Boşanma davalarında eşler arasında en sık karşılaşılan iddialardan biri, kadının bekâretine ilişkin suçlamalardır. Peki ya “Bakire Çıkmadı Diye Suçlamak Boşanma Sebebi midir?” Buna öncelikle genellikle “evet” diyebiliriz. Halk arasında “kız çıkmadı” şeklinde ifade edilen bu durum, yalnızca tarafların özel hayatını ilgilendiren bir mesele olmaktan çıkmakta; mahkemelere taşındığında evlilik birliğinin temelden sarsılması gerekçesiyle boşanma sebebi sayılabilmektedir.
Yargıtay’ın içtihatlarında da görüldüğü üzere, “bakire olmamakla suçlama” tek başına bir boşanma sebebi olarak kabul edilmez. Ancak bu iddia güven sarsıcı davranışlarla birleştiğinde, eşlerin onurunu zedelediğinde veya aile bireyleri üzerinden baskı unsuru hâline getirildiğinde boşanmayı doğrudan etkilemektedir.
Bu makalede, Yargıtay’ın farklı tarihlerde verdiği kararlar ışığında “kız çıkmadı” iddialarının hukuki boyutu incelenecek, ayrıca uygulamada boşanma avukatlarının nasıl bir yol izlediği açıklanacaktır.
İçindekiler
Tarihsel Arka Plan: Bekâret ve İlk Gece Hakkı
Tarih boyunca kadınların bekâreti, ataerkil toplumların en önemli kontrol mekanizmalarından biri olmuştur. Tarım kültürünün egemen olduğu imparatorluk dönemlerinde toprak ağaları, yalnızca mallara değil, üzerinde yaşayan kadınlara da hükmetmiş; “ilk gece hakkı” gibi uygulamalarla bekâreti bir tür toplumsal değer hâline getirmiştir.
**Emre Kongar’ın da belirttiği üzere, bu gelenek sadece Doğu’ya özgü değildir; Batı toplumlarında da feodal beylerin benzer hakları söz konusu olmuştur (Kızlarıma Mektuplar, 2001).
Osmanlı döneminde ise bu hak doğrudan uygulanmasa da, “ağanın izni olmadan evlenilememesi” gibi dolaylı biçimlerde varlığını sürdürmüştür.
Bakire Çıkmadı Diye Suçlamak Boşanma Sebebi mi? | Yargıtay Kararları
1. Eşini Bakire Olmamakla Suçlama – Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 05.07.2012, E. 2012/421, K. 2012/18751
“Davacı kocanın eşini bakire olmamakla suçladığı, davalı kadının ise güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurludur.”
Hukuki Yorum:
Yargıtay burada kocanın ithamını güven sarsıcı kabul etmiş; ancak kadının da davranışlarını dikkate alarak tarafları eşit kusurlu saymıştır. Bu, mahkemelerin “tek taraflı kusur”dan ziyade karşılıklı davranışlara baktığını gösterir.
2. Kayınvalide Üzerinden Suçlama -Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 08.04.2014, E. 2014/6323, K. 2014/8286
“Kocanın ise, bağımsız ev temininden kaçındığı, aynı evde birlikte yaşayamayan eşini, eşini aşağılayıcı söz ve davranışlarına göz yumduğu, kayınvalidesinin davacıya yönelik bakire olmamakla suçladığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerle anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre, evlilik birliğinin her ikisinin de ortak ve aynı oranda kusurlu davranışları nedeniyle temelden sarsıldığı görülmektedir.”
Hukuki Yorum:
Burada kocanın doğrudan değil ama kayınvalidesinin ithamlarına sessiz kalması kusur kabul edilmiştir. Yargıtay, eşin ailesinden gelen bu tür ithamların da evlilik birliğini zedelediğini açıkça ortaya koymuştur.
3. Araştırma Yapmadan Kız Olmadığını İleri Sürme -Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 31.01.2002, 11552-842
“Kadının evlilik öncesinde cinsel ilişkiye girdiği konusunda beyanda bulunup güven sarsıcı davranış içerisine girdiği, kocanın da gerekli araştırmayı yapmadan kız olmadığı şeklinde eşini suçladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya karar verilmesi gerekir.”
Hukuki Yorum:
Yargıtay hem kadının evlilik öncesi açıklamasını hem de kocanın aceleci suçlamasını birlikte değerlendirmiştir. Karardan çıkan sonuç, boşanma davalarında güvenin esas olduğu, bekâretin ise tek başına belirleyici olmadığıdır.
4. “Kız Çıkmadı” Sözüyle Aileyi Tehdit Etme -Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 15.06.2005, 585-8083
“Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olaylarda; birlik görevlerini yerine getirmeyen, eşinin ailesini tehdit eden, eşi hakkında kız çıkmadı şeklinde söz sarf eden davalı kocanın kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.”
Hukuki Yorum:
“Kız çıkmadı” ifadesi, yalnızca eşe değil, aynı zamanda onun ailesine yöneltilmiş bir hakarete dönüşmektedir. Yargıtay bu sözü, ağır kusur olarak nitelendirmiştir.
5. Kayınvalide İthamı ve Ağır Kusur- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 28.01.2008, 5874-578
“Davacının 06.2004 tarihinde geçirdiği operasyon sonrası cinsel ilişkiden kaçındığına dair bir delil bulunmamaktadır. Davalı ve annesinin davacıyı bakire olmamakla suçladıkları ve cinsel ilişkinin gerçekleştirilmediği toplanan delillerle anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre, boşanmada davalı ağır kusurlu olup, Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları davacı yararına oluşmuştur.”
Hukuki Yorum:
Burada yalnızca kocanın değil, annesinin de yaptığı itham dikkate alınmış ve manevi tazminat hakkı doğmuştur. Bu karar, aile üyelerinin suçlamalarının da evlilik birliğini zedeleyici olduğunun altını çizer.
6. Araştırma Yapmadan Suçlama- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 13.01.2010, 19829-356
“Kocanın da, gerekli araştırmayı yapmadan kız olmadığı şeklinde eşini suçladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kadının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”
Hukuki Yorum:
Burada mahkemenin kadının boşanma davasını reddetmesi yanlış bulunmuştur. Yargıtay, araştırma yapılmadan yöneltilen ithamları haksız kabul ederek kadının boşanma hakkını tanımıştır.
7. Bekâret Muayenesi Talebi- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 12.03.1997, 985-198
“Davacı yargılama süresince bakire olduğunu iddia etmiş, davalı koca açıkça bakire olmadığını belirtmemiş ise de, davacının bakire olup olmadığı konusunda dosyada yeterli delil bulunmadığından bakire olma iddiası içinde bunun tıbben tespiti isteğinin de bulunduğu dikkate alınarak bakirelik muayenesi için sağlık kuruluna sevki ile alınacak raporla birlikte diğer delillerin değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmamış olması doğru bulunmamıştır.”
Hukuki Yorum:
Bu karar, Yargıtay’ın bazı durumlarda bekâret muayenesi yapılmasını zorunlu gördüğünü ortaya koymaktadır. Ancak günümüzde bu uygulama, kişilik hakları ve insan onuru ile bağdaşmadığı için yoğun eleştiri altındadır.
Evlilikte kıskançlık, baskı veya benzeri güven sarsıcı davranışların boşanma sebebi olup olmadığına dair şu yazımız size yol gösterebilir: Aşırı Kıskançlık Boşanma Sebebi midir?
bakire değilsin diye suçlamak boşanma sebebi midir
Haksız Şekilde Bakire Olmadığını İddia Etmek Manevi Tazminat Gerektirir mi?
Evet. Eşini haksız yere “bakire değil” diye itham eden taraf, kadının kişilik haklarını ağır biçimde zedelediği için manevi tazminatla sorumlu tutulur. Bu tür suçlamalar, yalnızca boşanma sebebi olmakla kalmaz; aynı zamanda kadının toplum önünde küçük düşmesine, onurunun kırılmasına, psikolojik açıdan üzüntü ve hayal kırıklığı yaşamasına yol açar. Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi, kişilik hakları ihlal edilen eşe manevi tazminat talep etme hakkı tanımaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12.05.2015 Tarihli Kararı | Manevi Tazminat
E. 2014/24404, K. 2015/10011
Yargıtay bu kararında şu değerlendirmeyi yapmıştır:
-
Erkeğin, düğünün hemen ertesi günü eşini “bakire olmadığı” iddiasıyla annesi aracılığıyla doktora götürmesi,
-
Kadına ait raporda kızlık zarının elastik ve duhule müsait olduğunun tespit edilmesi,
-
Kadının evlilik öncesinde başkasıyla cinsel ilişki yaşadığına dair hiçbir somut delil bulunmaması,
durumunda, erkeğin tam kusurlu olduğuna kanaat getirmiştir.
Yargıtay ayrıca, bu haksız ithamın kadının kişilik haklarını ağır şekilde zedelediğini belirterek, kadın lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.
Sonuç
“Kız çıkmadı” suçlaması, toplumda kadının namusu üzerinden yürütülen ataerkil baskının yargıya yansıyan bir boyutudur. Yargıtay kararları, bu tür ithamların evlilik birliğini temelden sarstığını ve boşanma davalarında kusur değerlendirmesinde önemli rol oynadığını göstermektedir.
Modern hukuk anlayışı, kadının kişilik haklarını merkeze almakta ve bekâret üzerinden yapılan suçlamaların hukuki değerini giderek azaltmaktadır. Bir boşanma avukatı olarak en önemli tavsiyem, bu tür davalarda kadınların haklarını korumak adına hukuki sürecin titizlikle yürütülmesi ve manevi tazminat taleplerinin mutlaka gündeme getirilmesidir.
Sıkça Sorulan Sorular
1. Eşim beni haksız yere bakire olmadığım gerekçesiyle suçladı, bu boşanma sebebi midir?
Evet. Haksız yere “bakire değil” ithamı, evlilik birliğinde güveni temelinden sarsar. Bu tür ithamlar Yargıtay içtihatlarına göre boşanma sebebi kabul edilmekte ve ithamda bulunan eş kusurlu sayılmaktadır.
2. “Bakire değilsin” şeklindeki suçlama manevi tazminat doğurur mu?
Evet. Türk Medeni Kanunu m. 174/2 uyarınca kişilik hakları ihlal edilen eş, manevi tazminat talep edebilir. Kadının toplum önünde küçük düşmesi, onurunun kırılması, psikolojik zarar görmesi bu hakkın doğmasına sebep olur.
3. Eşim düğünden sonra beni annesiyle doktora götürdü. Bu durum tazminat sebebi midir?
Evet. Yargıtay’ın 12.05.2015 tarihli kararında (E. 2014/24404, K. 2015/10011), eşini düğün sonrası “bakire olmadığı” gerekçesiyle doktora götüren erkeğin tam kusurlu olduğuna hükmedilmiş ve kadın lehine manevi tazminata karar verilmiştir.
4. Evlilikten önce cinsel ilişki yaşamış olmak boşanma davasında kusur sayılır mı?
Hayır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12.04.2016 tarihli kararına göre (E. 2015/16257, K. 2016/7382) sadakat yükümlülüğü evlilik akdiyle başlar. Dolayısıyla evlilikten önce yaşanan özel hayat, boşanma davasında kusur olarak ileri sürülemez.
5. Haksız ithamın aile önünde yapılması hukuken fark yaratır mı?
Evet. Yargıtay kararlarına göre eşin sadece özel ortamda değil, ailesi veya toplum önünde aşağılanması durumunda kusur daha ağır kabul edilmekte, bu da yüksek manevi tazminat talebini mümkün kılmaktadır.
6. Bekâret raporu almak zorunlu mudur?
Hayır. Mahkeme, delillerin yetersiz olduğu ve somut durumun aydınlatılması gerektiği hâllerde rapor talep edebilir. Ancak modern hukukta “bekâret muayenesi” kişilik haklarını zedeleyen bir uygulama olduğu için oldukça tartışmalı ve istisnai bir yoldur.
7. Eşim bana “bakire değilsin” dedi, ama bu iddiasını ispatlayamadı. Ne yapabilirim?
Bu durumda hem boşanma davası açma hakkınız hem de manevi tazminat talep etme hakkınız vardır. Avukatınız, Yargıtay’ın emsal kararlarını dosyanıza sunarak davada lehinize sonuç alınmasını sağlayabilir.
8. “Bakire çıkmadı” ithamı kadın açısından hangi psikolojik zararları doğurur?
Kadın, evliliğin ilk günlerinde böyle bir muameleye maruz kaldığında; onur kaybı, özgüven sarsıntısı, aileler önünde küçük düşme, evlilikten beklediği sevgi ve güvenin yok olması gibi derin yaralar yaşar. Yargıtay da bu psikolojik etkilerin manevi tazminat gerekçesi olduğunu açıkça belirtmektedir.
9. Bu tür davalarda iyi bir boşanma avukatı ne yapar?
Deneyimli bir boşanma avukatı, öncelikle kadının onurunun korunması için tüm delilleri toplar, Yargıtay’ın emsal kararlarını mahkemeye sunar, manevi tazminat taleplerini detaylı gerekçelendirir. Böylece hem boşanma hem de tazminat sürecinde müvekkilin haklarını en güçlü şekilde savunur.