İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVASI, NELER İŞ KAZASIDIR?
İş kazaları ciddi oranda fiziksel ve maddi zararlara yol açabilmektedir. Bu zararları giderebilmek adına iş kazası tazminat davaları sıklıkla başvurulan bir yol haline gelmiştir. Bu makalemizde, iş kazası ve iş kazası nedeniyle açılan tazminat davaları açıklanarak, bu önem arz eden konunun anlaşılmasına katkı sağlamayı amaçlıyoruz.
Anahtar Kelimeler; iş kazası, iş kazası tazminatı, iş sağlığı ve güvenliği, iş kazası geçiren işçi, iş kazası tutanağı, iş kazasında işçi hakları, iş kazasında hukuki süreç, iş kazasında işveren sorumluluğu, iş kazasında tazminat hesabı, iş kazasının tespiti, iş kazasının bildirimi, iş kazası tazminatları, iş kazası ne demek, iş kazası nedir, iş kazası olması için, iş kazası sonrasında yapılacaklar, iş kazası tespit davası, iş mahkemesinde iş kazası tazminat davası
İş Kazası Nedir?
İş kazası, işçinin işyerinde veya işyeri dışında işin yürütülmesi için yapılan çalışmalar esnasında yaralanmasına, ölümüne veya ruhsal açıdan zarara uğramasına yol açan olaylardır. Bir olayın iş kazası olarak tanımlanması için söz konusu kazanın hukuken ‘’iş kazası’’ niteliğine sahip olması gerekir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 3/1-g maddesine göre ‘’iş kazası; işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olayı’’ ifade etmektedir.
Madde metnindeki işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle ifadesinden iş kazasının meydana gelmesi için işyerinde meydana gelme şartının aranmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Keza bu durum 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13. maddesinin 1. fıkrasında da detaylı bir şekilde düzenlenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 13/1. Maddesine göre ‘’iş kazası;
- sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
- işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle,
- sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
- bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının,
- iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.’’
İş kazasının işçinin işverenin himayesi altında bulunduğu esnada meydana gelmesi yeterlidir. Bu bağlamda işverenin himayesi altında olmak kaydıyla, işçinin deprem, yıldırım düşmesi, yahut işveren dışındaki başka kişilerin eylemi nedeniyle meydana gelen kazalar da 5510 sayılı Kanun kapsamında iş kazası olarak kabul edilecektir. İşçinin ne şekilde yaralandığı veya öldüğü bir önem teşkil etmez.
İş Kazası Sayılan Haller Nelerdir?
Yukarıda belirtildiği üzere 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 13.maddesinde iş kazası kapsamına giren bir olayın nitelikleri belirtilmiştir. Daha iyi anlaşılması adına iş kazası kavramını somutlaştırmak gerekirse şu durumlar örnek gösterilebilir;
- İşçinin iş yerinde kalp krizi geçirmesi iş kazası mıdır?
- İşçinin işyerinde intihar etmesi iş kazası mıdır?
- İşverenin talimatı üzerine başka bir ile görevli olarak giderken bindiği uçağın düşmesi sonucunda işçinin vefat etmesi iş kazası mıdır?
- İşveren, işçiye bir araç tahsis etmiş ise, işçinin bu araçla işe gidiş gelişinde yaptığı trafik kazası mıdır?
- İşçinin elektrik akımına kapılması, yüksek bir yerden düşmesi, soluduğu havadan zehirlenmesi, işyerinde bir patlama meydana gelmesi, işyerinde bulunan havuzda boğularak vefat etmesi iş kazası mıdır?
- İşyerinde işçinin torna makinasında parmağının kopması iş kazası mıdır?
- İşçinin yüksekten düşmesi iş kazası mıdır?
- İşçinin vücudunun veya bir uzvunun yanması iş kazası mıdır?
- İşçinin ayağına beton düşmesi iş kazası mıdır?
- İşçinin merdivende olduğu sırada merdivenin devrilmesi iş kazası mıdır?
- İşçinin iskeleden düşmesi iş kazası mıdır?
- İşçinin ayağına beton blok devrilmesi iş kazası mıdır?
- İşçinin inşaattan düşmesi iş kazası mıdır?
- İşçi servisinin kaza yapması iş kazası mıdır?
Gibi hallerde cevap “evet” olacaktır. Ancak unutulmaması gereken; bu örnekler arttırılmakla birlikte bir vakıanın iş kazası niteliğini haiz olup olmadığı somut olaya göre değişebilmektedir ve başkaca hususlarla birlikte kompakt olarak değerlendirilmelidir.
İş Kazası Geçiren Biri Ne Yapmalıdır?
Herhangi bir iş kolunda İş Kanunu hükümlerine göre çalışan bir işçi iş kazası geçirdiği takdirde belirli hususlara dikkat etmelidir.
- İşçi, hastane belgelerinin iş kazası olarak düzenlenip düzenlenmediğini öncelikli olarak kontrol etmelidir.
- İşverenin bu kazadan haberi yok ise kazadan sonraki gün içinde kazayı işverene bildirmelidir.
- İşveren tarafından iş kazası tutanağının tutulup tutulmadığını kontrol etmelidir.
- Tedavi sürecinde işveren tarafından gerekli hassasiyetin gösterilmemesi ve destek olunmaması durumunda işçi; idari yönden şikayet hakkını kullanacağını, adli yönden ise tazminat davası açacağını yazılı olarak bildirilmelidir.
İş Kazası Sonrası İşveren Ne Yapmalıdır?
İşveren iş kazası durumunda bildirimde bulunma yükümlülüğü altındadır. Sigortalı bir çalışanın iş kazası geçirmesi halinde işveren Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimde bulunmalıdır. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre işveren, iş kazası bildirimini kazadan sonraki en geç 3 iş günü içerisinde yapmalıdır. İş kazası, işverenin kontrolü dışındaki yerlerde gerçekleşmiş ise bildirim süresi kazanın öğrenildiği andan itibaren başlar. Mevzuatta bulunan sürelere önem verilmelidir, aksi takdirde bu yükümlülüğün ihlal edilmesi durumunda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından işverene idari para cezası verilmesine ve başkaca yaptırımlara karar verilebilir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde sayılan bağımsız çalışan sigortalılar için ise bu durum farklıdır. Bu kişiler yaşadıkları iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna kendileri bildirmelidirler.
İş Kazası Bildirimi Ne Zaman Yapılır, İş Kazasını Bildirimini Kim Yapmalıdır?
Bir iş kazası yaşanması halinde öncelikli olarak en kısa süre içerisinde kolluk kuvvetlerine gerekli haber verilmelidir. Ardından Sosyal Güvenlik Kurumu’na iş kazası bildirimi işveren tarafından yapılmalıdır. Bu bildirim yazılı şekilde veya elektronik ortamda yapılabilir. İş kazası bildirimi kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 3 iş günü içerisinde yapılmalıdır. Bu sürenin hesaplanması kazanın gerçekleştiği günün ertesi gününden, işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmiş ise öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Örnekle açıklamak gerekirse, pazartesi günü yaşanan bir iş kazasının bildirimi en geç perşembe gece yarısına kadar yapılmalıdır.
İş günü ibaresine dikkat edilmesi önem az eder. İş kanunu bakımından işçiler için iş günü olarak kabul edilen cumartesi günleri burada hesaba katılmaz. Dolayısıyla cumartesi, pazar ve resmi tatil günleri 3 günlük süre hesap edilirken dikkate alınmaz. Buna göre cuma günü gerçekleşen bir iş kazası hakkındaki bildirim en geç çarşamba gece yarısına kadar yapılmalıdır.
İş Kazası Tutanağının Tutulması
İş kazası tutanağı, açılacak davalar açısından bir ispat aracı olup büyük öneme sahiptir. İş kazası tutanağı, iş kazası niteliğine sahip bir durumun gerçekleşmesinin ardından işveren tarafından düzenlenmesi gerekli olan belgedir.
Tutanakta iş kazasının meydana gelişi bütün detaylarıyla birlikte anlatılmalı, şahitlerin, kaza esnasında orada bulunan diğer işçilerin ifadelerine de yer verilmelidir. Bu tutanak kazazede işçiye ait kimlik bilgileri, çalıştığı bölüm ve görevleri gibi tüm bilgileri içermelidir. Aynı şekilde işçiye yapılan ilk yardım ve müdahaleler de tutanakta yer alması gereken unsurlardır.
Tutanak ileride önemli bir ispat aracı olarak kullanılacağından tüm ayrıntılara yer verilmeli, örneğin kazanın meydana geldiği yerin fotoğrafları varsa bunlar da eklenmelidir.
İşverenin bu yükümlülüğünden kaçarak tutanak tutmadığı görülebilmektedir. Bu durumda hastaneden rapor alınması hukuki uyuşmazlıkların ispatı açısından faydalı olacaktır. İşveren tarafından tutanak tutulmaması ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimde bulunulmaması halinde de işçi iş kazasının tespiti davası açabilir ve mahkemeden iş kazasının tespitini talep edebilir.
İş Kazası Nedeniyle Açılabilecek Olan Davalar Nelerdir? İş Kazasından Sonra Açılacak Davalar Neler?
İş kazası neticesinde açılabilecek üç dava tipi mevcuttur:
- Ceza soruşturması ve ceza davası
- Maddi ve manevi tazminat davası
- Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından açılan rücu davaları
Bunları kısaca açıklamak gerekirse; iş kazasının meydana gelmesiyle işçinin yaralanması veya ölümü hallerinde kolluk birimi ve Cumhuriyet savcısı gerekli soruşturmayı yaparak ilgili kişilerin aleyhine ceza davası açacaktır. İşçinin kendisi tarafından veya işçinin ölümü halinde mirasçıları tarafından hukuk davaları açılarak tazminat talepleri doğabilecektir. Bunların dışında ise Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından açılacak olan rücu davaları da mevcuttur. İş kazasında kusurun işverene veya üçüncü bir kişiye ait olması durumunda Kurum ödediği bedel için bu kişilere rücu edebilecektir.
İş Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası
İş kazası tazminat davası, iş kazası geçiren işçinin yaralanması halinde kendisinin, ölümü halinde ise yakınlarının sorumlu olan işveren tarafından tazminat ödenmesi talebiyle açtığı tazminat davası türüdür.
-
İş Kazası Davasını Kim Açar? İş Kazası Davası Kime Açılır? İş Kazası Davasında Taraflar
İş kazası sebebiyle açılan tazminat davalarının tarafları işçi ya da işçinin yakınları ve işverendir. İş kazasının sonucunda bedensel veya ruhsal bütünlüğü zarar görmüş olan işçi davacı olabileceği gibi kazazede işçinin desteğinden yoksun kalan yakınları da bu davayı açabilir. Örneğin; eş, anne, baba, çocuk, evlatlık dava hakkına sahiptir.
İş kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası işverene karşı açılır. İş kazası geçiren işçi o işyerinde ve işin bir bölümünde iş alan alt işverenin işçisi ise, alt işveren asıl işverenle beraber tazminat alacağından müteselsil olarak sorumlu tutulabilir. Nitekim bu hususta Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 06.02.2013 tarihli ve 2012/21-732 E., 2013/207 K., kararında;
‘’Asıl işveren, alt işveren ile birlikte iş güvenliği önlemlerinin alınmasından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan, davaya konu kaza nedeniyle meydana gelen zarardan da davalı asıl işveren şirket ile diğer davalılar olan alt işverenler birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.’’
İş Kazası Tazminat Miktarının Belirlenmesi
Somut olaya göre değişkenlik gösteren bu miktar maddi ve manevi tazminat olarak ayrı incelenmelidir:
İş Kazası Maddi Tazminat Talebi
İşçi geçirdiği iş kazası nedeniyle maddi olarak zarar uğrarsa aşağıdaki konularda maddi tazminat talebinde bulunabilecektir.
Yaralanma ile sonuçlanan iş kazasında işçi;
- Tedavi masraflarını
- Çalışamadığı süre için yaşadığı gelir kaybını
- Çalışma gücünün azalması veya yok olması sonucunda doğan ekonomik kayıpları
- Ekonomik geleceğinin sarsılmasından dolayı oluşan maddi zararlarını talep edebilir.
İşçinin vefatında ise talep edilebilecek hususlar daha farklıdır. Bu durumda işçinin yakınları;
- Cenaze giderlerini
- İşçinin ölmeden önceki hastane ve tedavi giderlerini, çalışma gücünden yoksun kalmasından doğan kayıpları
- Vefat sonrası yakınlarının destekten yoksun kalması sebebiyle uğradığı zararları talep edebilir.
İş Kazası Manevi Tazminat Talebi
İş kazası nedeniyle bedensel zarara uğrayan işçinin veya işçinin ölümüyle yakınlarının uğradığı manevi boyuttaki zararların giderilmesi, iş kazası nedeniyle manevi tazminatın konusunu oluşturur. Manevi tazminat iş kazası sonucunda yaşanan acı, elem ve kederin ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Kazanın koşulları, tarafların mali durumu, kusur oranları, işyerinde alınmış veya alınmamış olan güvenlik önlemleri gibi somut olayın kendine has özellikleri dikkate alınarak hakim tarafından takdir yetkisi kullanılmalıdır. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin manevi tazminat talepleriyle ilgili bir çok kararı bulunmaktadır. Nitekim 25.11.2014 tarihli 2015/7265 E., 2915/19406 K., sayılı kararında;
‘’…Dava 05.11.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu bakıma muhtaç % 100 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmişse de manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatın fazla takdir edildiği anlaşılmaktadır. Davacının iş kazası sonucu bakıma muhtaç %100 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının %20, davalı işverenin % 80 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez. Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 220.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır…’
İş Kazası Davası Zamanaşımı Süresi
İş kazası nedeniyle doğan maddi ve manevi tazminat talepleri 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu durum Türk Borçlar Kanununun 146.maddesinde düzenlenmiştir. Bu hususta Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 06.02.2020 tarihli, 2019/3544 E. 2020/568 K., sayılı kararında;
‘’… Türk Borçlar Kanunu’nun 146.maddesinde benzer bir düzenleme ile ‘’ Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yılık zamanaşımına tabidir.’’ Hükmü yer almaktadır. Kanun koyucu hem mülga Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi hem de Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi ile alacak haklarının tabi olacağı genel zamanaşımı süresinin düzenlemiş olup, ancak aksine bir yasal düzenleme olmayan hallerde on yıllık sürenin uygulanması gerektiği açıktır. İş kazası halinde de zamanaşımı süresine yönelik ayrı bir düzenleme bulunmadığından on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır…’’ ifadesi yer almaktadır.
Bu 10 yılın başlangıcı olarak ise zararın öğrenildiği tarih esas alınır. İş kazası sonucu işçinin vefatı durumunda, koşulların varlığı halinde işçinin yakınlarının talep edebileceği tazminat alacağı işçinin öldüğü tarihte muaccel hale gelecek ve bu andan itibaren zamanaşımı işlemeye başlayacaktır.
İş Kazası Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme
İş mahkemesi, iş kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat davalarında görevlidir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise İş Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde İş Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.
Yetkili mahkeme ise;
- İşverenin yani davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi,
- Kazanın meydana geldiği yerin iş mahkemesi,
- Zarara uğrayan işçinin veya vefat eden işçinin davacı yakınlarının yerleşim yeri iş mahkemesidir.
İş Kazası Nedeniyle Tazminat Davası Ne Kadar Sürer?
Bu sorunun yanıtını kesin olarak verebilmek mümkün değildir. İş kazasının ölümle sonuçlanıp sonuçlanmadığı, yaralanmalı bir durumun varlığı ya da yokluğu davanın süresini etkileyen bir kriterdir. Yaralanmalı iş kazalarında işçinin maluliyet oranına itiraz edilerek bu oran ayrı bir dava konusu yapılabilir, bu durumda maluliyetin tespiti davası bekletici mesele yapılır. Bunun sonucunda yargılama süreci uzayabilmektedir.
İşçinin vefatıyla sonuçlanan iş kazası tazminat davası yaklaşık olarak 2-3 yılda sonuçlanırken yaralanmaya yol açan bir iş kazasında yargılamanın sonuçlanması(kesinleşmesi süreci de göz önüne alındığında) 4-5 yılı bulabilmektedir.
İş Kazası Davalarında Arabuluculuk Zorunlu Mudur?
İş kazası nedeniyle açılacak olan tazminat davalarında arabuluculuk bir dava şartı teşkil etmez. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 3.maddesinde bu durum açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Sonuç olarak, doğrudan iş kazası nedeniyle tazminat davası açılabilecektir. Ancak taraflar ihtiyari olarak arabuluculuğa başvurup, uyuşmazlığı arabuluculuk yolu ile çözüme kavuşturabilirler.
Olayın İş Kazası Olduğunun Tespiti Nasıl Yapılacaktır?
Bir olayın hukuki olarak iş kazası olduğunun tespiti; Sosyal Güvenlik Kurumunun onayıyla veya Kurumun olayı iş kazası olarak nitelendirmeyişi halinde açılacak olan iş kazasının tespiti davasının sonucu olarak mahkeme kararıyla yapılır.
İşveren iş kazasını öğrendiği andan itibaren 3 iş günü içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmelidir. İşveren bildirimde bulunmaz ise işçi kendisi de Kuruma başvuruda bulunabilir.
İş Kazasının Tespiti Davası
Sosyal Güvenlik Kurumu iş kazasının mevcudiyetine karar vermezse işçi veya talep hakları olan yakınları görevli ve yetkili olan mahkemeye başvurarak iş kazasının tespiti davası açabilir. Bununla birlikte, bu davayı işveren de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazasının varlığının tespiti üzerine açarak iş kazası olmadığının tespitini isteyebilir.
Bu davanın davacı tarafı, her ne kadar işveren de aksi yönde açabilmekte ise de genellikle işçilerdir. İşçinin vefatı halinde yakınları da iş kazasının tespitini talep edebileceklerdir. Davalı ise işveren ve Sosyal Güvenlik Kurumudur.
İş kazasının tespiti davası tazminat davasından bağımsızdır. İş kazası tazminat davası, iş kazasının tespiti davasının sonuçlanmasını beklemelidir. Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmeden tazminat davası açılmış ise davacıya iş kazasının tespiti davası açması için süre tanınmalıdır. Bu durum Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 23.03.2015 tarihli 2014/20986 E., 2015/5902 K., sayılı kararında şu şekilde yer almaktadır;
‘’…Somut olayda; iş kazası olduğu iddia olunan 20.4.2006 tarihli olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalının maluliyet oranının tespiti ve giderek kendisine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur… Yapılacak iş; öncelikle davacıya 20.4.2006 tarihli iş kazası iddiasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbar etmesi için önel vermek, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde bu kez Sosyal Güvenlik Kurumunun ve hak alanını etkileyeceğinden işverenin hasım gösterildiği ‘iş kazasının ve maluliyet oranının tespiti’ davası açması için davacıya önel vererek açılacak olan bu tespit davasının neticesini beklemek, tüm delileri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir…”
İş Kazası Geçiren İşçinin Yararlanabileceği Diğer Hak ve İmkanlar
İş kazası sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından işçiye geçici iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri ve ölüm halinde hak sahiplerine ölüm geliri bağlanması hakları tanınabilmektedir. İş kazası geçiren işçi bu haklarını Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edebilir.
İşçi, belli bir süre prim bildirilmiş olmasına gerek olmadan Kurum tarafından sağlanan bu haklardan faydalanabilir.
-
İş Kazası Geçici İş Göremezlik Ödeneği:
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası geçiren veya meslek hastalığına sahip işçiye geçici bir süre boyunca iş göremez hale gelmesi durumunda aylık olarak yapılan ödemedir.
Bu ödeme işveren tarafından Kuruma geç bildirimde bulunulması halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için kurum işverene rücu ederek işverenin aleyhine idari para cezasına hükmedilebilir.
Hastalık halinde yapılacak geçici iş göremezlik ödemesi, yatarak gerçekleşen tedavilerde günlük kazanç miktarının yarısı, ayaktan tedavilerde ise günlük kazancının üçte ikisi kadardır.
-
İş Kazası Sürekli İş Göremezlik Geliri;
Sürekli iş göremezlik geliri, iş kazası geçiren işçinin çalışması süreklilik arz edecek şekilde azalmış ise veya sürekli olarak iş göremez hale gelmiş ise Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan düzenli bir ödemedir. Bu gelir, Sağlık Kurulundan kınan raporlar sonucunda meslekte kazanma gücünün %10 ve üzeri oranda azaldığı tespit edilen işçiye bağlanır.
-
İş Kazası Ölüm Geliri;
Ölüm geliri, sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı sonucu vefat etmesi ya da sürekli iş göremezlik geliri almaktayken hayatını kaybetmesi durumunda işçinin yakınları olan hak sahiplerine bağlanan gelirdir. Bu gelirin bağlanması için prim ödeme gün sayısı, yaş ya da sigortalık süresi gibi şartlar bulunmamaktadır.
İş Kazası Davalarında Avukatın Önemi; İş Kazasında İşçi Avukatlığı
Özellikle iş kazasından kaynaklı davalar, iş kazasının yaşandığı andan itibaren çeşitli hukuki aşamalar barındırmaktadır. İş kazası davaları, normal bir iş davasına göre çok daha uzmanlık gerektiren bir dava türü olup, kişilerin yaşadığı üzüntü ve acıların; maddi manevi karşılığı için atılacak hukuki adımların mutlaka bir İstanbul iş kazası avukatıyla atılması gerekmektedir. İş kazası avukatlığı ve İş hukuku bilgi ve yüksek tecrübe gerektiren hukuk alanlarından biri olup iş hukukundan kaynaklanan davalarda, iş kazasına dair uyuşmazlıklarda iş hukukunda uzman bir avukat ile çalışmak açılacak olan davanın sonucunu büyük oranda etkilemektedir. Alanında sahip olduğu uzman avukat kadrosuyla iş hukuku ve işçi hakları, iş kazası davaları ile ilgili tüm davalarda, uyuşmazlık ve toplantılarda hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.
İPEK HEPDİKER
BURAK TEMİZER HUKUK BÜROSU