Nafaka ve nafaka arttırım artırım davası,
1.GİRİŞ
Nafaka ve nafaka arttırım artırım davası, nafaka alacaklısının nafaka ödeme borcu olan kişiden söz konusu nafaka miktarının artırılmasını talep etmek için açtığı davadır. Günümüzde sıklıkla değişen ekonomik ve sosyal koşullar nafaka miktarının nafaka alacaklısının hayatını idame ettirmek için yeterli gelmemesine neden olabilir. Bu durumda nafaka alacaklısı nafaka artırma davası yoluyla nafaka artırımı talep edebilir
Nafaka alacaklısı, nafaka artırımını haklı sebeplere dayandırmalıdır ve nafaka ödeme borcu olan kişinin ekonomik durumunun iyi yönde gelişmiş olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür.
Bahsedilen nafaka artırım davaları, koşulları, hükümleri şeklinde 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) çeşitli maddelerinde düzenlenmiştir. Bu yazıda, nafaka tanımı ve çeşitlerinden, nafaka artırımının nasıl talep edileceğinden, dava şartlarından, görevli ve yetkili mahkemelerden ve talebin değerlendirme sürecinden bahsedilecektir.
Anahtar Kelimeler: Nafaka Artırım Davası, Nafaka, Kusur, Türk Medeni Kanunu, Boşanma, Yardım, Nafaka Artar Mı?, Nafaka Nasıl Artar, Nafaka İçin Neler Gerekli, Nafaka Şart mı?
2. NAFAKA VE TÜRLERİ
Nafaka, mahkeme kararı ile bir eşin, boşanma sonucunda maddi güçlüğe düşecek diğer eşe ve çocuklara boşanma süresince veya boşanma sonrasında ödemekle yükümlü olduğu maddi destektir. Nafaka kurumunun koruduğu hukuki yarar, evliliğin sona ermesi durumunda dahi, aile bireylerinin birbirine olan yardım ve bakım yükümlülüğünün uygun bir şekilde yerine getirilmesidir. Nafaka ödenmesine hükmedilip hükmedilmeyeceği konusunda kusur, müşterek çocuğun varlığı, tarafların ekonomik gücü gibi kıstaslar bulunmaktadır ve bu kıstaslar her bir nafaka türü için ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Nafaka, yardım nafakası, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olmak üzere dörde ayrılır.
a) Tedbir Nafakası
Boşanma davası kesin bir şekilde sona ermediği sürece evlilik kurumu devam eder ve bu nedenle eşlerin birbirine olan yükümlülükleri de devam eder. Tedbir nafakası, boşanma davası boyunca eşlerden birinin geçiminde güçlük çektiği veya çekebileceği durumlarda eşlerden diğerinin onun geçimine katkıda bulunmasını sağlayan bir nafaka türüdür. Tedbir nafakası, eşin diğer eşe dava devam ettiği sürece yaptığı maddi yardıma verilen isimdir.
Müşterek çocuğun varlığı halinde, velayeti tedbiren elinde bulunduran eşe ödenecek bir tedbir nafakası da söz konusudur. Çocuğun yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi de talebe bağlı değildir. Hakim, çocuğun yüksek menfaatini gözeterek de tedbir nafakasına hükmedebilir.
İlgili konu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.169’da “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Tedbir nafakası miktarı hakim tarafından belirlenir ve söz konusu nafaka türünde evlilik birliği halen devam ettiği için tarafların kusuru veya davayı kimin açtığı dikkate alınmaz. Hakim, tedbir nafakasına re’sen hükmedebilir, tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için tarafların talebi aranmaz.
Tedbir nafakası, boşanma davası açıldığı günden itibaren ödenmeye başlanır. Başka bir deyişle, boşanma davası açıldığı tarihten nafaka kararının verildiği tarih arasında kalan süre içinde de nafaka ödenir, yani tedbir nafakası geçmişe etkili bir nafakadır. Tedbir nafakası, boşanma davasının sonuçlanmasıyla birlikte sona erer.
Resmi bir evliliğin mevcut olması, eşlerin ayrı yaşaması ve ayrı yaşamalarında haklı bir sebep bulunması halinde boşanma davası açılmadan da tedbir nafakası talebinde bulunulabilir.
b) Yoksulluk Nafakası
Boşanma sebebiyle eşlerden birinin yoksulluğa düşecek olması halinde eşlerden diğeri maddi gücü oranında ona maddi yardımda bulunulmasına hükmedebilir. Hukukumuzda buna yoksulluk nafakası adı verilmektedir. Yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde korunan hukuki yarar, evlilik sona erse bile eşler arasındaki yardım ve dayanışmanın devam etmesi gerektiğidir.
İlgili konu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.175/1’de “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Tedbir nafakasından farklı olarak, yoksulluk nafakası, nafaka tanımını yaparken bahsettiğimiz birtakım koşullara bağlıdır.
Nafaka talebinde bulunan eş ancak çalışma gücünden ve hayatını idame ettirecek başka bir maddi güçten yoksunsa yoksulluk nafakasına hak kazanabilir. Nafaka talebinde bulunan eş çalışma gücünden yoksun olmamasına rağmen çalışmayı reddediyorsa bu durum dürüstlük kuralıyla uyuşmaz. Bu nedenle nafakaya hükmedilmez.
Hakimin yoksulluk nafakasına karar verebilmesi için, yoksulluğa düşen eşin talepte bulunması gerekmektedir. Hakim re’sen yoksulluk nafakasına karar veremez. Yoksulluk nafakası hem erkek hem de kadın eşler tarafından talep edilebilir
Söz konusu maddede belirtildiği üzere, talep eden eşin kusursuz ya da diğer eşten daha az kusurlu olması şartı aranır. Talepte bulunan eşin boşanmada diğer eşten daha fazla kusurlu olması, talepte bulunan yoksulluğa düşmüş olsa bile nafakaya hükmedilmesine engeldir. Yine söz konusu maddede belirtildiği gibi, kendisinden nafaka talep edilen eşin kusurlu olması aranmaz.
Kendisinden nafaka talep edilen eşin ödeme gücü, yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilemeyeceğinin değerlendirilmesinde ve bu nafakanın miktarını belirlemede dikkate alınır. Nafaka talep edilen eşin maddi gücü, yoksulluk nafakasının üst sınırıdır.
Yoksulluk nafakası kural olarak süresizdir yani eşlerden biri ölünceye kadar devam eder ancak yoksulluk nafakasının belirli bir süreyle kısıtlanmış olması veya nafaka alacaklısının uygunsuz bir hayat sürmesi, evli olmamasına rağmen evli gibi hayat yaşaması ve artık yoksul olmaması nedenlerinden dolayı nafaka kaldırılabilir. Tarafların maddi gücündeki değişiklikler nedeniyle nafaka miktarının sonradan artırılmasına veya azaltılmasına hükmedilebilir.
İlgili konu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.176/3,4’te “İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
c) İştirak Nafakası
Velayet kendisine bırakılmamış olan eşin, velayet kendisine bırakılmış olan eşe, müşterek çocuğun giderlerini karşılayacak oranda ödemesi hükmolunan miktara iştirak nafakası adı verilir. Boşanmış olma, velayet bırakılmamış eşe, çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünü sona erdirmez. Kendisine velayet bırakılmamış eş, gücü oranında çocuğun masraflarına katılmak zorundadır.
Hakim, çocuğun menfaatini göz önünde bulundurarak iştirak nafakasına re’sen hükmeder. İştirak nafakasına hükmolunması için velayet bırakılmış eşin talebine ihtiyaç yoktur. Velayet bırakılmamış eşin ödeme gücü yoksa iştirak nafakasına hükmedilmez.
İştirak nafakası kural olarak çocuk yetişkin oluncaya kadar devam eder ancak çocuk, yetişkin olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa çocuğun eğitimi sona erene kadar iştirak nafakası ödenir. Eğer çocuk, yetişkin olduktan sonra da bakıma muhtaç haldeyse yardım nafakası talep edebilir.
İlgili konu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.182/3,4’te “Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
d) Yardım Nafakası
Yardım almadığı sürece yoksulluğa düşecek olan kardeş, üst soy ve alt soya ödenmesi hükmedilen miktara yardım nafakası ismi verilmektedir. Yardım nafakasına hakim re’sen hükmetmez, talebe bağlı bir nafakadır.
Yardım nafakası, ancak kendisine bakmakla yükümlü kimselerde bulunduğu nafaka talebinin reddedilmesi halinde istenebilir.
İlgili konu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.364/1’de “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
3. NAFAKA ARTIRIM TALEBİ
Sosyal, ekonomik, hastalık, eğitim gibi koşullar ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerden dolayı hükmolunan nafaka, nafaka alacaklısı eşin ve/veya müşterek çocuğun hayatını idame ettirmesi için yetersiz kalabilir. Bu durumda nafaka alacaklısı eş, nafaka artırım talebinde bulunabilir. Nafaka artırım talebinde bulunmak için halihazırda hükmolunmuş bir nafaka söz konusu olmalıdır.
Nafaka artırım talebinde bulunan eşin talep nedenlerinin değerlendirilmesinde hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Nafaka artırım talebinde nafaka alacaklısının ihtiyaçlarının artması, hükmolunan nafakanın giderleri karşılamada yetersiz kalması, nafaka borçlusunun maddi gücünde ciddi artış olmuş olması şartları aranır.
Nafaka artırım talebinde boşanma davası devam ederken veya boşanma davası sona erdikten sonra bulunulabilir. Bu durumu iki ayrı başlık altında incelemek gerekir.
a. Boşanma Davası Devam Ederken Talep Edilen Nafaka Artırımı
Boşanma davasının devam ettiği hallerde, nafaka alacaklısı eş, halihazırda hükmolunmuş tedbir nafakasının artırılmasını talep edebilir. Alacaklı eş, artışı hakimden talep eder. Bu talep, duruşma öncesinde dilekçe şeklinde hakime sunulabileceği gibi duruşma sırasında hakimden sözlü olarak da talep edilebilir.
“Dava, tedbir nafakasının artırımı talebine ilişkindir.Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden; davacının ev hanımı olduğu, gelirinin bulunmadığı, aylık 450 TL kirada oturduğu, davalının ise aile hekimi olduğu, aylık gelirinin ….500 TL olduğu, 600 TL kirada oturduğu anlaşılmaktadır. … Aile Mahkemesinin 2014/276 Esas, 2014/457 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında görülen boşanma davasında feragat nedeniyle davanın reddine, … lehine hükmedilen 750 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına karar verilmiş;
26.05.2014 tarihinde … tarafından açılan tedbir nafakasının artırımı davasında … Aile Mahkemesinin 2014/558 Esas, 2015/93 Karar sayılı kararı ile davacı lehine dava tarihinden itibaren 850 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Önceki nafakanın dava tarihi olan 26.05.2014 tarihinden bu artırım davasının açıldığı 01.07.2015 tarihi arasında … yılı aşkın bir süre geçmiş olması bu süre içinde davacının ihtiyaçlarının doğal olarak arttığı ve davalının gelirinde de öncekine nisbeten artış olduğu ve paranın da enflasyon oranında değer kaybına uğramış olduğu bir gerçektir.”[1]
b. Boşanma Davası Bittikten Sonra Talep Edilen Nafaka Artırımı
Boşanmadan sonra talep edilecek nafaka artırımı için ayrı olarak nafaka artırım davası açılması gerekmektedir. Bu durumda boşanma davası devam ederken talep edilen nafaka artırımından farklı olarak tedbir nafakası değil, yardım, iştirak ve yoksulluk nafakası söz konusudur. Nafaka artırım davasının açılması açısından herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi düzenlenmemiştir. Nafaka alacağı devam ettiği sürece nafaka artırım davası açılabili
4. NAFAKA ARTIRIM DAVASI ŞARTLARI
Nafaka artırım davası açılabilmesi için sona ermemiş ve halihazırda hükmedilmiş bir nafakanın mevcut gerekmektedir. Bu nafakanın, anlaşmalı veya çekişmeli bir boşanma davasında hükmedilmiş olması nafaka artırım davası açısından bir önem teşkil etmez.
Nafaka artırım davasının açılabilmesi için, hükmedilen nafakanın, nafaka alacaklısının, iştirak nafakası söz konusuysa müşterek çocuğun giderlerinin artmış olması veya nafaka borçlusunun maddi gücünde olumlu yönde bir değişiklik olması şartı aranmaktadır.
“Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır.O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.”[2]
5. NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Nafaka artırımı için açılacak davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla söz konusu davalara bakabilir.
Nafaka artırımı için açılacak davalarda yetkili mahkeme, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir.
İlgili konu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.177’de “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6. NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA MAHKEMENİN DEĞERLENDİRDİĞİ KRİTERLER
Nafaka artırım talebinin kabul edilip edilmemesi ve gerekçelerin değerlendirilmesi durumu hakimin takdirine bağlı olsa da söz konusu davanın açılabilmesi için somut şartlar bulunmaktadır. Nafaka artırım davası açacak nafaka alacaklısı, talebini mahkemeye sunmalıdır. Hakim, nafaka artımını re’sen gerçekleştirmez.
Bu şartlar,
a.Nafaka alacaklısının giderlerinin artması veya iştirak nafakasının söz konusu olduğu hallerde müşterek çocuğun giderlerinin artması,
b.Değişen ekonomik koşullar nedeniyle hükmolunan nafakanın nafaka alacaklısının veya iştirak nafakası söz konusuysa çocuğun giderlerini karşılamakta yetersiz kalması,
c.Mevcut bir nafaka yükümlülüğünün bulunması ve bu yükümlülüğün sona ermemiş olması,
d.Nafaka yükümlüsünün maddi gücünün artmış olmasıdır.
İlgili konu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.176/3’te “Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.331’de “Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” şeklinde düzenlenmiştir.
“…iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.”[3]
Nafaka arttırım davaları konunun uzmanları iyi ve yetkin avukatlar tarafından takip edilmesi gereken davalar olup, profesyonel bir hukuki destek almadan hukuk aleminde adımlar atmak büyük mağduriyetlere yol açmaktadır.
Av. Burak Temizer- Burak Temizer Hukuk Bürosu- Nişantaşı-Şişli-İstanbul
KAYNAKÇA
1. İzzet DOĞAN, TÜRK MEDENİ KANUNUNUN DÜZENLEMELERİNE GÖRE TEDBİR, YOKSULLUK VE İŞTİRAK NAFAKASI
2. Mustafa DURAL, Tufan ÖĞÜZ, Mustafa Alper GÜMÜŞ, Türk Özel Hukuku Cilt 3 Aile Hukuku, Filiz Kitapevi, İstanbul, 2022
3. Alper UYUMAZ, Kemal ERDOĞAN, AİLE HUKUKUNDAN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARIN ALTERNATİF ÇÖZÜM YOLLARI
4. Cenk AKİL, MEDENİ MUHAKEME HUKUKUNDA DEĞİŞİKLİK DAVASI ve MADDİ HUKUKTAKİ GÖRÜNÜM BİÇİMLERİ
[1] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/10912 E. , 2017/995 K. [2] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/5498 E. , 2018/10545 K. [3] Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4645 E. , 2021/5308 K.