İçindekiler
- 1 Doktor Hatası ve Tıbbi Uygulama Hatası (Malpraktis) Ne Demektir?
- 2 Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davası
- 3 A. Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davası
- 3.1 Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davası Şartları:
- 3.2 Hasta Kabul Sözleşmesi Nedir?
- 3.3 Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme:
- 3.4 Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davasında Zamanaşımı:
- 3.5 Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davasında Zorunlu Arabuluculuk
- 4 Devlet Hastanelerinde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davası
- 5 B.Devlet Hastanesinde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tam Yargı Davası
- 6 Doktorun Mesleki Sorumluluk Sigortası Nedir?
- 7 Sıkça Sorulan Sorular
- 7.1 Doktor Hatası/Malpraktis Davalarında Tazminatı Kim Öder?
- 7.2 Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Ölüm Sonrasında Ne Kadar Tazminat Alınır?
- 7.3 Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Sakatlık Durumunda Ne Kadar Tazminat Alınır?
- 7.4 Gelişen Komplikasyonlar Doktor Hatası Sayılır Mı?
- 7.5 Doktor Hatası/Malpraktis Davası Ne Kadar Sürer?
- 8 Doktor Hatası/ Malpraktis Nedeniyle Açılan Tazminat Davalarında Avukat Desteği
Doktor Hatası ve Tıbbi Uygulama Hatası (Malpraktis) Ne Demektir?
Doktor Hatası ve Tıbbi Uygulama Hatası, Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının 13.maddesi uyarınca hekimliğin kötü uygulanması, bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi anlamına gelir.
Anahtar Kelimeler: doktor hatası, malpraktis, tıbbi uygulama hatası, malpraktisdavası, doktor hatası davası, doktor hatası tazminat, özel hastanede doktor hatası, devlet hastanesinde doktor hatası, aydınlatılmış onam, komplikasyon.
Doktor hatası, doktorun veya sağlık kuruluşunun, hastanın tedavisi sürecinde tıbbi standartlara aykırı olarak davranmasıdır. Bu durum doktorun ihmali veya hatasından kaynaklanabileceği gibi sağlık kuruluşunun eksik veya yanlış organizasyonundan da kaynaklanabilir.
Hastanın hastaneye kabulüyle hastanenin sorumluluğu başlamış olur. Hasta, hastane yetkililerinden kendisine yönelik olarak en iyi tedavi hizmetlerinin verilmesini talep edebilir.
Tıbbi müdahalelerin içerdiği risk nedeniyle hastaların izninin alınması gereklidir. Hastanın yararına olsa bile ameliyat olmayı kabul etmeyen hastayı doktor ameliyat edemez. Hastanın izniyle de doktor tarafından gerçekleştirilen her türlü uygulama ‘’tıbbi standart’’ olarak adlandırılmış meslek kurallarına uygun olarak gerekli özen gösterilerek yapılmalıdır. Tıbbi standarta aykırı olan müdahale ve uygulamalar ‘Malpraktis’ olarak nitelendirilir.
Hastanın tedavisinin gerçekleştirildiği yer fark etmeksizin, doktorun kendi muayenehanesinde veya devlet ya da özel hastanede gerçekleştirilmesi önem arz etmeden, hastaya gerçekleştirilen uygulamanın hatalı olması ve bunun sonucunda hastanın zarara uğramasıyla malpraktis gerçekleşmiş olur.
Nitekim Danıştay vermiş olduğu kararlarda hekim hatasını, tıbbi uygulama hatasını şu şekilde açıklamıştır:
‘’Tıp biliminin standartlarına ve tecrübelere göre gerekli olan özenin bulunmadığı ve bu nedenle de olaya uygun gözükmeyen her türlü hekim müdahalesi uygulama hatası (malpraktis) olarak anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle, hastanın tanı ve tedavisi sırasında standart uygulamanın yapılmaması, bilgi ve beceri eksikliği, hastaya uygun tedavi uygulanmaması; tıbbi hata olarak tanımlanabilir. Bu noktada hatalı tıbbi uygulama sonucu doğacak sorumluluk “kusura dayalı genel sorumluluk”tur. Hekimin hukuksal sorumluluğu bakımından ölçü; tecrübeli bir uzman hekim standardıdır.
Hekim, objektif olarak olayların normal gelişimine ve subjektif olarak da kendi kişisel tecrübesine, kişisel yeteneğine, bireysel mesleki bilgisine, eğitiminin nitelik ve derecesine göre, hastanın sağlığında bir zarar gelmesini önceden görebilecek durumda olmalıdır. Bu halde karşımıza özen yükümlülüğü çıkmaktadır. Hekimin özen yükümlülüğünün ihlali, üç alanda yoğunlaşmaktadır; birincisi, hastanın tedavisinde yani teşhis, endikasyon, tıbbi tedbirin seçimi, bu tedbirin uygulanması, tedavi yahut cerrahi girişim sonrası bakım alanındadır. İkincisi, hastanın aydınlatılması ve anamnez alınmasıdır. Üçüncüsü, klinik organizasyonu alanında (personelin niteliği, yeterli sayıda personel bulundurulması, hekimlerin birbiriyle işbirliği (Konsültasyon)dir. Bu üç alandaki kusuru, sırasıyla uygulama kusuru (tedavide hata), aydınlatma kusuru ve organizasyon kusuru olarak değerlendirmek mümkündür. Bu üç kusura “Tıbbi Uygulama Hatası” (Malpraktis) adı verilmektedir.’’
Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davası
Doktorun hastaya yönelik müdahalesi tıbbi standartlara uygun ve özenli bir şekilde olmalıdır. Tazminat davasına konu olan Malpraktis, teşhis ve tedavi aşamasında meydana gelebileceği gibi organizasyon olarak gerekli yükümlülüklere uyulmaması halinde de ortaya çıkabilir.
- Teşhis aşamasında; hastanın muayenesinin eksik yapılması, hastalık öyküsünün gereği gibi alınmaması, gerekli tahlil ve tetkiklerin yapılmaması gibi hatalar malpraktis olarak kabul edilir.
- Tedavi aşamasında; gerekli olan tıbbi müdahalenin hiç yapılmaması, ameliyat esnasında hastanın vücudunda yabancı cisim unutulması, yanlış tedavi veya ilaç uygulanması, hijyene dikkat edilmemesi gibi durumlar tıbbi uygulama hatasıdır.
- Organizasyon yükümlülüğü bakımından; hastanın durumuna uygun olarak gerekli tedbirlerin alınmaması, gerekli nitelikli personelin bulundurulmaması durumlarında malpraktis ortaya çıkabilmektedir.
Uygulanan tıbbi müdahalede yapılan hatalardan zarar gören hasta, sorumlulara karşı tazminat davası açabilmektedir. Bu konu bağlamında konsültasyon ve stabilizasyon hususları da önem taşır.
- Konsültasyon:
Doktorun, gerekli gördüğünde diğer uzmanlık alanları ile görüş alışverişi veya işbirliği yapmasıdır. Doktor, konsültasyon yapılması gerektiği halde ilgili uzman doktora danışmadan hareket ettiğinde malpraktis halinde tazminat sorumluluğu doğar.
- Stabilizasyon:
Hastanın, rahatsızlığının ilerlemesinin durdurulması ve vücut fonksiyonlarının sabitleştirilerek aynı şekilde devam edecek hale getirilmesi, hastanın dengede tutulması stabilizasyon anlamına gelmektedir. Hastanın stabilizasyonu sağlanmadan sevk veya taburcu edilmemesi gerekir. Bu halde meydana gelecek zararlardan dolayı tazminat sorumluluğu gündeme gelebilecektir.
Aydınlatılmış Onam Nedir?
Hasta, sağlık hizmetine ilişkin uygulamalardan haberdar edilmeli, tanı ve tedavi seçenekleri ile bu seçeneklerin yol açacağı yararlara ve risklere karşı aydınlatılmalıdır. Uygulanacak tedavinin olası etkileri ve komplikasyonları hususunda hasta bilgi sahibi olmalıdır. Bu aydınlatma, doktor tarafından hastanın kendisine aktarılmalıdır.
Hastanın onayının alınmasının imkansız olduğu acil durumlar dışında, örneğin ambulans ile getirilen bilinci kapalı hastaya yapılan acil müdahale, hastanın söz konusu tıbbi müdahaleye rızası bulunmalıdır. Bu rızaya ‘’ aydınlatılmış onam ‘’ denir.
Komplikasyon ve Hata Ayrımı, Komplikasyon Halinde Tazminat Sorumluluğu Var Mı?
Komplikasyon ile malpraktis yani tıbbi uygulama hatası birbirinden farklıdır. Komplikasyon, tıbbi uygulama esnasında öngörülemeyen, öngörülse dahi önlemeyen durumlar ve istenmeyen sonuçlardır. Komplikasyon, bilgi ve beceri eksikliğinden kaynaklanmaz.
Doktor, yalnızca tıbbi uygulama hatalarından sorumludur. Dolayısıyla, doktor gereken dikkati ve özeni göstermesine karşın ortaya çıkan sonuçlardan sorumlu değildir.
Nitekim Yargıtay kararlarında komplikasyonu şu şekilde tanımlamıştır: ‘’ … Hastada oluşan zararlı sonuç öngörülemiyor ve önlenemiyorsa veya öngörülebilse bile (hastanın yeterince aydınlatılmış, onayı alınmış olması ve uygulamada kusur olmaması şartı ile) önlenemiyorsa bu durumun komplikasyon olarak kabulü gerekmektedir. Yine bu noktada, tıbbi standartlardan sapılmaması, mesleki tecrübe kurallarına riayet edilmiş olması gereklidir. Yine meydana gelen komplikasyon sonrası süreçte de uygulanan teşhis ve tedavinin de tıp kurallarına uygun olması gerekmektedir…’’
Hatalı veya eksik sağlanan sağlık hizmeti nedeniyle hastalar zarara uğradığında maddi ve manevi tazminat davası açabilmektedir. Özel hastaneler ve devlet hastanelerinde yargılamaya ilişkin olarak farklılıklar bulunur:
A. Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davası
Vekâlet sözleşmesi veya eser sözleşmesi, özel hastaneler ve sağlık kuruluşlarında uygulama alanı bulur. Kural olarak ise doktor ile hasta arasındaki ilişkide vekâlet sözleşmesinden bahsedilir.
- Vekalet sözleşmesine göre; doktor vekil, hasta ise vekil edendir. Kanun hükmü uyarınca vekil, yani doktor, hastanın teşhis ve tedavisinde olumlu bir neticeye ulaşmak için yaptığı işlemlerden, davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur.
- Eser sözleşmesi çerçevesinde ise; genellikle estetik operasyonları gündeme gelmektedir. Doktorun hastanın vücudunda eser meydana getirmesi amaçlanır. Örnek vermek gerekirse protez, epilasyon, estetik ameliyatlar gibi uygulamalar eser sözleşmesi çerçevesi içindedir.
Söz konusu tazminat sorumluluğunun hukuki dayanağı bağlamında vekâletsiz iş görme hükümlerinden de bahsetmek gerekir.
- Vekâletsiz iş görme, doktorun hastanın onayını almadan tıbbi müdahale yapması halinde söz konusu olmaktadır. Vekaletsiz iş gören doktor her türlü ihmalinden dolayı sorumludur. Ayrıca belirtmek gerekir ki, acil müdahalenin gerekli olduğu hallerde doktor hastaya müdahalede bulunmalıdır. Yine aynı şekilde ameliyat esnasında, ameliyatın genişletilmesi gerektiğinde doktor ile hasta arasındaki ilişki vekaletsiz iş göre hükümlerine göre kurulur.
Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davası Şartları:
Zarar, kusur ve illiyet bağı, tazminat davalarında tespit edilmesi gerekli hususlardır:
1.Zarar:
Tıbbi uygulama hatası nedeniyle hastanın menfaatinde oluşan eksiklik, zarar unsurunu oluşturur. Zarar, hatalı tedavi nedeniyle hastanın halihazırdaki sağlık durumu ile doğru ve uygun tedavi uygulandığında sahip olması gereken sağlık durumu arasındaki, parayla ölçülebilen fark şeklinde maddi olacağı gibi, söz konusu hatalı tedavi sonucunda hastanın bedensel ve ruhsal bütünlüğünde meydana gelen acı, elem, keder, ızdırap gibi manevi boyutta da olabilir.
2. Kusur:
Kusurun varlığından söz edebilmek için doktorun veya hastanenin bir eylemi veya bir ihmali bulunmalıdır. Kusurun tespit edilebilmesinde öncelikle yukarıda bahsedilen zararın öngörülebilir ve önlenebilir olması aranmaktadır.
Örneğin doktor müdahalesini tıbbi standartlara uygun gerçekleştirmişse, hastanın aydınlatılmış onamı alınmışsa, hastanın durumu bizzat hasta ile değerlendirilmiş ve her şey profesyonel bir şekilde ilerlemişse doktorun veya hastanenin kusurundan bahsedilemez.
3.İlliyet Bağı:
Özel hastaneler ve sağlık kuruluşlarında gerçekleşen tıbbi uygulama hatasında uygun illiyet bağı aranmaktadır. Uygun illiyet bağı, meydana gelen sonucu yaratmaya, sebebin elverişli olmasıdır. Buna göre, yukarıda bahsedilen zararın, kusurlu bir davranış neticesinde meydana gelmesiyle uygun illiyet bağı oluşmuş olur.
Hasta Kabul Sözleşmesi Nedir?
Özel hastaneye başvuran hasta ile yapılan ve bu özel hastane işleticisinin tıbbi edimler ve yatma, yeme-içme gibi edimleri yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmedir. Özel hastane ile hasta arasındaki sözleşme ilişkisi Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiş tipik bir sözleşme değildir. Bu sözleşme herhangi bir şekil şartına tabi olmadığı gibi örtülü olarak gerçekleştirilen bir irade açıklamasıyla da kurulabilir. Hastane, sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi gerekli olan tüm tedbirleri almak zorundadır. Aksi halde hastanenin tazmin etmesi gereken zararları Yargıtay şu şekilde örneklendirmiştir:
- Gerekli Testler Yapılmadan Hastalığın Teşhisine Gidilmesi,
- Kan Grubu Tespitinde Hata Yapılması,
- Cerrahi Müdahalede Kullanılan Araç Ve Gereçlerin Bozuk Olması;
- Ameliyatı Takiben Kullanılan Kompresin Gereğinden Fazla Sıcak Olması Ve Yanıklara Yol Açması,
- Ruh Hastası Kontrol Edilmemesi İle İntiharı,
- Yangına Karşı Gerekli Tedbirlerin Alınmaması,
- Bozuk Yiyecek Verilmesi Yüzünden Zehirlenmelere Yol Açılması,
- Yeterli Isıtma Yapılmadığı İçin Hastalığın Ağırlaşması Veya Yeni Hastalığa Sebebiyet Verilmesi Gibi Hallerde Hastane İşleticisi, Oluşan Zararı Tazmin Etmek Zorundadır.
Hastane organizasyon anlamında da yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Sağlık personelinin seçimi ve denetlenmesi ve organizasyona ilişkin görevleri bulunur. Örnek vermek gerekirse, uzmanı olmadığı halde bir görevin o kişiye verilmesi bir organizasyon kusuru meydana getirir ve tazminat sorumluluğu doğabilir.
Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme:
Özel hastaneler ve başkaca özel sağlık kuruluşlarında çalışan doktorlara karşı doktor hatası ve genel anlamda tıbbi uygulama hatası nedeniyle açılacak tazminat davasında görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir.
Ancak doktor sigorta şirketine karşı dava açılabilir. Bu durumda ise sigorta şirketlerine karşı açılacak davalarda Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.
Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davasında Zamanaşımı:
Vekâlet sözleşmesine dayalı olarak özel hastaneler veya doktorlar aleyhine tüketici mahkemesinde açılacak tazminat davalarında zamanaşımı süresi 5 yıldır. Eser sözleşmesine dayalı olduğu halde de 5 yıldır. Doktorun, yaptığı uygulamada ağır kusuru varsa bu süre 20 yıla çıkmaktadır.
Özel Hastanelerde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davasında Zorunlu Arabuluculuk
Tıbbi uygulama hatası nedeniyle açılacak olan tazminat davalarında arabuluculuk bir dava şartı olarak düzenlenmiştir. Dava açılmadan önce mutlaka zorunlu arabuluculuk süreci işletilmelidir.
Devlet Hastanelerinde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davası
Kamu hastaneleri veya sağlık kuruluşlarının hukuki boyuttaki sorumluluğu idare hukukundaki hizmet kusuruna dayanır. Askeri hastaneler, üniversite hastaneleri, şehir hastaneleri, devlet hastaneleri, sağlık ocağı, devlete bağlı diş hastaneleri vs.kamu hastaneleri sayılmaktadır. İdarenin hizmet kusuru nedeniyle açılan tazminat davaları tam yargı davası olarak adlandırılır.
Devlet hastanelerinde özel hastanelerde olduğu gibi yukarıda bahsedilen vekalet veya eser sözleşmesi şeklinde bir sözleşme ilişkisi mevcut değildir. Devlet hastanelerinde hastaya karşı uygulanan tüm müdahalelerden ve işlemlerden devlet sorumludur.
Devlet, sorumluluktan ancak tazminatı ödediği takdirde, rücuya ilişkin şartlar mevcutsa kusurlu olan sağlık personeline veya doktora rücu edilebilir.
B.Devlet Hastanesinde Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tam Yargı Davası
Malpraktisten doğan zararların tazmini için idari yargıda tam yargı davası açılmalıdır. Bu dava tıbbi uygulama hatasına sebebiyet veren kamu görevlisi doktora değil, kamu hizmetini yürüten idareye karşı açılır. Nitekim Yargıtay da bi kararında ‘’ Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır.”diyerek hüküm kurmuştur.
Tam yargı davasından önce ilgili idareye başvuru yapılmalıdır:
Devlet hastaneleri ve kamusal sağlık kuruluşları nezdinde gerçekleştirilen tıbbi uygulama hatasına karşı ileri sürülecek tazminat talebiyle açılacak olan tam yargı davasından önce hakları ihlal edilmiş olanlar, uygulanan idari işlem ve eylemleri öğrenmelerinden itibaren 1 yıl ve herhalde 5 yıl içerisinde ilgili idareye başvuru yapmalıdır.
Bu başvuruları kısmen veya tamamen reddedildiğinde idare mahkemesinde tam yargı davası açılabilir.
Açılacak olan tam yargı davasında zarar, kusur, illiyet bağı ve hukuka aykırılık unsurları mevcut olmalıdır:
Doktor Hatasında Zarar:
Devlet hastanelerinde meydana gelen tıbbi uygulama hatası sonucunda oluşan zararlardan dolayı maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunulabilir.
Doktor Hatasında Kusur:
Tazminat talebiyle açılacak olan tam yargı davasında idarenin hizmet kusuru aranmaktadır. İdarenin, kamu hizmetini yürütürken meydana gelen her türlü kusurlu idari eylem ve işleme ilişkin olarak kamu personelinin tüm kusurlu davranışlarından sorumlu olması hali hizmet kusurunu ifade eder. Buna göre, kamu personelinin kusuru, idarenin kusurudur. Hizmetin kötü veya geç işlemesi ya da hiç işlememesi halinde hizmet kusuru mevcuttur ve idarenin tazminat bakımından sorumluluğu doğar.
Her ne kadar idarenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu haller de mevcut olsa da bunlar istisnai hallerdir. Nitekim malpraktis davalarında idarenin kusursuz sorumluluğu pek fazla gündeme gelmemektedir.
Doktor Hatasında İlliyet Bağı:
Gerçekleşmiş olan zarar ile yukarıda bahsedilen kusurlu idari işlem arasında bir sebep-sonuç ilişkisi bulunmalıdır. Söz konusu zarar, idarenin kusurlu eyleminden kaynaklanmalıdır.
1.Hukuka Aykırılık:
Doktorun davranışının hukuka aykırı olması gerekir. Örneklerle açıklamak gerekirse,
- endikasyonların tespitine ilişkin gerekli test ve incelemeler yapılmadan karar verilmesi,
- hastanın konuya dair bilgilendirilmemesi ve rızasının alınmaması,
- komplikasyon yaşanması halinde sürecin gerektiği gibi yönetilememesi gibi durumlarda tıbbi müdahale hukuka aykırıdır.
2.Kamuda Çalışan Doktorun Kusuru ve Rücu
Dvelet hastaneleri ve diğer kamusal sağlık kuruluşlarında çalışan doktorlara, ilgili idare tarafından ödenen tazminat miktarı rücu edilebilir. Bu durumda her somut olayın farklı özellikleri dikkate alınmalıdır.
- Tam Yargı Davasında Zamanaşımı
Yukarıda da belirtildiği üzere ilgili idareye işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde 5 yıl içerisinde yapılan başvurudan sonra, başvurunun açıkça reddi veya 30 gün içerisinde cevap verilmemesi halinde 60 günlük genel dava açma süresi içinde idare mahkemesi nezdinde tam yargı dava açılabilir.
- Tam Yargı Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İdare Mahkemeleri, kamu hastaneleri ve sağlık kuruluşları nezdinde meydana gelen tıbbi uygulama hataları sonucunda doğan zararlardan dolayı tazminat istemiyle açılacak tam yargı davalarında görevlidir.
Yetkili mahkeme ise dava konusu olan idari işlemi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir.
Doktorun Mesleki Sorumluluk Sigortası Nedir?
Mesleki sorumluluk sigortası, doktorların meslekleri ile yüklenmiş olduğu özen gösterme yükümlülüğünün yerine getirilememiş olması veya kusurlu ve yanlış davranışıyla üçüncü kişilerin maruz kalacağı zararları karşılar.
Doktora hatası sebebiyle dava açılması halinde, doktor, sigorta şirketine dava açıldığına dair bildirimde bulunur. Sigorta şirketi, sözleşmede yer alan koşullar çerçevesinde, doktorun mesleki faaliyeti esnasında neden olduğu zararı öder. Ancak bazı koşullarda sigorta şirketi, doktora rücu edebilir:
Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının ‘’Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı’’ Başlıklı B.6 maddesine göre:
‘’Sigorta ettirene başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
- Mesleki faaliyetin ifası sırasında sigortalı tarafından kasti sebep bulunan her türlü olay ile davranışları
- Sigortalı veya çalıştırdığı kişilerin poliçe kapsamındaki mesleki faaliyeti ifa ederken alkol uyuşturucu ya da narkotik maddelerin tesiri altında bulunması sonucunda meydana gelen olaylar
- Sigortalının talebi üzerine Zeyil name yapılması gereken durumlarda sigortalının bu talepte bulunmaması halinde ödenen tazminatın eksik prim oranına denk gelen kısmı sigortalıya rücu edilir.’’
Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?
Kamu hastanelerinde meydana gelen hatalı tıbbi uygulamalar sebebiyle tazminat davaları ilgili idareye veya Sağlık Bakanlığına açılır. Doktor aleyhine doğrudan tazminat davası, idari personel olduğundan açılamaz. Fakat kamu kurumunu doktora rücu hakkı saklıdır.
Özel hastanelerde ise hem doktor hem hastane işleticisi hem de doktorun hatasını sigortalayan sigorta şirketi aleyhine birlikte açılabilmektedir.
Doktorun Malpraktis Nedeniyle Cezai Sorumluluğu
Doktorun fiili somut olayda Türk Ceza Kanunu anlamında hangi suçu karşılıyorsa o suçtan dolayı cezai süreç takip edilir. Doktorun, olaydaki fiiline ve kastına göre; kasten öldürme, kasten yaralama, insan üzerinde deney, taksirle öldürme, taksirle yaralama suçu gibi birçok farklı suç tipi meydana gelebilmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Doktor Hatası/Malpraktis Davalarında Tazminatı Kim Öder?
Hem özel hastane hem de tedaviyi yapan doktor tazminattan sorumludur. Müteselsil sorumluluk mevcut olduğunda tazminattan özel hastane ve doktor birlikte sorumlu olur.
Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Ölüm Sonrasında Ne Kadar Tazminat Alınır?
Kesin bir şekilde miktar tahmini yapılamaz, her olayın kendine özgü koşulları bulunur. Ancak ölüm halinde istenebilecek tazminatlar şu şekilde sıralanabilir;
- Defin masrafları,
- Yapılan tedavi masrafları,
- Vefat eden kişi çalışıyor idiyse, çalışmama sebebiyle yoksun kalınan alacaklar,
- Vefat eden yakınlarına düzenli şekilde yardımda bulunuyorsa, yakınların yoksun kaldıkları alacak ve ödemeler, diğer bir adıyla destekten yoksun kalma tazminatı
- Vefat edenin yakınlarının duyduğu acı ve elem sebebiyle manevi tazminat.
Bu tazminat, bilirkişi tarafından hazırlanacak bir rapor ve kişinin yaşı ve çalışma durumu gibi hususlar esas alınarak belirlenir.
Doktor Hatası/Malpraktis Nedeniyle Sakatlık Durumunda Ne Kadar Tazminat Alınır?
Doktorun hatası ve uygulamada yapılan bir yanlışlık kişinin sakat ve engelli kalmasına sebep olabilir. Bu durumda;
- Tedavi giderleri,
- Kişi çalışıyorsa, çalışma gücünün kaybından doğan alacaklar,
- Kişinin ve yakınlarının söz konusu durumdan dolayı duyduğu acı ve elemden kaynaklı manevi tazminat,
- Kişinin sakatlık halinde duyduğu ihtiyaçların giderilmesi için bakım giderleri talep edilebilir.
Gelişen Komplikasyonlar Doktor Hatası Sayılır Mı?
Müdahalesini tıbbi standartlara uyarak, gerekli dikkati ve özeni göstererek yapmasına rağmen ortaya bir takım komplikasyonlar çıkmış ve hastaya zarar vermişse eğer hasta bu komplikasyonlarla alakalı aydınlatılıp onayı alındıysa doktorun bu durumda sorumluluğu bulunmamaktadır.
Doktor Hatası/Malpraktis Davası Ne Kadar Sürer?
Uygulamalara göz atıldığında genel ortalamada tazminat davalarının 12 ila 24 ay arası sürdüğü söylenebilir. Ancak her olayın kendine has değişkenleri mevcuttur. Dilekçelerin tam ve eksiksiz olması, tebligat süreleri, bilirkişi incelemesi gibi süreçler olaydan olaya değişiklik gösterir. İstinaf aşamaları da hesap edildiğinde sürecin uzaması mümkündür.
Örnek Danıştay Kararı:
Tam Yargı Davası
Olayda, davacılar yakını olan …’ya … Devlet Hastanesinde yapılan ve pozitif çıkan HIV testinin sonucunun, yukarıda belirtilen yazıya göre, davacıların yakını da dahil olmak üzere doğrulama testi yapılmadan hiç kimseye açıklanmaması ve ilgilinin doğrulama testi için bir üst basamak sağlık kuruluşuna sevki gerekirken, laboratuvar teknisyeni tarafından doğrulama testi yapılmadan önceki aşamada pozitif çıkan test sonucunun açıklanmasının neden ve etkisiyle davacılar yakını intihar etmek suretiyle yaşamını yitirmiştir.
Zararın, zarara uğrayanın tutum ve davranışından kaynaklanması halinde, idarenin tazmin sorumluluğu tamamen ortadan kalkabileceği gibi durumuna göre idarenin kısmen sorumlu olacağı da tazminat hukukunun bilinen ilkelerindendir. Ancak dava konusu olayın oluş şekli, hastalığın niteliği ve özelliği dikkate alındığında, davacılar yakının idarenin ağır hizmet kusurunun neden ve etkisiyle intihar etmek suretiyle yaşamını yitirmesi sonucunda doğan zarar ile idari faaliyet arasında uygun nedensellik bağı bulunmaktadır. ( Danıştay, 10.HD, 2005/8407, 2007/6526)
Doktor Hatası/ Malpraktis Nedeniyle Açılan Tazminat Davalarında Avukat Desteği
Yukarıda açıklanan doktor hatası ve buna ilişkin olarak açılacak tazminat davası ile ilgili hususlar somut olaya göre değişebilmektedir. Her somut vakıaya etki eden farklı durumlardan konusu olabilir. Doktor hatası ile ilgili tazminat davası açmadan önce hukuki destek alınmalı ve ciddi anlamda bir hazırlık yapılmalıdır. Gerekli stratejiler ve hukuki yol haritası üretilmelidir. Bu sürece girmek için uzman ve deneyimli bir malpraktis avukatından destek almak faydalı olacaktır. Bu alan oldukça niş bir alandır, sağlık hukuku avukatından yardım alınması şarttır. Tazminat hukuku avukatı ile çalışarak yüksek meblağlı tazminatlar kazanabilirsiniz aksi taktirde ise maddi manevi kayıplar ve dahi vakit kaybı yaşamak işten bile değildir.
İPEK HEPDİKER
BURAK TEMİZER HUKUK BÜROSU