü kişinin mali durumu ilk olarak araştırılacak hususlardır.

MURİS MUVAZAASI TENKİS DAVASI
Davanın Konusu ve Talebi Miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırmak ve mirasçıları kandırmak suretiyle yapmak istediği işlemden farklı bir işlem yapmış gibi gözükmesi halinde yani MUVAZAA halinde açılmaktadır. Saklı paya sahip mirasçıların, miras bırakanın vefatı öncesinde gerçekleştirmiş olduğu saklı paylarının ihlali sebebiyle aşırı bağışlamanın ya da mal devirlerinin düzeltilmesini talep için açılmakta olan davadır.
Davacı Saklı pay sahibi olsun ya da olmasın mirasçıların her biri tarafından açılabilmektedir. Sadece saklı pay sahibine olan mirasçılar tarafından açılabilmektedir.
İspat Yükü Davacıdadır. Davacıdadır.
Dava Sonucu Muvazaanın ispatlanmasıyla beraber sözleşme geçersiz kılınmaktadır ve tapu kaydının iptali kararı alınır. Sadece saklı payı aşan kısım için tenkise karar verilmektedir.
Hukuki Nitelik İptal davası. Tenkis davası.
Zamanaşımı Muris muvazaası davası herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmamakla beraber miras bırakanın ölümü itibariyle her zaman açılabilmektedir. Mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendiği andan itibaren bir yıl içerisinde ve her halükârda miras bırakanın ölümü itibariyle on yıl içerisinde tenkis davasını açmalılar.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davasında Davacılar

İşbu davayı murisin saklı paylı olsun ya da olmasın tüm mirasçıları açabilmektedir. Mirasçılar kavramı; yasal, atanmış ve evlatlık olanlar da dahil olmak üzere tüm mirasçıları ifade etmektedir. Mirası reddeden, mirastan feragat eden veya mirasçılıktan çıkarılmış olan kimselerin ise bu davayı ikame etme hakları bulunmamaktadır.

Her bir mirasçı mevcut tapunun iptali ile kendi payına düşen kısmın tescilini tek başına talep etme hakkını haizdir. Yani mirasçılar arasında zorunlu bir dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Bu nedenle de mirasçılardan sadece biri bile mevcut tapunun iptali ve tesciline karar verilmesini talep edebilir. Terekenin iştirak halinde olmasının da burada bir etkisi yoktur. Davayı açan mirasçının, diğer mirasçıların onayına veya iştirakine ihtiyacı bulunmamaktadır.

Ancak tapunun iptali ile birlikte davacı mirasçının; kendisine düşen pay oranında tescil yapılmasını değil de; taşınmazın terekeye iade edilmesini talep etmesi halinde davayı açan mirasçının dışında kalan diğer tüm mirasçıların da onayının alınması gerekmektedir. Aksi halde ise davaya temsilci ile devam edilmesi gerekecektir.

Murisin ölümü ile birlikte mirasçı sıfatını kazanan herkesin işbu davayı ikame etme hakkı vardır. Yani yalnızca muvazaalı işlemin yapıldığı sırada mirasçı olanlar değil, nihai olarak miras bırakanın ölümüyle mirasçı olan herkes bu davayı açabilmektedir. Sonuç itibariyle terekeden kaçırılmış olan mallar tüm mirasçıların miras haklarının zarara uğramasına neden olmaktadır.


Reddi Miras konusu hakkında da bilgi almak isterseniz ilgili içeriğimize göz atabilirsiniz.


Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davasında Davalılar

İşbu davanın davalısı; murisin taşınmazı muvazaalı olarak devretmiş olduğu, yani tapuda malik olarak görünen kişi veya kişilerdir. Taşınmazı satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi vb. şekilde muvazaalı işlemle devralan kişinin, taşınmazı üçüncü bir kişiye devretmesi de söz konusu olabilmektedir. Bu durumda, muris ile önceki malik arasındaki muvazaalı işlemi biliyorsa taşınmazın devredildiği üçüncü kişi de davalı olabilecektir.

Üçüncü kişi her ne kadar ilk işlem olan muvazaalı sözleşmenin tarafı olmasa da; daha sonra kendisine yapılan mülkiyet devrinin, mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığını bilerek, yani muvazaalı işlemi yapanlarla işbirliği içinde kötü niyetli olarak dava konusu taşınmazın mülkiyetini devraldığı için bu davanın davalısı olabilmektedir.

Davalı/lar gerçek kişi/ler olabileceği gibi tüzel kişi/ler de olabilecektir. Örneğin yine muvazaalı olarak taşınmazı devralan bir şirket de bu davada davalı durumundadır.

Mirastan Mal Kaçırma Nedeniyle Tapu İptali ve Tescili Davasında Yargıtay Kararlarında Dikkat Edilenler

Mirastan mal kaçırma nedeniyle açılan tapu iptali ve tescili davalarında Yargıtay kararlarında belirli kriterlere dikkat edilmektedir. Aşağıdaki kriterlere dikkat edilerek Yargıtay tarafından karar verilmektedir:

  • Yörenin gelenekleri (O bölgede kızların mirastan pay almayacağına dair genel bir kanı söz konusu ise)
  • Toplumsal eğilimler
  • Miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin olup olmadığı
  • Davalının ekonomik gücü
  • Miras bırakanın ekonomik gücü
  • Satış bedeli ile gerçek bedel arasındaki fark
  • Aile içi ilişkiler
  • Murisin mirasçıları ile husumetinin olup olmadığı
  • Taşınmazı devralan kişinin muris ve mirasçılar ile olan ilişkisi

Muris muvazaası sonucu açılacak tapu iptali ve tescili davaları zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere tabi değildir. Miras bırakan kişinin vefatından sonra hak düşürücü süreye tabi olmadan bu iddia her zaman ileri sürülebilir. Muris muvazaası sonucu açılacak olan tapu iptali ve tescili davası yerleşik içtihat kararlarına göre her türlü delille ispatlanabilir. Bu davalarda önemli olan delillerden bir tanesi de tanık anlatımlarıdır.

Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescili davasının kabul edilmesi halinde taşınmazı devir alan kişi adına yapılan tescil iptal edilip, taşınmaz hak sahibi olan mirasçılar adına tescil edilmektedir. Mirasın paylaştırılmasına kadar mirasçıların bu taşınmaz (tereke) üzerinde el birliği ile mülkiyeti söz konusu olur.

Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptali ve tescili davasının görülmesinde görevli mahkeme; HMK madde 2’de yer alan “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ….ilişkin davaların görülmesinde yetkili olan mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir” düzenlemesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Muris muvazaası nedeniyle açılacak tapu iptali ve tescili davasında görevli mahkeme genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olmakla birlikte, davaya bakmaya yetkili mahkeme ise dava konusu taşınmazın bulunduğu yer (Asliye Hukuk) mahkemesidir.

Tenkis Davası ile Muris Muvazaasına Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davası Bağlantısı

Burada anılan davalar, farklı dava türleri olsalar da her ikisi de terekeye ilişkindir. Bu nedenle de herhangi bir hak kaybının yaşanmasına sebebiyet verilmesinden kaçınmak amacıyla uygulamada; bazen terditli olarak bazen de ayrı bir dava şeklinde açılabilmektedirler.

Terditli olarak açılan davalarda; öncelikle tapu iptali ve tescil talep edilmekte, bunun mümkün olmaması halinde ise davanın tenkis davası olarak görülmesi ve saklı paya tecavüz edilen kısmın tenkisine karar verilmesi talep edilmektedir. Diğer halde ise tapu iptali ve tescil davası açılmakta akabinde ise tenkis davası da açılmaktadır. Uygulamada davaların birleştirilmesi veya bir davanın diğerinden önce sonuçlanması da söz konusu olabilmektedir.

Tenkis Davası ve Muris Muvazaası Davasının Ortak Yönleri

Her iki dava, murisin terekesinde yapmış olduğu tasarruflara ilişkindir. Mirasçılardan her biri tek başına bu davaları açabilmektedir. Diğer mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı gibi diğer mirasçıların onayının alınması da aranmamaktadır.

Tenkis Davası ve Muris Muvazaası Davasının Farkları

  • Tenkis davası yalnızca saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilir (saklı paylı mirasçılar TMK madde 505’te belirtilmiştir). Tapu iptali ve tescil davası; yasal, atanmış tüm mirasçılar ile evlatlıklar tarafından da açılabilir.
  • Tenkis davasında, muris tarafından gerçekleştirilen hukuki işlem gerçek iradenin ortaya konulduğu bir işlemdir, hileli olarak görünürde yapılan ve gerçekte yapılmak istenen iki farklı hukuki işlem yoktur. Bu nedenle de yapılan hukuki işlem geçerlidir. Burada saklı paylarının tecavüze uğradığını iddia eden mirasçılar payları oranında tenkis talep etmektedirler. Tapu iptali ve tescil davasında ise, yukarıda da açıklamış olduğumuz üzere hileli ve asıl olmak üzere muvazaalı olarak gerçekleştirilen iki farklı işlem vardır ve bunlardan hileli olan işlem hükümsüzken asıl yapılmak istenen hukuki işlem niteliğine göre geçerli veya geçersiz olmaktadır.
  • Tenkis davasının açılması süreye tabidir. TMK madde 571’de işbu süreler düzenlenmiştir. Tapu iptali ve tescili davasının açılması ise herhangi bir süreye tabi değildir, bu dava her zaman ikame edilebilir.

Görüleceği üzere iki dava aslında birbirinden oldukça farklıdır. Bu nedenle iki ayrı dava olarak açıldıklarında, birinin kabul edilmesi diğer davanın görülmesindeki hukuki yararı ortadan kaldırmaktadır. Tenkis davasının kabul edilmesi halinde yapılan hukuki işlem geçerli kabul edilmiş olacak ve bu da muvazaanın yokluğunun kabulü anlamına gelecektir. Muris muvazaasına dayanan tapu iptali ve tescil davası kabul edildiğinde ise; yapılan hukuki işlemin hileli olduğu kabul edilecek bu halde de tenkis talepli davaya devam edilmesinde hukuki bir yarar kalmayacaktır.

Tenkis Davası Nedir?

Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescili davasının reddedilmesi ihtimaline karşı, mirasçıların tapu iptali ve tescili davasını açarken muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescili taleplerinin kabul edilmemesi halinde tenkis taleplerinin olduğunu da bildirmelerinde fayda vardır.

Tenkis davası; kural olarak saklı paylı mirasçıların ve istisnaen de saklı paylı mirasçıların alacaklılarının, hâkimden miras bırakanın tasarruf oranını aşan kazandırmalarının bu oranda etkisizleştirilmesini talep ettikleri davadır.

“Saklı pay” yasal mirasçılardan bir kısmının miras paylarının korunduğu bir sistemdir. Diğer bir deyişle murisin tüm malvarlığını dilediği gibi üçüncü kişilere devretmesini veya bağlamasını etkisizleştiren sistemdir. Saklı paylı (mahfuz hisseli) mirasçılar; miras bırakanın altsoyu (çocuklar, torunlar, torunların çocukları vd.), anne ve babası ve eşidir.

Türk Medeni Kanunu’nun 506. maddesine göre saklı paylar şu şekilde belirlenmiştir;

  1. Altsoy için yasal miras payının yarısı (1/2’si)
  2. Anne ve babanın her biri için yasal miras payının dörtte biri (1/4’ü)
  3. Sağ kalan eş için;
  • Alt soy veya anne ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı
  • Diğer durumlarda (3.zümre ile veya tek başına mirasçı ise) yasal miras payının dörtte üçü (3/4’ü)

Tenkis taleplerinin kabul edilmesi halinde hâkim vereceği karar ile, miras bırakanın yaptığı bazı kazandırıcı işlemleri (devir, bağış, vs.) mirasın açıldığı (murisin öldüğü) tarihten itibaren geçmişe etkili hüküm doğurmak suretiyle, kısmen veya tamamen geçersizleştirmiş olacaktır.

Tenkis davası ancak murisin ölümü ile açılabilir. Saklı paylı mirasçılar, muris henüz sağken yapılan kazandırmaların saklı paylarına tecavüz ettiğini kesin olarak bilse ve murisin ölümünün beklenmesinin telafisi imkânsız zararlar doğuracağını bilse bile tenkis davası açamazlar.

Tenkis davasının açılma süreleri Türk Medeni Kanunu’nun 571. Maddesinde düzenlenmiştir. Saklı paylı mirasçılar saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde sağlararası kazandırmalar ve miras mukaveleleri için mirasın açıldığı tarih (murisin ölüm tarihinden), vasiyetnameler için vasiyetnamenin açıldığı tarihten itibaren 10 yıldır.


Vasiyetnameye İtiraz Süresi ve Geçerlilik Şartları hakkında hazırlanan içeriğimizi de ziyaret edebilirsiniz.


Mirasçı miras bırakanın sağken yaptığı işlemlerin saklı payına tecavüz ettiği bilse bile buradaki 1 yıllık süre murisin öldüğü tarihten önce işlemez.

Tenkis davası için kanunda belirtilen bu süreler hak düşürücü sürelerdir. Bu sürelerin geçmesi ile saklı paylı mirasçıların tenkis davası açma hakkı ortadan kalkacaktır. Örneğin 10 yıllık süresin dolması üzerine saklı paylı mirasçı henüz saklı payına tecavüzü öğrenmemiş bile olsa tenkis davası açma imkânını kaybedecektir.

Mirasbırakanın Mallarının, Ölmeden Önce Yakınları ya da Mirasçıları Tarafından Alınması

Bazen de miras bırakan vefatından önce mallarını isteyerek değil istemeden de olsa elden çıkarabilmekte ve mirasçılarını mağdur duruma düşürebilmektedir. Şöyle ki genellikle yaşı ilerlemiş kişilerin duygusal boşluklarından yararlanılmak suretiyle veya haddinden fazla ilgi alaka gösterilmesi bir başka deyişle duygusal manipülasyon ile birtakım mirasçıların, miras bırakan ölmeden önce onun mallarını üzerlerine devralması da sıklıkla görülebilen bir husustur. Yaşlı, sağlıklı düşünme yeteneği azalmış, alınganlığı ve duygusal manipülasyona açık duruma gelmiş kişiler kendini inişli çıkışlı gün içi hayatında güçsüz hissettiği dönemlerde yakınında bulunan kişilerin manipülasyonları, duygusal istismarları,  telkin ve zorlamaları ile muvazaalı işlemlere başvurabilir/başvurtulabilinir.


Sungurbey, Danışıklı İşlemler, s. 17; Özkaya, a.g.e. , s. 442; Özuğur, a.g.e. , s. 534; N. Yavuz, a.g.e. , s. 57; Topdemir, a.g.e. , s. 8, 14; Sevgi, a.g.e. , s. 40; Balaban Evirgen, a.g.e. , s. 44; Eviz, a.g.e. , s. 64; Arslantürk, a.g.e. , s. 51;Akcan, a.g.e. , s. 22; İncedal Denizhan, a.g.e. , s. 30; İnci, a.g.e. , s. 47;


Miras bırakandan bahsettiğimiz bu anlarda çeşitli vekaletnameler alınabilir bu vekaletnamelerle usulsüz devirler, mal kaçırmaları yapılabilir. Esasen miras bırakan ölmeden önce mirasçıların; miras bırakanın malvarlığı üzerinde paylaşıma dair rekabete girdiği ve çeşitli iş ve işlemlere giriştiği/miras bırakanı zorladığı sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.

Muris Muvazaası’na (Mirastan Mal Kaçırma) Yönelik Yargıtay Kararları

  • Muris Muvazaasına İlişkin Esas Oluşturan 01.04.1974 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

İlgili kararda; “…Bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı (muvazaalı) olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler…” Şeklinde muris muvazaasını kabul etmektedir.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin Esas: 2016/798, Karar: 2016/4844, Karar Tarihi: 20.04.2016  Olan Vermiş Olduğu Bir Karar

“… davalının 12 yıl süre ile muris ile birlikte yaşadığı, tanık beyanlarına göre murisin ölene kadar bakımının davalı tarafından yapıldığı, bakım karşılığı olarak dava konusu yerlerin davalıya devredildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir. … miras bırakanın dava konusu taşınmazdaki payını temlikinde gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, yıllardır kendisi ile ilgilenen, bakımını yapan (eşine) duyduğu minnet sonucu devri yaptığı sonucuna varılmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular

Mirasçıların Mallarını Geri Alabilmesi İçin Dava Açma Süresi Var mı?

Kanunda düzenlenmiş herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. Dolayısıyla işbu dava, süre sınırı olmaksızın ve tabi ki murisin ölmüş olması kaydı ile her zaman ikame edilebilmektedir. Muris hayatta iken malları üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma yetkisi vardır ve bunun müstakbel mirasçılar tarafından önlenebilmesi veya yaptığı işlemlere karşı dava açılabilmesi mümkün değildir.

Mirastan Mal Kaçırma/Muris Muvazaası Davasında İspat Yükü Kimdedir?

İspat yükü, muvazaalı işlemin varlığına dayanarak dava açmış olan mirasçıdadır. Davacının iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Bunun için de davacı konumunda olan mirasçı her türlü delile başvurabilmektedir. Burada mirasçıların, miras bırakanın yapmış olduğu muvazaa anlaşmasının tarafı olarak kabul edilmesi tabiatıyla mümkün olmadığından mirasçılar üçüncü kişi konumundadırlar ve HMK’da senede karşı tanıkla ispat yasağı düzenlenmişse de; HMK madde 203/d’ de; hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddialarının, senetle ispat zorunluluğunun istisnası olduğu belirtildiğinden burada 3. kişi konumunda olan mirasçılar tarafından tanık da dahil her türlü delile başvurulması mümkündür.

Murisin Muvazaalı İşlemi Karşısında Mirasçının Açabileceği Davalar Nelerdir? Mirasçılar, Mirastan Mal Kaçırılmasına Dair Dava Açabilir Mi?

Murisin muvazaalı işlemi karşısında mirasçının açabileceği davalar; Muris Muvazaası Davası, Denkleştirme Davası, Tenkis Davası, Ecrimisil Davası , Vekaletin Kötüye Kullanılması olmak üzere dört tanedir. Bu hususta hangi davanın somut olaya uygun olarak açılacağı bakımından alanında profesyonel bir avukat desteği alınması gerekmektedir. Unutulmalıdır ki miras bırakan vefat etmeden muris muvazaasına dair dava açılamayacaktır. Muris muvazaası davası için artık hayatta olmayan yani geride bir miras bırakmış birinin varlığı aranmaktadır. Ama şartlarının oluşması halinde vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dair vekile(miras bırakandan vekaletname alan) kişilere karşı dava açılabilmesi mümkündür. Bu husus başka bir makalemizde detaylıca ele alınmaktadır.

Muris Muvazaasına Bağlı Olarak Resmi Şekle Bağlı Devirlerin İptal ve Tescili Davası Nedir?

Miras bırakan kişinin gerçekte bir bağışlama yapmak suretiyle tapu siciline kayıtlı olan taşınmazını resmi olarak memur önünde bağış iradesi yerine iradesini satış olarak belirtmesi halinde saklı pay sahibi olan veya olmayan tüm mirasçılar miras haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek davayı açabilmektedir.

Mirastan Mal Kaçırma Davası Kimler Tarafından Açılabilir?

Muris muvazaasına dayalı olarak mirastan mal kaçırma davasında yargıtayın ilgili kararına göre; mirasçının saklı pay sahibi olup olmadığından bağımsız olarak miras haklarının çiğnenmesi durumunda tüm mirasçıların dava açarak muvazaaya bağlı işlemin geçersizliğinin tespitini ve tapu tescilinin iptalini isteyebileceği açıkça belirtilmektedir. Tüm mirasçılar tarafından açılabilmektedir.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davasını Kimler Davayı Açamaz?

Mirası reddeden, miras hakkından feragat eden, mirasçılıktan çıkarılan kişiler mirastan mal kaçırma davasını açamamaktadır.

Muris Muvazaasına Dayalı Açılan Davalarda İspat Yükü Kimdedir? Mirastan Mal Kaçırma Davası Nasıl İspat Edilir?

Yargıtay bir kararında, miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırma amacıyla gerçekte yapmak istediği işlemden farklı bir işlem yapmış gibi görünmesi olarak tanımlanan muris muvazaası davasında ispat yükünün davacıya ait olduğunu vurgulamıştır.

Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190/1. maddesine göre davacının, miras bırakanın yaptığı devrindeki gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduğunu ispatlaması gerektiği belirtilmiştir. Davacı, tanık beyanları, bilirkişi raporları, yazılı belgeler gibi her türlü delili kullanarak ispat yapabilir.

Mirastan Mal Kaçırmayla İlgili Dava Ne Zaman Açılmalıdır? Mirastan Mal Kaçırmaya İlişkin Dava En Son Ne Zaman Açılabilir?

“Muris muvazaası geriye dönük kaç yıl için açılabilir?” sorusu da şüphesiz merak edilenler arasındadır. Muris muvazaasına dayalı açılan tapu iptali ve tescil davalarında zamanaşımı ve hak düşürücü süre olmaksızın dava açılabilmektedir. Bu sebeple miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılması mümkündür.

Ancak belirtilmesi gerekir ki, miras bırakan hayattayken muvazaalı şekilde devir işleminin gerçekleştiği öğrenilse dahi muris muvazaası davası açılamamaktadır.

Mirastan Mal Kaçırma Davasında Harç Ücreti Ne Kadardır? Mirastan Mal Kaçırma Davası İçin Mahkeme Ücretleri Ne Kadar?

Muris muvazaasına bağlı olarak açılan tapu tescil ve iptal davaları dava değerine bağlı olarak oransal belirlenen nispi harca tabidir. Dava konusu taşınmazın değeri dava açıldığı anda tam olarak belirlenememekle beraber davanın açıldığı sırada düşük bir bedel gösterilmek suretiyle harç ücreti ödenmekte gayrimenkul değeri kesinleştikten sonra ise harç miktarı tamamlanmaktadır. Bu hususlar hakkında avukatınızın bilgini almak gerekmektedir.

Taşınmazın değeri dava sırasında yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkmakta ve devrin/satışın yapıldığı yani malın kaçırıldığı tarihteki değeri, dava açılışı sırasındaki değeri ve de bilirkişinin raporunu hazırladığı sıradaki değeri olarak 3 aşamalı şekilde belirlenmekte ve davanın açıldığı sıradaki değer üzerinden davacının harcı tamamlaması istenmektedir.

Mirastan Mal Kaçırma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?

6100 sayılı HMK’ye göre Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli mahkemedir. Yetkili mahkeme ise dava konusu taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Mirastan Mal Kaçırma Davası ve Tenkis Davası Beraber Açılabilir mi?

Muris muvazaasına dayalı açılan dava da Tenkis davası da terditli yani kademeli olarak ya da tek başına açılabilmektedir.

Muris muvazaası ve Tenkis davasının terditli olarak açıldığı halde ilk olarak talep edilen husus miras bırakan kişinin yapmış olduğu işlemin muris muvazaası sebebiyle iptalidir. Bu hususta mahkeme muvazaayı kabul etmezse ikinci talep olarak tenkis talebinin dikkate alınması ve saklı paya sahip olan mirasçıların mirasta bulunan saklı paylarının korunması talep edilmektedir.

İki davanın da terditli olarak ya da birlikte açılması durumunda yetkili ve görevli mahkeme taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Mirastan Mal Kaçırma Halinde Avukat Tutmak Gerekli Midir? Avukat Şart Mı?

Mirastan mal kaçırılmasına ilişkin davalar bir başka deyişle muris muvazaasına, miras malına ilişkin davalar oldukça teknik ve de derin hukuki bilgi gerektiren davalar olup, güncel hukuki kararları ve doktrini takip etmek ve de bu alanda tecrübe sahibi olmak gerekmektedir.

Sonuç


Mirastan mal kaçırma ya da diğer ifade edilen şekli ile muris muvazaası hakkında yaşadığınız hukuki problemlerde Burak Temizer Hukuk Büromuzun deneyimli İstanbul miras avukatı kadrosundan destek alabilirsiniz.


Muris muvazaasına dayalı davalar oldukça teknik ve de derin hukuki bilgi gerektiren davalar olup, mutlaka bu konuda uzlanmış, alanında yetkin iyi bir avukattan destek alınması gerekmektedir. Aksi taktirde bu davaların açılması için devlete ödenen yüksek dava harçları, davanın kaybedilmesi halinde ödenecek olan karşı taraf vekalet ücreti ve de en önemlisi zaman kaybı; neticede maddi ve manevi kayıplara yol açacaktır. Hak aramaya çalışılırken; mağdur olunmaması için profesyonel bir hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.

TUĞÇE REYHANLI
BURAK TEMİZER HUKUK BÜROSU