Ara

İddet Süresi 2024; İddet Süresinin Kaldırılması Davası

İddet Süresi

İDDET SÜRESİ NEDİR?

İddet, kelime olarak “bekleme süresi” anlamına gelmektedir. İslam hukukundan günümüze kadar gelen ve hukuk sistemimizde hala varlığını koruyan iddet süresi, boşanmış kadınların yeniden evlenmeleri için beklemeleri gereken süreyi ifade etmektedir.

İDDET SÜRESİ NEDİR? İDDET SÜRESİ KAÇ GÜNDÜR?

Türk Medeni Kanunu madde 132’de yer alan “Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez.

Doğurmakla süre biter.

Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.” hükümleri gereğince boşanmış bir kadın tekrar evlenmek için 300 gün beklemek mecburiyetindedir. Bunun sebebi ise oluşabilecek soybağı sorunlarının önüne geçmektir. İddet süresinin asıl maksadı, boşanmadan sonra doğabilecek çocuğun yüksek menfaatini korumak ve aile kavramının görebileceği zararı en aza indirgemektir.

İddet süresinin kaynağı İslam Hukukundan gelmektedir. İslam hukukunda, boşanma ve ölüm durumlarında kadının tekrardan evlenmek için beklemesi gereken süreye iddet süresi denmekteydi. Kadın, ölüm durumlarında yas tutmak, kocasının hatırasına saygı göstermek ve hamile olup olmadığını anlamak için iddet süresince beklemek zorundaydı. Bu, dini bir görev olarak ifade edilirdi.

İslam hukukunda iddet süresi mezheplere göre değişirken günümüzde Türk Medeni Kanunu bu süreyi 300 günde sabitlemiştir. Bunun sebebi bir kadının geçirebileceği en uzun gebelik süresini karşılamasıdır.

İddet süresi; her ne kadar kanunumuzda “bekleme süresi” olarak ifade edilse de doktrin ve uygulamada hala iddet süresi kullanıldığından dolayı bizler de “iddet süresi” ifadesini kullanacağız. Bekleme süresi ile iddet süresi aynı anlama gelmektedir.

İddet süresi, kesin olmayan bir evlilik engelidir. Kanunumuzda akıl hastalığı, hısımlık ve önceki elilik kesin evlenme engelleri; iddet süresi ve bulaşıcı hastalıklar ise geçici evlilik engelleridir. Bu sebepten dolayı, kadının iddet süresi dolmadan tekrardan bir başkası ile evlenmesi halinde yeni evliliği geçersiz sayılmamaktadır.

iddet süresinin sonuçları

İDDET SÜRESİNİN SONUÇLARI

Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesine göre kadının boşandıktan sonra tekrar evlenebilmesi için 300 gün beklemesi gerekmektedir.

İddet süresi, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlar. Kadının boşandıktan sonraki 300 gün içerisinde doğurursa iddet süresi kendiliğinden bitecektir. Doğumun düşük yapılması veya bebeğin ölü doğması hallerinde de doğum yapılmış sayılır ve iddet süresi kendiliğinden kalkar.

İddet süresi, evliliğin boşanma ile sonlanması halinde boşanmanın kesinleştiği tarih itibariyle işlemeye başlar ve 300 gün sonra sona erer. İddet süresinin kaldırılmasının mümkün olduğu iki durum vardır, bunlar boşanan eşlerin tekrardan evlenmek istemesi veya boşanan kadının hamile olmadığının tespit edilmesidir. Bu durumlar haricinde iddet süresinin kaldırılması veya azaltılması mümkün değildir.

İDDET SÜRESİNİN KALDIRILABİLECEĞİ DURUMLAR

  • BOŞANAN EŞLERİN TEKRARDAN EVLENMEK İSTEMESİ HALİNDE İDDET SÜRESİ

Boşanan eşlerin tekrardan evlenmek istemeleri durumunda kadının iddet süresinin bitmesinin beklenmesine gerek yoktur. İddet süresinin maksadı oluşabilecek soybağı karışıklıklarının önüne geçmektir, boşanan iki kişinin evlenmesi durumunda böyle bir tehlike oluşmayacağından dolayı kadının iddet süresinin bitmesinin beklenmesinde hukuki bir yarar bulunmayacağından ötürü mahkeme bu talep üzerine iddet süresini kaldırmak zorundadır. Bu durumda mahkemenin takdir yetkisi bulunmamaktadır.

  • KADININ GEBE OLMADIĞININ ANLAŞILMASI HALİNDE İDDET SÜRESİ

Kadın, iddet süresi dolmadan önce tekrar evlenmek isterse, bekleme süresinin kaldırılması talebiyle mahkemeye başvurmalıdır. Yani, boşanmış kadının iddet müddeti sona ermeden yeni bir evlilik yapacak olması ihtimalinde, evlenme engelinin aşılması için TMK md. 132/III uyarınca iddet müddetinin kaldırılması davası açılması gerekir. İlgili maddenin 3. fıkrasına göre;

“Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.”

Boşanmış eşlerin yeniden evlenmeleri ihtimalinde mahkemeye başvurduklarında kadının gebe olmadığını kanıtlayacak bir belgenin sunulması gerekmemektedir fakat boşanmış kadının başka bir erkekle evlenmek içi mahkemeye başvurduğu takdirde hamile olmadığını kanıtlayacak belge istenecektir.

İDDET MÜDDETİNİN KALDIRILMASI DAVASI

İddet müddetinin kaldırılmasını isteyen kadının mahkemeye başvurması gerekmektedir. Boşanan eşlerin tekrardan evlenmesi isteğiyle mahkemeye başvurulduğu durumunda mahkeme kadından herhangi bir sağlık raporu talep etmeyecektedir. Kadının gebe olmadığının anlaşılması için mahkemeye başvurulduğu takdirde ise mahkeme, kadından sağlık raporu talebinde bulunacaktır. Mahkemeden önce alınan sağlık raporlarının herhangi bir geçerliliği olmayacaktır. Mahkemenin talebinden sonra alınacak olan sağlık raporuna göre karar verilecektir. Kadının hamile olmaması durumunda mahkeme, iddet süresini kaldırmak zorundadır.

İddet müddetinin kaldırılması davasında karşı taraf bulunmamaktadır, dava açılırken hasımsız olarak açılır.

Yargıtay 2. HD E. 2021/8858 K. 2021/8931 T. 30.11.2021

“Davacı kadının Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2019/321 Esas, 2021/402 Karar sayılı ilamı ile boşandığı, kararın 08.09.2021 tarihinde kesinleşerek nüfusa tescil edildiği, davacı kadının eldeki davayı kanunun ön gördüğü üç yüz günlük süre henüz dolmadan 28.09.2021 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır. Davacı kadın hakkında düzenlenen ve dosya içerisinde bulunan Denizli Devlet Hastanesinin 01.10.2021 tarihli sağlık raporuna göre davacı kadının gebe olduğu ve 01.10.2021 tarihli duruşmada davacı kadının, boşandığı eşinden başka biri ile evlenmek istediğini beyan ettiği, bu nedenle Türk Medeni Kanunu’nun 132 nci maddesi koşullarının somut olayda davacı kadın yararına gerçekleşmediği sabittir. O halde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmuştur.”

İDDET MÜDDETİNİN KALDIRILMASI DAVASINDA KARŞI TARAF KİMDİR?

İddet müddetinin kaldırılması davası, hasımsız açılan bir davadır. Çekişmesiz yargı işi olduğundan dolayı davanın karşı tarafı bulunmayıp hasımsız açılması gerekmektedir.

İDDET SÜRESİ DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

İddet müddetinin kaldırılması davası için aile mahkemeleri görevlendirilmiştir. Aile mahkemelerinin olmadığı yerlerde ise asliye mahkemeleri görevlidir.

Yetkili mahkemeler ise kadının yerleşim yerinin olduğu mahkemelerdir.

İDDET SÜRESİ NASIL HESAPLANIR?

İddet süresi, boşanma kararının mahkeme tarafından kesinleşmesi ile başlar ve 300 gün sonra son bulur. Örneğin; 10.04.2024 tarihinde boşanmış ve boşanma kararı 14.05.2024 tarihinde kesinleşmiş bir kadının iddet süresi 14.03.2025 tarihinde sona ermiş olacaktır.

İDDET SÜRESİ İÇERİSİNDE DOĞAN ÇOCUĞUN DURUMU

Kadının iddet süresi içerisinde doğurması halinde doğan çocuğun babası boşanılan eş olarak kabul edilir e onun nüfusuna kaydedilir. Eğer boşanılan eş, baba olmadığını düşünüyorsa soybağının reddi davası açmalıdır.

Eski eş ile soybağı kesilen çocuğun biyolojik babası, doğan çocuğu tanıma yolu ile kendi nüfusuna alabilir. Gerçek babanın çocuğu kabul etmemesi halinde babalık davası açılır. Burada dikkat edilmesi gereken durum önce soybağının reddi davasının, sonrasında babalık davasının açılabilecek olmasıdır. Çocukla bir başka erkek arasında soybağı ilişkisi varken gerçek babanın babalık davası açma hakkı yoktur. Bunun için öncelikle çocukla diğer erkek arasındaki soybağının kaldırılması gerekir.

Soybağının reddi davası ile babalık davasının aynı anda açılması durumunda, babalık davası bekletici mesele olur. Soybağının reddi davası sonuçlandıktan sonra çıkan karar göre babalık davası görülür.

Yargıtay 6. CD’nin 06.05.2019 tarihli ve E.2019/2023 K.2019/4608 kararına göre

“Somut olayda; Şadiye, anne Dursun ve koca Veli’nin boşanmalarını takip eden üçyüz gün içinde dünyaya geldiğine göre …’in nüfus hanesine tescili yasa gereğidir. Buna göre, dava bu haliyle, davacının babasının … olmadığı iddiası bakımından 4721 sayılı TMK’nin 286. maddesi kapsamında soybağının reddi, biyolojik babasının … olduğu iddiası yönünden ise aynı Kanun’un 301. maddesi kapsamında babalığın tespiti istemine ilişkindir.

Davacının … ile olan soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi mümkün olmadığından, eldeki davaya soybağının reddi olarak bakılarak, davada taraf teşkili sağlanıp, iddia ile ilgili olarak DNA raporu da aldırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi, babalığın tespiti talebinin eldeki dosyadan tefriki ile başka bir esasa kaydedilerek soybağının reddi davasının sonucu beklenip bir karar verilmesi gerekirken, davanın nüfus davası olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi, doğru görülmemiştir”

Yargıtay 2. HD, E.2023/2906 K.2023/2613 T. 23.05.2023 kararında

“davacı … ile davalı …’ın boşanmalarına karar verildiği, kararın 17.12.2020 tarihinde kesinleştiği, … Ömer’nin 23.03.2021 tarihinde dünyaya geldiği, küçüğün, annenin iddet müddeti içinde doğduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 285 … maddesinin birinci fıkrasına göre; “Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde … çocuğun babası kocadır.” hükmü gereği, çocuğun iddet müddeti içinde doğduğu anlaşıldığından; babalık karinesinin geçerli olduğu, soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davası açılamayacağı, davacı … Atar yönünden açılan babalık davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği;

soybağının reddi istenen çocuğun davalı ile soybağı ilişkisi olduğu, bu soybağı çürütülüp geçersiz kılınmadıkça bir başka erkeğin çocuğun babası olduğuna karar verilemeyeceği, babalık davası açma hakkının da ana ve çocuğa ait olduğu, baba olduğunu iddia eden kişiye babalık davası açma hakkı tanınmadığı, bunun yanında biyolojik baba olduğunu iddia eden kimsenin nüfus kayıtlarında baba olarak görünen kişi ile çocuk arasında soybağı reddedilirse mahkeme kararına gerek olmadan çocuğu tanıma yoluyla hanesine yazdırabileceği..

bu nedenle davacı … yönünden babalığın tespiti davasını açmakta hukuki yararı olamadığı gerekçesi ile davacı … Atar yönünden davanın şartı yokluğundan; davacı … yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.” kararını onanmıştır.

Bir kadının boşandıktan sonra tekrardan evlenebilmesi için her ne kadar iddet süresinin bitmesi gerekse de iddet süresi bitmeden evlenen kadının evliliğinin geçersiz olmayacağını belirtmiştik. Kadının, ilk eşiyle boşandıktan sonra üç yüz gün içerisinde tekrardan evlenir ve iddet süresi bitmeden çocuğu doğurması durumunda ise babanın evlendiği eş olacağı aksi ispat edilebilecek şekilde kabul edilmiştir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, E. 2017/14034, K.13.12.2017 “Temyiz dışı sanık …’un katılan … ile resmi olarak evli olduğu ancak boşanma davası devam ettiği, süreç içinde sanık … ile gayrı resmi birliktelik yaşadığı, boşanmanın 25.01.2012’de kesinleştiği, 20.04.2012 tarihinde … isminde bir çocuğun dünyaya geldiği, çocuğun babası … olmasına rağmen iddet müddeti içinde doğan …’ın evlilik birlikteliği içinde doğmuş gibi nüfusa baba hanesi … olarak kayıt edilmesinden ibaret eylemde; sanık …’in, … yeni boşandığı ve kanunun aradığı süreyi doldurmadığı için resmi nikah yapamadıklarını,..”

Yargıtay 11.CD. E.2021/6422 K.2022/14368 “4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 285 ve 295. maddelerindeki “evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır ve başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.” hükümleri karşısında; çocuğun nüfusa kaydı sırasında evlilik birliğinin devam etmesi halinde evlilik dışı çocuğun, biyolojik babası üzerine derhal kayıt edilmesinin mümkün olmadığı;

resmi nikahlı eşin üzerine kaydedilmesinin yasadan kaynaklanan bir zorunluluk olduğu, bu hali ile suçun unsurlarının oluşmayacağı nazara alınarak; mağdur çocuk …’un MERNİS doğum tutanağı getirtilip incelenerek doğum kaydının kimin beyanı veya bildirimi üzerine ne şekilde gerçekleştiğinin belirlenmesi, adı geçen çocuğun, temyiz dışı sanık … …’nın mağdur … … ile evliliğinin devam ettiği veya sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içerisinde doğup doğmadığının araştırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması..’’

EŞİN ÖLÜMÜ HALİNDE İDDET SÜRESİ

Evlilik, boşanma veya ölüm sebepleriyle bitebilir. Boşanma halinde kadının iddet süresinin başlayacağını ve 300 gün boyunca evlenemeyeceğini belirttik. Boşanma haricinde eşin ölümü halinde de kadının iddet süresi geçerliliğini sürdürecektir. İddet süresinin amacı nesep karışıklığını engellemek olduğundan kadının, eşinin ölümü halinde de tekrardan evlenmesi için 300 gün beklemesi gerekmektedir. Eşinin ölümünden sonra iddet süresini kaldırmak isteyen kadın, hasımsız olarak açılan “iddet süresinin kaldırılması” davasını açarak ve hamile olmadığını mahkemece istenen raporlarla kanıtlayarak iddet süresini kaldırtabilir.

EŞİN KAYIP OLMASI  HALİNDE İDDET SÜRESİ

Eşin gaipliği halinde Türk Medeni Kanunu’nda kadının iddet süresi hakkında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. TMK md. 131’de “Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemez.

Kaybolanın eşi evliliğin feshini, gaiplik başvurusuyla birlikte veya ayrıca açacağı bir dava ile isteyebilir. Ayrı bir dava ile evliliğin feshi, davacının yerleşim yeri mahkemesinden istenir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre; bir kişinin gaipliğine karar verilmesi, kişinin evliliğini kendiliğinden sona erdirmemektedir. Evliliğin sona ermesi için eşi kaybolan kişinin mahkemeye başvurarak evliliğin feshini talep etmelidir, aksi durumda evlilik devam edecektir.

Bir kişinin gaipliğine karar verilebilmesi için ise en erken ölüm tehlikesi içinde kaybolma halinde bir, uzun süredir haber alamama halinde ise en son haber alma tarihinden itibaren beş yıl geçmesi gerekmektedir, bu koşullar oluşmadığı takdirde kişinin gaipliğine karar verilmeyecektir. Bu sebepten dolayı eşin gaipliği durumunda iddet süresinin yararı ortadan kalkacaktır çünkü kişinin gaipliğine karar verilebilmesi için her iki durumda da süre 300 günü geçmiş olacaktır.

İDDET SÜRESİ HUKUKİ KURUMU KALDIRILMALI MI?

Kadının boşandıktan sonraki 300 gün bekleme süresinin varlığı oldukça tartışmalı bir konudur. Makalede bahsettiğimiz iddet süresi, yalnızca kadınlara uygulanması sebebiyle hem kadın ve erkek arasında ayrım yapmakta hem de Anayasamız tarafından güvence altına alınmış olan eşitlik ilkesine ters bir uygulama sunmaktadır.

İddet süresinin amacı nesep karışıklıklarının önüne geçmektir. Türk örf ve adetlerinde aile kutsal bir oluşumdur ve günümüzde de böyle bir uygulamanın hala hukukumuzda mevcudunu koruma sebebi kadının hamile olma ihtimali ve bu durumda yaşanılabilecek soybağı sorunlarını engellemektir. Günümüz teknolojisini ve her gün gelişen sağlık sektörünü göz önünde bulundurduğumuz zaman DNA testleri sayesinde çocuğun babasının kim olduğu hızlı ve güvenli bir şekilde tespit edilebilmektedir. Bu kadar kolay bir şekilde tespit edilebilen bir sonucu, kadının haklarından belli bir müddet kısarak elde etmeye çalışmak doktrinde de tartışmalı bir konudur.

İDDET MÜDDETİ İLE İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR

  • EŞİMDEN YENİ BOŞANDIM, HEMEN EVLENEBİLİR MİYİM?

Hukukumuza göre eşinden yeni boşanmış bir kadının tekrardan evlenebilmesi için 300 günlük bekleme süresini tamamlaması gerekmektedir. Bunun sebebi oluşabilecek nesep karışıklıklarının önüne geçebilmektir. Bu sebepten dolayı eğer hamile değilseniz “iddet süresinin kaldırılması davası” açarak sürenin kaldırılmasını sağlayabilirsiniz.

  • EŞİMLE BOŞANMIŞTIK AMA TEKRAR ELENMEK İSİYORUZ. İDDET SÜRESİNİ BEKLEMEK ZORUNDA MIYIZ?

Eski eşiyle tekrardan evlenmek isteyip hala iddet süresi içerisinde olan kadının, iddet süresinin kaldırılması için mahkemeye başvurması gerekmektedir. Bu durumda mahkeme iddet süresini kaldırmak zorundadır.

  • BOŞANDIKTAN SONRA ERKEĞİN TEKRAR EVLENMEK İÇİN BEKLEME SÜRESİ VAR MIDIR?

Hayır, boşanan bir erkeğin tekrardan bir başkasıyla evlenmek için beklemesi gereken bir süre bulunmamaktadır. Bekleme süresinin maksadı nesep karışıklığının önüne geçmek olduğundan dolayı bahsedilen bekleme süresi yalnızca kadınlara özgüdür.

  • İDDET SÜRESİ YALNIZCA BOŞANDIKTAN SONRA MI VAR?

Hayır, eşin ölümü halinde de kadının iddet süresi mevcuttur.

  • EŞİMLE BOŞANMAYA KARAR VERDİK, İDDET SÜREM NE ZAMAN BAŞLAYACAK?

Kadının iddet süresi mahkemece verilen boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacaktır.

  • İDDET SÜRESİ İÇERİSİNDE DOĞUM YAPTIM, İDDET SÜREMİN BİTMESİNE NE KADAR KALDI?

İddet süresi, kadının doğum yapması ile sona erer ve tekrardan başlamaz. Boşandıktan sonraki 300 gün içerisinde doğum yaptıysanız iddet süreniz kendiliğinden sona erer. İddet süresinin maksadı nesep karışıklığının önüne geçmek olduğundan dolayı doğum sonrasında tekrardan başlamaz, devam etmez.

  • ERKEKLER İÇİN İDDET SÜRESİ VAR MI?

Erkekler için iddet süresi bulunmamaktadır. İddet süresi yasalarımızda sadece kadınlar için mevcuttur.

SONUÇ

Boşanma her ne kadar sıkıntılı bir süreç olsa da kadınlar için boşandıktan sonraki süreç de iddet süresi içerisinde olacakları için sıkıntılı geçebilir. Bu davanın olabilecek en kısa sürede sonuçlanması gerekmektedir çünkü davanın uzaması durumunda bekleme süresi olan 300 güne yaklaşılacak ve davanın açılmasında herhangi bir yarar kalmayacaktır. Mağduriyet yaşamamak adına tecrübeli bir boşanma avukatından yardım alabilir, hak ve menfaat kaybı yaşamadan iddet sürenizi kaldırabilir ve yeni hayatınıza daha kolay adapte olabilirsiniz.

ECE SENA DEĞER