Belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde düzenlenmiş olan ve işlenen bir suç sonrasında toplumla güven ilişkisi zarar gören sanığın, alacağı cezasının yanı sıra ilaveten bazı hakları da kullanmaktan yoksun bırakılmasına denmektedir. İşlenen bir suç sonrasında, kişinin ilgili suçu tekrar işlemeyeceğine yönelik güvenin zarar görmesi, bu uygulamanın getirilmesine sebep olmuştur.
Yanlış bilinenin aksine TCK m. 53’deki kısıtlamalar doğrudan bir ceza değildir, ceza hükmünden kaynaklı olarak cezanın yanında ilaveten verilen tedbirlerdir. Yani kişi mahkemece suçlu bulunduktan sonra işlediği suçtan ötürü cezası açıklanırken bu cezayla birlikte birkısım kısıtlayıcı tedbirlere de hükmedilebilmektedir. İşte bu tedbirler TCK madde 53’de düzenlenmiştir. Şimdi içeriğimizde belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma olarak ifade edilen TCK madde 53 hakkında tüm detaylardan bahsedeceğiz.
İçindekiler
- 1 Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma (TCK 53) Nedir?
- 2 TCK Madde 53 Kapsamında Hangi Haklar Kullanılamaz? TCK 53/1. Maddesi gereği kısıtlanacak haklarınız şunlardır:
- 2.1 Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılma,Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten yoksun bırakılma
- 2.2 Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan yoksun bırakılma,(siyasi yasak)
- 2.3 Velâyet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma
- 2.4 Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan yoksun bırakılma
- 2.5 Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra olarak icra etmekten yoksun bırakılma
- 3 Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılmanın Şartları |TCK Madde 53’ün Şartları
- 4 Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Süresi Nedir? TCK 53/2
- 5 TCK 53/3. Maddesi- Hapis Cezası Ertelenen veya Koşullu Salıverilen Hükümlünün Kendi Altsoyu Üzerindeki Velayet, Vesayet ve Kayyımlık Yetkileri Nasıl Olacaktır?
- 6 TCK 53/4. Maddesi- Kısa Süreli Hapis Cezası Ertelenmiş veya Fiili İşlediği Sırada On Sekiz Yaşını Doldurmamış Olan Kişiler Hakkında Uygulama Nasıl Olacaktır?
- 7 TCK 53/5. Maddesi- Birinci Fıkrada Sayılan Hak ve Yetkilerden Birinin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenen Suçlar Hakkında Yoksunluk Süresi Nasıl Olur?
- 8 TCK 53/6. Maddesi Taksirle İşlenen Suçlarda Hak Yoksunlukları Nelerdir?
- 9 Siyasi Yasak Nedir?
- 10 Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Halinde TCK madde 53
- 11 Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Kararının İptali Mümkün Mü?
- 12 Sıkça Sorulan Sorular
Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma (TCK 53) Nedir?
TCK Madde 53’te düzenlenen “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” hali, doğrudan bir ceza değil; mahkûmiyetin doğal bir sonucu olarak uygulanan bir güvenlik tedbiridir. Ceza davalarında ve iddianamelerde sıkça karşımıza çıkan bu uygulama, toplumda çoğu zaman bağımsız bir ceza yaptırımı olarak algılanmaktadır. Oysa gerçekte, hükmolunan hapis cezasının kanuni bir sonucu niteliğindedir.
Bu tedbir kapsamında, kişinin bazı temel hak ve yetkilerini kullanması belirli bir süreyle sınırlandırılır. Bu kısıtlamalar arasında; seçme ve seçilme hakkından yoksun bırakılma, siyasi parti organlarında görev alamama, velayet ve vesayet görevlerini yerine getirememe gibi önemli haklardan mahrumiyet halleri bulunmaktadır. TCK 53 maddesi nedir? sorusuna bu şekilde yanıt verebiliriz.
Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, yalnızca kasten işlenen suçlarda gündeme gelen bir yaptırımdır. Taksirle işlenen fiillerde ise bu tedbirin uygulanması kural olarak mümkün değildir
Bir başka anlatımla hak yoksunluğu, bir güvenlik tedbiri niteliğinde olup Türk Ceza Kanunu m. 53 hükmünde sınırlı sayıda düzenlenmiştir TCK madde 53’de yazılanlar haricinde hakimin takdirine bağlı değildir yoksunluklar hakim tarafından keyfen genişletilemez arttırılamaz. Hakim maddede yazılanlar haricinde başka bir hak yoksunluğuna hükmedemez. TCK madde 53 demek kasten işlenen bir suç neticesinde mahkemece sanığa hapis cezası verilmesi halinde failin ayrıca hapis cezasının infazı süresince belli hakları da kullanmaktan mahrum bırakılmasıdır. TCK 53 maddesi nedir? sorusuna bir de bu şekilde yanıt verebiliriz.
Türk Ceza Kanunu madde 53 kapsamında yer alan bu düzenleme ile belirli hakların kullanılması engellenir. Buna şu şekilde örnek verebiliriz: Alkollü araç kullanan sürücüye belirli bir para cezasının verilmesine karşın sürücü belgesine belirli süreli olarak el konulması.
Ceza Hukuku kategorisinde yer alan içeriklerimizi incelemek ve pek çok sorunun yanıtını bulmak için kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.
TCK Madde 53 Kapsamında Hangi Haklar Kullanılamaz? TCK 53/1. Maddesi gereği kısıtlanacak haklarınız şunlardır:
TCK m.53 hükmü uyarınca hapis cezasına çarptırılmış bir sanık hakkında verilecek hak yoksunlukları aşağıdaki gibidir:
Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılma,Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten yoksun bırakılma
Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen hak yoksunluklarının başında, kamu görevinde bulunma hakkının kısıtlanması gelmektedir. Bu düzenleme, kişinin belli bir süreyle kamu hizmetlerinde yer alamamasını öngören bir güvenlik tedbiridir.
Kanun, hangi görevlerin bu kapsamda olduğuna açıkça yer vermiştir. Buna göre mahkûm olan kişi:
-
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) üyeliği yapamaz,
-
Devlet, il, belediye ve köy idarelerinde veya bu idarelerin denetimi ve gözetimi altındaki kamu kurum ve kuruluşlarında herhangi bir görev üstlenemez,
-
Seçim veya atama yoluyla girilen tüm memuriyet görevlerinde ve kamu hizmetlerinde çalışamaz.
Bu hak yoksunluğu, hem mevcut kamu görevlerinin sona ermesine yol açabilir hem de hükümlülüğün devamı süresince yeni bir kamu görevine atanmayı veya seçilmeyi engeller. Dolayısıyla, kişinin kamu yönetiminde faal bir rol üstlenme ehliyeti geçici olarak ortadan kalkar.
Özellikle memur statüsündeki kişiler açısından bu durum, mahkûmiyetin kesinleşmesiyle birlikte mevcut görevle ilişiğin kesilmesi sonucunu doğurabilir. Kimi zaman bu tür kararlar disiplin hükümleriyle birlikte idari işlemlere de konu olabilir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken temel husus, bu hak yoksunluklarının yalnızca kasten işlenen suçlar için geçerli olmasıdır. Taksirle işlenen suçlarda bu güvenlik tedbirine başvurulması mümkün değildir.
Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan yoksun bırakılma,(siyasi yasak)
TCK m.53/1 uyarınca, kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olan kişi, mahkûmiyet süresince hiçbir şekilde oy kullanamaz, aday olamaz ve herhangi bir seçimde seçilme hakkını kullanamaz. Başka bir ifadeyle, mahkûmiyet devam ettiği sürece kişi, milletvekili adayı olamaz, belediye başkanlığına ya da muhtarlığa aday gösterilemez; ayrıca hiçbir seçimde oy veremez.
Bu tedbirin uygulanabilmesi için mahkûmiyetin kasten işlenmiş bir suça ilişkin olması şarttır. Taksirle işlenen suçlarda, yani failin kastı olmadan dikkatsizlik veya ihmal sonucu ortaya çıkan fiillerde bu hak yoksunluğu söz konusu olmaz. Dolayısıyla, örneğin trafik kazası sonucu ölüme neden olan bir kişinin aldığı ceza, onun seçme ve seçilme hakkını etkilemeyecektir.
Kasıtlı bir suçtan hüküm giyen kişinin, mahkûmiyet süresi boyunca seçme-seçilme hakkı askıya alınır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, seçme ve seçilme hakkından yoksun bırakılma tedbiri yalnızca genel seçimleri değil; yerel seçimleri, muhtarlık seçimlerini, referandumları ve her türlü demokratik katılım sürecini kapsar.
Velâyet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma
Türk hukuk sistemine göre, 18 yaşından küçük bireyler çocuk olarak kabul edilir ve çocukların velayeti kural olarak anne ve babaya ortak şekilde aittir. Ancak Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, kasten bir suç işleyip bu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olan kişinin, velayet hakkı da dâhil olmak üzere belirli kişisel hakları sınırlandırılmaktadır.
Bu kapsamda, kasten işlenen bir suç nedeniyle mahkûm olan kişi, kendi altsoyu üzerindeki velayet görevini yerine getiremeyecek, aynı şekilde herhangi bir vesayet veya kayyımlık görevinde de bulunamayacaktır. Yani hükümlü kişi, küçük yaştaki çocuğu üzerinde karar verme yetkisini, onun bakım ve eğitimiyle ilgili yükümlülükleri yerine getirme hakkını geçici olarak kaybeder. Aynı şekilde, mahkeme tarafından bir başkasına vasi ya da kayyım tayin edilmesi gereken durumlarda, bu kişi yasal olarak bu görevleri üstlenemez.
Bu hak yoksunluğu, kamu güvenliği ve çocukların yüksek yararı doğrultusunda getirilmiş bir tedbirdir. Ceza hukuku bağlamında mahkûmiyetin doğrudan etkilediği, toplumda özel koruma gerektiren alanlardan biri de işte bu kişisel görev ve yetkilerdir.
Ancak burada önemli bir istisna mevcuttur. TCK m. 53/3 hükmü, bazı durumlarda bu hak yoksunluğunun uygulanmayacağını açıkça belirtmiştir. Şöyle ki:
Eğer mahkûm hakkında verilen hapis cezası ertelenmişse ya da kişi koşullu salıverilme ile tahliye edilmişse, o zaman bu kişi kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık görevlerini yerine getirmeye devam edebilir.
Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan yoksun bırakılma
TCK m. 53/1 kapsamında düzenlenen hak yoksunluklarından biri de, çeşitli tüzel kişiliklerde yöneticilik ve denetçilik görevlerinin yerine getirilememesidir. Bu düzenleme; vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti gibi kurumlarda yönetici veya denetçi sıfatıyla görev yapılmasını sınırlamaktadır.
Kanun hükmüne göre, kasten bir suçtan mahkûm olan kişi, mahkûmiyet süresince yukarıda sayılan tüzel kişiliklerde yönetim kurulu üyesi, başkan, müdür, denetçi gibi görevlerde bulunamaz.
Örneğin; kasten işlenen bir suç nedeniyle hapis cezasına çarptırılan bir kişi, bir derneğin yönetim kurulu başkanı olamayacağı gibi, bir vakıf senedine göre vakıf mütevelli heyetinde görev de alamaz. Aynı şekilde, bir siyasi partinin genel başkanı ya da yürütme kurulunda görev alan bir kişi, cezası infaz edildiği sürece bu tür görevleri sürdüremez.
Ancak dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı şudur: TCK m. 53, yalnızca “yönetici” ve “denetçi” sıfatıyla görev almayı yasaklamaktadır. Dolayısıyla, bu kurumlarda yönetici veya denetçi dışındaki başka bir sıfatla —örneğin sıradan bir üye, gönüllü, çalışan— görev almak mümkün olabilir. Kanun koyucu, yoksunluğun kapsamını sınırlı tutmuş ve yalnızca karar alma ve denetim yetkisi bulunan görevlerde sınırlama öngörmüştür.
Yine bu hak yoksunluğu da diğerleri gibi, taksirle işlenen suçlarda uygulanmaz.
Son olarak, diğer TCK 53 yaptırımlarında olduğu gibi, bu hak yoksunluğu da cezanın infazı tamamlanana kadar devam eder.
Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra olarak icra etmekten yoksun bırakılma
TCK m. 53/1 kapsamında getirilen hak yoksunluklarından bir diğeri de, belirli mesleklerin veya sanatların icrasına yönelik yasaklamadır. Özellikle kamu kurumlarının veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iznine tabi olan meslek ve sanatlar, bu düzenleme kapsamında değerlendirilmektedir.
Bu hüküm uyarınca, kasten işlenmiş bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm edilen kişi, mahkûmiyet süresince, izne tabi meslekleri serbest meslek erbabı ya da tacir sıfatıyla kendi adına ve kendi sorumluluğunda icra edemez. Başka bir ifadeyle, kişi kendi işini kuramaz, ruhsata tabi bir mesleği bireysel olarak sürdüremez veya işletme sahibi olarak faaliyet gösteremez.
Bu yasak, serbest çalışan meslek mensupları açısından oldukça önemli sonuçlar doğurur. Şöyle ki:
-
Avukatlık, hekimlik, diş hekimliği, eczacılık, mali müşavirlik, mühendislik, mimarlık gibi meslek kuruluşlarının iznine tabi serbest meslekler, bu kapsamda değerlendirilir.
-
Aynı şekilde, ticaret siciline kayıtlı olup belirli bir mesleği ya da zanaatı kendi adına sürdüren esnaf ve tacirler de bu yoksunluktan etkilenir.
-
Ruhsatlı olarak çalışan özel klinik sahipleri, özel büro işleten mühendisler, kendi adına çalışan noterler, veteriner hekimler gibi profesyoneller, mahkûmiyet süresince mesleklerini icra edemez.
Bu düzenlemenin amacı, kamu güvenini ve toplumun meslek gruplarına duyduğu güveni korumaktır. Özellikle kamuya hizmet sunan meslekler açısından, suça bulaşmış bir kişinin faaliyetlerini sürdürmesi, hem mesleki etik hem de toplumsal beklenti açısından sakıncalı görülmektedir. Ancak bu yasak yine yalnızca kasten işlenen suçlar için söz konusudur.

Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılmanın Şartları |TCK Madde 53’ün Şartları
Hapis cezasına mahkûm edilen sanık hakkında TCK m.53 hükmünde düzenlenen hak yoksunluğuna karar verilebilmesi için bazı şartlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu şartlar ise şu şekildedir:
- İşlenen suç kasıtlı bir suç olmalıdır.
- Fail hakkında verilen ceza, hapis cezası olmalıdır. Sadece adli para cezası verilmiş ise TCK madde 53 uygulanamaz.
- Failin cezası kısa süreli hapis cezası ise bu ceza ertelenmemiş olmalıdır.
- Fail, suçu işlediği tarihte 18 yaşını doldurmuş olmalıdır.
TCK 53 belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma uygulamasının gerçekleşmesi bu şartlara bağlıdır. Bu şartlar gerçekleşmediği takdirde uygulama gerçekleştirilemez.
Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Süresi Nedir? TCK 53/2
TCK m.53 hükmünde belirtildiği üzere hak yoksunluğu güvenlik tedbiri, fail hakkında verilen hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam eder. Cezanın infazının tamamlanması ise hak ederek salıverilme süresinin dolmasını ifade eder. Yani kişi cezaevinde olduğu sürece, kanunda sayılan hak ve yetkileri kullanamaz. Ceza infazı, cezaevine girilen tarihten tahliyeye kadar geçen tüm süreci kapsar. Koşullu salıverilme ile tahliye olan biri için de infaz süresi, tahliye olduğu tarih itibarıyla sona ermiş sayılır.
Örnek vermek gerekirse:
Bir kişi, kasten işlediği bir suç nedeniyle 5 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve bu cezanın 3 yılını cezaevinde geçirip koşullu salıverme ile tahliye edilmişse, bu kişinin hak yoksunluğu TAHLİYE İLE BİRLİKTE KALKMAZ tahliyeden sonra da 2 sene daha devam eder. Çünkü ceza 5 yıldır ve henüz ceza tamamlanmamıştır. TCK 53/2 nin tahliye tarihi ile alakası yoktur. Ancak cezanın infazı bittikten sonra ise TCK 53/5 uygulanmıyorsa, artık oy kullanabilir, memur olabilir, kamu görevi yapabilir, yöneticilik yapabilir.
| Süreç | Hak Yoksunluğu Sürer mi? |
|---|---|
| Cezaevinde | ✅ Sürer |
| Denetimli serbestlikte | ✅ Sürer |
| Koşullu salıverme süresi bitene kadar | ✅ Sürer |
| Koşullu salıverme süresi tamamlanınca | ❌ Sona Erer |
| Denetimli serbestlik sona erdiğinde | ❌ Sona Erer |
-
TCK 53/5 – İstisna: İnfazdan Sonra Da TCK Madde 53 Devam Edebilir.
Normalde, infaz tamamlandığında hak yoksunluğu sona erer. Ancak bazı durumlarda bu yasak, ceza bittikten sonra da devam edebilir. Eğer kişi, suçunu TCK 53/1’de sayılan görev, yetki veya hakları kötüye kullanarak işlemişse (örneğin bir kamu görevlisi görevini suistimal ederek dolandırıcılık yapmışsa), mahkeme ek bir süreyle hak yoksunluğuna karar verebilir.
Bu ek süre, cezanın yarısı ile tamamı (bir katı) arasında olabilir. Örneğin kişi 6 yıl hapis cezası almışsa, infazdan sonra 3 yıldan 6 yıla kadar bir süreyle daha haklarını kullanması yasaklanabilir. Bu süre ceza infazından sonra başlar. Ancak bu uygulamanın olabilmesi mahkemenin bu istisnaya ilişkin ayrıca bir karar vermesi gerekir. (Aşağıda detaylı yer vereceğiz)
- TCK 53/3 – İstisna: Tahliye İle Birlikte Hakları Geri Kazanmak Sadece Bir Hak Bakımından Mümkündür.
TCK 53/3’e göre velayet hakkı sınırlanan kişiye koşullu salıverilirse veya cezası ertelenirse bu kısıtlama sona erecektir. Zira kişi artık özgürdür ve çocuğu üstündeki velayet hakkını, velilik görevini yapabilecektir. İşte bu da bu istisnai düzenlemenin mantıksal sebebidir.
TCK 53/3. Maddesi- Hapis Cezası Ertelenen veya Koşullu Salıverilen Hükümlünün Kendi Altsoyu Üzerindeki Velayet, Vesayet ve Kayyımlık Yetkileri Nasıl Olacaktır?
Velâyet hakkı, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda ebeveynlerin sahip olduğu hak ve yükümlülükleri ifade eder. Bir kişinin çocukları üzerinde sahip olduğu yetkiye velâyet hakkı denir. Benzer şekilde, kayyımlık ve vesayet, bir kişinin malî veya hukuki durumunun yönetilmesi için atanan bir kişinin yetkileridir.
TCK 53. maddenin üçüncü fıkrasında, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirine ilişkin önemli bir istisna düzenlenmiştir. Buna göre, hakkında verilen hapis cezası ertelenen ya da koşullu salıverilme kararıyla tahliye edilen hükümlülerin, kendi altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık hakları geri döner.
TCK 53/3’e göre velayet hakkı sınırlanan kişiye koşullu salıverilirse veya cezası ertelenirse bu kısıtlama sona erecektir. Zira kişi artık özgürdür ve çocuğu üstündeki velayet hakkını, velilik görevini yapabilecektir. İşte bu da bu istisnai düzenlemenin mantıksal sebebidir.
Sonuç olarak, kasten işlenmiş bir suçtan hapis cezası alan bir kişi hakkında genel kural olarak velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri kısıtlanır. Ancak ceza ertelenmişse veya kişi koşullu salıverilme ile tahliye edilmişse, yalnızca kendi altsoyu bakımından bu hakları kullanmaya devam edebilir.
TCK 53/4. Maddesi- Kısa Süreli Hapis Cezası Ertelenmiş veya Fiili İşlediği Sırada On Sekiz Yaşını Doldurmamış Olan Kişiler Hakkında Uygulama Nasıl Olacaktır?
TCK 53. maddenin dördüncü fıkrası, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirine istisna oluşturan bir diğer düzenlemedir. Bu hüküm iki ayrı durumu kapsar ve her ikisi de TCK 53/1’de sayılan hak yoksunluklarının uygulanmayacağı özel halleri ifade eder.
Bunlardan ilki, kısa süreli hapis cezasının ertelenmesi hâlidir. Ceza hukuku sistemimizde, TCK 49. madde uyarınca bir yılın altında kalan hapis cezaları kısa süreli hapis cezası olarak kabul edilir. Eğer kişi, bir yıldan daha az süreli bir hapis cezasına mahkûm olmuş ve bu ceza ertelenmişse, bu durumda TCK 53/1’de öngörülen hak yoksunlukları devreye girmez. Yani kişi, kamu görevi yapma, seçme ve seçilme hakkını kullanma, velayet veya vesayet gibi kişisel yetkileri sürdürme bakımından herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaz.
TCK 53/4 hükmü, hapis cezasının ertelendiği diğer halleri düzenleyen TCK 53/3’ten farklıdır. Çünkü 53/3 her türlü hapis cezasının ertelenmesi veya koşullu salıverilme hâlinde sadece altsoy üzerindeki kişisel hakları korurken, 53/4 yalnızca bir yılın altındaki hapis cezalarının ertelenmesi halinde tüm hak yoksunluklarının uygulanmayacağını hükme bağlamaktadır. Dolayısıyla 1 yıldan fazla ve 2 yıla kadar olan hapis cezalarının ertelenmesi hâlinde, yalnızca TCK 53/3’te yer alan istisna uygulanır; yani sadece altsoy üzerindeki haklar korunur, diğer hak yoksunlukları devam eder.
Dördüncü fıkrada düzenlenen ikinci istisna ise yaş küçüklüğüne ilişkindir. Şöyle ki, eğer kişi suç işlediği tarihte henüz 18 yaşını doldurmamışsa, bu durumda da TCK 53/1’de sayılan hak yoksunlukları uygulanmaz. Fail hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş olsa dahi, sırf yaş küçüklüğü nedeniyle, örneğin kamu görevinden men edilmesi ya da seçme-seçilme hakkının kısıtlanması gibi sonuçlar doğmaz.
Bu düzenleme, çocukların ve gençlerin sosyal hayata kazandırılması, cezalandırmadan çok ıslah edilmeleri yönündeki ceza politikası anlayışının bir yansımasıdır. Aynı zamanda, kısa süreli hapis cezalarının ertelenmesi hâlinde kişinin kamusal haklarını koruma iradesi de, orantılılık ilkesine uygun olarak değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak, TCK 53/4 maddesi; hem bir yılın altındaki hapis cezalarının ertelenmesi, hem de failin suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış olması durumlarında, TCK 53/1’deki hak yoksunluklarının uygulanmayacağını hükme bağlamaktadır.
TCK 53/5. Maddesi- Birinci Fıkrada Sayılan Hak ve Yetkilerden Birinin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenen Suçlar Hakkında Yoksunluk Süresi Nasıl Olur?
TCK 53. maddenin beşinci fıkrası, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirine ilişkin süre bakımından istisnai bir durum öngörmektedir. Bu düzenleme, yalnızca suçun işleniş biçimi ile bağlantılı olarak uygulanır ve suçun, 53. maddenin birinci fıkrasında sayılan hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenmiş olması halinde devreye girer. Buna yukarıda TCK 53/2’nin istisnası olarak da kısaca değinmiştik.
Eğer kişi, örneğin kamu görevlisi sıfatıyla hareket ederken görevini suistimal etmiş, siyasi parti yöneticisi iken yetkisini kullanarak suç işlemiş ya da vasi olarak tayin edilmiş olduğu kişiye karşı görevini ihlal ederek suç işlemişse, bu durumda cezanın infazı tamamlandığında bile yoksunluk hali sona ermez. Aksine, bu kişiye verilecek ek bir yoksunluk tedbiri, infazın bitiminden itibaren işlemeye başlar.
Bu durumda hâkim, hükmolunan hapis cezasının süresini esas alarak, cezanın yarısı ile bir katı arasında bir süre belirleyebilir. Bu süre boyunca ilgili kişi, suçun işlenmesinde kötüye kullanılan hak veya yetkiyi kullanamaz. Örneğin, bir kamu görevlisi, görevi sırasında rüşvet suçunu işlemişse ve hakkında 6 yıl hapis cezası verilmişse, infaz tamamlandıktan sonra hâkim, bu kişinin kamu görevinde bulunma hakkını 3 yıldan 6 yıla kadar uzayan bir süreyle daha kısıtlayabilir. Bu ek sürenin başlangıç noktası, cezanın tamamen infaz edildiği tarihtir.
Benzer şekilde, eğer suçun karşılığı olarak yalnızca adli para cezasına hükmedilmişse ve yine bu suç, TCK 53/1’de sayılan haklardan birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmişse, bu durumda da ek yoksunluk süresi öngörülebilir. Hâkim bu durumda, hükmolunan para cezasının karşılığı olan gün sayısının yarısı ile bir katı arasında bir süre boyunca, ilgili hakkın kullanımını yasaklayabilir. Bu yasağın süresi de, tıpkı hapis cezasında olduğu gibi, para cezasının infazının tamamlandığı tarihten itibaren başlar.
Bu düzenleme, TCK 53/2’de yer alan temel kurala bir istisna getirir. Bilindiği üzere, genel kural olarak kişi, hakkında verilen hapis cezası infaz edilinceye kadar TCK 53/1’de sayılan hakları kullanamaz; infaz tamamlandığında bu haklar da kendiliğinden geri döner. Ancak suçun, doğrudan bu hak ve yetkilerin kötüye kullanılması yoluyla işlenmiş olması hâlinde, hak yoksunluğu infazla birlikte sona ermez, aksine infazdan sonra da devam edecek şekilde ek bir süreyle uzatılabilir.
TCK 53/5’teki bu düzenleme, suçla bağlantılı olan hakkın kullanılmasının bir süre daha engellenmesini mümkün kılarak, kamu güvenliğini ve toplumsal düzeni korumayı amaçlar. Ayrıca failin, suistimal ettiği pozisyona yeniden gelmesinin önüne geçilmesi suretiyle caydırıcılık da sağlanır. Uygulamada hâkimin takdirine bağlı olarak verilen bu ek yoksunluk süresi, gerekçeli ve ölçülü şekilde karara bağlanmalıdır.
Sonuç olarak, suçun işlenmesinde TCK 53/1’de belirtilen hak ve yetkilerin doğrudan suça araç olarak kullanılması hâlinde, hükmedilen cezanın infazından sonra da belirli bir süreyle bu hakların kullanımının yasaklanmasına karar verilebilir. Bu yönüyle 53/5, sadece mahkûmiyet süresiyle sınırlı olmayan, infaz sonrasına da sirayet eden koruyucu bir tedbir niteliği taşımaktadır
TCK 53/6. Maddesi Taksirle İşlenen Suçlarda Hak Yoksunlukları Nelerdir?
TCK m.53/1 ve TCK m.53/5 hükümlerinde belirtilen hak yoksunluklarının uygulanabilmesi için fail tarafından kasten bir suç işlenmiş olması gereklidir demiş ve yukarıda detaylı anlatmıştık. Her ne kadar TCK m.53/5 hükmünde açıkça kasten ifadesine yer verilmemiş olsa da hükümdeki ‘’hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle’’ ifadesinden kasten işlenen suçlar anlaşılmaktadır. Zira bir hak ve yetki ancak kasıtlı bir suç ile kötüye kullanılabilmektedir.
TCK m.53/6 hükmü ise kasıtlı suçlarda değil taksirli suçlarda uygulama alanı bulmaktadır. Bu hükmün uygulanabilmesi için suçun belirli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenmesi gerekmektedir.
Örnek vermek gerekirse; bir inşaat mühendisi, iş güvenliği kurallarına aykırı şekilde bir yapı inşaatını yürütürken iş kazası sonucu bir işçinin ölümüne sebep olmuşsa, taksirle ölüme neden olma suçundan mahkûm edilebilir. Mahkeme, cezanın infazı tamamlandıktan sonra, failin mühendislik yapma yetkisini üç ay ile üç yıl arasında belirleyeceği bir süreyle kısıtlayabilir. Aynı şekilde, alkollü şekilde araç kullanarak ağır yaralamaya sebebiyet veren bir kişi hakkında da cezanın infazı sonrası üç yıla kadar sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir.
Sonuç olarak, taksirle işlenen suçlarda genel kural hak yoksunluğunun uygulanmamasıdır. Ancak meslekî özen yükümlülüğü veya trafik güvenliği ihlal edilerek bir suç işlenmişse, fail hakkında sınırlı alanda ve belirli süreyle hak yoksunluğu uygulanabilir. Bu tedbir, hapis veya para cezasının infazından sonra başlar.

Siyasi Yasak Nedir?
TCK 53/1 de Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan yoksun bırakılma olarak geçen ancak kamuoyunda “siyasi yasak” olarak bilinen bir hak yoksunluğudur. Yukarıda detaylı olarak ele almıştık. Günümüzde son dönemlerde oldukça fazla dikkat çeken siyasi yasak konusu, aslında Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde düzenlenmiş olan birçok kısıtlamadan sadece biridir. Bu çerçevede siyasi yasak alan kişinin, aldığı bir ceza sonrasında, ceza ile birlikte(cezaya ilaveten) siyasi haklarını kullanmasının engellenmesi, hiçbir siyasi faaliyette bulunamaması ve kamu görevlerinde yer alamaması şeklinde bir kısıtlamaya hükmedilir. Siyasi yasak nedir? sorusuna bu şekilde yanıt verebiliriz.
Siyasi yasağın verildiği durumlar suçlar farklılaşmaktadır. Siyasi yasak kasten işlenmiş olan herhangi bir suç kapsamında da verilebilir. Siyasi yasak alan bir kişinin işlemiş olduğu suçtan ötürü toplum nezdinde güveni sarsılacağından ötürü artık siyasetle uğraşmamasının doğru olacağı düşünülmektedir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Halinde TCK madde 53
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinde TCK madde 53’deki kısıtlamalar da uygulanmaz. Zira ortada henüz bir ceza hükmü yoktur, hüküm açıklanmamış açıklanması 5 yıl süreyle geri bırakılmıştır. 5 yıl içinde yeni suç işlenip işlenmeyeceği devlet tarafından beklenecektir. HAGB kararı kısaca budur. İşte bu karar ile birlikte TCK madde 53’deki kısıtlamalara da ilk başta hükmedilemez. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı 5 yıllık süre içinde yeni bir suç işlenir ve mahkeme cezayı açıklamak durumunda kalırsa açıklanacak hüküm ile birlikte TCK madde 53’deki hak yoksunluklarına da ayrıca hükmedilebilir.
Bir başka anlatımla CMK m.231/7 hükmünde, HAGB kararı verilmesi halinde mahkûm olunan hapis cezasının ertelenemeyeceği ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemeyeceği belirtilmesine rağmen TCK m.53 hükmünde belirtilen hak yoksunlukları konusunda nasıl hareket edileceği belirtilmemiştir.
Genel kabul gören görüşe göre HAGB kararı verilmesi halinde, TCK m.53 hükmünde belirtilen hak yoksunluğu hususunda ilk başta henüz bir değerlendirme yapılmaz. Örneğin 3 ay hapis cezasına çarptırılan ancak hakkında HAGB kararı verilen hükümlü, denetim süresi içerisinde yükümlülüklerine uymazsa açıklanması geri bırakılan hüküm, CMK m.231/11 hükmü gereğince açıklanır. Ve işte burada artık TCK madde 53’deki hak yoksunlukları gündeme gelir. Madde metninde;
“Mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine veya koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” denmektedir.
Görüldüğü üzere mahkemenin HAGB si yanan kişi için yukarıdaki madde metnine dayanarak yeni kuracağı hükümde, TCK m.53 hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin durum artık hüküm açıklanırken değişebilecektir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması hakkında da bilgi almak isterseniz, ilgili içeriğimizi ziyaret edebilirsiniz.
Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Kararının İptali Mümkün Mü?
Öncelikle TCK m.53 hükmünde düzenlenen belirli hakları yoksun bırakılma güvenlik tedbiri kararına cezadan ayrı bir itirazın mümkün olmadığını belirtebiliriz. Bu hükme ceza mahkemesinin verdiği hapis cezası kararıyla birlikte kül halinde itiraz edilebilir istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ayrıca eğer mahkûm olunan asıl ceza temyize tabi ise yine istinaf başvurusunun reddedilmesi halinde de hüküm ile birlikte bu güvenlik tedbiri de temyiz edilebilir.
Belli hakların kullanımından yoksun bırakılma konusu hakkında yaşadığınız hukuki sorunlarda, Burak Temizer Hukuk Büromuzun deneyimli İstanbul ceza avukatı kadrosundan destek alabilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Kamu Hizmetinden Yasaklanma Ne Demektir?
TCK m.53 hükmü kapsamında, Kamu hizmetinden yasaklanma güvenlik tedbiri; Hükümlünün, cezasının infazı bitene dek(tahliye değil) süreli veya geçici olarak bir kamu görevinin üstlenilmesinden menedilmesi olarak açıklanır.
Belirli Haklardan Yoksun Bırakmanın İnfazına Ne Zaman Başlanır?
TCK m.53 hükmü kapsamında, Hak yoksunluklarının başlama tarihi, İLAMIN (HÜKMÜN) KESİNLEŞTİĞİ tarihtir.
Belli Haklardan Yoksun Bırakılma Memuriyete Engel Midir?
Hakkında TCK m.53 hükmünde düzenlenen belli haklardan yoksun bırakılma güvenlik tedbiri uygulanan hükümlü, uygulandığı süre boyunca memur olamaz. Yani bu süre zarfı içerisinde hakkında güvenlik soruşturması yapılırsa bunun sonucu olumsuz olacaktır. Zira memuriyete kabul şartlarından birini bu husus oluşturmaktadır.
Bazı suçların işlenmesi halinde hakkında mahkûmiyet kararı verilen hükümlü, devlet memurluğundan kalıcı olarak menedilebilir. Zira bu suçlar;
- 1 yıl veya daha uzun süreli hapis cezasına çarptırılan veya Devletin güvenliğine, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlar,
- Zimmet, rüşvet, irtikap, dolandırıcılık, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, sahtecilik, hileli iflas gibi suçlar,
- İhaleye ve edimin ifasına fesat karıştırma, kara para aklama veya kaçakçılık gibi suçlardır.
Otobüs Şoförüyken Kaza Yaparsam Ehliyetime El Konulur Mu?
Bildiğiniz üzere günlük hayatta bazı durumlarda dikkat ve özen yükümlülüğümüz bulunmaktadır. Dolayısıyla şoförlük mesleğini icra ederken de bu yükümlülüğe aykırı davranmamanız gerekmektedir. Zira dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmek suretiyle kazaya karışmanız yani taksirli bir suç işlemeniz halinde, yine TCK m.53/6 hükmü kapsamında, taksirli suç hakkında verilen cezanın infazından başlamak üzere 3 aydan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere Mahkeme kararıyla ehliyetinize el konulabilecektir.
Siyasi Yasak İstenmesi Ne Demektir?
Siyasi yasak alan kişinin, aldığı bir ceza sonrasında, ceza ile birlikte(cezaya ilaveten) siyasi haklarını kullanmasının engellenmesi, hiçbir siyasi faaliyette bulunamaması ve kamu görevlerinde yer alamaması şeklinde bir kısıtlamaya hükmedilir. Siyasetçinin toplum nezdinde örnek kişi olması gerektiği ve bu yüzden suça karıştıysa artık siyaset de yapmaması gerektiği fikri ile bu bu hüküm TCK madde 53’de düzenlenmiştir.
Bu kapsamda bir örnek vermek gerekirse kamuoyunda Ahmak Davası olarak da bilinen olayda, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesince 2 yıl 7 ay 15 gün hapisle cezalandırılmasına karar verilmiş olup bunun yanında TCK m.53 hükmü uyarınca da 4 yıl süreliğine siyasi yasak güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilmişti.
Söz konusu siyasi yasak tedbiri, TCK m.53 hükmünde yer alan Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinden ileri gelmektedir. Dolayısıyla eğer İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen hapis cezası ve TCK m.53 hükmü kapsamında verilen siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbiri kesinleşirse İmamoğlu siyasi yasaklı sayılacaktır.
Hak Yoksunluğu Adli Sicil Kaydına İşler Mi?
Yukarıda açıklanan TCK m.53 hükmünde düzenlenen hak yoksunlukları ile yine TCK m.17 hükmünde düzenlenen yabancı mahkemelerde verilen cezalar kapsamındaki hak yoksunlukları, adlî sicile kaydedilir.
Hak Yoksunluğunun Uygulanmasının İddianamede Talep Edilmesi Zorunlu Mu?
Hayır, TCK m.53 hükmünün uygulanması gerektiğinin iddianamede talep edilmesine gerek yoktur. Zira bu güvenlik tedbirleri ceza kararı ile birlikte yani karara ilave olarak uygulama alanı bulan kısıtlamalardır. Savcı tarafından iddianamede talep edilmese bile hükmü kuran mahkemece hükmedilecektir.
BUSE DİZ
















